14 Aralık 2011 Çarşamba

Lalalık

Lalalık-Ustalık-Mentorluk ve Koçluk

Hepimizin;  başı sıkıştığında, kapısını çaldığımız, akıl danıştığımız bir yol göstericiye, bir ustaya, bir mentora veya eski günlerde Lala’ya ya da günümüzde Koç’a ihtiyacımız vardır.

Bugün yönetim dünyasının en popüler konuları bu uygulamalardır. Çalışanların performanslarını yükseltmek, yöneticilerin yeteneklerini geliştirmek ve kişisel gelişim sürecini hızlandırmak için kullanılan yöntemlerin başında gelmektedir. Bu nedenle hem kişisel hem de kurusal olarak başarının artmasına büyük rolü vardır.

Geçmişte kütüphaneler dolusu kitapların anlatamadığını, hiçbir okulun öğretemediğini hayat derslerini birkaç cümle ile sunuveren birileri olmuştur. Bilginin hızlı bir şekilde yayıldığı günümüzde sırları aktaracak deneyim ve birikimlerini paylaşacak daha önce aynı yollardan geçmiş birilerine ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu uygulamaların yönetim dünyasındaki kullanımlarından ve faydalarından bahsetmeden önce tarihteki hikayelerini anlatmak daha anlamlıdır.

-          Taş Devrinde, mağaraya resim yapan, çakmak taşı yapan kişilerin genç insanlara bu yetenekleri kazanması için eğittikleri bulgularına rastlandığı Arkeologlar tarafından belirtilmektedir.

-          Mentorluğun tarihçesi yaklaşık 3000 yıl önce Yunan Mitolojisinde de akıl hocalığı görülmektedir.

-         Mentorlugun Tarihçesi

İzmirli kör bir şair olan Homeros’un anlattığı Odysseia destanında Truva  savaşına katılmak için yola çıkan İthaka Kralı  Odysseia’a ne zaman döneceği  oğlu Telemachus’un eğitimi için arkadaşı Mentor’a emanet eder ve “ona bildiğin her şeyi öğret der.” Ayrıca bilgelik tanrıçası Athena  tarafından sevildiği için Athena  Telemachus’la ilgilenmek için Mentor kılığına girdiği de  söylenir. Günümüze kadar gelen ilk edebi eserdir.

Mentor kelimesinin bu günkü anlamında kullanılması 1750 yıllarda filozof Fenelon’a dayanır.

Mentor: öğrenme sürecinde olan ve gelişimlerine destek veren değerli biri için de kullanılır. Yani mesleğe yeni girenlerin deneyimlilerden icazet alması veya kendisinden daha genç ve deneyimsiz birine yol göstererek onun, yolunu bulmasına yardımcı olur. Günümüzde özellikle iş hayatında kullanılır. Kişilerin mesleki alanlarda gelişmesini sağlarken kişisel gelişmesine de katkı sağlar.hoca ve talebesi vardır.

Koçluğun Tarihçesi

(Coanching) koçluk sözcüğü ilk olarak 1500’lü yıllarda kıymetli eşyaların taşınmasında faydalanılan  ulaşım araçlarına denirmiş. 1990’lı yıllara gelindiğinde A.B.D ve İngiltere’de başka bir kimliğe bürünmüş. Önce basketbol sporunda ve ardından da iş dünyasında en sık kullanılan sözcük olmuştur.

Koç, kişilerin bireysel ve mesleki hedefler koyarak bunların uygulanmasını sağlar. Ekip çalışması ve hedefe odaklanmak, en iyisi olmak gibi ilkeleri spor koçluğundan alınmıştır. Koçluk, geçmişi değiştirmeden nedenlerle geçmişe değil daha çok geleceğe (nasıllarla geleceğe)yöneliktir. Koç, hatalara ve eksiklere odaklanmaktansa , güçlü özellikleri ve geçmiş başarıları vurgulayarak kişiyi başarıya doğru .......  koçlar sorunların çözümünde danışanlara direkt olarak sunmak yerine çözümü kendi başlarına bulmaları yoluna gitmelidir. Yeni, koçlar yardımcı olacak iç ve dış kaynakları tespit eder. Takip edilecek yoldan çıkmamanızı yolda kalmayı sağlar. Bu ne yapılacağı, nasıl yapılacağı anlamına gelmez.

Bunun bir hikayesi de vardır. Küçük Ahmet babasıyla çiftlikte iken başı boş bir at görürler, Ahmet babasına atın sahibinin kim olduğunu ve nereden bulabileceklerini sorar, babası; “at biliyordur” der. Ve atı önlerine katıp yola çıkarlar. At zaman zaman otlamak için kenarlarda durup, tarlalara girince baba atı tekrar yola koyar. Bir süre sonra bir çiftliğe varırlar. Atın sahibi koşarak gelir ve sorar: “bu atın benim olduğunu nereden anladınız? “der.  “Biz bilmiyorduk at biliyordu. Biz sadece onun yolda kalmasını sağladık ve hedefe ulaştık .”Günümüzde hayat dersleri sunan bu bilge kişilere kimi Koç diyor, kimi Mentor diyor, ama bazılarımız Lala diyor.

Lalalığın Tarihçesi

Lalalık Selçuklular döneminden Osmanlıların son dönemine kadar devam etmiştir. Selçuklular döneminde Atabeyler vardı.

Lala deyimini sadece şehzade yetiştiren kişi olarak biliyoruz ama hayır her yöneticinin bir lalası vardır. Osmanlılarda lalalar, padişahların belli bir yaşa gelen erkek evlatlarını yanlarında annesi,hocaları, koruyucu askerleri ve diğer görevliler olduğu halde sancağa gönderilir. Buna “sancağa çıkma” denirdi. Sancak eyalet sistemiyle yönetilen Osmanlı Devletin ve kendisine bağlı ilçe ve köyleri bulunan vilayetlerle, ilçe arası bir idari birimdir.

Geleceğin hükümdarını yetiştirmek üzere görevlendirilen bu kişilere mümtaz şahsiyetler arasından seçilirdi. Bazen birden fazla Lala görevlendirilirdi. Kıdemli Lalaya Lala Paşa denirdi. Lala kendisinde ne varsa verirdi ve sırdaştı bunlara Manevi  Önder de denirdi.

Fatih Sultan Mehmet’in – Ebul Vefa Hazretleri

Yavuz Sultan Selim’in – Zenbilli  Efendi

Kanuni’nin – Yahya Efendi

Sultan Ahmet’ in – Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri olduğu gibi.

Üstatlık

Özellikle denetim ve teftiş ekipleri içinde yeni başlayanların eğitiminin en önemli unsuru üstatlardır. Üstat bu meslek gruplarında uzun yıllardır eğitim görmüşlerdir.(belki önce çırak sonra kalfa ve sonunda üstat gibi)

Yani üstat sadece o konuyu bilen bir öğretmendir. Bilgisine ve teorisine saygı duyulan model alınandır. Bu saygı yalnız hiyerarşiden ibaret değil. Bu meslek grubuna mensup olanların bir birlerine sahiplenmesidir.

 

 

Farklar

Koçlukla Mentorluk ve Lalalık arasındaki farklar.

Koç büyük çoğunlukla kişinin yöneticisidir ve aralarında ast-üst ilişkisi vardır.

Mentor kişiyle iç ilişkisi yoktur. Farklı bir kurumdan bile olabilir. Koçlukta yönetici tüm astlarını geliştirir. Mentorlukte ise mentorluk alan (öğrenci  mentee) talebi ve seçimi ile oluşur ve gönüllü bir deneyim aktarımıdır güvene ve saygıya dayanır.

Lala ise kendinde ne varsa verir.

Üstatlık ile mentorluk arasında bir nevi yakınlık mevcuttur. Ama farklılıkları da vardır.

Koç çalışanı ile birlikte onun gelişimi için neler yapabileceğini konuşur ve birlikte karar verirler. Mentor ise deneyimlerini olumlu olumsuz yönleri ile aktarır. İş yaşamında koçluk çalışanların tavır ve tutumları ile ilgilenir. İş yaşamında mentorluk ise çalışanın potansiyelini ortaya çıkarmayı ve geliştirmeyi hedeflemektedir.  Koçluğun mentorlukla eş anlamlı kullanıldığı sanılmakta aralarındaki farkların ne olduğu konusunda karışıklık olduğu gözlenmektedir.

Peki koçluğun mentorluğun danışmanlıktan farkı nedir? Koçlukla mentorluk ve danışmanlıkta psikoterapiyle karıştırılır. Bunların ortak özellikleri varsa da farklılıkları da vardır. Koçluk danışmalığa yakındır. Ancak koç danışmalığın aksine amaçlanan hedefe ulaşana kadar çalışmayı sürdürür. Danışman koçluk psikoterapi değildir. Sorunlarla uğraşmaz. Koçluk ilkeleri spor(basketbol)koçluğundan alınmıştır.

İşin Eğitimi

Koçluk ve Mentoluk için tek ve standart eğitim olmamakla beraber yönetim, Liderlik, Danışmanlık ve Psikolojik rehberlik konularında eğitim almalı ve sonra tüm yenilikleri takip etmelidir.

International  Coaching  Federation (ICF) veya European Mentoring And Coaching Counsil tarafından tavsiye edilen ve en az 750 saat pratik deneyime sahip olan, olanlar belge alabiliyor. Ülkemizde ben koçum diyen ve koçluk yapanlar bulunmaktadır. Aslında eğitimi tamamlayan herkes koç olamıyor. İş ve yaşam deneyimi olması, dinleme ve analiz etme yeteneği gelişmiş olması uyumlu ve anlayışlı olmalı.

Mentotluk programı en kısa 18 ay çoğu kez 3 yıl sürmeli. Lider yetiştirme programları koçluk uygulamalarının yanı sıra mentorluk programlarının uygulamaya konmaktadır.

KOÇLUK İNSAN YAŞAMINDA Kİ HER ALANDA YAPILABİLİR.

Örnegin MUHASEBE KOÇLUGU

Etkin koç vizyonu olan, misyonuna sahip çıkan, motivasyonu yüksek, sürekli öğrenen ve öğreten, kaliteli iletişimi, hayat biçimi haline getirmiş kişidir. Yani sonuç alabilen bir öğrenci olmak gerekir. Öğrenmek 4 basamakla gerçekleşir.

1-      Bilinçsiz Yetersizlik: Ne bilgi ne tecrübesi yok. Oto süremiyor.

2-      Bilinçli Yetersizlik:  Bilgisi var tecrübesi yok. Nasıl oto süreceğini biliyor ama kullanmamış.

3-      Bilinçli Yeterlilik: kişi ustalaşmıştır. Bilinci ve tecrübesi artmış oto sürerken aşırı dikkatlidir. Direksiyona yapışmıştır henüz usta değildir.

4-      Bilinçsiz Yeterlilik: iyice ustalaştığından sezgileri ile otomatik olarak yaptığı işler olmuştur. Oto sürerken motoru dinler, dikiz aynasına bakar. Yani ustalaşmıştır.