3 Ağustos 2010 Salı

Zamanaşımına yeni düzenleme

Zamanaşımına yeni düzenleme

|Akşam Gazetesi| |03.08.2010|







Zamanaşımı, herhangi bir edim için talepte bulunmanın belirli süreye bağlandığı durumlarda sürenin dolmasını ifade eder. Zamanaşımı, özel hukukta borçlu tarafından ileri sürülmek zorundadır. Vergi hukukunda ise mükellefin başvurusu olmaksızın hüküm ifade eder.



Mükellefle devlet arasında ortaya çıkan borç-alacak ilişkisini sona erdiren sebeplerden birisi de zamanaşımıdır. Zamanaşımına uğramış bir vergi borcu, mükellef tarafından ödenmek zorunda değildir.



Vergi hukukunda iki tür zaman aşımı düzenlenmiştir. Bunlardan ilki, Vergi Usul Kanunu'nda düzenlenen 'tarh ve tebliğ zamanaşımı' diğeri ise Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da düzenlenen 'tahsil zamanaşımıdır'. Tarh ve tebliğ zamanaşımı, vergi alacağının vergi dairesince bir daha tebliğ ettirebilme yetkisini ortadan kaldırır.



SÜRE GEÇMEKLE BORÇ ORTADAN KALKMAZ

Vergi borçlarının zamanaşımına uğraması konusu kamuoyunda çoğu zaman yanlış değerlendiriliyor. Konu hakkında kulak dolgunluğu düzeyinde bilgiye sahip olanlar, 5 yıl geçtiğinde borcun 'otomatik' olarak ortadan kalktığını sanıyor. Oysa tarh ve tebliğ zamanaşımı bazı sebeplerle durmaktadır.

Zamanaşımının durması, işleyen sürenin bir olay sebebiyle yerinde sayması, sebep ortadan kalkınca kaldığı yerden devam etmesi anlamına geliyor. Zamanaşımını durduran sebeplerden birisi, matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasıydı. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. İptal kararının yürürlüğe girmesi için altı aylık süre verildi. (Anayasa Mahkemesi'nin 15.10.2009 tarih ve E: 2006/124, K:

2009/146 sayılı Kararı; 08.01.2010 tarih ve 27456 sayılı Resmi Gazete)



YENİ DÜZENLEME

İptal kararının ardından gecikmeli de olsa konu, kamuoyunda torba yasa olarak bilinen ve 1 Ağustos 2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6009 sayılı Kanunla tekrar düzenlendi. 1.7.2010 tarihinden geçerli olmak üzere 1.8.2010 tarihinde yürürlüğe giren yeni düzenleme sonrası, Vergi Usul Kanunu'nun 114. maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki gibi oldu:

'Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hal ve takdirde bir yıldan fazla olamaz.'



Yani, takdir komisyonundaki bekleme süresinin zamanaşımına olan etkisine sınır konulmuş oldu. Ayrıca, halen takdir komisyonlarında bulunan dosyalar için de hukuka uygunluğu tartışmalı bir geçici düzenleme yapıldı. Vergi Usul Kanunu'na eklenen geçici 28. maddede yer alan düzenlemenin hukuka uygun olmayan yönlerini başka bir yazımızda ele alacağız.

Geriye dönük olarak 1.7.2010 tarihinden geçerli olmak üzere 1.8.2010 tarihinde yürürlüğe giren geçici düzenlemeye göre;

'1.1.2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmiş olup, komisyonca takdir edilen matrah üzerinden 31.12.2012 tarihine kadar tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Bu hüküm, 374. maddede yer alan ceza kesmede zamanaşımı açısından da uygulanır.'