30 Haziran 2010 Çarşamba

Garsona verilen bahşiş gider yazılabilir mi

Garsona verilen bahşiş gider yazılabilir mi / Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz









SORU: Gerek yurtiçinde ve gerekse yurtdışında yönetim elemanlarının yapmış olduğu gezilerde ve özellikle yurtdışından gelen misafirlerimizin Türkiye'de ağırlanması sırasında yemek ve gezilerde vermiş olduğumuz "bahşiş"leri nasıl giderleştirebiliriz.

Bilindiği üzere mevcut örf ve âdet çerçevesinde söz konusu ödemeler yapılabilmekte ve özellikle ağırladığımız misafirlerimize daha iyi servis yapılabilmesi için bir anlamda bahşiş verilmesi de zorunlu olmaktadır. Bu bahşişlerin giderleştirilmesi konusunda doğan tereddütlerimizi giderebilir misiniz?



YANIT: Bilindiği üzere Gelir Vergisi Yasası'nın 40'ıncı maddesinde "safi kazancın tespit edilmesi için" yapılan ve sözü edilen yasa maddesinde sayılmak suretiyle belirtilmiş bulunan gider ve harcamaların belgelendirilmesi koşuluyla indirim konusu yapılması mümkündür. Bu hüküm kurumlar vergisi mükellefleri için de geçerli bulunmaktadır.

Diğer yandan Vergi Usul Yasası'nın 228'inci maddesi uyarınca "Aşağıdaki giderler için ispat edici kâğıt aranmaz.

* Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutat olmayan müteferrik giderler,

* Vesikanın teminine imkân olmayan giderler,

* Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler,"

Yasal düzenleme gereği örf ve teamüle göre bir vesikaya bağlanamayan giderler ile vesikanın teminine imkân bulunmayan giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun olması gerekmektedir.

Kural olarak bir giderin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için söz konusu giderin elde edilen kazançla doğrudan ilişkili olduğunun da ayrıca kanıtlanması gerekmektedir.

Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın vermiş olduğu bir özelgeye göre "genel idare giderlerinin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesini sağlamak amacıyla yapılması ve belgelendirilmek kaydıyla kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. Dolayısıyla değişik yerlerde ürün tanıtımı ve pazarlaması yapan şirket personelinin bu mekânlarda işle ilgili olarak yapılan ödemeler dışında, buralarda çalışan garson, kâhya, barmen vb. gibi kişilere isteğe bağlı olarak vermiş oldukları bahşişlerin (belgelendirilse dahi) ticari kazancın elde edilmesi ve devamı için yapılmış bir genel gider olarak kabul edilmeyeceğinden, söz konusu harcamaların gider kayıt edilmesi mümkün değildir." (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 03.03.2006 gün ve VUK-B.07.1.GİB.4.34.19.02/1649 sayılı özelgesi)

Bahşiş hizmetten önce verilebileceği gibi, hizmetten sonra da verilebilmektedir. Ancak söz konusu ödemelerin yapılması hizmetin alımı veyahut da hizmetten yararlanılması için zorunlu değildir. Daha açıkçası hizmetten yararlananların takdirine göre miktarı belirlenmiş bulunan bir ödeme niteliğindedir. Bu nedenle vergi idaresi bahşişle ilgili ödemeleri gider olarak kabul etmemektedir. (V. Seviğ)



24 Haziran 2010 Perşembe

YENİ ÇEK KANUNU İLE YAPILAN DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE ÇEKLERDE REESKONT

YENİ ÇEK KANUNU İLE YAPILAN DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE ÇEKLERDE REESKONT



UYGULAMASI







Tarih: 22.06.2010



I. GİRİŞ



Bilindiği üzere meclisin uzun süredir üzerinde çalıştığı Çek Kanunu, 20 Aralık 2009 tarih ve 27438 sayılı Resmi



Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 5941 sayılı Çek Kanunu; çek defterlerinin içeriklerine, çek



Düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması



Önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere



Aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımları belirlemektedir.



Çekte hapis cezasının kalkması basta olmak üzere bu gibi bir çok yenilik getiren yeni çek kanunu ile değişen en



Önemli unsurlardan biri de şüphesiz çeke vade kavramının resmen kazandırılmış olmasıdır.



Yazımızın konusunu idare ile mükellef arasında ihtilaflara neden olan reeskont uygulamasının yeni dönemde



Çeklerin 5941 sayılı Çek Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle vade kavramını kazanmasıyla senetli alacak ve



Borçlar gibi reeskonta tabi tutulmasının mümkün olup olmadığı oluşturmaktadır.



II. ÇEKİN TİCARİ HAYATIMIZDA KULLANIM ŞEKLİ



Türk Ticaret Kanunu’nun 707. Maddesinde çekin görüldüğünde ödeneceği, buna aykırı herhangi bir kaydın



Yazılmamış hükmünde olacağı, keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çekin



İbraz günü ödeneceği hükmedilerek çeke bono ve poliçeden farklı bir nitelik kazandırılmıştır. 3167 sayılı Çekle



Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4. Maddesinde, çekle isleyen



Hesabın bulunduğu banka şubesinin ibraz edildiği anda karşılığı bulunan çeki ödemek mecburiyetinde olduğu, 16.



Maddesinde ise keşide tarihinden önce ibraz edilen çekin yeterli karşılığı bulunmadığı gerekçesi ile ödenememesi



Halinde keşidecilerin hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir. Yani “Çekle Ödemelerin düzenlenmesi ve Çek



Hamillerinin Korunması Hakkındaki mülga 3167 sayılı kanun” ile Ticaret kanunu birbirine paralel hükümler



İçermektedir. TTK 707. Madde ile mülga 3167 sayılı kanunun 4. Maddesinde; her ne kadar keşide günü olarak



Gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çekin ibraz günü ödeneceği belirtilmişse de, ticari hayatımızda



Çekler senet gibi kullanılmakta, çeklerde genellikle keşide tarihi düzenlenme tarihinden sonraki bir tarih



Belirlenerek çeke vade kavramı kazandırılmaktadır. Hal böyle olunca Ticaret Kanunu’ muzda çek, bono ve



Poliçeden farklı olarak düzenlenmiş olsa da uygulamada bono ve poliçe gibi vadeli olarak kullanılmaktadır.



III. ÇEK TE REESKONT UYGULAMASI



VUK’ nün 281 ve 285. Maddelerinde alacak ve borçların mukayyet değer ile değerleneceği, fakat istenilmesi



Durumunda vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine irca



Olunabileceği belirtilmiştir. Bu şekilde senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine getirilmesi



İşlemine pratikte reeskont işlemi denilmektedir. Bir başka ifade ile alacak ve borç senetlerini mukayyet



Değerlerinden, vadelerine ve faiz oranına göre değişen, bir meblağı düşmek suretiyle net bugünkü değere



(değerleme günü-bilânço günü) ulaşılması reeskont işlemini ifade etmektedir. [1]



Bir alacak veya borcun reeskonta tabi tutulabilmesi için alacak veya borcun vade içeren senede bağlı olması



Gerekmektedir. Ticari hayatımızda çekler uygulamada vadeli olarak senet gibi kullanılsa da, reeskonta tabi



Tutulması Gelir idaresi tarafından kabul edilmemektedir. Bu durumla ilgili olarak mükellefler ile idare uzun yıllar



İhtilafa düşmüş, farklı olarak birçok mahkeme kararı verilmiştir. Fakat en son Danıştay Vergi Dava Daireleri



Tarafından çeklerin vergi kanunları bakımından reeskonta tabi tutulmasının mümkün bulunmadığına dair verilen



Karar neticesinde tartışmalar son bulmuştur.[2] Söz konusu kararda özetle su şekildedir;







“Türk Ticaret Kanununda kambiyo senetleri arasında yer almakla birlikte çekin, yasal olarak vade ve faiz kaydı



Taşımasının mümkün olmaması, muhatap tarafından görüldüğü anda karşılığının ödenmesinin zorunlu bulunması



Nedeniyle bono ve poliçeden farklı nitelik taşıdığı ve sadece nakit ödeme aracı olarak işlem görmesi gerektiği



Sonucuna ulaşılmaktadır. Uygulamada çekin çeşitli sebeplerle vadeli düzenlenmiş olması, adına çek düzenlenen



Yükümlünün ancak değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması



Öngörülen 213 sayılı Yasanın 281 inci maddesindeki düzenlemeden yararlandırılmasına olanak



Vermeyeceğinden, ısrar kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. ”



28.02.2009 tarih ve mükerrer 27155 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5838 sayılı Bazı



Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanununun 18. Maddesi ile 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin



Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun’a” Geçici 2. madde eklenerek, bir çekin



31.12.2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek üzere bankaya ibrazının geçersiz



Olacağı, hüküm altına alınmıştır. Bu değişiklik, vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulup tutulmayacağı konusunda



Yapılmış olan tartışmaların tekrar canlanmasına neden olmuştur. Fakat Gelir idaresi bu tartışmaları uzatmamış;



18 inci maddenin gerekçesinin, çeklerin zamanında ödenememesi sonucunda ticari hayatta karşılaşılan sorunlara



Ve mağduriyetlere çözüm üretilmesi, dolayısıyla çeklerin bono ve poliçeler gibi vadeli senet haline getirilmesi



Amaçlanmamış olması sebebiyle çeklerin vergi kanunları bakımından reeskonta tabi tutulmasının mümkün



Bulunmadığına dair bir sirküler yayınlayarak tartışmalara son vermiştir.[3] Söz konusu sirküler özetle su şekildedir;



“Uygulamada birliğin sağlanması amacıyla, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, 5838 sayılı Kanunla



Yapılan düzenlemenin amacının, çeke vade konulması ya da ileri tarihli çek düzenlemesinin sağlanması olmayıp,



Madde hükmü ile belirlenen tarihe kadarki süreç zarfında, çeklerin kullanılmasıyla ilgili olarak ticari hayatta



Karşılaşılan sorunların ve bu sebeple yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi ve sadece çekin tahsilinin üzerindeki



Keşide tarihinden önce olamayacağına yönelik olmasıdır.



Bu nedenle, çekin ödeme aracı olmasından dolayı senet olarak kabul edilmesi imkân dâhilinde bulunmadığından



5838 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle yapılan düzenlemeye uyan çeklere de reeskont uygulanması mümkün



Değildir.”



IV. 5941 SAYILI ÇEK KANUNU’NUN DÜZENLEMELERİ NETİCESİNDE ÇEKTE REESKONT UYGULAMASI



MÜMKÜN OLABİLİRİMİ?



5941 sayılı yeni çek kanunu; çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin



Korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile



Çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak



Yaptırımları belirlemektedir.



Çekte hapis cezasının kalkması basta olmak üzere bu gibi birçok yenilik getiren yeni çek kanunu ile değişen en



Önemli unsurlardan biri de şüphesiz kanunun “ibraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme



Cezası” baslıklı 3. Maddesinin 8. fıkrası ile çeke vade kavramının resmen kazandırılmış olmasıdır. TBMM Adalet



Komisyonunda maddeye kanunlaşan sekliyle son fıkra olarak eklenen bent su şekilde düzenlenmiştir;



“Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707



Enci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip



Yapılamaz. ileri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme



Tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.”



Bu değişikliğin gerekçesi TBMM Adalet Komisyonu Raporunda su şekilde açıklanmıştır:[4]



“Bu yeni fıkraya göre ileri düzenleme tarihli çeklerin üzerinde yer alan tarihten önce, bankaya ibraz edilmesi ve



Karşılığının kısmen veya tamamen bulunmaması halinde, bu çekle ilgili olarak karşılıksızdır işleminin ve hukukî



Takip yapılmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu düzenlemeye göre, ileri tarihli çekle ilgili olarak kambiyo



Senetlerine özgü hukukî takip yoluna başvurulabilmesi için üzerinde yazılı düzenleme tarihi itibarıyla kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve bu Tasarı hükümlerine göre karşılıksızdır işlemi yapılması gerekmektedir.”







Yukarıdaki bent hükmüne göre, ileri tarihli çek, üzerinde yazılı keside tarihinden önceki bir tarihte karşılığı tahsil



Edilmek amacıyla bankaya ibraz edildiğinde, eğer hesapta para bulunuyorsa, ibraz eden hamile çekin karşılığı



Ödenecektir. Buna karşılık, hesapta para mevcut değilse, bu çekle ilgili olarak, üzerinde yazılı keşide tarihinden



Önceki bir tarihte karşılığı tahsil edilmek amacıyla bankaya ibraz edildiği için, “karşılıksızdır” işlemi



Yapılmayacaktır. Dolayısıyla, üzerinde yazılı keşide tarihinden önceki bir tarihte karşılığı tahsil edilmek amacıyla



Bankaya ibraz edilen ve hesapta karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak hukuki takip yapılamaz. Çek bedeliyle ilgili



Olarak hukuki takip yoluna gidilebilmesi için, “çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde



Bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.”



V. SONUÇ



Türk Ticaret Kanunu’nda çekin görüldüğünde ödeneceği ve çekte vade olmadığı yönündeki hükümlere benzer



Hükümler içeren 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun



5941 sayılı yeni Çek Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle yürürlükte kaldırılmış bulunmaktadır. Mülga 3167 sayılı



Kanun” ile Ticaret kanunu birbirine paralel hükümler içermektedir. Çekte hapis cezasının kalkması basta olmak



Üzere bu gibi birçok yenilik getiren yeni çek kanunu ile değişen en önemli unsurlardan biri de; keşide tarihinden



Önce ibraz edilen çeklerin karşılığının bulunmaması halinde hukuki takip yapılmasının mümkün bulunmadığı



Seklindeki düzenleme ile çeke vade kavramının resmen kazandırılmış olmasıdır.



Çekte reeskont uygulaması uzun yıllar idare ile mükellef arasında tartışmalara neden olmuştur. Danıştay Vergi



Dava Daireleri tarafından çekte reeskont uygulamasının mümkün bulunmadığı yönünde verilen karar ile



Tartışmalar son bulmuştur. 5838 sayılı Kanun’un 18. Maddesinde yer alan “bir çekin 31.12.2009 tarihine kadar,



Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek üzere bankaya ibrazının geçersiz olacağı” hükmü ile yeniden



Alevlenen tartışmalara bu defa Gelir ideresi yayınladığı VUK 41 notu sirküleri ile son vermiştir.



Fakat bu defa durum çok farklıdır. Çünkü yeni kanun ile çeke vade hükmü resmen kazandırılmıştır. Gelir idaresi



41 nolu VUK sirkülerinde; çeke vade kavramının geçici olarak kazandırıldığı, asıl amacın ekonomik krizin



Etkilerinin azaltılmak olduğu gerekçesi ile kabul etmediği çekte ikinci kırdırma uygulamasını yeni kanun çerçevesinde



Nasıl değerlendirecektir? Maliye Bakanlığı ya da Gelir _deresi Başkanlığı’nın yapacağı düzenlemeleri herkes gibi



Biz de merakla bekliyoruz





17 Haziran 2010 Perşembe

Hani KOD sistemi kaldırılmıştı?

Hani KOD sistemi kaldırılmıştı?



|Akşam Gazetesi| |17.06.2010|







KOD uygulamasına tepkinin doruğa ulaştığı dönem, 2009 yılının Aralık ayıydı.



Bu dönemde vergi daireleri, KOD uygulamasını mükellefler üzerinde yoğun bir şekilde baskı ve tehdit aracı olarak kullanmıştı.

Mükelleflere, '(B) firmasından mal almışsınız. Mal aldığınız firma da sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyen (A) firmasından mal almış, dolayısıyla kendileri KOD'dalar. (B) firmasından aldığınız faturalardaki KDV'nin indirimini kabul etmiyoruz. İndirdiğiniz KDV'yi beyan edip, gecikme zammı ile birlikte ödeyin, yoksa hakkınızda inceleme başlatacağız. Ya da varlık barışından yararlanabilirsiniz.' şeklinde baskı yapıldı.

KOD uygulamasından elde edilen verilerin fütursuzca tehdit aracı olarak kullanılması, KOD uygulamasına tepkileri doruğa taşımış, KDV iadesine yönelik olarak yıllardır uygulanmasına rağmen böylesine eleştiri konusu olmamıştı.



Gösterilen yoğun tepkiler üzerine, KDV iadelerine yönelik olarak KOD sistemi yerine 'risk analizine dayalı grup sistemi' getirildi.







YENİ SİSTEM NE ÖNGÖRÜYORDU?

KDV iade sisteminin otomasyona geçişini öngören yeni sistemde özetle, KDV iade başvurularının bilgisayar ortamında alınması, mükelleflerin elektronik ortamda detaylı analizlere tabi tutulması, denetimlerde 16 göbek geriye gidilebilmesi, bu sayede iade sürecinde sahte fatura düzenleyen ve kullanan mükellefler hızlı bir şekilde tespit edilmesi ve iade talebinde bulunan mükelleflerin risk gruplarına ayrılması öngörülüyordu...







HA MEHMET ALİ, HA ALİ MEHMET

Yapılan değişiklik basının büyük bir kısmı tarafından yanlış değerlendirildi. Basında boy boy 'KOD virüsünün bittiği ve grup sistemi geldiği' haberleri yer aldı.

Biz de 28 Ocak 2010 tarihli AKŞAM'da, 'KOD Uygulamasında ha Mehmet Ali ha Ali Mehmet' başlığı altında; aslında biten bir şeyin olmadığını, adı değişse de kodlamanın devam ettiğini, sadece KOD virüsünün mutasyona uğradığını yazmıştık.

KOD uygulaması önceki gün yine gündemdeydi. KOD sistemine ilişkin bir soruya Maliye Bakanının verdiği cevap, bizim söylediklerimizi zımnen teyit ediyordu.

Maliye Bakanı, KOD sisteminin kaldırıldığını ancak vergi güvenliğini tamamen bırakmaları diye bir şeyin söz konusu olmadığını, vergi güvenliği ve 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği çerçevesinde bir takım uygulamaların var olduğunu, KDV iadesi talep edenlerin sundukları belgelerin, niteliği itibariyle sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olması halinde, kayıtlarının mutlaka tutulduğunu ve bir şekilde bir yerde kaydedildiğini söylüyordu...







84 NO.LU KDV TEBLİĞİ

84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği bir anlamda KOD uygulamasının esasını oluşturuyor. Tebliğde, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma fiili ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi bulunan mükelleflerin iade taleplerinin, belirlenen 'özel esaslara göre' yerine getirilmesi ve iade talepleri özel esaslara göre yerine getirilecek mükelleflerin katagorize edilmesi, başka bir anlatımla kodlanmaları öngörülüyor.



Sonuç olarak KOD uygulaması bir şekilde devam ediyor. Adına ister 'KOD uygulaması' deyin, ister 'risk analizine dayalı grup sistemi'...

Mükelleflerin risk analizine tabi tutulması ve risksel sınıflara ayrılması, vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi için gerekli. Ancak risk analizlerinin sağlıklı yapılması, elde dilen bilgilerin baskı ve tehdit unsuru olarak kullanılmasının önüne geçilmesi gerekiyor.

11 Haziran 2010 Cuma

MASRAF VE MALİYET HESAPLARININ ÇALIŞMA ŞEKLİ VE UYGULAMA ÖRNEKLERİ

MASRAF VE MALİYET HESAPLARININ ÇALIŞMA ŞEKLİ VE UYGULAMA ÖRNEKLERİ





Tarih: 09.06.2010

1. GENEL BİLGİLER



Tekdüzen Hesap Planı 1.1.1994'te uygulanmaya başlanacaktır. Bu planda gelir ve maliyet hesaplarına 6 ve 7 ile başlayan hesap sınıflarda yer verilmiştir.6 nolu sınıf gelir tablosu, 7 nolu sınıf ise maliyet hesaplarına ayrılmıştır.



Maliyet hesapları da 7/A ve 7/B olarak iki seçenek halinde ele alınmıştır. 7/A seçeneği maliyet muhasebesini ayrıntılı tutmak isteyen sanayi ve hizmet işletmeleri içindir. 7/B seçeneği ise ticaret, küçük sanayi ve hizmet işletmeleri için düşünülmüştür.



Bu çalışmamızda Tekdüzen Hesap Planı'nda 7/B seçeneği olarak verilen ve ticaret işletmeleri ile isteyen küçük hizmet ve üretim işletmelerinin giderlerini izleyebileceği kısmın nasıl işleyeceğini uygulamadan aldığımız bir örnek üzerinde ele alacağız. Önce olayı vereceğiz, daha sonra da yevmiye kaydını yapacağız.



2. HESAPLARIN ÇALIŞMA ŞEKLİ



7/B seçeneğinde işletmeler 79 nolu gruptaki gider çeşitleri hesaplarım kullanırlar.

Muhasebe Sistemi Tebliğindeki Gider Çeşitleri hesapları aşağıdaki gibi bölümlenir:



79- GİDER ÇEŞİTLERİ

790- İlk madde ve malzeme giderleri,

791- Memur ücret ve giderleri

792- Personel ücret ve giderleri

793- Dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetler

794- Çeşitli giderler

795- Vergi, Resim ve harçlar

796- Amortismanlar ve tükenme payları

797- Finansman giderleri

798- Gider çeşitleri yansıtma hesapları



Giderler tahakkuk ettikçe dönem boyunca 790-797 No' lu çeşit esasına göre bölümlenmiş ilgili gider hesaplarının borcuna kaydedilir.



Dönem boyunca gider çeşitleri hesabının borcuna kaydedilen tutarlar, dönem sonlarında fonksiyonlarına dönüştürülerek sonuç hesapları arasında yer alan 630, 631, 632 hesapları ile 66- Finansman Giderleri Grubu ilgili hesabın borcuna, 798- Gider Çeşitleri Yansıtma Hesaplarının alacağına yazılır. Daha sonra 798 Gider Çeşitleri Yansıtma Hesabı borçlandırılarak, dönem içi gider hesapları kapatılır.



3. UYGULAMADAN ÖRNEKLER



Aydın halıcılık işletmesi, bir ticari işletme olup el halıları alıp satmaktadır. Bu işletme ile ilgili giderler aşağıdaki şekilde oluşmuştur.



3.1. DÖNEM İÇİ İŞLEMLER



1) Dönem başı bilançosunda Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabında 1.500.000 TL gözükmektedir. Bunun 1.000.000 TL'si geçmiş senede yatırılan taşıt aracı kasko sigorta primi, 500.000 TL'si ise bu yılın defter tasdik ücreti gibi muhtelif işletme giderleridir. Bunu bu yılın giderlerine aktarmamız gerekir.



YEVMİYE KAYDI



794 ÇEŞİTLİ GİDERLER 1.500.000

794. 03 Taşıt Ar. Mas. 1.000.000

794.04 Muh. İşl. Gid. 500.000

280 GEL. YIL. AİT GİDERLER 1.500.000



2) Kılıç özü Petrol' den firma aracı için KDV dahil (% 13) 1.649.800 TL' lik akaryakıt peşin olarak alınmıştır.



794 ÇEŞİTLİ GİDERLER 1.460.000

794.03 Taşıt Ar. Mas. 1.460.000

191 İNDİRİLECEK KDV 189.800

191.02 İnd. KDV (% 13) 189.800

100 KASA 1.649.800



3) Alınteri El Halıcılık’ a satılan malların ilgili işletmeye taşınması için 40 DR 526 plakalı araca % 12 KDV dahil 3.500.000 TL ve Veli Köylü’ ye hamaliye ücreti olarak 500.000 TL ödenmiştir. Bu masraf işletmemize aittir.



794 ÇEŞİTLİ GİDERLER 3.625.000

794.06 Satış Gid. 3.625.000

191 İNDİRİLECEK KDV 375.000

191 .01 İnd. KDV. (%12) 375.000

100 KASA 4.000.000



4) Firmada kullanılmak üzere ERTÜRK Kırtasiye’ den %12 KDV hariç 1.000.000 TL’ lık çeşitli kırtasiye malzemeleri alınmış ve bedeli nakten ödenmiştir.



794 ÇEŞİTLİ GİDERLER 1.000.000

794 .01 Kırtasiye Giderleri 1.000.000

191 İNDİRİLECEK KDV 120.000

191 .01 İnd. KDV. 120.000

100 KASA 1.120.000



5 ) Firma Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Fazıl Yükselen’ e bir aylık muhasebecilik ücreti olarak KDV hariç 5.000.000 TL tahakkuk ettirilmiş ve ilgili kesintilerle ödeme yapılmıştır.



794 ÇEŞİTLİ GİDERLER 5.000.000

794.05 Muhasebe ücreti 5.000.000

191 İNDİRİLECEK KDV 600.000

191 .01 İnd. KDV. (%12) 600.000

100 KASA 4.530.000

360 ÖD.VER.VE FONLAR 1.070.000

360.1. Öd. Vergiler

360.1.1. G.V. 1.000.000

360.2. Öd. Fon.P. 70.000



6) Aylık Depo kirası olarak makbuz düzenlenip ilgili kesintiler yapıldıktan sonra mülk sahibi Şenol Demirci’ ye 3.930.000 TL ödenmiştir. Tahakkuk eden kira 5.000.000 TL’ dir.



794 ÇEŞİTLİ GİDERLER 5.000.000

794.02 Depo Kirası 5.000.000

100 KASA 3.930.000

360 ÖD.VER.VE FONLAR 1.070.000

360.1. Öd. Vergiler

360.1.1. G.V. 1.000.000

360.2. Öd. Fon.P. 70.000



7 ) PTT ‘ den gönderilen KDV dahil 11.200.000 TL’ lik telefon faturası ödenmiştir.



793 DIŞ.SAĞ. FAY.VE HİZM. 10.000.000

793. 01 Telefon Giderleri 10.000.000

191. İNDİRİLECEK KDV 1.200.000

191.01. İnd.KDV ( % 12 ) 1.200.000

100 KASA 11.200.000



8) Termebank Kırşehir Şubesinden alınan kredi için 10.000.000 TL faiz yürütüldüğü gelen dekonttan anlaşılmaktadır.



797 FİNANSMAN GİDERLERİ 10.000.000

797.01 Faiz Giderleri 10.000.000

300 BANKA KREDİLERİ 10.000.000

300.02 Termebank 10.000.000



9) Firmada çalışan Ömer İğdeli,İlhami Kaymaz, Rafet Güvenç ve Metin Alagöze ücret tahakkukları yapılmıştır.



791 İŞÇİ ÜCRET VE GİDERLERİ 160.580.000

791.01 İşçi Ücretleri 160.580.000



335 PERSONELE BORÇLAR 90.000.000

335.01 İĞDELİ 15.000.000

335.02 İ.KAYMAZ 20.000.000

335.03 R. GÜVENÇ 30.000.000

335.04 M. ALAGÖZ 25.000.000



360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR 23.580.000

360.1. Öd. Vergi 23.000.000

360.1.1. G.V. 23.000.000

360.1.2. D.V. 580.000



361 ÖD. SOS.GÜV. KESİNTİ 47.000.000

361.01. SSK İşveren 27.000.000

361.02. SSK İşçi 20.000.000



3.2 DÖNEM SONU KAYITLARI



10) Dönem sonunda amortismana tabi varlıklardan amortisman gideri ayrılmıştır.



796 AMORTİSMAN VE TÜK.PAY. 208.750.000

796.01 Amortisman Giderleri 208.750.000

257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 208.750.000

257. 1 Taş. Ar.A. 208.750.000



11) Dönem içinde oluşan giderler 798 GİDER ÇEŞİTLERİ YANSITMA HESABI aracılığı ile ilgili hesaplara (600’ lü hesaplar ) aktarılıyor.



631 PAZ. SATIŞ VE DAĞ. GİDERLERİ 3.625.000

632 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 393.290.000

660 K.V. BORÇLANMA GİDERLERİ 10.000.000

798 GİDER ÇEŞİTLERİ YANSITMA H. 406.915.000

798.1. İşçi Ücretleri ve Giderleri 160.580.000

798.3. Dış. Sağ. Fayda 10.000.000

798.4. Çeşitli Giderler 17.585.000

798.6. Amor. Ve Tük. P. 208.750.000

798.7. Finansman Giderleri 10.000.000



12) Ele aldığımız örnek ticari işletme olduğundan ve fiili maliyetler kullanıldığından giderlerde herhangi bir yansıtma farkı ortaya çıkmayacaktır. Bu nedenle dönem sonundan YANSITMA HESAPLARI İLE GİDER HESAPLARI ‘nı karşılaştırarak kapatabiliriz.



798 GİDER ÇEŞİTLERİ YANSITMA H. 406.915.000

798.1. İşçi Ücretleri ve Giderleri 160.580.000

798.3. Dış. Sağ. Fayda 10.000.000

798.4. Çeşitli Giderler 17.585.000

798.6. Amor. Ve Tük. P. 208.750.000

798.7. Finansman Giderleri 10.000.000

791 İŞÇİ ÜCRET VE GİDERLERİ 160.580.000

791.01 İşçi Ücretleri 160.580.000

793 DIŞ.SAĞ. FAY.VE HİZM. 10.000.000

793. 01 Telefon Giderleri 10.000.000

794 ÇEŞİTLİ GİDERLER 17.585.000

794.01 Kırtasiye Giderleri 1.000.000

794.02 Depo Kir. 5.000.000

794.03 Taş. Ar. M. 2.460.000

794.04 Muh. İş. Gid. 500.000

794.05 Muhasebe ücreti 5.000.000

794.06 Satış Giderleri 3.625.000

796 AMORTİSMAN VE TÜK. PAYI 208.750.000

796.01. Amor.Gider. 208.750.000

797 FİNANSMAN GİDERLERİ 10.000.000

797.01. Faiz Giderleri 10.000.000



13) Dönem sonunda 600’lü gider hesapları 690 Dönem Karı veya Zararı Hesabına devredilmesi gerekir.



690 DÖNEM KARI VEYA ZARARI 406.915.000

631 PAZ. SATIŞ VE DAĞITIM GİDERLERİ 3.625.000

632 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 393.290.000

660 K.V. BORÇLANMA GİDERLERİ 10.000.000



4. SONUÇ VE ÖZET



Bu çalışmamızda; Tekdüzen Hesap Planı’ na göre Ticari işletmelerde giderlerin oluşumu ve dönem sonlarında Gider Çeşitleri Yansıtılma hesapları ile koordineli olarak nasıl işlettirildiğini uygulamalı örnek işletme yardımıyla ortaya koyduk.



İşlemlerin nasıl gerçekleştirildiğini aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.



Dönem içinde giderler gerçekleştikçe 790-797 nolu uygun gider çeşitleri hesabına borç, peşin yapılmışsa 100 Kasa, değilse uygun borç hesabına alacak kaydedilir.



Dönem sonunda;



a) 600’ lü gider hesaplarına borç ( 630,631,632,660 gibi ) 798 GİDER ÇEŞİTLERİ YANSITMA HESABI’ na alacak verilir.

b) 798 Gider Çeşitleri Yansıtma Hesabı ile 790-797 Gider Çeşitleri hesabı karşılıklı olarak ters kayıt yapılarak kapatılır.

c) 600’ lü gider hesapları ( 630, 631, 632, 660 gibi ) 690 Dönem Karı veya Zararı hesabına devredilerek kapatılır.