11 Ocak 2010 Pazartesi

YURTDIŞINDAN GELEN HİZMET FATURALARININ VERGİLENDİRİLMESİ

YURTDIŞINDAN GELEN HİZMET FATURALARININ VERGİLENDİRİLMESİ



Tarih: 11.01.2010



GİRİŞ: Dünya ekonomisinin gün geçtikçe büyümesi, ülkeler arası bilgi, hizmet ve mal akışının hızlanması ve çoğalması fiziki anlamda sınırların yavaş yavaş kalkması, elektronik ortamlarda sınırların kalmaması insanların hayatını kolaylaştırırken, vergisel anlamda vergi idarelerinin işleri gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Bu yazımızın konusunu, yukarıda kısaca yaptığımız tespitin bir sonucu olarak, mali müşavirlerin çok sık karşılaştıkları konulardan birisi olan, Yurt dışından temin edilen hizmetlerin bedelleri ödenirken yapılacak vergi uygulamaları oluşturmaktadır.



Yurt dışından sağlanan hizmet faturalarının ödenmesi sırasında kanunlarımız stopaj ve sorumlu sıfatıyla KDV yönünden vergi uygulamaları getirmiştir.



Yazımızın konusunu oluşturan, yurt dışı hizmet faturalarını düzenleyen Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi Kanunlarında geçen bazı tanımları yapacak olursak;



Hizmet: Bir işi veya şeyi meydana getirmek, değerlemek, hazırlamak, görüş vermek, imal ve onarım işlerini yapmak, kiralamak bir şeyi yapmayı taahhüt etmektir.



Hizmet İthali: Yukarıdaki tanıma giren ve teslim veya teslim sayılan hal olarak kabul edilen şeyin yurt dışından getirilerek ve yaptırılarak yurt içinde yararlanılması işlemidir.



Vergi Sorumlusu: Verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. VUK md.8



Vergi Kesenlerin Sorumluluğu: Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar. VUK md.11



Dar Mükellefiyet: KVK Birinci madde de yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye’de bulunmayanlar yalnız Türkiye’de elde ettikleri kurum kazançları üzerinden vergilendirilirler. KVK md.3/2



KONUNUN GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ



5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3.maddesi 2.fıkrasında dar mükellefiyetin tanımı yapılmış ve 3. fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazançlar tarif edilmiştir.



Buna göre;



a) Türkiye’de iş yeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından, bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen “ticari kazançlar”,



b) Türkiye’de bulunan “zirai” işletmeden elde edilen kazançlar,



c) Türkiye’de elde edilen “serbest meslek” kazançları,



ç) Taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen “iratlar”,



d) Türkiye’de elde edilen “menkul sermaye iratları”,



e) Türkiye’de elde edilen “diğer kazanç ve iratlar”,



Bu kazanç ve iratları gerçek kişiler elde ediyor ise 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.



KVK’ nun 30. Maddesi ve GVK’ nun 94. Maddesi hükümlerine göre, BKK ile belirlenmiş oranlarda dar mükellefiyete tabi kurumlara nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen ödemelerden gelir veya kurumlar vergisi kesintisi yaparlar.



Türkiye dışında yerleşik kişi veya kurumlar, Türkiye mukim gerçek veya kurumlara hizmet sunmak suretiyle elde ettikleri gelirler nedeniyle gelir veya kurumlar vergisine tabi olmaktadırlar. Bu vergilemeyi yapabilmek için ülkeler arasında imzalanmış çifte vergiyi önleme anlaşmalarında aksine hüküm olmaması gerekir. Bu vergileme genellikle hizmeti sunan açısından kurum veya şahıs olsun stopaj yoluyla yapılmaktadır.



Gelir Vergisi Kanunu’nun 94.Maddesine göre stopaj yapabilmek için,



- Yurt dışından hizmeti sunan gerçek kişi olmalıdır.



- Yapılan hizmet kesintiye tabi bir ödeme gerektirmelidir.



- Ödemeyi yapacak kişi 94.Maddede yer alan tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler arasında sayılmalıdır.



- Varsa iki ülke arasında çifte vergiyi önleme anlaşmasına bakılmalıdır. (Hem oran açısından, hem de stopajı engelleyici hüküm açısından.)



Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30’uncu Maddesine göre stopaj yapabilmek için,



- Yurt dışından hizmeti sunan bir kurum olmalıdır.



- Yurt dışından alınan hizmet KVK’nun 30.Md. sayılan tevkifata tabi hizmetlerden olmalıdır.



- Hizmet alınan ülke ile Türkiye arasında çifte vergiyi önleme anlaşması olmamalıdır veya vergi anlaşmasında stopaj yapmayı engelleyecek hüküm olmamalıdır.



Yukarıdaki açıklamalar ışığında, stopaja tabi olan ve olmayan bazı ödemeler şöyledir;



Stopaja tabi ödemeler;



- Telif, imtiyaz, ticaret unvanı, marka, know-how, ihtira, işletme, alâmetifarika ve bunlara benzer GAYRİ MADDİ HAKLAR için ödenen bedeller ve kiralar,



- KİRALAMA hizmetleri karşılığında ödenen bedeller. ( finansal kira ve normal kira)



- Eleman ücretleri (Yurt dışında mukim bir şirkette çalışan ve geçici görevle Türkiye’ye gelen personel için yurt dışındaki firmaya ödenen ÜCRET karşılığı ödemeler)



- Danışmanlık, mühendislik, eğitim, montaj, tercüme hizmetleri gibi SERBEST MESLEK kapsamında yapılan ödemeler.



- Borç verme, mevduat ve benzeri fon kaynakları karşılığında ödenen FAİZLER.



Stopaja tabi olmayan ödemeler;



- Fuar katılım bedelleri,



- Yurt dışında yapılan ilan ve reklam bedelleri,



- Her çeşit komisyon ödemeleri,



- Sigorta prim ödemeleri,



- Gözetim ücret ödemeleri,



- Uydu ve data hattı kira ödemeleri,



- Yurt dışı seyahatlerde yapılan ödemeler. (konaklama, yemek, ulaşım gibi)



Yukarıdaki ödemeler ve benzer ödemeler TİCARİ KAZANÇ niteliğinde ödemeler olduğu için stopaj kapsamına girmemektedir.



Yurt dışından gelen her hizmet faturası stopaja tabi midir?



Yurt dışından gelen hizmet faturalarının stopaja tabi tutulması için, ilk önce faturanın geldiği ülke ile Türkiye arasında çifte vergiyi önleme anlaşması var mıdır? Ona bakmak lazım. Anlaşmada ilgili hizmetin stopaja tabi olup olmadığına bakılmalı, tabi ise özel bir oran belirtilip belirtilmediğine dikkat edilmelidir. Eğer belirtilmiş ise anlaşmada yazılı oran uygulanmalıdır.



İkinci konu; Hizmet yurt dışında verildi ise stopaja tabi değildir.



Üçüncü konu; Hizmet Türkiye’ye gelinerek yapılıyor ise, bir yılda Türkiye’de hizmet için geçen zamanların 183 günü aşması gerekir. (183 günün hesabı nasıl yapılır? Bazı görüşler bir takvim yılı içinde 183 gün, bazı görüşler ise, ilk hizmete başlandığı tarihten itibaren 12 aylık dönemde 183 gün.)



Yurt dışından alınan hizmetlerle ilgili olarak, alınacak belge faturadır. Ancak mali idare yurt dışından gelen credit-not (alacaklandırma) larında kabul edileceği konusunda görüş vermiştir. Bu belgeleri kuvvetlendirmek için her türlü yazışma ile alınan hizmete ait belgelerin saklanmasında fayda vardır. Faturaların tercüme edilmesi gerekmez, ancak inceleme elemanlarının talebi olduğunda tercümesinin yapılması gerekir.



Ödenecek fatura veya credit-not bedelleri net kabul edilip, brütleştirilerek stopaja tabi tutulmalıdır. Bu belgeler Türk Lirasına çevrilirken Merkez Bankası Döviz Alış kuru uygulanmalıdır. Burada dikkate alınacak tarih belge üzerinde yazılan tarih olup, hizmetin bu tarih itibariyle alındığı kabul edilir. Tahakkuk tarihi ile ödeme tarihi arasında ortaya çıkan kur farkları stopaja tabi olacak mıdır? Bu konuda farklı görüşler olup, Maliye Bakanlığının görüşü, Çifte Vergiyi Önleme Anlaşması olan ülkede mukimlere ödeme yapılacak ise kur farklarına stopaj hesaplanmayacağı yönündedir. Bu konuda tavsiyemiz, ödenecek rakam yüksek ise bu ödeme ile ilgili görüş almanızda fayda vardır. Çünkü idarenin bu konuda farklı görüşleri olduğu bilinmektedir.



Burada dikkat edilmesi gereken başka bir hususlar vardır.



Şirketler, yurt dışından hizmet almadan ve bu konu ile ilgili daha sözleşme yapmadan, hizmet alacakları ülke ile Türkiye arasında Çifte Vergiye Önleme Anlaşması (ÇVÖA) var mıdır? Varsa alacakları hizmet bu anlaşma kapsamına girmekte midir? Stopaj oranı nedir? Yapılacak ödenin net veya brüt mü olacağını karşılıklı olarak kararlaştırılmalıdır.



Genellikle, firma sahipleri mali müşavirlerine hiç danışmadan bu tür hizmet alımlarına gitmektedirler. Sonrada hizmet bedeli ödeme sırasında karşılarına ilave olarak, hem stopaj hem de KDV çıkmaktadır. Alınan hizmet faturaları net kabul edildiğinden stopaj yükü tamamen Türk mükellefe binmektedir. Oysa daha işin başında bu tür konularda anlaşma sağlanılırsa sürpriz maliyet veya vergi yükleri ile karşılaşmazlar. Zira, ödenen hizmet faturalarından Türkiye’de kesilen bu stopajların mukim ülke mükellefleri tarafından iade alınması mümkündür. Çok yüksek hizmet alımlarında karşı tarafın iade alması mümkün olduğu için bu konuya dikkat edilmelidir. Bu tür konularda mali müşavirler müşterilerini önceden uyarmalıdırlar.



Ayrıca hizmet faturaları üzerinden, ÇVÖA kapsamında olan ülkelerde ikamet edip de stopaj kesintisi yapılmasını istemeyen kişi veya kurumlardan MUKİMLİK belgesinin istenmesinde fayda vardır. Bazı büyük şirketlerin merkezleri farklı ülkelerde olup, gelen faturalar üzerinde merkez adresi yerine şube adresi yazabiliyor. Bu durum yanıltıcı olabilir.



KONUNUN KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ



Katma Değer Vergisi Kanunu mal ve hizmet teslimlerini verginin konusuna almıştır. Bu nedenle Yurt dışından sağlanan, başka bir ifade ile yurt dışından Türkiye’ye teslim edilen hizmetler de KDV’ nin konusuna girmektedir. 3065 Sayılı KDV’ nin 1/1 Maddesine göre “Türkiye’de yapılan ticari, sınaî, zirai ve mesleki nitelikteki mal teslimi ve hizmet ifaları” KDV’ ye tabidir.



İşlemlerin Türkiye’de yapılması; aynı kanunun 6. Maddesinde,



1) Malların teslim anında Türkiye’de bulunmasını,



2) Hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade etmektedir.



Yine aynı kanunun 9.maddesine göre, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı vergi alacağını emniyet altına alması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları veya diğer ilgili bir şahsı verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir. Bu açıklamaya göre KDV ye tabi hizmeti verenin Türkiye’de KDV mükellefi olmaması nedeniyle, bu hizmetin KDV sinin hizmeti alan ve bedelini ödeyecek olan, Türkiye’de yerleşik mükellef tarafından SORUMLU SIFATIYLA ödemesi sorumluluğunu yüklemiştir. Maliye Bakanlığı 15. Seri Nolu KDV Genel Tebliği ile sorumlu sıfatıyla KDV’ nin nasıl ödeneceği konusunda açıklık getirmiştir.



Buna göre, KDV sorumlusu olan mükellefler, yurt dışından almış oldukları ve KDV’ ye tabi olan hizmetlerin brüt değerleri üzerinden KDV hesaplayacak ve 2 nolu KDV beyannamesi ile beyan edip yasal süresinde ödeyeceklerdir. Yani yapılan ödeme aynı zamanda stopaja tabi ise KDV matrahı stopaj dahil brüt değer olacaktır. Sorumlu sıfatı ile ödenen bu vergiler aynı zamanda 1 nolu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılır. Ancak indirilecek bu KDV’ lerin KDV 30.maddedeki indirim konusu yapılamayacak KDV arasında yer almaması gerekir. Hizmet bedelleri ödenirken ortaya çıkan kur farkları için KDV hesaplanmayacağı konusunda Maliye Bakanlığının verdiği görüşler mevcuttur.



SONUÇ: Dünya ekonomisinin her geçen global hale gelmesi, uzakların yakınlaşması, iletişim ve ulaşım araçlarının çok hızlı gelişmesi, ülkeler arasında ticaretin her geçen gün çoğalmasına neden olmaktadır. Yukarıdaki tespitten ülkemizi de soyutlamak mümkün değildir. Bu nedenle yurt dışından her geçen gün mal ve hizmet alımları artmaktadır. Mal alımları gümrük işlemlerine tabi olduğu için vergilemede bir sorun bulunmamaktadır. Ancak hizmet alımlarında durum farklıdır. Vergi kanunlarımız hizmet alımlarında stopaj ve katma değer vergisi sorumluluğu getirmektedir. Bu sorumluluğun doğması için yurt dışından alınan hizmetin Gelir ve Kurumlar Vergilerince stopajın konusuna girmesi, ayrıca KDV’ nin de konusuna girmesi ve vergiden istisna edilmiş olmaması gerekmektedir. Hizmetin teslimi belge üzerinde yazılı tarih kabul edildiğinden, belgelerin geç ulaşması halinde pişmanlıkla beyan edilmesi yerinde olur. Belgelerin geç teslim edilmesi halinde teslim tarihinin ispatı sorumlu olan mükellefe ait olacaktır. Her halde sorumlu sıfatıyla ödenecek KDV’ nin indirim konusu yapılabilmesi için ödeme yapılan yılı aşmaması gerekir. Ödemelerin ise banka yoluyla yapılması gerekir.