31 Ekim 2011 Pazartesi

Araç Ticareti Yapan İşletmelerde ÖTV Uygulaması_Vergisel_Ve_Muhasebesel_Boyutu

Soru: Araç ticaretinde ÖTV Uygulamasının Vergi ve Muhasebe uygulaması nasıldır?
Cevap) Bilindiği üzere Özel Tüketim Vergisi hayatımıza4760 Sayılı Kanun ile 12.06.2002 tarihinde 24783 Sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak 01.08.2002 tarihinden itibaren girmiştir. Araç ticaretinde ilk iktisap özel tüketim vergisinin konusu alanına gşrmektedir. Konuyu uygulamalı bir örnek yardımıyla aşağıdaki gibi açıklamak gerekirse;
Uygulama: Barış Otomotiv A.Ş. satmış olduğu mercedes marka binek otomobil için aşağıdaki faturayı düzenlemiştir.
Matrah:                       100.000
ÖTV(%80)                  80.000
KDV Matrahı: 180.000
KDV (%18):                32.400
Toplam:                      212.400 TL
Yukarıdaki bilgilere göre Barış Otomotiv A.Ş. aşağıdaki kaydı yapacaktır.
----------------------------------------------------/------------------------------------------
120 Alıcılar      212.400
                                                           600 Yurt İçi Satışlar   100.000
                                                           360 Öde.ver. Fon.        80.000
                                                           391 Hes.KDV              32.400
Barış otomotiv a.ş araç satış kaydı
----------------------------------------------------------------------------------------------
Zira, aracın alıcısı bir şirket ise yani bir başka deyişle vergi mükellefi olan tüzel kişi kurumsa aşağıdaki kaydın yapılmasını tavsiye ediyoruz.





------------------------------------------------------/------------------------------------------
254 Taşıtlar                100.000
770 Gen.Yön.Gid.       32.400
770 Gen.Yön.Gid.       80.000
                                                                       320 Satıcılar    212.400
XXX Şirketinin araç alım kaydı
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Dikkat edilirse aracı alan şirket hem KDV’yi hem de Özel Tüketim Vergisini gider olarak kayıtlarına almıştır. İşin yasal dayanağı aşağıdaki gibidir.
5035 sayılı kanunun 48’inci maddesiyle ve 01.01.2004 tarihinden geçerli olmak üzere Taşıt Alım Vergisi yerine Özel Tüketim Vergisi getirilmiş ve VUK-270/2 maddesi kapsamında; “Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler” ifadesi yer almıştır.
 Kanun metninden de çok açık bir şekilde görüleceği üzere; satın alınan binek otolarının alış bedelleri içerisinde yer alan ÖTV’nin maliyet bedeline dahil edilmesi veya genel yönetim giderlerine atılması yönünde mükelleflerin tercih haklarını kullanmaları yönünde kanuni bir sakınca bulunmamaktadır.
Bununla beraber Maliye Bakanlığı, binek otomobillerin alımında yüklenilen ancak indirimi mümkün olmayan KDV hakkında yapılacak işlem konusundaki görüşünü Genel Tebliğ ve Özelgelerle açıklamıştır.
 Bakanlık 23 Seri no.lu KDV Genel Tebliği’nin (I) bölümünde, mükelleflerin işletme amacı dışında iktisap ettikleri binek otomobillerinin alımı sırasında ödedikleri ve kanun gereği indirimi mümkün olmayan KDV’nin, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceğini açıklamıştır. Aynı tebliğde, bu uygulamanın binek otomobili işletmeciliği ile uğraşan mükelleflerin işletme amacı dışında satın aldıkları binek otomobilleri için de geçerli olduğu belirtilmiştir.
 Koray ATEŞ

18 Ekim 2011 Salı

Geçici Vergi İçin tecil talebinde bulunulabilir mi?

Geçici Vergi İçin tecil talebinde bulunulabilir mi?
Mükellefler karşılaştıkları ekonomik ve mali zorluklar nedeniyle vergi borçlarını ödeme güçlüğü içine düşebilirler. Zor duruma düşmeleri nedeniyle borçlarını ödeyemeyen mükelleflerin borçları, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş (50.000,00 TL’nin üzerindeki borçlar için) olmak şartıyla, 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil ve taksitlendirilebilir.
Katma Değer Vergisi, Geçici Vergi, Özel Tüketim Vergisi, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, Özel İletişim Vergisi, Harçlar (İkmalen tarhiyata dayanan tapu harçları hariç), Fonlar, Ecrimisil ve Eğitime Katkı Payı ve Eğitime Katkı Payına ait gecikme zammı dışındaki diğer tüm borçlarınız için tecil ve taksitlendirme talep edebilirsiniz. Ancak bu vergilere ait gecikme zamlarının tecil ve taksitlendirilmesi mümkündür.
Gecikme zammı uygulanmış borçlarda sadece alacak aslı için tecil ve taksitlendirme yapılmamaktadır. Asıl alacak ile birlikte bu alacağa ait gecikme zammının da tecil ve taksitlendirilmesinin talep edilmesi halinde, talep değerlendirmeye alınacaktır.
Tecil ve taksitlendirme kimler tarafından, ne zaman talep edilebilir?
Bizzat borçlunun kendisi veya vergi borcundan sorumlu tutulan kanuni temsilciler, ortaklar gibi asıl borçlu ile birlikte borçtan sorumlu tutulan kişiler veya bu konuda özel olarak vekalet verilen kişiler tecil ve taksitlendirme talebinde bulunabilirler.
Tecil ve taksitlendirme, borcun ödenmesinden önceki her safhada, haczin tatbik edilmiş olduğu hallerde ise haczedilen malların paraya çevrilmesine kadar talep edilebilir.
Tecil ve taksitlendirme talebimi nasıl yapabilirim?
Borçlarının tecil ve taksitlendirilmesini talep eden borçluların, “Tecil ve Taksitlendirme Talep Formu” ile bağlı bulundukları vergi dairesine, vergi dairesi başkanlığına/defterdarlığa veya Başkanlığımıza müracaat etmeleri gerekmektedir. Söz konusu form, Başkanlığımız internet sitesinden temin edilerek kullanılabilecektir. Tecil ve taksitlendirme talebinin değerlendirilebilmesi için formun eksiksiz olarak doldurulması gerekmektedir.
Motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisine ait gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası, Karayolları Trafik Kanununa göre verilen trafik para cezaları, Karayolu Taşıma Kanununa göre verilen idari para cezaları, Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarından olan alacaklar ve bunların fer’ileri vergi dairelerince taksitlendirilmekte olup, bu tür borçlarının tecilinin vergi dairesinden talep edilmesi gerekmektedir.
Tecil faizi oranı ve azami taksitlendirme süresi ne kadardır?
  • Tecil faizi oranı yıllık % 12'dir.
  • Azami taksitlendirme süresi yasa gereği 36 aydır.
  •  
Tecil ve taksitlendirilecek borçlarım için teminat olarak neler kabul edilebilir?
Amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı ellibin Türk Lirasını (bu tutar dahil) aşmadığı takdirde teminat şartı aranılmaz. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı ellibin Türk Lirasını aşan kısmın yarısıdır.

Teminat olarak
– Para,
– Bankalar ve özel finans kurumları tarafından verilen süresiz teminat mektupları,
– Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler, (Nominal bedele faiz dahil edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış değerleri esas alınır.)
– İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve vergi dairelerince haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar,
kabul edilir.
Tecil ve taksitlendirilen vergi borçlarım için “borcu yoktur” yazısı alabilir miyim?
Borçları tecil ve taksitlendirilen borçlular, tecil edilen borçlarının % 10’unu ödemiş olmaları ve vadesi geçmiş başka borçları bulunmaması şartıyla vadesi geçmiş borcunun bulunmadığına dair yazı alabileceklerdir.
Tecil şartlarına uyulmamasının sonuçları nelerdir?
– Tecil ve taksitlendirme şartlarına uyulmaması halinde, tecil geçerliliğini kaybeder.
– Teminat paraya çevrilir ve cebri icraya ilişkin hükümler uygulanarak alacağın tahsili yoluna gidilir.
– Tecil edilen borçlara normal vade tarihinden yapılan ödeme tarihlerine kadar gecikme zammı hesaplanır. Yapılan taksit ödemeleri borca mahsup edilir.
– Bu borçlar için daha önceden ödenmiş olan tecil faizleri, hesaplanan gecikme zammına mahsup edilir. Ancak, tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilemeyen alacaklardan olması halinde ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez.
Uzlaşılan vergiler ile pişmanlıkla beyan edilen veya ceza indirimi talep edilen tutarlar için tecil ve taksitlendirme talep edilebilir mi?
- Tarhiyat öncesi veya tarhiyat sonrası uzlaşma yoluyla tahakkuk eden vergi ve cezalar için zor durum nedeniyle tecil ve taksitlendirme talep edilebilir.
- Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesine göre pişmanlıkla beyan edilen tutarlar ile aynı Kanunun 376. maddesine göre ceza indiriminden yararlanılmak suretiyle ödeme yapılmasının talep edildiği durumlarda, bu hükümlerden yararlanma şartı ödemenin belli zamanlarda yapılmasına bağlandığından, taksitlendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Tecil koşullarının ihlal edilmesi halinde tekrar tecil talep edilebilir mi?
Tecil ve taksitlendirilen bir amme alacağının tecil koşullarına uyulmaması nedeniyle tecilin ihlal edilmiş olması halinde; bu amme alacakları için tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulması mümkündür.
Ancak, daha önce tecil ve taksitlendirilen bir amme alacağının yeniden tecil ve taksitlendirilebilmesi için tecile yetkili makamların (vergi dairesi, vergi dairesi başkanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı) bu talebi uygun görmesi gerekmektedir.

Kaynak: www.gelirler.gov.tr




12 Ekim 2011 Çarşamba

özelgelere daha kolay ve hızlı bir şekilde ulaşabilmeleri için hazırlanan kullanıcı dostu yeni özelge sayfası hizmete girmiştir.

10 Ekim 2011
Gİ 2011 – 38


213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413 üncü maddesinde yer alan “Sirküler ve vergi mahremiyetine ilişkin hükümler göz önünde bulundurulmak şartıyla özelgeler, Gelir İdaresi Başkanlığınca internet ortamında yayımlanır.” hükmü gereğince özelgeler Başkanlığımızın internet sayfasında yayınlanmaktadır.
Mükelleflerin Başkanlığımız internet sitesinde yayımlanan örnek özelgelere daha kolay ve hızlı bir şekilde ulaşabilmeleri için hazırlanan kullanıcı dostu yeni özelge sayfası hizmete girmiştir.

Söz konusu Özelge Sayfasına ulaşmak için tıklayınız.
http://www.gib.gov.tr/fileadmin/ozelgesistemi/index.html

5 Ekim 2011 Çarşamba

Tek Düzen Hesap Planı (THP)

Tek Düzen Hesap Planı (THP) Uygulamasından Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) Uygulamalarına Geçiş Sürecinde Durum Tespiti Ve Öneriler

Tarih: 05.10.2011
1 Sıra no.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği hükümleri uyarınca, bilanço esasına göre defter tutan gerçek ve tüzel kişiler için 01/01/1994 tarihinden itibaren uygulanması zorunlu olan Tek Düzen Hesap Planı uygulaması, günümüz itibariyle devam etmektedir.
Söz konusu Tebliğde: Düzenlemenin amacı, '' bilanço usulünde defter tutan gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin faaliyet ve sonuçlarının sağlıklı ve güvenilir bir biçimde muhasebeleştirilmesi, mali tablolar aracılığı ile ilgililere sunulan bilgilerin tutarlılık ve mukayese edilebilirlik niteliklerini koruyarak gerçek durumu yansıtmasının sağlanması ve işletmelerde denetimin kolaylaştırılması '' şeklinde açıklanmıştır. Düzenlemenin Niteliği ise, '' Bir işletmenin faaliyet ve sonuçları ile doğrudan ilgili olan kesim sadece o işletmenin sahip veya ortakları değildir. İşletmelerle doğrudan ilgili olan işletme sahip veya ortaklarının yanı sıra o işletme ile ticari, mali ve ekonomik ilişkiler kuran işletmeler veya toplum bireyleri, kredi, finans ve yatırım kuruluşları ile çeşitli kamu kurum ve kuruluşları işletmenin faaliyet ve sonuçları ile ilgilenmekte ve bu konuda sağlıklı ve güvenilir bilgi sahibi olmak istemektedirler. İşletmelerin faaliyet ve sonuçları konusunda bilgi kaynağı ise o işletmenin muhasebe kayıt ve belgeleri ile bunlara dayanılarak hazırlanmış mali tablolardır.
Muhasebe bilgilerinin sunulduğu mali tablolara dayanılarak karar alma durumunda bulunan ilgililerin karar almalarında en önemli etken, bu bilgilerin sağlıklı ve mukayese edilebilir nitelikte olmasıdır. Makro açıdan milli gelir hesapları ve benzeri istatistiklerin çıkarılmasında, kalkınma planlarının hazırlanmasında, ulusal ve uluslararası sermaye hareketlerinin düzenlenmesinde, ekonomik faaliyetlerin Devlet tarafından kontrol edilmesi ve yönetilmesinde muhasebede tek düzeliğin sağlanması büyük önem arz etmektedir. Kaldı ki, mali tablolar aracılığı ile ilgililere sunulan bilgilerin denetlenmesinin gerekli olduğu hallerde, tekdüzen hesap planı uygulamasının denetimin iş yükünü azaltacağı ve kolaylaştıracağı da açıktır. ''şeklinde ifade edilmiştir.
Yaklaşık 17 yıldır uygulanmakta olan Tek Düzen Hesap Planı ile, işletmelerin faaliyet sonuçlarının raporlanmasında, finansal tablolarının sunulmasında ilgili Tebliğ ile getirilen düzenlemelerin son derece yararlı sonuçlar ürettiği açıktır.
Muhasebe faaliyetinde, belge-kayıt-gruplandırma-sınıflandırma ve raporlama sürecinde asıl olan, işletme faaliyeti ve sonuçları hakkında ilgi duyan kesimlere yeterli ve talep edilen düzeyde bilgiyi tam ve doğru biçimde ve tabiî ki tarafsız olarak bağımsız biçimde sunmaktır. Herşeyden önce, üretilen bilgilerin kamu yararı adına olacağı tartışmasızdır.
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu, * Muhasebe standartlarının oluşturulmasında esas alınmak üzere, Kavramsal çerçeveyi belirlemek ve Türkiye Muhasebe Standardı Taslak Metinlerini hazırlayıp kamuoyunun görüşlerine açmak, * Gerçek, güvenilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaca uygun, anlaşılabilir ve tutarlı finansal bilgi üretilmesini sağlayacak Türkiye Muhasebe Standartlarını oluşturmak, * Muhasebe standartlarının gelişen ve değişen ihtiyaçlara cevap verebilmesini teminen standartların güncelliğini sağlamak üzere gerekli çalışmaları yapmak, * Finansal bilgilerin karşılaştırılabilirliğinin uluslararası alanda da sağlanmasını teminen, ulusal muhasebe standartlarının uluslararası kabul görmüş muhasebe ilkeleri ve en iyi muhasebe uygulama örnekleri ile uyumunu gerçekleştirmek üzere gerekli çalışmaları yapmak.
* Finansal tabloların ihtiyaçlara uygun bilgi sunmasını ve belirlenecek standartlarla ilgili olarak uygulamada karşılaşılabilecek sorunlara ilişkin önlem alınabilmesini sağlamak üzere, standartların oluşturulması sürecinde muhasebe ilgi gruplarının görüşlerinin alınmasını sağlamak ve standartların oluşturulması sürecinde düzenli olarak kamuoyunu bilgilendirmek, * Gerektiğinde uygulamaya açıklık kazandırmak üzere muhasebe standartlarının uygulanmasında tereddüt oluşan konularda Yorumlar yayımlamak, g) Ulusal muhasebe standartlarının benimsenmesine ve standartların uygulanmasına ilişkin kamu bilincinin yerleştirilmesine yönelik olarak toplantı, konferans, sempozyum, kongre gibi faaliyetler düzenlemek ve gerekirse çeşitli yayınlar hazırlamak ve bastırmak. görevlerini yerine getirmek üzere 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa 18/12/1999 tarih ve 4487 sayılı Kanunla eklenen Ek-1.madde uyarınca kurulmuştur.
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu(TMSK), uluslar arası uygulamalara da uyum sağlayabilmek için Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (IASB) tarafından yayımlanan Uluslar arası Finansal Raporlama Standartlarını (IFRS) referans olarak almıştır. (1)
Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) Seti; Kavramsal Çerçeve, Türkiye Muhasebe Standartları, Türkiye Finansal Raporlama Standartları, TMS Yorumları ve TFRS Yorumları'ndan oluşmaktadır. Söz konusu Set, Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yayımlanan Uluslararası Finansal Raporlama Standartları Seti ile tam uyumludur. (2)
13/01/2011 tarihli 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (yeni) hükümleri uyarınca, işletmeler muhasebe kayıtlarını ve dolayısıyla bu kayıtlar üzerinden hazırlanacak Mali Tablolarını 01/01/2013 tarihi itibariyle Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun biçimde kaydetmek-düzenlemek ve raporlamak zorundadırlar. Bu itibarla, Mali Tabloların söz konusu standartlara göre hazırlanmasında ve sunulmasında, başta 3568 sayılı yasaya göre yetki almış serbest muhasebeci/ mali müşavirleri, muhasebe meslek mensuplarını, mali tablo uygulayıcılarını, işletmelerde mali/finans/bütçe yöneticilerini sistem değişikliği anlamında zorlu ve önemli bir süreç beklemektedir.
Uygulayıcıların halen mevcut Tek Düzen Hesap Planı üzerinden ürettikleri mali tabloların, muhasebe kayıtlarının, 01/01/2013 tarihi itibariyle Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) / Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) hükümlerine uygun olması gerekliliği, bu konuda sürekli ve anlamlı eğitimlerin önemini özellikle ortaya çıkarmaktadır. Yeni standartların 2-3 günlük eğitim çalışmaları ile öğrenilmesi/öğretilmesi, sistemin getirdiği kapsamlı ve köklü değişiklikler karşısında beklenmemelidir… Süreç, mevcut sistem ile yeni uygulamaların karşılaştırılabilmesine olanak sağlayan ve her standardın uygulamaları ile birlikte ayrı ayrı ele alınarak özümsenmesini gerektiren uzun süreli eğitimleri zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, mesleki unvan ve konumları gereği ilgili süreçle ilişkisi olan tüm kişi/grup ve kesimlerin Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) , Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) eğitim çalışmalarını gündemlerine almaları, her eğitim çalışmasında önceki eğitim bilgilerinin üstüne konulan ve sonraki eğitimin bir önceki eğitimi tamamlayan nitelikte bir seri eğitim planlaması yapmaları son derece yararlı olacaktır… Şüphesiz, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) tarafından yayımlanan muhasebe standartlarının güncel olarak takip edilmesi gerekmektedir.
Mevcut Tek Düzen Hesap Planı uygulamasından yeni TMS / TFRS uygulamalarına geçiş sürecinde ilgili eğitim çalışmalarına hız verilmesi, bilgi birikimi yönünden daha donanımlı, mesleki üretkenlik açısından daha verimli sonuçlar alınması açısından ve ''Sağlıklı Bilgi'' üretiminde ''Kamu Yararı'' adına bugünden önemle önerilir. ''
KAYNAKLAR:
1) Kobi Türkiye Finansal Raporlama Standardı / TMSK Yayınları-7
2) http://www.tmsk.org.tr –Türkiye Muhasebe Standartları

Kaynak: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/recepselimoglu/001