14 Şubat 2012 Salı

Yeni Ticaret Kanunu'nun Vergisel Etkileri

Yeni Ticaret Kanunu'nun Vergisel Etkileri

Pazartesi, 13 Şubat 2012 09:09      İsmail KÖKBULUT

 Yeni Ticaret Kanunu'nu ile birlikte iş dünyasının gündemini, getirilen yeni düzenlemeler yoğun bir şekilde meşgul etmeye başladı.
Getirilen düzenlemeler ticaret hayatını baştan sona değiştireceği gibi vergi ve muhasebe uygulamaları açısından da önemli değişiklikler ihtiva ediyor. Bu değişikliklerden önemli gördüklerimizi bu yazımızda aktarmaya çalışalım.
1- Muhasebe standartları: Yeni Ticaret Kanunu ile birlikte tüm gerçek ve tüzel kişi tacirler uluslar arası muhasebe standartları ile uyumlu olarak hazırlanan ve sürekli olarak gözden geçirilip güncellenen Türkiye muhasebe standartlarını uygulamaya başlayacaklar. Bu uygulama 1.1.2013 tarihinde başlayacağı için 31.12.2012 tarihli mali tabloların bu standartlara uygun olarak hazırlanması gerekiyor. Küçük ve orta boy işletmeler, yani KOBİ'ler ise nispeten daha az düzeyde teknik bilgi ve uygulama becerisi gerektiren KOBİ standartlarını uygulayacak.
2- Bağımsız denetim: Yeni TTK, sermaye şirketlerinin denetiminde yeni bir dönem başlatıyor. Eski düzenlemede murakıplar vasıtasıyla yerine getirilen denetim müessesesi kaldırılıyor. Yerine, SMMM, YMM'ler veya bunların oluşturdukları bağımsız denetim şirketleri tarafından gerçekleştirilecek bağımsız denetim mekanizması getiriliyor. Bütün sermaye şirketlerinin finansal tablolarının ve yönetim kurulu tarafından hazırlanacak yıllık faaliyet raporunun bağımsız denetimden geçmesi zorunlu hale getiriliyor.
3- Ticari kâr-Mali kâr ayrımı: Yeni muhasebe standartlarının yürürlüğe girmesi şirketlerin ticari karları ile mali karları (üzerinden vergi hesaplanan kazanç) arasında bir ayrım yapılması gerekliliğini ortadan kaldırmıyor. Eski uygulamada olduğu gibi yeni dönemde de şirketler öncelikle ticari faaliyetlerinden doğan kar ve zararlarını tespit edecekler. Bu tespiti TMS ve TFRS'yi yahut da KOBİ standartlarını takip ederek yapacaklar. Daha sonra ise ticari kardan mali kara ulaşmak için gerekli hesaplamaları yapacaklar.
Bu noktada ticari kardan mali kara geçiş hesaplamaları eskiden olduğu gibi temel olarak Vergi Usul Kanunu ve diğer vergi kanunlarına uygun olarak yapılmak durumunda. Fakat yeni muhasebe standartlarına paralel olarak uygulama kolaylığı sağlaması bakımından VUK'un değerleme hükümlerinde bazı değişikliklerin yapılması muhtemel.
4- Tutulacak defterler: Yeni TTK da tacirlerin belirtilen defterleri tutmakla yükümlü oldukları ve bu defterlerin hem açılışta hem de kapanışta tasdik ettirilmesi gerektiği belirtmiş. Yeni TTK'da belirtilen defterler esas itibariyle VUK'da belirtilen ve tutulması zorunlu olan defterlerle uyumlu. Sadece işletme defterine yeni TTK'da yer verilmemiş. Fakat yevmiye, defteri kebir ve envanter defteri dışında tutulacak defterlerin bir tebliğ ile belirleneceği söylenmiş. Dolayısıyla işletme hesabı esasında vergilenenler açısından işletme defteri tutulabilmesi için bir düzenleme gerekli. Ayrıca Yeni Ticaret kanunu ile pay defteri, yönetim kurulu karar defteri, genel kurul toplantı ve müzakere defteri ve internet sitesinde yer alacak bilgilerin metin halinde yazılacağı defterin noter tasdikli olması gerekir. Bu defterlerin her yıl açılış ve kapanışları noter tarafından yapılacak.
5- Şirkete borçlanma yasağı: Ortakların şirkete karşı borçlanması yeni TTK ile kaldırılıyor. Vergi kanunlarında bu durumu engelleyen bir madde yok. Ancak ortakların şirketten borç almaları durumunda cari faiz oranı dikkate alınarak bir fatura şirket tarafından düzenleniyor ve bu tutar şirketin geliri oluyor. Ayrıca hesaplanan faiz üzerinden bir de Katma Değer Vergisi hesaplanıp vergi dairesine ödeniyor. Yani hem şirket kazanıyor hem de devlet kazanıyor. Yeni Ticaret Kanunu bu hususu yasaklıyor.

Kaynak: http://ekonomi.bugun.com.tr/yeni-ticaret-kanunu-nun-vergisel-etkileri-184022-makalesi.aspx

 

2 Şubat 2012 Perşembe

Ticarette güçlüler hegemonyasına son

Yeni TTK (II)
Tarih: 01.02.2012 Cevdet AKÇAKOCA  Tarih: 01.02.2012                                
Yeminli Mali Müşavir
 Ticarette güçlüler hegemonyasına son (II)
Yasaklanmış işlemler ve geç ödeme-
(4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre,  mal  veya  hizmetin  alınmasından  itibaren otuz  günü  aşıyor ve bu  durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.
            Maddenin 4 üncü fıkrası her hal- ü – karda faturanın ödeme süresinin 30 gün olduğunu açık olarak hüküm altına almaktadır.
(5) Sözleşmede öngörülen ödeme süresi, faturanın veya eş değer ödeme talebinin veya mal veya hizmetin alındığı veya mal veya hizmetin gözden geçirme ve kabul usulünün tamamlandığı tarihten itibaren en fazla altmış gün olabilir. Şu kadar ki, alacaklı aleyhine ağır bir haksız durum yaratmamak koşuluyla ve açıkça anlaşmak suretiyle taraflar daha uzun bir süre öngörebilirler. Ancak alacaklının küçük yahut orta ölçekli işletme (KOBİ) veya tarımsal ya da hayvansal üretici olduğu veya borçlunun büyük ölçekli işletme sıfatını taşıdığı hâllerde, ödeme süresi, altmış günü aşamaz.
            Maddenin 5 inci fıkrası ise en fazla sürenin 60 gün olacağını açıklamaktadır. Taraflar isterlerse 60 günlük süreden daha fazla bir süre için de anlaşabileceklerdir. Ancak, burada yepyeni bir düzenleme ortaya çıkmakta ve yürürlüğe girmektedir.
            Zayıfın korunması esası.
            Maddede 60 günden fazla süreli sözleşmelerin ağır bir haksızlık ve açıkça anlaşma şartı ile yapılabileceği belirtilmektedir.
            Bu hükme rağmen borçlu, güçlü , alacaklı ise zayıf bir işletme ise bu sözleşmenin 60 günden fazla olan vadesinin geçerli olmayacağı açıkça belirtilmektedir. Buna örnek olarak Alış veriş merkezlerinin kobi veya küçük işletmelerden uzun vadeli mal almasını gösterebiliriz. Tabii, piyasada güçlünün karşısında kaç kişi cesaret göstererek yasanın bu hükmüne sığınıp alacağını 60 gün içinde isteyebilir, o konu üzerinde uzun uzun düşünmek gerekir. Yani yasanın bu hükmü çalışır mı çalışmaz mı? Bu konuda fikir belirtemeyeceğim.
(6) Gecikme faizi ödenmeyeceğini veya ağır derecede haksız sayılabilecek kadar az faiz ödeneceğini,  alacaklının  geç   ödeme  dolayısıyla   uğrayacağı  zarardan  borçlunun  sorumlu olmayacağını veya sınırlı bir şekilde sorumlu tutulabileceğini öngören sözleşme hükümleri geçerizdir. Geçersizlik durumunda yedinci fıkra uygulanır.
            Yukarıda belirttiğimiz gibi yasanın düzenlemeleri kesin hükümler taşımaktadır. Yeni TTK. 1530 uncu maddenin 6 ve 7 inci fıkrası iktisadi bakımdan zayıf olan alacaklıları korumakta, güçsüz alacaklının aleyhine olan hükümlerin geçersiz olduğunu ve yine 7 ‘ inci fıkrada belirtilen temerrüd faiz oranının en az 8 (sekiz) puan daha fazla olarak tatbik edileceğini emretmektedir.
(7) Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası her yıl ocak ayında ilan eder. Faiz oranı, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az yüzde sekiz fazla olmalıdır.
(8) Mal veya hizmet bedelinin taksitle ödenmesinin öngörüldüğü durumlarda, bu maddenin ödeme sürelerini düzenleyen hükümleri birinci taksit bakımından uygulanır. Her bir taksit tutarının ödenmeyen kısmı yedinci fıkrada öngörülen oranda gecikme faizine tabidir. Alacaklının küçük veya orta ölçekli işletme veya tarımsal veya hayvansal üretici olup borçlunun büyük ölçekli işletme olduğu hâllerde taksitle ödemeyi öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.
            Yeni TTK. 1530 maddesinin 7 ve 8. inci fıkra hükümleri yine güçlünün karşısında zayıfı koruma ve kollamayı esas almaktadır.
            Kanunun genel gerekçesini de aşağıda açıklarsak, maddenin amacı daha iyi anlaşılacaktır.
            Yukarıda açıkladığımız hükümler, üreticileri, kobileri ve fatura ya da eşdeğer ödeme talepleri karşılığı hizmet veren ticari işletmeler ile kişileri, şartları dayatma konumları güçlü ticari işletmeler, özellikle market, süpermarket, hiper market gibi alışveriş merkezleri karşısında korumaktadır.
 Pazarlık güçleri ve konumları aynı olmayan kişi ve işletmeler arasında sözleşme özgürlüğü ilkesinin geçerli olmayacağı modern hukukun kabul ettiği bir diğer ilkedir.
            Tüketicinin, sigortalının, işçinin, küçük pay sahibi ile yatırımcının ve rekabetin korunması alanında ikinci ilke geçerlidir. Üretici firmalar ile kobiler de söz konusu ilkenin kapsamındadır. Çoğunlukla, finansal açıdan pek de güçlü olmayan üretici, kobi ve benzeri işletmelerin teslim ettikleri malların ve hizmetlerin bedellerini zamanında alarak ekonomik yapılarını güçlendirmelerine yardımcı olmak, Pazar ekonomisine hakim yeni bir yaklaşımdır. AT yönergesi ve değişikliği bu yaklaşımın somut bir örneğidir. Yasanın bu maddesi de Avrupa Topluluğunun geç ödemelerle mücadele yönergesi ve değişiklik yönergesi çerçevesinde hazırlanmıştır.
            Söz konusu yönergenin giriş kısmında da belirtildiği gibi bir çok büyük ve güçlü ticari işletme geç ödemeyi bir finansman aracı olarak kullanmaktadır. Ancak bu araç marketlere, süper marketlere, hiper marketlere ve benzeri güçlü ticari işletmelere mal ve hizmet verenleri çok güç durumda bırakmakta, finansal durumlarını sarsmakta , hatta iflasa da sürüklemektedir. Hüküm bu kötü uygulamanın önüne geçmek için öngörülmüştür.
            Yeni Türk Ticaret Kanununun en önemli maddelerinden birini bu yazımızda açıklamaya çalıştık. Bakalım bu maddenin tatbikatı nasıl olacak?
            Avukatlara yeni ve çok fazla iş doğacak.
            Mahkemeler ve icra dairelerine yeni iş gelecek.
            Alış veriş merkezleri ve güçlü tüccar ve sanayicinin gücü kırılacak.
            Eğer madde tutarsa güçsüz tüccar ve sanayici daha güçlü hale gelecek.
            Ticarette vadeler kısalacak.
            İyi günler ileride...
 Kaynak: www.MuhasebeTR.com  

Yasaklanmış işlemler ve geç ödeme- Yeni TTK (I)

Yasaklanmış işlemler ve geç ödeme- Yeni TTK (I)
Tarih: 01.02.2012 Cevdet AKÇAKOCA  Tarih: 01.02.2012                                
Yeminli Mali Müşavir
 Bugüne kadar olan yazılarımızda ve yine ulusal ve yerel basında çıkan yazılarda Yeni Türk Ticaret Kanununun bilhassa şirketlerle ilgili hükümleri konu alınmıştır. Anonim ve Limited Şirketlerde yapılacak işlemler, denetim , kuruluş vs. gibi konular öne çıkarılmıştı.

Bugün, bu yazımızda ülkenin tüm ticari hayatını etkileyecek bir maddeyi ele almak istiyorum. Yeni Türk Ticaret Kanununun 1530 uncu maddesi
 a. Yasaklanmış işlemler
 b. Geç ödemenin sonuçları
hakkında epey değişik ve önemli hükümler içermektedir.
            Eski Ticaret Kanununda buna benzer hükümler eski 1466 ıncı maddede bulunmakta ise de; o maddede yasak edilmiş hükümlerin doğrudan doğruya batıl olduğunu yani hiç düzenlenmemiş, hiç yapılmamış olduğundan bahsetmekte idi. Eğer bir sözleşme için üst sınır varsa, bu üst sınırın aşılması halinde aşılan kısımlarla ilgili yapılan sözleşmeler geçersiz oluyordu. Yeni kanunda da kısmi geçersizlik hükmü korunmuştur.
Maddeyi yazımıza alarak her bir fıkrasını ayrı ayrı inceleyelim.
F) Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları
MADDE 1530-(1)Aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, ticari hükümlerle yasaklanmış  işlemler ve şartlar batıldır. Ancak, sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken edimler için kanunun veya yetkili makamların koymuş olduğu en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır; sınırı aşan edimler hata ile yerine getirilmiş olmasa bile, geri alınır. Bu sınırlarda, Türk  Borçlar Kanununun 27 nci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi uygulanmaz.
            Herhangi bir sözleşme yaptığınızda eğer bu konuda bir sınır var ise o sınır geçerli olacak ve bu sınırın üzerindeki kısımlar tatbik edilmeyecektir. Aklıma gelen örnek, önce faiz idi. Fakat faizle ilgili bir yasak olmadığı için bu maddenin ileriki fıkralarını da göz önüne alarak süre yasaklarını esas alarak bir örnek yapılmalıdır. Bu maddenin ileriki fıkralarına göre en fazla ödeme süresi 30 gün ise siz herhangi bir sözleşmede bu süreden daha fazla bir süre tesbit edemezsiniz, eğer  ederseniz, bu sürenin üstü tatbik edilmeyecektir. Eğer yanlışlıkla veya bilerek bu sınırın üstünde bir sürede ödeme yapmışsanız, bu konuda ileriki fıkralarda belirtilen hükümler tatbik edilecektir.
(2) Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
            Maddenin bu hükmü bir takım hukuki ihtilafları, anlaşmazlıkları daha baştan önleme amacını gütmektedir. Yasalarda belirtilmiş olan mücbir sebep halleri hariç, sözleşmede belirtilen tarihte veya sürede borçlu, borcunu ödemezse, herhangi bir noter ihtarı veya başka bir şekilde ihtar ve ihbarda bulunmaya lüzum kalmadan, borçlu temerrüde düşmüş yani borcunu süresinde  ödememiş sayılacaktır. Temerrüd faizi ve benzeri edimleri yerine getirmekle yükümlü olacaktır. .
(3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
            Yukarıda maddenin bir ve ikinci fıkrasında belirtildiği şekilde temerrüde düşmüş yani hukuki terimle mütemerrit hale gelmiş borçlu, sözleşmede belirtilmemiş olduğu hallerde bile faiz ödemek zorunda kalacaktır. Alacaklı ise faize hak kazanacaktır. Yeni Türk Ticaret Kanunu bu hükümle alacaklının haklarını garanti altına almış bulunmaktadır. Yasanın yürürlüğe girdiği 1. Temmuz. 2012 tarihinden itibaren borcunu zamanında yerine getirmeyenlerin sığınacağı bir yasa olmayacaktır.
            Yeni Türk Ticaret Kanununun 1530 uncu maddesinin ilk fıkraları alacaklıyı garanti altına alan düzenlemeler getirmiş. Ticari hayata daha kesin hükümlerle yön verme amacını gütmüştür. 1530 uncu maddenin devamındaki hükümlere baktığımızda kesin düzenlemeleri görmekteyiz.
Maddenin 4 ve 5 inci fıkrası sözleşmede süre belirtilmese bile sözleşmede ödeme süresinin
a. 30 gün
b. 30 günden fazla olması halinde ise en fazla 60 gün olacağı şeklinde bir düzenleme getirmiştir.
            Ey tüccarlar, sanayiciler,  büyük tüccarlar, güçlü marketler, güçlü süper ve hiper marketler ve de küçük esnaf, kobi, tekstilci ve benzerleri bilin ki yeni Türk Ticaret Kanunu ile borçlarınızı 30 gün içinde hadi daha insaflı olalım en fazla 60 gün içinde ödemek zorundasınız.
            Artık, sonsuz vadeler bitiyor. Uzun vadeli yapılan sözleşmeler de geçersiz oluyor. Bunu bilesiniz.
            Yapılan bu düzenleme ile Türk Ticaret Kanunu, ticareti biraz daha kısa vadelere ve nakde doğru çekme amacını gütmektedir. Kanunun 1530 uncu maddesindeki düzenlemeleri göz önüne almadan yapılacak ve yapılmış olan sözleşmeler geçersiz olacaktır. Tüccar, sanayici, küçük esnaf, kobi , tekstilci ve benzerlerinin bugünden sözleşmelerini inceleyerek yeni yasaya uygun hale getirmeleri gerekmektedir.
             Avukatlar ve barolar da yeni TTK.nın bu hükümlerini özellikle tüccar ve sanayici kesimine açıklamalı, üzerinde çalışmalar yapmalı, meşhur lafla toydan sonra gelecek narada herkesin geç kalacağını, yargı sistemindeki yükü azaltmaya çalışırken daha fazla olacağını unutmamalıdırlar. Eğer bu açıklamalar yapılmazsa icra daireleri hiç çalışamayacak hale gelecektir.
            Bu açıklamadan sonra maddenin devamına geçelim.