27 Eylül 2010 Pazartesi

Serbest Muhasebeci Hakkında Vergi Suçu Raporu Ve Bir Mahkeme Kararı

Serbest Muhasebeci Hakkında Vergi Suçu Raporu Ve Bir Mahkeme Kararı



Tarih: 27.09.2010

Serbest muhasebecilik hizmeti sunduğu bir mükellefinin defterlerinin incelenmesi sonucunda bir faturanın iki kez kayıtlara alınması sureti ile ilgili şirket hakkında yapılan cezalı tarhiyat dolayısıyla serbest muhasebeciye kaçakçılığa iştirak nedeniyle ceza davası açılmıştır.



Olayın gelişimi kısaca şöyledir:



Serbest muhasebecilik hizmetini sunduğu bir limited şirketin, bir faturayı mükerrer kayıt yaparak iki sefer deftere yazması suretiyle kaçakçılık suçuna iştirak ettiği iddiasıyla muhasebeci hakkında kamu davası açılmıştır. Açılan kamu davasının nedeni 213 sayılı VUK’nun 4369 sayılı yasa ile değişik 344. maddesine göre cezalandırılarak olayda mükellefle beraber vergi suçuna iştirak edildiği ileri sürülmüştür.



Konuyla ilgili olarak vergi inceleme elemanı ilgili şirket hakkında cezalı tarhiyat önermiş, bu şirketin muhasebecisi hakkında ise basit bir rapor yazarak, belgesiz gider kaydı ile muhasebe hilesi yapmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verildiği gerekçesiyle iştirak fiilinin işlendiği iddiasında bulunmuştur.



Konuyla ilgili olarak kendisi hakkında kamu davası açılan meslek mensubu olayı vergi mahkemesinde dava konusu yapmıştır. Açılan dava dolayısıyla vergi mahkemesi aşağıdaki gerekçeler doğrultusunda olayda muhasebe hilesi olmadığı, mükerrer muhasebe kaydının muhasebe hilesi sayılmayacağı, iştirak fiilinin oluşabilmesi için iştirak cezası açısından VUK 359. maddede tanımlanan bir anlamda kaçakçılık fiilinin sübut bulmadığı vs nedenler doğrultusunda açılan dava kabul edilmiştir.



Kararın hüküm fıkrası ve dayandığı gerekçe kısaca şöyledir:



“ ……..



Ancak, davacının adı geçen şirket yetkilileriyle birlikte 359. maddede sayılan fiilleri irtikap ettiği veya vergi ziyaına neden olan fiili bilinçli ve kasıtlı olarak işlediği hakkında somut ve hukuken geçerli bir tespit bulunmamaktadır. Cezayı gerektiren bir fiilin tüm unsurları ile oluşmuş bulunduğu saptanmadıkça faile ceza uygulanamayacağı yolundaki genel ceza hukuku ilkesi idari cezalar için de geçerli bulunmakta olup, aksi ispatlanmadıkça faturanın mükerrer olarak kaydedilmesinin sehven ve hata sonucu olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacının her tür işlemleri hata boyutunu aşacak biçimde itiyat halinde getirdiği ve bilinçli olarak gerçekleştirdiği, asıl mükellef olan şirketle vergiyi ziya uğratma konusunda bir organizasyon içinde bulunduğu kanıtlı da değildir.



Bu durumda davacıya atfedilen “muhasebe hilesi yaptığı” yönündeki isnadın hata sonucu gerçekleşebilecek mükerrer kayıt işlemiyle örtüşmediği, iştirak cezası kesilebilmesi için 359. maddede tanımlanan anlamda bir kaçakçılık fiilinin sübut bulmadığı anlaşıldığından, dava konusu cezada yasal isabet görülmemiştir.



Açıklanan nedenlerle, DAVANIN KABULÜNE, dava konusu vergi ziyaı cezalarının kaldırılmasına, aşağıda dökümü yapılan …… TL yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …….. TL avukatlık ücretinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün için İzmir Bölge İdare Mahkemesinde itiraz yolu açık olmak üzere ……… günü karar verildi.” şeklinde karar verilmiştir.[1]



Bir başka fiil nedeniyle defterini tuttuğu ve muhasebeciliğini yaptığı şirkete sahte fatura kullanımı dolayısıyla muhasebeciye yapılan tarhiyat dolayısıyla Danıştay 4. Dairesi meslek mensubunun davasını kabul etmiştir.



Olay kısaca şöyle cereyan etmiştir:



Şirketin kayıtlarının incelenmesi sonucunda sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fatura düzenlediği iddiasıyla ilgili şirkete hem KDV ve hem de kurumlar vergisi yönünden cezalı tarhiyat yapılmıştır. bu arada aynı şirketin muhasebeciliğini yapan meslek mensubuna da bu konuyla ilgili olarak VUK mük. md. 227 hükmüne göre sorumluluk dolayısıyla rapor düzenlenmiştir. Ve aynı zamanda hem şirket ve hem de meslek mensubu hakkında kamu davası açılarak olay ceza mahkemesine yansıtılmıştır.



Daha sonra taraflar konuyu vergi mahkemesine yansıtarak tarhiyat hakkında dava açmışlardır.



Danıştay 4. Dairesi ise konuyla ilgili olarak verilen 9/3/2005 tarih ve E:2004/1877-K:2005/347 sayılı kararları gereğince, “Muhasebecinin sorumluluğu, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından doğmakta olup, şirketin düzenlediği faturalar karşılığında %5 komisyon geliri elde ettiği varsayımına dayanılarak 213 sayılı VUK’nun mük. 227. maddesi uyarınca muhasebeci olan davacının sorumluluğuna gidilemeyeceği” şeklinde karar verilmiştir. [2]







DİPNOTLAR:

[1] İzmir 4. Vergi Mahkemesinin, 17.11.2006 gün ve E:2006/670-K:2006/1086 sayılı kararları.

[2] Danıştay 4. Dairesinin, 9/3/2005 tarih ve E:2004/1877-K:2005/347 sayılı kararları.





23 Eylül 2010 Perşembe

İhracatta %100 Teminat ile İade

T.C.



GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI



İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI



(Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü)















Sayı : KDV.MUK.B.07.1.GİB.4.34.17.01.2533-71187



Konu : İhracatta %100 Teminat ile İade











TAMİM NO: 61















%100 teminat mektubu karşılığında KDV iadesi talep eden mükelleflerin KDV iadelerinin, banka teminat mektuplarının teyit edilmesini müteakip 48 saat içinde yapılmasına ilişkin, hangi mükellefleri kapsayacağı ve nasıl bir süreç izleneceği konusunda aşağıda yer alan açıklamaların yapılması uygun görülmüştür.







%100 banka teminat mektubu karşılığında 48 saat içinde KDV iadesi uygulaması, sadece Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11/1-a ve 11/1-c maddeleri uyarınca yapılacak KDV iadelerinde mümkün olabilecektir. (İndirimli teminat uygulamasından yararlanma hakkına sahip bulunan mükelleflerin, %100 teminat verseler de bu uygulamadan yararlanmaları, bu aşamada mümkün değildir).







Bu itibarla, KDV Kanunu’nun 11/1-a ve 11/1-c maddelerine istinaden KDV iadesi talep eden mükelleflerimizin,







-İade talebine ilişkin dilekçe ve “KDV İade Talebine İlişkin İnternet Vergi Dairesi Liste Alındısı”nı ,







-Talep edilen iade tutarı kadar ( %100 ) banka teminat mektubu ile birlikte,







-İadenin ilişkin olduğu döneme ait beyannamenin verildiği ayın sonuna kadar vergi dairesine teslim etmiş olmaları şartıyla,







48 saat içinde KDV iadesi uygulamasından yararlanmaları mümkündür.







Öte yandan Banka Teminat Mektuplarının teyit edilmesinin alacağı süre bankadan bankaya ve hatta aynı bankanın bir şubesinden diğerine göre değişebildiğinden, söz konusu dökümanlar ile banka teminat mektubunun ay sonu beklenmek yerine mümkün olduğu kadar erken verilmesinin iade talep etmiş olan mükellef lehine olacağı açıktır.







Mükelleflerce verilmiş olan banka teminat mektuplarının teyidi, talep edilen KDV iadesinin ilişkin olduğu döneme ait “KDV İadesi Kontrol Raporu” Gelir İdaresi Başkanlığı’nca sisteme atılıncaya kadar gerçekleştirilir.















Sözü edilen şartları yerine getiren ve vermiş oldukları banka teminat mektuplarının teyidi gerçekleştirilmiş olan mükelleflerin talep ettiği KDV iade tutarının, iadenin ilişkin olduğu döneme ait “KDV İadesi Kontrol Raporu”na göre sorunlu olduğu anlaşılan kısmının iadesi, gerekli incelemeler ve kontroller tamamlandıktan ve eksiklikler giderildikten sonra usulüne uygun olarak gerçekleştirilecektir.







Kalan bölümünün iadesi ise, KDV iadesinin ilişkin olduğu döneme ait “KDV İadesi Kontrol Raporu”nun, Gelir İdaresi Başkanlığı’nca sisteme atıldığı tarihten itibaren 48 saat içinde aşağıdaki esaslara göre yapılacaktır.







1- İade, %100 teminat karşılığında yapıldığından, ”talep edilen KDV iadesi tutarının iadesi hemen gerçekleştirilebilecek kısmı”nın;







-100.000 TL ve daha az olması halinde iade işlemleri, ilgili vergi dairesi müdürlüklerince,







-100.000 TL.’yi aşması ve fakat 500.000 TL’yi aşmaması halinde ilgili uygulama grup müdürlüklerince,







-500.000.-TL ve üzerinde olması halinde KDV Grup Müdürlüğünce







tamamlanacaktır.







2-Teminat mektuplarının çözümünde;







-Teminatın ilişkin olduğu iade tutarının 100.000 TL ve daha az olması halinde ilgili vergi dairesi müdürlükleri yetkilidir.







-Teminatın ilişkin olduğu iade tutarının 100.000 TL.’yi aşması ve fakat 500.000 TL’yi aşmaması halinde ilgili uygulama grup müdürlüklerinin,







- Teminatın ilişkin olduğu iade tutarının 500.000.-TL ve üzerinde olması halinde KDV Grup Müdürlüğü’nün







onayı aranacaktır.







-Teminat mektubu karşılığı iadenin birden fazla muhasebe işlem fişiyle yapılması halinde; tutarı en yüksek olan muhasebe işlem fişini imzalayan makamın onayı aranacaktır.







Yapılan açıklamalara göre, ihracat istisnası nedeniyle Mayıs 2010 dönemine ilişkin olarak 250.000 TL. tutarında KDV iadesi talep edildiğinde izlenecek süreç aşağıdaki gibi olacaktır:







a) KDV Beyannamesi, KDV iadesi talebinden önce verilmiş olmalıdır.







b) Mayıs 2010 dönemine ilişkin olarak KDV iadesi talep edildiğine dair dilekçe ile “KDV İade Talebine İlişkin İnternet Vergi Dairesi Liste Alındısı"nın, iadesi talep edilen tutar 250.000 TL. olduğuna göre 250.000 TL. tutarında banka teminat mektubu ile birlikte en geç 30 Haziran 2010 tarihine kadar vergi dairesine verilmiş olması gerekmektedir.







c) Vergi dairesi, Mayıs 2010 dönemine ait “KDV İadesi Kontrol Raporu” sisteme atılıncaya kadar, teslim almış olduğu teminat mektuplarının teyidini sağlamak zorundadır.















d) Mayıs 2010 dönemine ait “KDV İadesi Kontro1 Raporu”na göre, toplam 250.000 TL. tutarındaki iade talebinin 50.000 TL.’lik kısmının iadesinin hemen yapılamayacağı anlaşılmışsa,







- “KDV İadesi Kontrol Raporu”na göre sorunlu olduğu görülen 50.000 TL. tutarındaki kısmın iadesi, gerekli inceleme ve kontroller tamamlandıktan ve eksiklikler giderildikten sonra vergi dairesince usulüne uygun olarak gerçekleştirilecektir.







- Kalan 200.000 TL. tutarındaki kısmın iadesi ise 48 saat içinde gerçekleştirilecektir.







Bu tamim 23.08.2010 tarihinden itibaren geçerlidir.









Başkan a.Grup Müdür V.



22 Eylül 2010 Çarşamba

KDV İADESİ RİSK ANALİZİ PROJESİ UYGULAMASI (KDVİRA)



Tarih: 22.09.2010



KDV iadelerinde uygulanmakta olan KOD sitemi adı verilen uygulamaya 2010 T.Yılı başından itibaren son verilmiş olup, Gelir İdaresi Başkanlığına mükelleflerce elektronik ortamda verilen Ba-Bs formlarının çapraz kontrolü, vergi dairesince mükellefler hakkında yapılan yoklamalar sonucu tespit edilen olumsuzlukların ve Vergi İnceleme elamanlarınca yapılan inceleme sonucu düzenlenen (Basit Rapor-Vergi Tekniği Raporu )Vergi inceleme raporlarında mükelleflerle ilgili olarak tespit edilen olumsuzlukların (İnceleme raporuna eklenen ”ÖZEL ESASLARA TABİ OLACAK MÜKELLEFLERE İLİŞKİN TABLO” daki bilgilerin) ilgili VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIKLARI / DEFTERDARLIKLACA KDVİRA sistemine girilmesi uygulamasına geçilmiştir.



Bilindiği üzere, Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme ve kullanma fiiliyle doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi bulunan mükelleflerin KDV iadesi talepleri 84 Seri No’lu KDV Genel Tebliğinin “Özel Esaslar“ bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde yürütülmektedir. Bu kapsamda KDV iade taleplerine ilişkin indirilecek KDV ve yüklenilen KDV listeleri 53 seri No’lu KDV sirküleri uyarınca mükelleflerce elektronik ortamda gönderilmekte ,söz konusu listeler Gelir idaresi Başkanlığı otomasyon sistemince yine elektronik ortamda risk analizine tabi tutularak tespit edilen sonuçlar ilgili vergi dairesine rapor edilerek bildirilmektedir. İlgili mükellef söz konusu rapordaki eksiklikleri elektronik ortamda gidermesi ve vergi dairesince yapılacak olan diğer incelemelerin tamamlanması durumunda nakden veya mahsuben KDV iadesini alabilmektedir.



84 Seri No’lu KDV Genel Tebliğine göre “ ÖZEL ESASLAR “ kapsamına aşağıdaki mükellefler girmektedir.



1- Haklarında olumsuz vergi inceleme raporu bulunanlar.



- Haklarında SMİYB düzenleme raporu bulunanlar.



- Haklarında SMİYB düzenleme raporu bulunanların düzenleme raporunun ait olduğu dönemlerdeki ortakları,kurdukları veya ortak oldukları şirketler ve kanuni temsilcileri ile bunların kurdukları veya ortak oldukları şirketleri,



- Haklarında SMİYB kullanma raporu bulunanlar.





2- Haklarında olumsuz tespit bulunan mükellefler.



- Haklarında SMİYB düzenlediğine ilişkin tespit bulunanlar,



- Haklarında SMİYB kullandığına ilişkin tespit bulunanlar,



- Bilinen adresinde bulunmadıklarına ilişkin tespit bulunanlar,



- Defter ve belgelerini ibraz etmediklerine ilişkin tespit bulunanlar,



- İş hami ve işletme kapasitesi arasında bariz nispetsizlik olduğuna ilişkin tespit bulunanlar.





3- Haklarında olumsuz rapor veya tespit bulunanlardan mal ve hizmet alan mükellefler;



- Haklarında olumsuz rapor bulunanlardan mal ve hizmet alanlar,



- Haklarında olumsuz tespit bulunanlardan sadece olumsuz tespitin ilgili olduğu dönemde mal ve hizmet alanlar,





4- Haklarında KDV açısından İhtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz uygulanmış mükellefler.



Mükellefle kendileri haklarında olumsuz rapor veya tespit bulunmamakla birlikte doğrudan mal ve hizmet temin ettikleri safha veya önceki safhalar hakkında olumsuz rapor veya tespit bulunanlar, KDVİRA sistemi tarafından iade taleplerine ilişkin olarak hazırlanan raporla ilgili şartları yerine getirmemeleri halinde haklarında 84 No’lu KDV Genel Tebliği uyarınca “Özel Esaslar “uygulanacaktır..



Bu uygulama ile mükellef hakkında tespit edilen olumsuzlukları gidermesi halinde , KDVİRA sitemine kaydedilmeyecek ve genel esaslar uygulamasına devam edilecektir. Aksi durumda ise iade talebi yerine getirilmeyecek veya KDVİRA projesi sistemine giriş kaydı yapılarak KDV iadelerinde Özel Esaslar işlemine tabi tutulacaktır.



Haklarında SMİYB kullanma raporu bulunanların ortaklarının, kanuni temsilcilerinin bunların ortak oldukları veya kurdukları işletmelerin iade talepleri , kendileri hakkında olumsuz rapor veya tespit bulunmadıkça genel esaslara göre yerine getirilmektedir.



Haklarında SMİYB düzenleme veya kullanma raporu bulunanların ortakları, kanuni temsilcilerinin bunların kurduğu veya ortak olduğu mükelleflerden mal ve hizmet alanların iade talepleri kendileri hakkında 84 Seri No’lu KDV Genel Tebliği kapsamında Özel Esasların uygulanmasını gerektirecek olumsuz bir durum olmadıkça genel esaslara göre yerine getirilmektedir.



Haklarında KDV açısından ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz uygulanmış mükellefler , 84 Seri No’lu Genel Tebliğ kapsamında olumsuz tespit olarak değerlendirilmediğinden, bu kapsamdaki mükelleflerden mal veya hizmet alımı yapanlar özel esaslara tabi tutulmamaktadır.



Özel Esaslardan çıkış- Genel Esaslara Geçiş:



Haklarında SMİYB düzenleme - kullanma raporu bulunanlar ile haklarında olumsuz tespit bulunanlar, Doğrudan Mal veya Hizmet Temin Ettikleri Mükellefler Hakkında Olumsuz Rapor veya Tespit Bulunanlar , Doğrudan Mal veya Hizmet Temin Ettikleri Safhadan Önceki Safhalarda Yer Alanlar Hakkında Olumsuz Rapor veya Tespit Bulunanlar 84 No’lu Genel Tebliğin ( 2.1.2 )- (2.2 ) –(2.3)-( 3 )- (4) ayırımında yazılı hususları yerine getirmeleri halinde genel esaslara tabi tutulacaklardır.



Mükellefin özel esaslara tabi tutulmasını gerektiren raporla ilgili olarak ihtilaf yaratılmış ise nihai yargı kararının mükellef lehine olması ve tarhiyatın tamamen terkin edilmesi halinde genel esaslara geçebilecektir.



Haklarındaki olumsuz rapor yada tespit nedeniyle KDVİRA sistemine girişi yapılan mükellefle KDV mahsup ve iadelerinde özel esaslara tabi tutuldukları gibi bu mükelleflerden mal ve hizmet satın alan mükelleflerinde KDV iadeleri aksamaktadır. KDV iadesini alacak mükellefin ödemeye ilişkin banka-çek havale bilgilerini ibraz etmesi zaman almakta, mükellef düzeltme beyanı vererek kısmen iade talebinden vazgeçerek nakden/mahsuben KDV iade talebinin yerine getirilmesini vergi dairesinden talep etmektedir.



Konuyu örneklersek, 2007 T.yılına ilişkin olarak 2010 T.yılında SMİYB düzenlediği konusunda hakkında vergi incelemesi yapılarak VTR düzenlenen bir mükellefin inceleme döneminde 100 ayrı mükellefe satış yaptığının tespit edilmiş olması halinde Vergi İnceleme elamanı düzenlediği Vergi Tekniği Raporunda (VTR) 100 mükellefini SMİYB kullanıcısı olarak kabul ederek bu mükelleflerle ilgili “ÖZEL ESASLAR TABLOSU” düzenleyerek KDVİRA sisteme girilmek üzere ilgili VDB/DEF. göndermektedir. 6009 sayılı yasanın 9.mad. İle VUK.un140.cı. maddesine eklenen ve 01.01.2011 tarihide yürürlüğe girecek olan değişiklikle mükellefler hakkında yapılacak sınırlı incelemelerin 6 ay, tam incelemelerin 1 yıl içerisinde (zorunlu hallerde 6 ay süre uzatımı verilebilecektir) tamamlanması gerekmektedir.Bu durumda SMİYB,yi kayıtlarına hiç intikal ettirmeyen yada kayıtlarında çıkaran mükellefte KDVİRA sisteminden çıkabilmek için bu süreyi beklemek zorunda kalacaktır. Bu durumdaki mükellefler ekonomik krizin sürdüğü günümüzde finansal sıkıntı yanında ihracatçı firmalara mal satımında bulunuyor iseler müşteri kaybı da yaşayacaklardır.



Bilindiği üzere,İnceleme elemanları SMİYB düzenleyenler hakkında yaptıkları incelemelerde;eğer mükellef defter ve belge ibraz ederse sadece incelediği mükellefin düzenlediğini tespit ettikleri satış faturalarını dikkate alarak VİR, ibraz işlemi gerçekleşmez ise tarh dosyasından elde ettiği bilgilere dayanarak VTR raporu düzenlemektedirler.



Bazı durumlarda geçmiş dönemlerle ilgili olarak SMİYB düzenleyen/kullanan mükelleften mal veya hizmet alan mükellefler , söz konusu faturalarla ilgili olarak KDV yönünden düzeltme beyannamesi vermiş olabileceği gibi ilgili dönem için Varlık Barışı yasasından yararlanmış da olabilmektedir.Ayrıca, mükellef KDV iadesini YMM raporu ile talep ediyor yada tam tasdik kapsamında ise YMM tarafından yapılan karşıt incelemelerde söz konusu alış faturaları KDV iadesinden çıkartılmakta, kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında duruma göre maliyet unsuru olarak dikkate alınmayarak KKEG olarak yasal defter kayıtlarına ve beyanlarına intikal ettirilmektedir. Bu düzeltmelere rağmen , SMİYB düzenleyen/kullanan mükelleften ilgili dönemde yaptığı mal ve hizmet alışını İndirilecek KDV- yüklenilen KDV listelerine , Ba- Bs formlarında yazmayan ve kayıtlarına intikal ettirmeyen mükelleflerde KDVİRA SİSTEMİNE GİRMİŞ OLMAKTADIR.



Bu durumda ihracat nedeniyle KDV iadesi alan yada ihracatçıya mal tesliminde bulunan mükelleflerin mağduriyetini önlemek amacıyla ,Vergi İnceleme Elamanı Vergi Tekniği Raporunda adı geçen mükellefler hakkında “ÖZEL ESASLAR TABLOSU” düzenlenmeden önce ilgili vergi dairesindeki tarh dosyası üzerinde inceleme yaparak veya yaptırarak söz konusu SMİYB düzenleyen/kullanan firma ile ilişkisinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarh dosyasında var ise ilgili dönem İnd. KDV-Yüklenilen KDV listelerinin taranması,Ba-Bs formlarının incelenmesi, tarh dosyasından ve sistemde ilgili mükellef tarafından söz konusu faturalar nedeniyle düzeltme beyannamesi verilip verilmediğinin kontrol edilmesinden sonra olumsuz tespite ilişkin bilgilerinin KDVİRA sitemine girişinin yapılmasının sağlanması halinde hem direk ihracat yapan yada ihracatçıya mal satışı yapan mükellefler KDV iadesi işlemlerinin aksaması nedeniyle mağdur olmayacak hem de inceleme elamanları üzerindeki iş yükünün azalmasına katkı sağlanmış olacaktır.



Gelir İdaresince KDV iadelerinde uygulanan bu yeni sistemde; elektronik ortamda verilen İndirilecek ve yüklenilen KDV listelerinin ,Ba-Bs formlarının yine elektronik ortamda risk analizine tabi tutularak tespit edilen diğer hususların rapor halinde bağlı olduğu vergi dairesi aracılığıyla KDV iade/mahsup talep eden mükellefe iletilerek olumsuzlukların düzeltilmesi için ön bilgilendirme yapılması, ilgili mükelleflerin bu uyarıya rağmen düzeltme işlemi yapmaması halinde ise KDVİRA sistemine giriş kaydının yapılması amaçlanmaktadır.



Sayın meslektaşlar; yaklaşık 2 yıldır mali konularda bilgilendirme ve kişisel görüşlerimi içeren yazılar yazmaktayım. Siz değerli okurların olumlu-olumsuz görüş ve düşünceleri bizler için yönlendirici olacaktır.

Saygılarımla.





KAYNAKÇA:

1-KDV 84 seri No’lu KDV Genel Tebliği

2-53 sıra No’lu KDV Sirküleri-2010-KDV Uygulama İç Genelgesi..



Kaynak: www.MuhasebeTR.com



17 Eylül 2010 Cuma

soru-cevap

Kooperatif üyesi de artık KDV ödüyor



Ekrem Sarısu - 14 Eylül 2010 Salı - Posta



Soru: Konut yapı kooperatifi üyeleri KDV den muaf değil mi? Konut Kooperatifi inşaatını bitirip, hak sahibi üyesine dairesini teslim ederken, KDV ödenmesi gerekiyor mu? Gerekiyorsa KDV oranı yüzde kaçtır? Ayrıca, KDV’yi üye mi? Yoksa kooperatif mi ödeyecek?



Zeynep GÜNAY



Cevap: Konut yapı kooperatiflerinin üyelerine daire teslimi 3 Temmuz 2009 tarihinde kadar KDV ye tabi değildi. Ancak; 3 Temmuz 2009 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 5904 sayılı, Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile, kooperatiflerin üyelerine konut teslimindeki KDV istisnası kaldırıldı. 3 Temmuz 2009 tarihinden itibaren inşaat ruhsatı alan kooperatiflerin üyelerine konut teslimleri KDV ye tabi tutuluyor. 3 Temmuz 2009 tarihinden önce inşaat ruhsatı alan kooperatifler(ruhsatın kooperatif adına olması şartıyla), eski yasaya tabi olarak üyelerine konut tesliminde KDV ödemiyorlar. KDV oranı dairenin büyüklüğüne göre değişiyor. 150 m2 ye kadar olan konutlarda “yüzde 1”, 150 m2 nin üstündeki konutlar da ise “yüzde 18” oranında KDV ödenmesi gerekiyor. KDV’yi kendisine konut teslim edilen kooperatif üyesinin ödemesi gerekiyor.







14 Eylül 2010 Salı

BEYANNAME İLE BA BS BİLDİRİMLERİNİN DÜZELTİLMESİ VEYA VERİLMEMESİNDE UYGULANACAK ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARI DEĞİŞTİ

BEYANNAME İLE BA BS BİLDİRİMLERİNİN DÜZELTİLMESİ VEYA VERİLMEMESİNDE UYGULANACAK ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARI DEĞİŞTİ



Tarih: 05.09.2010



Bildirim formları ile beyannamelerin verilmemesi veya geç verilmesinin cezai müeyyidesi o kadar sık değişmektedir ki bırakın mükellefleri şuan bir meslek mensubuna sorsanız dahi net bir cevap alabilmeniz oldukça zordur. Mükelleflerin en çok sıkıntı yaşadıkları konulardan biri de kuşkusuz beyannameden de önce Ba ve Bs bildirim formlarının zamanında verilmemesi veya zamanında verilse dahi düzeltme yapılması durumunda karşılaşacakları cezanın tutar olarak yüksek olmasıydı. Olmasıydı diyoruz çünkü 1 Ağustos 2010 dan itibaren mükelleflerin bu konuda yaşadıkları sorun nihayet giderildi. 6009 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Vergi Usul Kanunu’nun özel usulsüzlük cezalarının yer aldığı 353 ve mükerrer 355. maddelerinde yapılan değişikliklere aşağıda yer verilmektedir.



Kanun maddesindeki metinleri olduğu gibi koymak yerine okuyucunun daha iyi anlayabilmesi için cezaları tablolaştırmanın doğru olduğunu düşündük.



ELEKTRONİK ORTAMDA BEYANNAME VERİLME ZORUNLULUĞUNA UYULMAMASI





Cezanın Türü

Cezanın Tutarı

Cezanın Dayanağı



Kanuni Süresinden sonra









30 Gün İçinde Verilmesi Halinde

Özel Usulsüzlük

1/10 (100 TL)

VUK Mük. 355



Sonraki 30 Gün İçinde Verilmesi Halinde

Özel Usulsüzlük

1/5 (200 TL)

VUK Mük. 355



Kanuni Süresinden sonra 61. günden itibaren verilmesi

Özel Usulsüzlük

1/1 (1.000 TL)

VUK Mük. 355























ELEKTRONİK ORTAMDA BA VE BS BİLDİRİM FORMUNUN DÜZELTME AMACIYLA VERİLMESİ HALİ





Cezanın Türü

Cezanın Tutarı

Cezanın Dayanağı



Kanuni Süresinden sonra









10 Gün İçinde Verilmesi Halinde

Ceza Yok

0

VUK Mük. 355



10 Günlük süreyi takip eden 15 gün içinde verilmesi

Özel Usulsüzlük

1/5 (200 TL)

VUK Mük. 355



Kanuni Süresinden sonra 26. günden itibaren verilmesi

Özel Usulsüzlük

1/1 (1.000 TL)

VUK Mük. 355













ELEKTRONİK ORTAMDA BA VE BS BİLDİRİM FORMUNUN ZAMANINDA VERİLMEMESİ HALİ





Cezanın Türü

Cezanın Tutarı

Cezanın Dayanağı



Kanuni Süresinden sonra









1 Gün Bile Gecikmesi Halinde

Özel Usulsüzlük

1/1 (1.000 TL)

VUK Mük. 355



























Yukarıda da görüleceği üzere 6009 sayılı kanunla cezaların hem tutarı azaltılmış hem de kanuni süresinden sonra verilme süreleri uzatılmıştır. Umarız bu uygulama mükelleflerin son iki yıldır haksız yere ödedikleri binlerce liranın da önüne geçmiş olacaktır.