28 Şubat 2008 Perşembe

Vergi borcuna 18 taksit imkânı

Vergi borcuna 18 taksit imkânı İtilaflı kamu alacaklarının tahsil edilmesine yönelik kanun yürürlüğe girdi. Davaya konu olan vergi borçları 18 ayda 18 eşit taksitte aylık faiziyle ödenebilecek 5736 sayılı "Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun"la, ihtilaflı kamu alacaklarının tahsil edilmesi amacıyla mükelleflere, bir kez daha vergi kanununun uzlaşma hükümlerinden yararlanma imkanı tanınıyor.Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kanuna göre, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, uzlaşma talep edilmesi ve uzlaşma sonucu tahakkuk eden vergi, resim, harçlar, fon payları ile bunlara bağlı vergi cezalarının ve yapılan uzlaşma tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizlerinin, ilk taksit uzlaşma tutanağının düzenlendiği tarihi takip eden aydan başlaması ve 18 ayda 18 eşit taksitte, taksit tutarları ilk taksit ödeme süresinin başlangıç tarihinden itibaren her ay ve kesri için ayrı ayrı binde 2 oranında hesaplanacak faiziyle birlikte tamamen ödenmesi şartıyla uzlaşmaya konu tutardan kalan alacakların tahsilinden vazgeçiliyor.Dava açmama şartıVergi ziyaı cezası 3 kat (iştirak halinde bir kat) olarak uygulanan tarhiyata ilişkin vergi ve cezalar ile bunlara bağlı usulsüzlük cezaları ve il özel idare ile belediyelere ait vergi resim ve harçlar uzlaşma kapsamı dışında tutuluyor.Mükelleflerin düzenlemeden yararlanabilmeleri için; tarh edilen vergi, resim, harçlar ve fon payları ile kesilen cezalara karşı dava açmamaları, açılmış davalardan uzlaşma tutanağını imzaladıkları tarihte vazgeçmeleri şartı aranacak.Kanun, Hazine'nin özel mülkiyetinde olan veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin, 1 Temmuz 2007 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edildiği halde ödenmemiş olan ecrimisil alacaklarının, ilgilisinin yazılı başvurusu üzerine, takdiri yapan komisyonlarca yeniden tespit edilmesini öngörüyor. Ecrimisil alacaklarının dava açılmaması koşuluyla taksitle ödenmesine de imkan tanınıyor.Veraset vergisi kaldırılıyorMALİYE Bakanı Kemal Unakıtan'ın "Bir vergi kalkacak" açıklamasıyla gündeme gelen veraset ve intikal vergisinde, veraseten intikalin kaldırılması, ivazsız (karşılıksız) intikallerin ise gelir vergisinin içine alınması düşünülüyor. Maliye Bakanı Unakıtan, bir süre önce bürokratlara "Veraseti kaldıralım" talimatını verdi. Bu talimatın ardından konu ilk olarak Gelir Vergisi Kanunu'nun yeniden yazımı çalışmalarında gündeme geldi. Gelir İdaresi Başkanlığı ve Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü'nün Vergi Konseyi ile birlikte yürüttüğü yeni kanunun taslak çalışmalarında, bazı üyeler, "Veraset ve intikal vergisini gelir vergisinin içine alalım" önerisini ortaya attı. Ancak konu henüz netleşmedi.

26 Şubat 2008 Salı

BODRO ÇALIŞANLARA ödediği ücreti, ÜÇ YILA KADAR HAPİS

Bordroda ücreti düşük gösteren hapse girecek ÇALIŞANLARA ödediği ücreti, bordroda düşük gösteren yüz binlerce işveren, hapse girme tehlikesi ile karşı karşıya... Çok kişi, işçinin ücretini düşük gösterip, daha az sigorta primi ve vergi ödemenin hapis cezası gerektirdiğinin farkında bile değil!... ÜÇ YILA KADAR HAPİS Meclis’te kabul edilen ve dünkü Resmi Gazete’de yayınlanan 5728 sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" uyarınca, çalışanlara ödediği ücreti, bordoda düşük gösteren işverenler hakkında, "1 yıldan 3 yıla kadar, hapis cezası" verilebilecek. Şu anda, özel sektörde çalışan işçilerin, yaklaşık yüzde 90’ının, ödenen ücret üzerinden bordroda gösterilmediği tahmin ediliyor. Örneğin; net ücreti 1.000 YTL olan işçi, asgari ücret üzerinden bildirilip, vergisi ve sigorta primi ödeniyor. Net ücreti 3 bin YTL olan bir başkası da 1.000 ya da 1.500 YTL brüt ücret üzerinden gösterilip, vergisi ve primi ödeniyor. Oysa yapılması gereken, net 1.000 YTL ya da net 3 bin YTL ücretin, brüt tutarını hesaplayıp, ücret bordrosunda göstermek ve bunun üzerinden sigorta primi ve vergi ödemek olmalı. 22 Ocak 2008 tarihinde, Meclis’te kabul edilen ve dünkü Resmi Gazete’de yayınlanan 5728 sayılı Yasa ile Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi değiştirildi. Yeni düzenlemeye göre; muhteviyatı (kapsamı) itibariyle, yanıltıcı belge düzenleme sayılan gerçeğe aykırı bordrolar nedeniyle, işveren hakkında, (anonim şirketlerde yönetim kurulu hakkında) 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanabilecek (VUK Md. 359/a-2). Ayrıca, bununla da yetinilmeyecek, ücretin vergisi de, üç kat ceza ve gecikme faizi ile birlikte istenecek. Kuşkusuz, sigorta primi de cezalı olarak istenilecek. OLAY CİDDİ Görüldüğü gibi, olay son derece ciddi. Ücret bordrosunda, çalıştırdığı işçinin ücretini düşük gösteren, örneğin asgari ücret üzerinden bildiren mükellef, bu durum ortaya çıktığında, cayır cayır yanacak. Bir yandan, eksik ödediği vergi ve sigorta primleri, kendisinden cezalarıyla birlikte istenecek, diğer yandan da olay "kapsamı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme" kabul edilip, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle, savcılığa intikal ettirilecek. Bu nedenle, ücret bordrosunun gerçeğe uygun düzenlenmesinde yarar var. KAÇAK İŞÇİYE HAPİS YOK İşyerinde çalıştırdığı işçinin ücretini, bordroda düşük gösterene, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası var. PekiÖ İşçiyi çalıştırdığını hiç bildirmeyen ve 1 YTL dahi vergi ve sigorta primi ödemeyene, ne kadar hapis cezası olduğunu biliyor musunuz? Hemen yanıtlayalım; bir gün dahi hapis cezası yok!.. Başka bir anlatımla, "Kayıt içinde kayıtdışı işçi" yani, ücreti düşük bildirilen işçi saptanırsa, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ayrıca bir sürü vergi, ceza ve faiz var. Öte yandan işçiyi, hiç bildirmeyip, "kaçak" çalıştırana, hapis cezası yok!.. İşte size, kayıtdışı istihdam ile ilgili, şimdiye kadar hiç dile getirilmeyen acı bir gerçek. Nasıl, fıkra gibi değil mi?

25 Şubat 2008 Pazartesi

VERGİ KAÇAKÇILIĞI SEBEBİYLE KESİLEN CEZA VE TARH EDİLEN VERGİLERİN UZLAŞMA KAPSAMINDA OLMADIĞI NETLEŞTİ

VERGİ KAÇAKÇILIĞI SEBEBİYLE KESİLEN CEZA VE TARH EDİLEN VERGİLERİN UZLAŞMA KAPSAMINDA OLMADIĞI NETLEŞTİ

Çeşitli yazarların çalışmalarına konu olduğu üzere, 5479 sayılı yasayla Vergi Usul Kanununa eklenen geçici 27’nci madde ve 5728 sayılı yasayla Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesinde yapılan değişiklikler sonrasında 359’uncu maddede yazılı suçlar sebebiyle tarh edilen vergiler ve kesilen cezaların uzlaşma kapsamında olup olmadığı tartışılmıştı.
Hatırlanacağı üzere, 344’üncü maddenin birinci ve ikinci fıkraları “341 inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.” şeklinde birleştirilerek yeniden düzenlenmiş, bunun üzerine, 344’üncü maddenin fıkra sayısı ve numaraları değiştiği ileri sürülerek, 359’uncu maddede yazılı fiiller sebebiyle tarh edilecek vergi ve kesilecek cezaların uzlaşma kapsamına girdiği yönünde görüşler ortaya atılmış idi. Öte yandan geçici 27’nci maddeye istinaden kesilen ceza ve bu cezanın ilgili olduğu vergilerin de uzlaşma kapsamında olması gerektiği yönünde görüşler ileri sürülmüştü.
Konuyla ilgili olarak tarafımdan kaleme alınan ve 13.2.2008 tarihinde www.muhasebenet.net sitesinde yayımlanan çalışmamda da ortaya çıkan tereddütlere dikkat çekilmiş, yasa koyucunun kaçakçılık fiilleri sebebiyle kesilen cezaları ve bunların ilgili olduğu vergileri uzlaşma kapsamında kabul etmediği düşüncesi belirtilerek tereddütlerin giderilmesine ilişkin çözüm önerilerinde bulunulmuştur.
Kamu oyunda tartışılan bu konuda ortaya çıkan tereddütler, Maliye Bakanlığı tarafından dikkate alınmış ve son zamanlarda gündemde kalan, ihtilaflı kamu alacaklarının uzlaşma yoluyla tahsiline ilişkin kanun tasarısında yapılan bir teknik düzenlemeyle giderilmiştir. Tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan metninde olmayan bu husus sonradan tasarıya eklenmek suretiyle Mecliste kabul edilen metinde 6’ncı madde olarak yer almıştır.
5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun Tasarısının 6’ncı maddesiyle uzlaşma müessesesini düzenleyen Ek 1 e Ek 11’nci maddelerdeki parantez içindeki hükümlerin “(359’unucu maddede yazılı fiillerle vergi zıyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilecek vergi ve kesilecek ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilecek ceza hariç)” şeklinde değiştirilmesi öngörülmüştür.
Kanunun bu şekliyle Cumhurbaşkanınca onaylanması ve Resmi Gazetede yayımlanmasıyla yürürlüğe girmesi durumunda bu konuda yaşanan tereddütler ortadan kaldırılmış olacaktır. Diğer bir ifadeyle 359’uncu maddede yazılı kaçakçılık suçu sayılan fiiller sonucunda mükellefler adına tarh edilen vergiler ve kesilen vergi zıyaı cezaları ile iştirak edenler adına kesilen vergi zıyaı cezalarının, tarhiyat öncesi ve sonrası uzlaşma kapsamı dışında olduğu kesin ve net bir şekilde belirlenmiştir.

Uzlaşma çıktı, davalı mükellefe vergi dairesinin yolu göründü

Uzlaşma çıktı, davalı mükellefe vergi dairesinin yolu göründü
Son bir aydır kamuoyunda gündemi tutan ve muhtevası merak konusu olan ihtilaflı kamu alacaklarının tahsili amacıyla mükelleflere bir kez daha uzlaşma imkânı tanıyan kanun tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
Ancak düzenlemede kapsam bir hayli dar tutuldu. Ödeme güçlüğü çeken ve gecikme faizi sebebiyle vergi aslını aşacak derecede yüksek tutarda faize muhatap kalarak kısır bir döngüye düşen mükellefler bu düzenlemede göz ardı edildi. Sayın Maliye Bakanımız Kemal Unakıtan, düzenlemeyle vatandaşların sorunlarını çözecek pratik çözümler getirdiklerini ifade etti. Ancak ben, bu mini kanunla, çok ciddi bir netice alınacağını düşünmüyorum. Çünkü, sadece ihtilaflı davaları kapsıyor. Zaten bu durumdaki mükellefler daha önce kendilerine iki kere tanınan uzlaşma imkanını tepmiş ve haklı olduğunu düşündükleri tarhiyatı mahkemeye taşımımış durumdalar.
Ancak mahkemelerin uzun sürede tamamlanmaması sebebiyle bıkkınlığa uğrayan veya mahkemeyi kaybetme ihtimali beliren mükelleflerin tabii ki bu kanundan faydalanma ihtimali var. Maliye çevrelerinde bu kanunun esasen 3. maddede düzenlenen bankalarla ilgili ihtilaf sebebiyle çıkarıldığı, düzenleme yapılmışken de diğer ihtilaf konusu davalara da yer verildiği konuşuluyor. Düzenleme, birkaç maddeden oluşuyor; ama karmaşık bir yapıya sahip. Bu yüzden akla gelen sorulara cevaplar arayarak düzenlemeyi anlamaya çalışalım.
Kanundan kimler faydalanabiliyor?
Söz konusu uzlaşma ve 18 eşit taksitte ödeme imkânından, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme ait olup Vergi Usul Kanunu (VUK) hükümlerine göre ikmâlen, re'sen ve idarece tarh edilen; gelir vergisi, kurumlar vergisi, KDV, ÖTV, Damga Vergisi, Gider Vergileri gibi beyana dayanan vergiler ile resim, fon payı ve harçlarla ilgili ihtilaflı olunan ve henüz kanuni yolları tüketilmemiş bulunan vergi, harç ve cezalar ile vergi zıyaı cezaları faydalanabiliyor.
Kendi beyanları sebebiyle Maliye'ye borçlu bulunanlar ile yukarıdaki tarhiyata maruz kalmış, fakat dava açma süreleri sona ermiş mükellefler düzenlemeden yararlanamıyor. Ayrıca naylon fatura düzenleme, kullanma, defter belge ibraz etmeme gibi sebeplerle vergi zıyaı cezası 3 kat olarak uygulanan tarhiyata ilişkin vergi ve cezalar ile bunlara bağlı usulsüzlük cezaları ve il özel idare ile belediyelere ait vergi resim ve harçlar uzlaşma kapsamı dışında tutuluyor.
Faydalanmak isteyenler ne yapacak?
Yukarıdaki şartları taşıyıp da kanunun getirdiği avantajdan faydalanmak isteyenler, kanunun yayınlandığı ayı takip eden ayın sonuna kadar idareye uzlaşmak istediklerini bildirir bir dilekçe ile müracaat edecek. Kanun bu hafta resmi gazetede yayımlanırsa mart ayı sonuna kadar müracaat edilmesi gerekiyor. Maliye Bakanı'nın bu süreyi bir ay uzatma hakkı var. Mükelleflerin bu madde hükmünden faydalanabilmeleri için tarh edilen vergi, resim, harçlar ve fon payları ile kesilen cezalara karşı dava açmamaları, açılmış davalardan uzlaşma tutanağını imzaladıkları tarihte vazgeçmeleri gerekiyor. Uzlaşma tutanağını imzalayan mükellefler davadan vazgeçme dilekçelerini uzlaşma komisyonuna verecek ve bu dilekçelerin komisyona verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilecek.
Uzlaşmadan yararlanmak isteyenlere hangi oranda indirim yapılacak?
Kanuna göre uzlaşma, VUK hükümlerine göre yapılacak. Dolayısıyla belirlenen bir indirim oranı yok. Muhtemelen dosyaların durumuna göre hareket edilecek. Maliye'nin kaybetme ihtimalinin yüksek olduğu dosyalarda yüksek, kazanılması muhtemel dosyalara da düşük oranda bir indirim teklif edilecek.
Ödemeler nasıl yapılacak?
Uzlaşmaya varılan vergi ve cezalar ile uzlaşma tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizleri, tutanağın imzalandığı ayı takip eden aydan itibaren 18 eşit taksitte ödenecek. İlk taksit ödeme süresinden itibaren her ay ve kesri için binde iki oranında faiz hesaplanacak. Uzlaşma sağlanıp taksitlere bağlanan alacaklara ait taksitler zamanında yatırılmazsa son taksit tarihine kadar yüzde 5 oranında gecikme zammı ile cezalandırılacak. Geç tahsil edilen bu alacaklar için ayrıca tahsil tarihine kadar 6183 sayılı kanun hükümlerine göre de gecikme zammı alınacak ve ödeme emrine gerek duyulmadan cebren takip ve tahsilata gidilebilecek.
Uzlaşmada gecikme faizine çok dikkat edilmesi gerekiyor. Gecikme faizi, zamanında ödenmesi gereken verginin geç ödenmesi sebebiyle hesaplanan bir ceza olup bu tutar uzlaşma tutanağında yer almayacak. Vergi dairesinde ödeme yapılacağı an hesaplanan bu faizde oran şu an için aylık yüzde 2,5'tur. Geçtiğimiz yıllarda ise çok daha yüksek olan bu oran sebebiyle özellikle eski yıllara ait incelemelerde gecikme faizi verginin 2-3 katını bulabiliyor. Bu yüzden uzlaşmaya giderken çıkması muhtemel gecikme faizinin de nazarı dikkate alınması lazım.
Şu an incelenen mükellefler bu kanundan faydalanabilir mi?
Esasen incelemeye tabi tutulan mükellefler zaten var olan uzlaşma müessesesinden faydalanabiliyor. Burada 3 kat vergi zıyaı cezalı olan konuların hariç tutulduğunu vurgulayalım. Ancak bu kanunun 18 aylık taksit imkânı normal uzlaşmalarda bulunmuyor. Bu yüzden Maliye ile uzlaşmayı düşünen mükellefler düzenlemeden faydalanmak isteyebilir.
Şu an incelenen mükelleflerin kanun hükümlerinden faydalanabilmeleri için hemen bir tarhiyat öncesi uzlaşma talep etmeleri ve bu uzlaşmanın gününün tespit edilmesini istemeleri gerekiyor. Çünkü tarhiyat öncesi uzlaşmalarda kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla uzlaşma günü belli değilse kanunun ilgili hükmünden faydalanılamıyor. Diğer tür uzlaşmalarda ise uzlaşma gününün tespit edilmesi şart değil. Mükelleflerin kendilerine tayin edilen uzlaşma gününde bu kanun hükmünden faydalanmak istediklerini yazılı olarak bildirmeleri gerekiyor. Kanun henüz yayınlanmadan uzlaşmaya girecek mükellefler ise bu kanun hükümlerinden faydalanmak istiyorlarsa uzlaşma tutanağını imzalamasın. Nihai teklif süresi sona ermeden kanun yürürlüğe girerse, dava açma süresinde yazılı talepte bulunmak, dava açmamak ve nihai teklifte yazılı rakamı kabul etmek şartıyla son düzenlemeden faydalanılabilir.

Davasından vazgeçilen ecrimisil alacakları yeniden tespit edilecek
Ecrimisil ile ilgili düzenlemeler neyi ihtiva ediyor? http://www.muhasebenet.net/
Hazine'nin mülkiyetinde olan veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin, 1 Temmuz 2007 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edildiği halde ödenmemiş olan ecrimisil alacakları, kanun hükümleri çerçevesinde ilgilisinin yazılı başvurusu üzerine, takdiri yapan komisyonlarca yeniden tespit edilecek. Tespit edilen bedelin kabulü, varsa ecrimisil veya takip işlemlerine karşı açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla alacak yeniden yapılandırılacak ve yukarıdaki şartlarla 18 eşit taksitle ödenebilecek. Ayrıca kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tebliğ edilmiş olan ecrimisil ihbarnameleri gereği yapılan ödemelerde kalan tutarların 18 taksit şeklinde ödenmesi mümkün.

KDV iadesinde koddan çıkmanın yolları

KDV iadesinde koddan çıkmanın yolları
Önceki yazımızda KDV iadesi talep eden mükellefler ile bunlarca ibraz edilen indirim listelerinde yer alan mükelleflerin vergi daireleri tarafından kontrol edildiğini ve "kod listesinde" bulunan mükellefler hakkında 85 numaralı KDV Tebliği'ne göre işlem yapıldığını belirtmiş ve koddan çıkma yollarını bir sonraki yazımızda ele alacağımızdan bahsetmiştik. Koddan çıkma yolları aşağıdaki gibidir:SMİYB düzenleme raporu varken koddan çıkış Vergi inceleme raporuna dayanarak SMİYB düzenlediği tespit edilen mükellefleri, bunların ortakları ve kanuni temsilcileri ile bunların kurdukları veya ortak oldukları şirketler kod: 1'e alınıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından listeye alınanlar ise kod: 9/1'de görünüyor. Mükellef hakkında SMİYB düzenleme raporu varsa kod listesinden hemen çıkabilmek için ödeme yapmak ya da tamamı için teminat göstermek en kestirme çözüm. Ancak bu da tek başına yeterli değil. İlaveten mükellef hakkında bir adet "olumlu rapor" yazılması gerekiyor. Şayet mükellef, "dış ticaret sermaye şirketi" veya "sektörel dış ticaret şirketi" ise, SMİYB'lere dayanarak iadesi alınan KDV'nin tutarı, aynı dönemde iade alınan toplam KDV tutarının yüzde 4'ünü aşmıyorsa; koddan çıkabilmek için ya tarhı öngörülen vergi, ceza ve gecikme faizi ve cezasının tamamının ödenmesi ya da tamamı için teminat gösterilmesi gerekiyor. Bunlar için olumlu rapor şartı yok. Mükellefin yargı yoluna gitmesi halinde nihai yargı kararı, yani yargılamanın sonuçlanması koşulu aranıyor. (Elbette koda alınmayla sonuçlanan idari işlem aleyhine de dava açılabiliyor.) Mükellef lehine verilen ara kararlara bakanlık itibar etmiyor. Nihai yargı sonucunda tarh edilen verginin tamamının terkin edilmesi (veya işlemin iptal edilmesi) halinde mükellef kod listesinden çıkarılıyor. SMİYB kullanma raporu varken koddan çıkış
Hakkında SMİYB kullanma raporu bulunan (kurumlar vergisi) mükellefler kod: 2'ye alınıyor. Düzenleyenlerin ortakları ile kanuni temsilcileri ise kod: 3'e alınıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından listeye alınanlar ise kod: 9/2'de görünüyor. Her iki durumda da koddan çıkmanın en kestirme yolu tarhı öngörülen vergiyi, cezası, gecikme zammı ve faiziyle birlikte ödemek ya da bunların tamamı için teminat göstermek. Konuyu yargıya taşımak ise uzun yol. Bakanlık nihai yargı kararı ile yapılan tarhiyatın en az yüzde 95'inin terkin edilmesi halinde veya yargılama devam ederken vergi dairesine mükellef hakkında bir adet olumlu rapor intikal etmesi halinde kod listesinden çıkarıyor. Her iki durumda da listeden çıkmak için bağlı olunan vergi dairesinin, KDV Takip Birimi'ne durumu intikal ettirmesi gerekiyor. Süreci hızlandırmak isteyenlere bağlı oldukları vergi dairesine bir dilekçe ile başvurmalarını öneriyoruz.
Bastırdığı belgelerin zayii olduğunu-çalındığını veya kaybolduğunu bildiren mükellefler kod: 4'e alınıyor. Bunların koddan çıkması mümkün değil.

Olumsuz tespitte koddan çıkış

SMİYB kullanan mükellef nezdinde yapılmakta olan inceleme sırasında veya bu mükellefle ticari ilişkide bulunan diğer kişi ve kurumların incelenmesi sırasında veya yetkili makamların yazı ile bildirmeleri üzerine SMİYB düzenlediği vergi dairesinin ıttılaına giren mükellef kod: 5/1'e alınıyor. Bu durumda koddan çıkmanın yolu biraz daha zor. Çünkü hakkında olumsuz tespit varsa mükellef ya incelemeye sevk ediliyor ya da vergi dairesi tarafından araştırma yapılıyor. Bu araştırma sonucunda SMİYB düzenlediğine dair bir karine bulunamaması halinde incelemeye sevk işlemi yapılmayabiliyor. Bu durumdaki bir mükellefe "proaktif" davranarak hakkındaki tüm olumsuzlukları giderdiğine ve SMİYB düzenlemediğine dair bağlı olunan vergi dairesini ikna etmesini salık veriyoruz. İkna girişimi sonuç vermişse veya vermemiş fakat mükellef incelemeye sevk edilmişse, koddan çıkmak için incelemenin sonuçlanmasını beklemek gerekiyor. Hakkında olumlu rapor yazılan mükellef kod listesinden çıkarılıyor.SMİYB düzenleyen mükellef nezdinde yapılmakta olan incelemede ya da bu mükellefin ticari ilişkide bulunduğu diğer kişi veya kurumların incelenmesi sırasında, yahut yetkili makamların yazı ile bildirmesi üzerine SMİYB kullandığının vergi dairesinin ıttılaına girmesi halinde mükellef kod: 5/2'ye alınıyor. Bu durumdaki mükellefler incelemeye sevk edilebiliyor. İnceleme sonucunda rapor olumlu gelirse mükellef koddan çıkarılıyor. Ancak mükellefin koddan çıkabilmek için başvurabileceği iki yol daha var. Mükellef dilerse kullandığı SMİYB'leri indirim listesinden çıkartıp düzeltme beyannamesi vererek tarh edilen vergi ve cezaları ödeyebilir veya bunların toplam tutarı kadar teminat verebilir. Mükellef dilerse düzeltme beyannamesi vermeme yoluna da gidebilir. Ancak bu durumda kullanılan SMİYB' lerdeki hesaplanan KDV'nin 4 katı kadar teminat vermek zorunluluğu var. Aksi takdirde koddan çıkmak pek mümkün değil. İzlenecek yol konusundan mükelleflere YMM'lerini dinlemelerini salık veriyoruz.Adreste bulunamama halinde koddan çıkışYapılan yoklama ve araştırmalarda bilinen adreslerinde bulunmayan mükellefler kod: 5/3'e alınıyor. Bu durumdaki mükelleflerin koddan çıkabilmek için bağlı oldukları vergi dairesine dilekçe ile başvurarak adreslerinde yoklama yaptırmalarını ve haklarında başka bir olumsuzluk olmadığını tevsik etmelerini tavsiye ediyoruz. Yoklama sonrasında koddan çıkarılmak için, durumun İVDB "KDV Takip Birimi'ne" bildirilmesi işlemini, vergi dairesine verilecek bir dilekçeyle hızlandırmak mümkün.Defter belge ibraz etmeme halinde koddan çıkışMücbir sebep sayılan haller dışındaki nedenlerden dolayı defter ve belgelerini ibraz etmeyen mükellefler veya birden fazla döneme ilişkin olarak KDV beyannamelerini vermeyen mükellefler kod: 5/4'e alınıyor. Bu durumda koddan çıkabilmek için defter ve belgelerin ibrazı veya KDV beyannamelerinin usulüne uygun olarak doldurarak bağlı olunan vergi dairesine verilmesi gerekiyor. Belgeleri taklit edilen mükellefler kod:6'ya alınıyor. Kod: 6'da olmak mükellef bakımından bir olumsuz tespit anlamına gelmiyor. Kendi rızası dışında belgeleri taklit edildiği için koda alınanların iadeleri genel esaslara göre yapılıyor. Bu kodun ihdas edilme nedeni bunlardan mal alanlar için karşıt inceleme yapılmasını sağlamak. İVDB, dileyen mükelleflere kod: 6'da bulunma nedenleri ve bunun kendileri için bir olumsuz tespit anlamına gelmediğini yazılı olarak bildirebiliyor.Mükellefiyetleri 2004/13 seri numaralı "Uygulama İç Genelgesi"ne göre re'sen terk ettirilenler kod: 8'e alınıyor ve bu koddan çıkamıyorlar. Ta ki, yeni mükellefiyet tesis ettirmek istediklerinde re'sen terki, normal terke (işi bırakmaya) çevirecek prosedüre uyuncaya kadar. Bu noktada şöyle bir soru akla gelebilir: Kendisi kodda olmadığı halde tedarikçileri veya alt-tedarikçileri kodda olduğu için iade süreci sürüncemeye uğrayanlar ne yapmalı? Bu sorunun cevabını merak edenlere de konuyu YMM'leriyle tartışmalarını salık veriyoruz.

İhtilaflı vergilerdeki uzlaşmada son durum ne?

İhtilaflı vergilerdeki uzlaşmada son durum neHürriyet Gazetesi 23.02.2008
BİR süredir beklenen ihtilaflı vergilerdeki uzlaşma, bazı değişikliklerle, Meclis Genel Kurulu’nda, kabul edildi. Yasanın son durumu, aşağıda özetlenmiştir.KİMLER YARARLANIYOR?1. Yasanın Resmi Gazete’de yayınlanacağı tarihten önceki dönemlere ilişkin olup, yine bu tarih itibariyle, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre; ikmalen, re’sen ve idarece tarh edilen; vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları yararlanıyor. Vergi Usul Kanunu kapsamında olmayan, örneğin gümrük vergileri yararlanamıyor.2. Yasadan yararlanabilmek için bu vergi, resim, harç, fon ve cezaların;a) Vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde dava açma, ilgisine göre itiraz ve temyiz süreleri geçmemiş,b) İhtilaflı olup, kanun yolu tüketilmemiş bulunan (örneğin karar düzeltme aşamasında bulunanlar ya da şikayet yolu ile düzeltme konusu yapılmak suretiyle yargı aşamasına intikal etmiş bulunan ) ihtilaflar, olması gerekiyor. (Yasanın tam metni, komisyon raporu ve gerekçeler için TIKLAYINIZ).KİMLER YARARLANAMIYOR?1- Vergi Usul Kanunu’nun 359. ve Geçici 27. maddeleri uyarınca, "hapis cezasını gerektiren" fiilleri işleyen ve "3 kat vergi ziyaı cezası" kesilen mükellefler, yasadan yararlanamayacak. Buna göre örneğin; naylon fatura düzenleyenler ve kullananlar, yasadan yararlanamayacak. 2- Devam eden davaların dışında, birikmiş vergi borcu olanlara, herhangi bir taksitlendirme ya da indirim söz konusu değil. Örneğin, beyannamesini vermiş ancak vergileri ödememiş olanlara, herhangi bir kolaylık yok. UZLAŞMA İSTEYENLER Yasa Meclis’te görüşülürken, uzlaşma ile ilgili düzenlemelerde bazı değişiklikler yapıldı. Buna göre; Yasanın Resmi Gazete’de yayınlanacağı tarih itibariyle; uzlaşma veya tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunulmuş ancak;- Tarhiyat öncesi uzlaşma taleplerinde, uzlaşma günü verilmiş olmakla birlikte, henüz uzlaşma günü gelmemiş,- Diğer uzlaşma taleplerinde, henüz uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma günü gelmemiş talepler ile uzlaşmanın sağlanamadığına dair tutanağa yazılmış son teklifin, kabulü için henüz süresi geçmemiş alacaklara ilişkin uzlaşma talepleri, Vergi Usul Kanunu’nda yer alan "uzlaşma ile ilgili genel hükümlere göre" sonuçlandırılacak.Uzlaştıkları borcu, 18 ayda ödemek isteyenlerin, uzlaşma gününde bu taleplerini "yazılı olarak" beyan etmeleri gerekiyor. Uzlaşma sağlanamayan ancak dava açma süresi geçmeyen ihtilaflarda da, komisyonun nihai yazılı önerisini kabul etmek ve dava açmamak koşuluyla, 18 aylık taksitlendirme avantajından yararlanmak mümkün olabilecek.UYGULAMA ESASLARI1- Uzlaştıkları tutarı 18 ayda, 18 eşit taksitte, uzlaştıkları ayı takip eden aydan itibaren ödeyecekler. Ödemeler, tasarıda "faizsiz" olarak düşünülmüştü, ancak, Meclis Genel Kurulu’nda, taksitlerin her ay ve kesri için "binde iki oranında" hesaplanacak faizle birlikte ödenmesi şeklinde küçük bir değişiklik yapıldı.2- Uzlaşan mükelleflerin, dava açmamaları ya da açılmış davalardan vazgeçmeleri gerekiyor.Yasanın, kaçakçılık suçları ile ilgili vergi ziyaı cezasını kapsam dışında bırakması ve uzlaşma istenilen ihtilaflarla ilgili son değişiklik, ihtilafları sona erdirme ve tahsilat tutarı yönünden, beklenen hedefe ulaşılamayacağını gösteriyor.

15 Şubat 2008 Cuma

Vergi suçlarında hapis cezası süresi arttı

Vergi suçlarında hapis cezası süresi arttı
Veysi Seviğ - 15 Şubat 2008 Cuma - Referans"Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile vergi ceza hukukuna yönelik bazı düzenlemelerde de değişiklikler yapılmıştır. (08.02.2008 gün ve 26781 sayılı Resmi Gazete)Buna göre Vergi Usul Yasası'nın dördüncü kitap, ikinci kısmının üçüncü bölüm başlığı "Suçlar ve Cezalar" olarak değiştirilmiştir.
Yasal düzenleme gereği;
a) Vergi kanunlarına göre tutulan, düzenlenen, saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan,* Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kesmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler,
* Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler ve gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası uygulanacaktır. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi gizleme olarak kabul edilecektir. Gerçek bir muamele veya duruma da yanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise muhtaviyeti itibariyle yanıltıcı belge olarak kabul edilecektir.
b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen, saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge sahte sayılacaktır.
c) Bu kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Maliye Bakanlığı ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ceza ile cezalandırılacaktır.Vergi Usul Yasası'nın 359'uncu maddesinde yapılan bu düzenleme uyarınca bazı suçlarda hürriyeti bağlayıcı ceza üç yıldan beş yıla çıkartılmış bulunmaktadır.
Yukarıda yer alan suç türleri ile birlikte eğer vergi ziyaı da oluşmuş bulunuyorsa söz konusu hallerde ayrıca vergi ziyaı cezası da kesilecektir.Diğer yandan Vergi Usul Yasası'nın 359'uncu maddesinde yer alan hallerin varlığında, bu durumu tespit eden denetim elemanları durumu cumhuriyet savcılıklarına bildirmekle yükümlü tutulmuşlardır.
Vergi Usul Yasası'nın 367'nci maddesi gereği olarak;
Yaptıkları inceleme sırasında Vergi Usul Yasası'nın 359'uncu maddesinde yer alan ve yukarıda da özelliklerini belirtmiş bulunduğumuz suç türlerinden herhangi birisinin veya birkaçının işlendiğini tespit eden maliye müfettişleri, hesap uzmanları ile bunların yardımcıları ve gelirler kontrolörleri ile stajyer gelirler kontrolörleri tarafından doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili vergi dairesinin bağlı bulunduğu vergi dairesi başkanlığının veya defterdarlığın mütaalasıyla keyfiyetin cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi zorunludur.
5728 sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"la Vergi Usul Yasası'nın 367'nci maddesi yeniden düzenlenirken suç duyurusunun yapılması konusu daha önce de olduğu gibi, yasa maddesinde sözü edilen görevliler için zorunlu kılınmış bulunmaktadır.
Vergi Usul Yasası'nın 359'uncu maddesinde belirlenmiş bulunan suçların işlendiğine dair bilgi ve bulgusu olan cumhuriyet savcıları da bu durumdan hemen ilgili vergi dairesine haberdar ederek gerekli incelemenin yapılmasını talep edecektir. Böyle bir durumda kamu davasının açılması inceleme sonucunun Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirilmesine kadar ertelenmiş olacaktır.
Konuya ilişkin olarak oluşacak ceza mahkemesi kararları, Vergi Usul Yasası'nın dördüncü kitabının ikinci kısmında yazılı bulunan Vergi Cezaları'nı uygulayacak makam ve mercilerin işlem ve kararlarına etkili olmayacağı gibi, bu makam ve mercilerce verilecek kararlar da ceza hâkimini bağlamayacaktır. Dolayısıyla Vergi Usul Yasası'nın 359'uncu maddesi uyarınca hürriyeti bağlayıcı bir suç sayılan hal Vergi Usul Yasası'nda yer alan vergi ziyaı veya usulsüzlük cezası verilmesini gerektiren bir fiil olarak değerlendirilmeyebilecektir. Bu bağlamda da Vergi Usul Yasası'nın 359'uncu maddesinde yer alan suçlardan dolayı hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedilmesi, vergi ziyaı cezası veya usulsüzlük cezalarının uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.

800 müfettişle tüm işyerleri incelenecek..

800 müfettişle tüm işyerleri incelenecek..06.02.2008 12:35
Çalışma Bakanlığı, İstanbul'daki işyerlerini denetlemek için harekete geçti. 800 müfettiş, denetlenmedik tek bir işyeri bile bırakmayacak.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürü Atakan Tanış, 90 müfettişle İstanbul'daki iş yerlerini denetlemeye başladıklarını belirterek, denetimler sonucunda kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınacağını bildirdi.İkitelli ve Topkapı'daki sanayi sitelerinde başlayan teftişin, İstanbul genelinde devam edeceğini belirten Tanış, “İstanbul'daki bütün iş yerlerine gireceğiz. Sokağa gireceğiz, başından sonuna kadar hiç atlamadan tarayacağız. Hiç şansları yok. 25 Şubattan itibaren de yaklaşık 800 müfettiş ile Marmara Bölgesi'ndeki iş yerlerinin denetimi başlayacak” dedi.“KAPILAR KAPANACAK, İŞÇİLER SAYILACAK”Atakan Tanış, bir kişinin, günde ancak bir iş yerini denetleyebildiğini, müfettişin bir iş yerine girince bütün kapıları kapatacağını, iş yerindeki mevcut kişileri sayarak, bordrolarını isteyeceğini söyledi. Tanış, karşı çıkan iş yerleri olacağını, müfettişlerin tepkilerle karşılaşacağına işaret ederek, “Şu anda büyük bir operasyon yapılıyor. Kolay bir hadise değil. Ama sonunda ortaya müthiş bir kayıt dışılık çıkacak” diye konuştu.Denetim sonucunda bir iş yerinin kuruluşundan bugüne kadar olan bütün evrak ve muhteviyatının rapora dönüşeceğini ifade eden Tanış, şöyle konuştu:“Müfettişler, çalışanların sigortasına bakacak, primine bakacak, geçmişine bakacak, onunla ilgili tutanak tutacak. Prim borçlarına, iş yeri bilgilerine, her şeye bakacak. Yani bu mutat bir denetim değil, bu binlerce, on binlerce rapor anlamını taşır. Her bir raporun 10-20 sayfa tuttuğunu düşünün, bu kolay bir süreç değil.”HAPİS CEZASI DA VARTanış, kurallara uygun olmayan iş yerleri hakkında 4857 sayılı İş Kanunu, 506 Sosyal Sigortalar Kanunu ve 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun hükümleri uyarınca cezai müeyyide uygulanacağını bildirdi.Cezaların 80 YTL para cezasından başlayıp iş yeri kapatmaya kadar gidebileceğini dile getiren Tanış, “Bir iş yerinde izinsiz, ruhsatsız yabancı uyruklu birisi çalışıyorsa derhal kapatmaya gider. Parlayıcı, patlayıcı, yanıcı bir madde ile iş kazasına sebebiyet verecek ve insanların hayatına mal olabilecek kaçak bir iş yeri derhal kapatmaya gider, bunların hapis cezaları da vardır” dedi.

4 Şubat 2008 Pazartesi

Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği

Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği
(Sıra No: 381 )
Kapsam
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun1 148, 149 ve Mükerrer 257 nci maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, 362 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği2 ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirmeleri hususunda yükümlülük getirilmişti.
Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin mal ve hizmet alımları ile mal ve hizmet satışlarının 2008 yılı ve müteakip yıllarda bildirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.
1- BİLDİRİMLERİN DÖNEMİ, VERİLME ZAMANI ve HADLERİ
1.1. Bildirimlerin Dönemi ve Verilme Zamanı
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler 2007 takvim yılına ilişkin olarak düzenleyecekleri Ba ve Bs bildirim formlarını 2008 yılı Şubat ayı içinde vereceklerdir. Özel hesap dönemine tabi olan mükellefler de, Ba ve Bs bildirim formlarını, tabi oldukları özel hesap dönemi itibariyle değil, takvim yılı itibariyle düzenleyeceklerdir.
2007 takvim yılına ilişkin bildirim formları için 362 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirlenen hadlerin geçerli olacağı tabidir.
Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflere, 2008 yılı ve müteakip yıllarda düzenleyecekleri Ba ve Bs bildirim formlarını aylık dönemler halinde vermeleri hususunda zorunluluk getirilmiştir. Mükellefler bildirim formlarını aylık dönemler halinde düzenleyerek, takip eden ayın 5 nci gününden itibaren bir sonraki ayın 5 nci günü akşamına kadar vermekle yükümlüdürler (Örneğin; bir mükellef 2008 yılı Haziran ayına ait Ba-Bs bildirimlerini 05 Temmuz 2008 gününden itibaren 05 Ağustos 2008 tarihi akşamına kadar verebilecektir). Özel hesap dönemine tabi olan mükelleflerin de, Ba ve Bs bildirim formlarını tabi oldukları özel hesap dönemi itibariyle değil, aylık dönemler halinde düzenlemeleri gerekmektedir.
2008 yılına mahsus olmak üzere Ocak, Şubat ve Mart dönemlerine ilişkin olarak ayrı ayrı düzenlenen Ba ve Bs bildirim formları, 2008 yılı Nisan ayının 5 nci gününden itibaren Haziran ayının 5 nci günü akşamına kadar verilecektir. Söz konusu dönemlere ilişkin Ba ve Bs bildirim formları mükelleflerin istemeleri halinde Nisan ayının 5 nci günü beklenilmeden aylık dönemler itibariyle verilebilir. Nisan dönemi ve müteakip dönemlere ilişkin bildirim formları ise aylık dönemler halinde düzenlenerek, takip eden ayın 5 nci gününden itibaren bir sonraki ayın 5 nci günü akşamına kadar verilecektir.
1.2. Bildirimlere İlişkin Hadler
1.2.1. 2008 yılı ve takip eden yıllara ilişkin mükelleflerin mal ve/veya hizmet alımları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 8.000 YTL(Yeni Türk Lirası ) olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, [1]bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 8.000 YTL (Yeni Türk Lirası) ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alımları, "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 8.000 YTL (Yeni Türk Lirası) ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirilecektir. Limitin altında kalan alış ve satış bedelleri toplamı ise "Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı" ( Tablo III ) bölümüne yazılacaktır (Ödeme kaydedici cihazlar kullanılmak suretiyle yapılan satışların toplamı KDV hariç tutarlar olarak Tablo III'e dahil edilecektir).[2]
1.2.2. Bildirim verme yükümlülüğünde olan, ancak, tüm alış ve satışları belirtilen hadlerin altında kalan mükellefler, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar. Bu bildirimlerinde limit altında olan tüm alışları için Ba formunun, limit altında olan tüm satışları için de Bs formunun Tablo III bölümünde yer alan "Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı" alanları doldurulacaktır.
[3]
2- BİLDİRİMLERİN VERİLME ŞEKLİ
2.1. Bildirimleri Elektronik Ortamda Vermesi Gereken Mükellefler
2.1.1. Bilanço esasına göre defter tutan ve 376 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine3 göre beyannamesini elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler, Ba ve Bs bildirim formlarını da (2007 yılına ait olup 2008 yılı Şubat ayı bildirimini verecek olan mükellefler dahil olmak üzere) elektronik ortamda https://e-beyanname.mb-ggm.gov.tr/ adresinden vermek zorundadırlar. Ancak; Ba ve/veya Bs formlarından herhangi birinde bildirilecek mükellef sayısı 10.000 ve üzerinde olanlar, Ba ve Bs bildirimlerini Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesinden ( http://www.gib.gov.tr/ ) / Internet Vergi Dairesi / Btrans linkine (https://e-beyanname.mb-ggm.gov.tr/btrans/ ) bağlanarak mevcut E-Beyanname kullanıcı kodu ile göndereceklerdir.
2.1.2. Bildirimlerin elektronik ortamda verilmesinde, bildirimlerin verilmiş sayılabilmesi için onaylama işleminin yapılması şarttır. Onaylama işlemi en geç, bildirimlerin verilmesi gereken son gün saat 24:00'ten önce tamamlanmalıdır.
2.1.3. Bildirim formlarını elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler, kesinlikle kağıt ortamında bir daha bildirim formu vermeyeceklerdir. Vergi daireleri kağıt ortamında verilen (elden veya posta ile) bildirim formlarını hiçbir şekilde kabul etmeyecektir.
2.1.4. Bildirimlerin verileceği tarihten önce bağlı oldukları vergi dairesi değişen mükellefler bildirim formlarını, halen bağlı oldukları vergi dairesinin mükellefi olarak göndereceklerdir.
2.1.5. 376 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtildiği üzere "Bağlı vergi dairesi müdürlüklerinin (mal müdürlüklerinin) otomasyona geçme çalışmaları devam etmekte olduğundan, bağlı vergi dairesi müdürlüklerinin mükelleflerine bu tebliğ ve daha önceki tebliğlerle getirilmiş olan elektronik ortamda beyanname gönderme zorunluluğu, bağlı vergi dairelerinin otomasyona geçtiğinin Başkanlığımız internet sitesinden (www.gib.gov.tr) duyurulmasını izleyen otuzuncu günden itibaren başlayacaktır." Mükellefler Ba ve Bs bildirim formlarını da bu esasa göre vereceklerdir.
2.2. Bildirimlerin Elektronik Ortamda Gönderilmesine İlişkin Esaslar
2.2.1. Elektronik ortamdaki bildirim formları, kullanıcı kodu, parola ve şifre almış mükelleflerce yerine getiriliyor ise, formu düzenleyen kısmına mükellefe ilişkin bilgiler, formdaki yeminli mali müşavir kısmına ise, varsa yeminli mali müşavirlere ilişkin bilgiler yazılacaktır.
2.2.2. Formların elektronik ortamda gönderilmesi işlemi yeminli mali müşavirlerce gerçekleştirilecek ise formu düzenleyen kısmına varsa serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavire ait bilgiler yazılacak; mükellefin serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşaviri bulunmaması halinde, bu kısma, mükellefe ait bilgiler yazılacaktır. Formu gönderen kısmına ise formu elektronik ortamda gönderen yeminli mali müşavirlerin bilgileri yazılacaktır.
2.2.3. Formların elektronik ortamda gönderilmesi işlemi, serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir tarafından gerçekleştirilecek ise, formu düzenleyen kısmına serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirin bilgileri, yeminli mali müşavir kısmına ise varsa yeminli mali müşavirlere ait bilgiler yazılacaktır.
2.3. Bildirimleri Kağıt Ortamında Vermesi Gereken Mükellefler
Bilanço esasına göre defter tutmakla birlikte, otomasyona geçmemiş mal müdürlüklerine bağlı olan mükellefler, bildirim formlarını, bağlı bulundukları mal müdürlüklerine kağıt ortamında vermek zorundadırlar.
Vergi dairesi mükellefi iken otomasyona geçmemiş mal müdürlüğüne nakil olan mükellefler, bildirim formlarını, nakil oldukları mal müdürlüğüne kağıt ortamında vereceklerdir.
3- BİLDİRİMLERİN DOLDURULMASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
3.1. Genel Açıklamalar
3.1.1. 2008 yılı ve sonrası için kağıt ortamında hazırlanan formlar otomasyona geçmemiş mal müdürlüklerinde bulunmakta olup, bu formlar fotokopi ile çoğaltılarak da kullanılabilecektir (Ek:1,2,3,4). Ancak, 2007 yılı Ba ve Bs bildirimleri için 362 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ ekinde yer alan ve ICR sistemlerinde okunabilecek şekilde ayrı renklerde düzenlenmiş olan formlar kullanılacak, fotokopi ile çoğaltılmış veya önceki yıllarda bastırılmış formlar kullanılmayacak, kullanılması halinde hiç verilmemiş sayılacaktır.
3.1.2. Ba ve Bs bildirim formlarının doldurulmasına ilişkin açıklamalar, kağıt ortamındaki bildirim formlarının arka yüzünde ve www.gib.gov.tr adresinde etraflıca yapılmış olup, formların bu açıklamalar çerçevesinde doldurulması gerekmektedir.
3.1.3. Bildirimler Yeni Türk Lirası (YTL) olarak doldurulacak ve 1 YTL altında kalan tutarlar dikkate alınmayacaktır. Diğer bir ifade ile, kuruş bilgileri ihmal edilecek ve bildirimlerde kesinlikle gösterilmeyecektir.
3.1.4. Bildirim formlarına belirlenen haddi aşan ithalat ve ihracat işlemleri de yazılacaktır. Ba bildirim formunun doldurulmasında, Türkiye'de mükellef olmayanlardan yapılan alımlar için satıcının vergi kimlik numarası "1111111111" olarak kodlanacaktır. Bs bildirim formunun doldurulmasında ise, Türkiye'de mükellef olmayanlara yapılan satışlar için alıcının vergi kimlik numarası "2222222222" olarak kodlanacaktır.
3.1.5. Form Ba ve Form Bs'nin Tablo II bölümlerinin doldurulması sırasında kullanılacak "ülke kodu" bilgileri tebliğ ekinde yer almaktadır (Ek: 5).
3.2. Düzeltme İşlemleri
Mükellefler, elektronik ortamda verdikleri bildirim formlarını onayladıktan veya kağıt ortamında bildirimde bulunduktan sonra, verdikleri bildirim formunda hata yaptıklarını belirlemeleri halinde düzeltme yapabilirler. Ancak, düzeltme bildirimi süresinden sonra verilmiş ise, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 nci maddesi hükmü uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Düzeltme işleminde ilk bildirim formu tamamen iptal edilmekte ve ikinci defa verilen bildirim formu geçerli kabul edilmektedir. Bu sebeple, düzeltme yapması gereken mükelleflerin, yeni bildirim formunu, daha önce bildirimde bulunulmamış gibi tüm alım-satım bilgilerini içerecek şekilde doldurmaları gerekmektedir.
Bildirimlerin sadece bir tanesinde hata yapıldığının belirtilmesi halinde, sadece hata yapılan bildirim formunun (Form Ba veya Form Bs) düzeltilmiş haliyle bildirilmesi yeterlidir.
Kağıt ortamında düzeltme amacıyla verilecek bildirim formları, otomasyona geçmemiş mal müdürlüklerine bir dilekçe ekinde verilecektir.
4- DİĞER HUSUSLAR VE CEZAİ YAPTIRIM
4.1. İşini bırakan (terk eden) mükellefler bildirim formlarını işin bırakıldığı tarihi izleyen ayın son günü akşamına kadar vermek zorundadırlar. Bu bildirimler; kullanıcı kodu, parola ve şifre almış mükelleflerce veya 3568 sayılı Kanuna istinaden yetki almış meslek mensuplarınca verilecektir. Bildirim formlarının verileceği vergi dairesi, mükelleflerin en son bağlı bulundukları vergi dairesidir.
Tasfiyesi devam eden mükellefler bildirimlerini, tasfiye süresince aylık dönemler halinde vereceklerdir. Tasfiye sonunda ise bildirimler, tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde tasfiye memuru veya 3568 sayılı Kanuna istinaden yetki almış meslek mensupları tarafından verilecektir.
4.2. Bilanço esasına göre defter tutmakta iken, işletme hesabı esasına geçen mükellefler, işletme hesabına geçtikleri yıldan itibaren bildirimde bulunmayacaklardır.
Buna karşın, işletme hesabına göre defter tutmakta iken, bilanço esasına geçen mükelleflerin, bilanço esasına geçtikleri yılın ilk ayından itibaren bildirim formu verme zorunlulukları bulunmaktadır.
4.3. Birden fazla şubesi bulunan mükellefler bildirim formlarını şube bazında değil, şube bilgilerini birleştirmek suretiyle merkezden tek bir form halinde vereceklerdir.
4.4. Bir kişi veya kurumdan yapılan alışlar Form Ba'da tek satır olarak, bir kişi veya kuruma yapılan satışlar da Form Bs'de tek satır olarak gösterilecektir.
Buna göre, aynı mükellefin birden fazla şubesinden yapılan alışlar, muhasebe sistemi gereği ayrı ayrı takip edilse bile, Form Ba'da tek satır olarak gösterilecektir. Aynı şekilde, aynı mükellefin birden fazla şubesine yapılan satışlar da, muhasebe sistemi gereği ayrı ayrı takip edilse bile, Form Bs'de tek satır olarak gösterilecektir.
4.5. Bir kişi veya kurumdan yapılmış olan ve belirlenen haddi aşan alımlar, Ba bildirim formu ile bildirilecek; bu alımların bir kısmı daha sonra iade edilmişse, bu iadeler -belirlenen haddin üzerinde olması halinde- Bs bildirim formunda satış olarak gösterilecektir.
Aynı şekilde, bir kişi veya kuruma yapılmış olan ve belirlenen haddi aşan satışlar, Bs bildirim formu ile bildirecek; bu satışların bir kısmı daha sonra iade alınmışsa, bu iadeler -belirlenen haddin üzerinde olması halinde- Ba bildirim formunda alım olarak gösterilecektir.
4.6. Herhangi bir mal ve hizmet alımına bağlı olarak, ödemenin gecikmesi suretiyle ortaya çıkan ve fatura düzenlenmek suretiyle alıcıya yansıtılan kur farkı gelirleri/giderleri de bildirimlere dahil edilecektir.
4.7. Bildirim formları özel tüketim vergisi dahil olarak doldurulacaktır. Diğer bir ifade ile, bildirim formlarını düzenlerken özel tüketim vergisi ayrıştırılmayacak, alım ve satımlar özel tüketim vergisi dahil tutarlarıyla gösterilecektir.
4.8. Mükellefler, Vergi Usul Kanununun 235 nci maddesi hükmü gereğince müstahsil makbuzu düzenlemek suretiyle yapmış oldukları alımlarını Form Ba ile bildirmek zorundadırlar. Müstahsil makbuzu ile yapılan alımlar, gelir vergisi tevkifatı yapılmadan önceki brüt tutarları ile bildirilecektir.
4.9. Bankalar, Katılım Bankaları, Aracı Kurumlar, Portföy Yönetim Şirketleri, Menkul Kıymet Yatırım Fon ve Ortaklıkları ile Sigorta Şirketleri yapmış oldukları işlemleri belirli periyotlarla Bakanlığımıza bildirdiklerinden, hizmet ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont bilgilerini Form Bs ile bildirmelerine gerek bulunmamaktadır.
Aynı şekilde, bu kurumların kendi aralarındaki işlemler sebebiyle düzenledikleri dekontların karşı tarafça Form Ba ile bildirilmesine de gerek bulunmamaktadır.
Ancak, bu kurumlar, faturalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alımlarını genel esaslar çerçevesinde Form Ba ile bildirmek zorundadırlar.
[4]4.10. Sigorta şirketleri tarafından yapılan tazminat ödemeleri fatura ile belgelendirilen bir mal veya hizmet alımına dayanıyor ise, bu alımların genel esaslar çerçevesinde katma değer vergisi hariç tutarlarıyla Ba bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, sigorta şirketlerinin poliçe bilgilerini Form Bs ile bildirmelerine gerek bulunmamaktadır.
4.11. Noterlerin, Kanunlarına göre vermiş oldukları noterlik hizmetlerini Bs formu ile bildirilmelerine gerek bulunmamaktadır. Aynı şekilde, noterlerde yaptırılan işlemlerin de Ba formu ile bildirilmesine gerek bulunmamaktadır.
Noterler, faturalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alımlarını genel esaslar çerçevesinde Form Ba ile bildirmek zorundadırlar.
4.12. Döviz alım-satım işi ile uğraşanlar, belirli miktarın üzerindeki döviz alım-satım bilgilerini Bakanlığımıza bildirmek zorunda olduklarından, bu işlemlerini ayrıca Ba ve Bs bildirim formlarıyla bildirmelerine gerek bulunmamaktadır.
Ancak, bu işletmeler, faturalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alımlarını genel esaslar çerçevesinde Form Ba ile bildirmek zorundadırlar.
Diğer taraftan, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin döviz büroları ve yetkili diğer kuruluşlardan yapmış oldukları döviz alım-satımlarını Ba ve Bs bildirim formlarına dahil etmelerine gerek bulunmamaktadır.
4.13. Kurumlar vergisinden muaf olanlar 2007 yılı ve takip eden yıllarda Ba ve Bs bildiriminde bulunmayacaklardır.
4.14. Elektrik, su, doğalgaz gibi bir hizmet tesliminin bildirim uygulaması bakımından diğer mal ve hizmet teslimlerinden farkı bulunmamaktadır. Tebliğin 1.2 No'lu bölümünde belirtilen hadlerin aşılması halinde durumuna göre Ba veya Bs bildirim formları ile bildirilecektir.
4.15. Birleşme halinde, münfesih kurum veya kurumlara ait bildirim formları bu kurumların fesih oldukları tarihteki kanuni temsilcileri tarafından verilir. Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri çerçevesinde yapılan devirlerde ise, münfesih kurumun o dönemdeki faaliyetlerine ilişkin bildirim formları, münfesih kurumun unvanı ve vergi kimlik numarası yazılmak suretiyle devir alan kurum tarafından verilecektir.
4.16. Kağıt ortamındaki bildirim formları, mükellef ve varsa mükelleflerin 3568 sayılı Kanuna4 istinaden yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşaviri tarafından müştereken imzalanacaktır.
4.17. Bildirim formlarını elektronik ortamda veya kağıt ortamında belirlenen süre içinde vermeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 nci maddesi hükmü uyarınca işlem yapılacaktır.
362 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin bu tebliğe aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edilecektir.
5- OTOMASYONA GEÇMEMİŞ MAL MÜDÜRLÜKLERİNCE YAPILACAK İŞLEMLER
Ba ve Bs bildirim formları otomasyona geçmemiş mal müdürlüklerince kağıt ortamında alınacaktır. Alınan bildirimler, Form Ba ve Form Bs olarak ayrı ayrı desteler haline getirilip, bükülme ve yırtılmaya mahal vermeyecek şekilde kutulara yerleştirilecek, her kutunun üzerine içine konulan formun türü ve sayısı yazılacak ve verilme süresinin bittiği ayın son günü akşamına kadar "Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığı, Yeni Ziraat Mahallesi, Etlik Caddesi No:16 06110 Dışkapı / ANKARA" adresine, taahhütlü posta ve adreste teslim şartı ile gönderilecektir.

Tebliğ olunur

1 Şubat 2008 Cuma

transfer fiyatlaması konusunda tüm şirketlerin 2007 beyanına dönük sorumlulukları, yükümlülükleri

Şirketlerin yapacakları
Şirketlerin yurtiçinde veya yurtdışında olup olmadığına bakılmaksızın, ilişkili şirketlerle (kabaca akraba şirketler) yapılan her türlü mal ve hizmet alışverişi (her türlü faturalaşma için) şu çalışmaların yapılmasını zorunludur.

1. Beyanname ile verilecek "ek 2" form
Şirketler, eğer formda sorulan türden işlemleri varsa kurumlar vergisi beyannamesi ile birlikte "Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form"u (İlgili tebliğ ek 2 form) doldurarak beyanname ekinde vergi dairelerine verecekler.

Form İçeriği:
—Kuruma ilişkin genel bilgiler,
—Transfer fiyatlandırması kapsamındaki ilişkili kişilere ilişkin bilgiler
—İlişkili kişilerle gerçekleştirilen transfer fiyatlandırmasına ilişkin işlemler,
—Transfer fiyatlandırmasına konu olan işlemlerde kullanılan yöntemler,
—Kurumun yurtdışı iştiraklerine ilişkin bilgiler,
—Örtülü sermaye uygulamasına ilişkin bilgiler,
—İlişkili şirketlerden (iştirakler dâhil) temin edilen borçlara ilişkin bilgiler bölümlerini içeriyor.

Bu formla şirketlerin ilişkili işlemlerde (her türlü faturalama) kullandıkları fiyat tespit yöntemini bu formda belirtmeleri gerekiyor.
2. Hazırlanacak dosya (kişi ve kurumlar)

Bilgi için muhasebe mi?
Vergi için muhasebe mi?
Şimdi “DENETİM” için muhasebe öne çıkmaktadır.

İlişkili şirket ve kişilerle mal, hizmet ilişkisinde bulunan (birbirlerine herhangi bir nedenle fatura kesen) gerçek kişiler (gelir vergisi mükellefleri) ve kurumlar bilgi ve belgeleri (bir dosya halinde) muhafaza etmek ve istendiğinde vergi dairesi veya inceleme elemanlarına ibrazla yükümlüler.
Söz konusu bilgi ve belgeler:
—Mükellefin faaliyetlerinin tanımı, organizasyon yapısı (merkez, şube) ve ortakları, sermaye yapısı, içinde bulunduğu sektör ekonomik ve hukuki geçmişi hakkında özet bilgiler, ilişkili kişilerin tanımı (vergi kimlik numaraları, adresleri, telefon numaraları vb.) ve bu kişiler arasındaki mülkiyet ilişkilerine ilişkin bilgiler,
—Üstlenilen işlevleri, sahip olunan riskleri ve kullanılan varlıkları içeren tüm bilgiler,
—İşlem konusu yıla ilişkin ürün fiyat listeleri,
—İşlem konusu yıla ilişkin üretim maliyetleri,
—İşlem konusu yıl içinde ilişkili ve ilişkisiz kişilerle yapılan işlemlerin miktarı ile fatura, hesap belgesi (dekont) ve benzeri belgeler,
—İşlem konusu yıl içinde ilişkili kişilerle yapılan tüm sözleşme örnekleri,
—İlişkili kişilere ait özet mali tablolar,
—İlişkili kişiler arasındaki işlemlere uygulanan şirket içi fiyatlandırma politikası,
—İlişkili kişiler tarafından farklı muhasebe standartları ve yöntemleri kullanılıyor ise bunlara ilişkin bilgi,
—Gayri maddi varlıkların mülkiyetine ve alınan veya ödenen gayri maddi hak bedellerine ilişkin bilgi,
—Kullanılan transfer fiyatlandırması yönteminin seçilme nedeni ve uygulamasına ilişkin bilgi ve belgeler (iç ve/veya dış emsaller, karşılaştırabilirlik analizi),
—Emsallere uygun fiyat ya da kâr payının saptanmasında kullanılan hesaplamalar ve yapılan varsayımlara ilişkin ayrıntılı bilgiler,
—Belli bir emsal fiyat aralığı tespit edilmişse, bu aralığın tespitinde kullanılan yöntem,
—Emsal fiyatın tespit edilmesi için gerekli diğer belgeler.
Şahıs ortakların verdikleri borçlar konusuna dikkat!
GVK'nda yapılan yeni düzenleme ile şahıs işletmeleri de örtülü kazanç dağıtımı kapsamına alınmıştır. Artık ortakların ortak oldukları işletmelere verdikleri borçlar (faiz ve kur farkı olmazsa) şahıslar açısından problem yaratabilme ihtimali taşımaktadır. Bu konuyu ayrıca ele almakta yarar var.
Daha geniş bilgiler tebliğde yer almaktadır.

ÖRTÜLÜ SERMAYE KONUSU
Örtülü Sermeye: İlişkili kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak alınan borçların öz sermayenin 3 katını aşan kısmı örtülü sermaye sayılacağı varsayılmakta.
Şimdi bu yeni düzenleme ilişkili kişiler kavramını getirmiştir. İlişkili kişiler, ilişkili kişilerle ilişkili kişiler ilişiğindeki kişiler ve öz sermaye kavramını hatırlatmakta yarar vardır.
Çünkü bir örtülü sermaye tespit edildiğinde KV mükelleflerinin başına 3 şey gelebilir.
- Birincisi!
- Borç veren şirket, borç verilen para için emsal uygulamadığı varsayılırsa bu faiz üzerinden kurumlar vergisi
- İkincisi!
- Yıl sonunda bu faiz için kâr payı dağıtılmış sayarak bu pay üzerinden % 15 stopaj vergi kesintisi yapacak!..
- Üçüncüsü
- Dağıtıldığı var sayılan bu kâr payının yarısı 2006 için 18.000 YTL’yi aşıyorsa “kâr payı geliri” olarak beyanname vermek zorunda kalacak!..

İlişkili Kişiler:
- Ortak ve ortağın ilişkili olduğu kişiler olarak adlandırılmaktadır.
- İMKB’de işlem gören hisselerden edinilmesi durumlarındaysa söz konusu ortak veya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen borçlarda % 10 ortaklık payı varsa o da ilişkili kişi olarak değerlendirileceği varsayılmaktadır.

Ortakla İlişkili Kişiler:
- Ortağın doğrudan veya dolaylı olarak en az % 10 oranında
o ortağı olduğu
o hissedarı olduğu
o kâr payı bulunduğu bir kuruluş
- veya
o ortakla ilişkili bir tüzel kişili sermayenin (doğrudan ya da dolaylı) % 10’unu elinde bulunduran bir gerçek kişi ya da kurum
Öz Sermaye:
TMS göre öz sermaye: Bilânço ve öz kaynaklar toplamı
VUK göre öz sermaye: Tespit edilmiş hesap dönemi başındaki öz sermaye rakamı.
Mevcutlar + Alacaklar – Borçlar = Öz sermaye mantığı
Örtülü Sermaye Sayılmayacak Borçlanmalar
İlişkili kişilerin banka ve finans kuruluşlarından ayın koşullarda kısmen veya tamamen aktardığı borçlar

Örtülü Sermaye ile ilgili diğer hususlar:

- Borcun devamlı ve uzun süre kullanılması şartı kaldırılmıştır,
- Yalnızca öz sermayenin 3 katını aşan kısım örtülü sermaye sayılacaktır,
- Süre şartı olmadan ve ticari teamüllere uygun alınan “vadeli” mal ve hizmetler için bir istisna söz konusu değildir
Örtülü Kazanç Md. 13
Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alımı ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen ya da kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç olarak öngörülmekte.

Kanuna göre uygulanacak yöntemler
- Karşılaştırılabilir fiyat yöntemi,
- Maliyet artı yöntemi ve
- Yeniden satış yöntemi
Ayrıca
- Emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda fiyat ve bedellere ilişkin hesaplamalar, belgeler, cetveller ve kayıtlar ispat edici kâğıtlar olarak saklama zorunluluğu getirilmiştir.
-
- İlişkili kişilere yapılacak mal veya hizmet alımında ya da satımında fiyat ve bedel tespitinde mükellefin talebi doğrultusunda Maliye Bakanlığı ile anlaşılarak fiyat ve bedel tespiti yapılabileceği öngörülmektedir. Bu tür belirlemede süre 3 yılla sınırlıdır.

Şirketlere KDV’siz gayrimenkul satış avantajı

Hürriyet Gazetesi 22.02.2005
VERGİ yasalarında yapılan son değişiklikle, gayrimenkullerini satacak olan kurumlar vergisi mükelleflerine, çok önemli bir vergi avantajı sağlandı.
Buna göre; kurumların en az iki yıl (730 gün) süreyle aktiflerinde kayıtlı olan gayrimenkullerin, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren satışı, ‘kazancı sermayeye ekleme koşulu aranmaksızın’ KDV’den müstesna olacak (KDV Yasası Md.17/4-r). Daha önceki uygulamada, gayrimenkullerin satışından doğan kazancın, sermayeye eklenmesi koşuluyla, KDV istisnası sözkonusuydu. (KDV Yasası Geçici Md.10). 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren, en az iki yıl süreyle aktifte kayıtlı olan gayrimenkulün satışı, bundan doğan kazanç sermayeye eklenmese dahi, KDV’den müstesna olacak.Olay bununla sınırlı değil. Bankalara borçlu olanların ve kefillerinin, borçlarına karşılık gayrimenkullerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri de KDV’den müstesna olacak.Yukarıda belirtilen, KDV’siz gayrimenkul satışı avantajından, gayrimenkul ticareti yapanlar yararlanamayacak. Örneğin, gayrimenkul inşa edip, daire ve dükkan halinde satan bir inşaat firması yararlanamayacak.KURUMLAR VERGİSİ DE YOKKurumlar vergisi mükellefleri, aktifte kayıtlı gayrimenkulleri sattıklarında, kurumlar vergisi de ödemeyebilecek. Daha önce de mevcut olan ve süresi 31 Aralık 2004’te sona eren bu avantaj, 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren, yeniden ve kapsamı genişletilerek getirildi.Buna göre; kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktifinde yer alan gayrimenkullerinin, satışından doğan ve sermayeye eklenmesine karar verilen kazançları, kurumlar vergisinden müstesna olacak (Kurumlar Vergisi Yasası Md.8/12).Sermayeye ilave edilme işleminin, satışın yapıldığı yılı izleyen, ikinci takvim yılının sonuna kadar gerçekleştirilmesi gerekiyor. Yasa maddesine göre; vadeli satış halinde, ilk yapılan tahsilatın gayrimenkulün maliyet bedeline ilişkin olduğu kabul ediliyor. Bankalara borçlu olanlar ile kefillerinin, bu borçlara karşılık bankalara devrettikleri gayrimenkuller ile bankaların alacaklarına karşılık edindikleri, gayrimenkullerin satışında, iki tam yıl süre ile elde tutulma koşulu aranmayacak.Tam mükellef sermaye şirketleri dışındaki kurumlar ile dar mükellef kurumlarda, satıştan doğan kazancın sermayeye eklenmesi koşulu aranmaz. Bu kazançlar, özel bir fon hesabında tutulur. Kooperatifler de bu uygulamadan yararlanırlar. Sermayeye eklenen ya da fon hesabında tutulan kazançların, beş yıl içinde; herhangi bir şekilde işletmeden çekilmesi, ortaklara dağıtılması, dar mükellef kurumlar tarafından yurt dışına transfer edilmesi veya bu süre içinde işletmelerin tasfiyesi halinde (devir, birleşme ve bölünme durumları hariç), bu kazançlar o yılın kazancı sayılarak vergiye tabi tutulur.STOPAJ VE TAPU HARCIKurumlar vergisi ödenmeyen gayrimenkul satış kazancı, stopaja da tabi değil. Tapu harcına gelince, durum farklı. Kurumlar vergisi ve KDV istisnasından yararlanan gayrimenkulün satışı, tapu harcına tabi. Bu gayrimenkulleri hem alan hem de satan binde 15 oranında yani toplam binde 30 tapu harcı ödeyecek.Yapılan son düzenlemelerle, yaklaşık 20 yıldır, geçici maddelerle ve iki yıllık uzatmalarla sağlanan vergi istisnası, kalıcı duruma getirilmiş oluyor.

OSB Uygulama Yönetmelinde Değişiklik

OSB Uygulama Yönetmelinde Değişiklik ANKARA - Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın, "Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmelinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği" Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Yönetmeliğe yapılan ek ile, OSB'den talep edilen parselin arsa spekülasyonu amacıyla bölünmediği ve ticari amaçla kullanılmadığının OSB yönetim kurulları tarafından tespiti ve gerekçeli kararda bu durumun münhasıran belirtilmesi gerekecek. Ayrıca katılımcı tarafından bölünme sonrası oluşacak parsellerde, yönetmelikte belirtilen yapılaşma şartlarını sağlayacak şekilde bir yıl içinde yapı ruhsatını alarak inşaata başlanacağının ve yapı ruhsatı tarihinden itibaren iki yıl içinde üretime geçileceğinin noterden onaylatılarak kabul edilmesi halinde minimum 2 bin metrekare bölünme şartının sağlanması ve parselin altyapısının yeterli olması koşulu ile yönetim kurulunun gerekçeli kararı ve Bakanlığın onayı ile bir defaya mahsus OSB'deki arsa bölünebilecek. OSB içerisinde Bakanlık tarafından belirlenen tahsis şartlarını kabul edeceğini taahhüt eden ve yönetmelik ekinde yer alan Ek-1 sayılı taahhütnameyi veren yatırımcıların bulunması durumunda bu yatırımcılara ait taşınmazlar kamulaştırılmadan imar uygulamasına dahil edilecek ve imar uygulaması sonucu taşınmazlarına karşılık kendilerine tahsis edilecek olan sanayi parseli üzerinde taahhüt ettiği yatırımı gerçekleştirebilecekler. Düzenleme ile OSB'lerdeki katılımcıların, Endüstriyel nitelikli, sintine ve benzeri atık suların geri kazanım tesisleri ile kullanılmış yağın yeniden rafine edilmesi veya başka bir ürüne çevrilerek tekrar kullanımı, metal ve metal olmayan atık ve hurdaların yeniden değerlendirilme tesisleri hariç olmak üzere her türlü atığın, geri kazanımı, ayrıştırılması, yakılması, gazlaştırılması, kimyasal yolla arıtılması, nihai depolanması veya araziye gömülmesine ilişkin tesislerin kurulmasına katılmaları gerekmeyecek.