24 Haziran 2010 Perşembe

YENİ ÇEK KANUNU İLE YAPILAN DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE ÇEKLERDE REESKONT

YENİ ÇEK KANUNU İLE YAPILAN DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE ÇEKLERDE REESKONT



UYGULAMASI







Tarih: 22.06.2010



I. GİRİŞ



Bilindiği üzere meclisin uzun süredir üzerinde çalıştığı Çek Kanunu, 20 Aralık 2009 tarih ve 27438 sayılı Resmi



Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 5941 sayılı Çek Kanunu; çek defterlerinin içeriklerine, çek



Düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması



Önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere



Aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımları belirlemektedir.



Çekte hapis cezasının kalkması basta olmak üzere bu gibi bir çok yenilik getiren yeni çek kanunu ile değişen en



Önemli unsurlardan biri de şüphesiz çeke vade kavramının resmen kazandırılmış olmasıdır.



Yazımızın konusunu idare ile mükellef arasında ihtilaflara neden olan reeskont uygulamasının yeni dönemde



Çeklerin 5941 sayılı Çek Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle vade kavramını kazanmasıyla senetli alacak ve



Borçlar gibi reeskonta tabi tutulmasının mümkün olup olmadığı oluşturmaktadır.



II. ÇEKİN TİCARİ HAYATIMIZDA KULLANIM ŞEKLİ



Türk Ticaret Kanunu’nun 707. Maddesinde çekin görüldüğünde ödeneceği, buna aykırı herhangi bir kaydın



Yazılmamış hükmünde olacağı, keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çekin



İbraz günü ödeneceği hükmedilerek çeke bono ve poliçeden farklı bir nitelik kazandırılmıştır. 3167 sayılı Çekle



Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4. Maddesinde, çekle isleyen



Hesabın bulunduğu banka şubesinin ibraz edildiği anda karşılığı bulunan çeki ödemek mecburiyetinde olduğu, 16.



Maddesinde ise keşide tarihinden önce ibraz edilen çekin yeterli karşılığı bulunmadığı gerekçesi ile ödenememesi



Halinde keşidecilerin hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir. Yani “Çekle Ödemelerin düzenlenmesi ve Çek



Hamillerinin Korunması Hakkındaki mülga 3167 sayılı kanun” ile Ticaret kanunu birbirine paralel hükümler



İçermektedir. TTK 707. Madde ile mülga 3167 sayılı kanunun 4. Maddesinde; her ne kadar keşide günü olarak



Gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çekin ibraz günü ödeneceği belirtilmişse de, ticari hayatımızda



Çekler senet gibi kullanılmakta, çeklerde genellikle keşide tarihi düzenlenme tarihinden sonraki bir tarih



Belirlenerek çeke vade kavramı kazandırılmaktadır. Hal böyle olunca Ticaret Kanunu’ muzda çek, bono ve



Poliçeden farklı olarak düzenlenmiş olsa da uygulamada bono ve poliçe gibi vadeli olarak kullanılmaktadır.



III. ÇEK TE REESKONT UYGULAMASI



VUK’ nün 281 ve 285. Maddelerinde alacak ve borçların mukayyet değer ile değerleneceği, fakat istenilmesi



Durumunda vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine irca



Olunabileceği belirtilmiştir. Bu şekilde senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine getirilmesi



İşlemine pratikte reeskont işlemi denilmektedir. Bir başka ifade ile alacak ve borç senetlerini mukayyet



Değerlerinden, vadelerine ve faiz oranına göre değişen, bir meblağı düşmek suretiyle net bugünkü değere



(değerleme günü-bilânço günü) ulaşılması reeskont işlemini ifade etmektedir. [1]



Bir alacak veya borcun reeskonta tabi tutulabilmesi için alacak veya borcun vade içeren senede bağlı olması



Gerekmektedir. Ticari hayatımızda çekler uygulamada vadeli olarak senet gibi kullanılsa da, reeskonta tabi



Tutulması Gelir idaresi tarafından kabul edilmemektedir. Bu durumla ilgili olarak mükellefler ile idare uzun yıllar



İhtilafa düşmüş, farklı olarak birçok mahkeme kararı verilmiştir. Fakat en son Danıştay Vergi Dava Daireleri



Tarafından çeklerin vergi kanunları bakımından reeskonta tabi tutulmasının mümkün bulunmadığına dair verilen



Karar neticesinde tartışmalar son bulmuştur.[2] Söz konusu kararda özetle su şekildedir;







“Türk Ticaret Kanununda kambiyo senetleri arasında yer almakla birlikte çekin, yasal olarak vade ve faiz kaydı



Taşımasının mümkün olmaması, muhatap tarafından görüldüğü anda karşılığının ödenmesinin zorunlu bulunması



Nedeniyle bono ve poliçeden farklı nitelik taşıdığı ve sadece nakit ödeme aracı olarak işlem görmesi gerektiği



Sonucuna ulaşılmaktadır. Uygulamada çekin çeşitli sebeplerle vadeli düzenlenmiş olması, adına çek düzenlenen



Yükümlünün ancak değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması



Öngörülen 213 sayılı Yasanın 281 inci maddesindeki düzenlemeden yararlandırılmasına olanak



Vermeyeceğinden, ısrar kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. ”



28.02.2009 tarih ve mükerrer 27155 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5838 sayılı Bazı



Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanununun 18. Maddesi ile 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin



Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun’a” Geçici 2. madde eklenerek, bir çekin



31.12.2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek üzere bankaya ibrazının geçersiz



Olacağı, hüküm altına alınmıştır. Bu değişiklik, vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulup tutulmayacağı konusunda



Yapılmış olan tartışmaların tekrar canlanmasına neden olmuştur. Fakat Gelir idaresi bu tartışmaları uzatmamış;



18 inci maddenin gerekçesinin, çeklerin zamanında ödenememesi sonucunda ticari hayatta karşılaşılan sorunlara



Ve mağduriyetlere çözüm üretilmesi, dolayısıyla çeklerin bono ve poliçeler gibi vadeli senet haline getirilmesi



Amaçlanmamış olması sebebiyle çeklerin vergi kanunları bakımından reeskonta tabi tutulmasının mümkün



Bulunmadığına dair bir sirküler yayınlayarak tartışmalara son vermiştir.[3] Söz konusu sirküler özetle su şekildedir;



“Uygulamada birliğin sağlanması amacıyla, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, 5838 sayılı Kanunla



Yapılan düzenlemenin amacının, çeke vade konulması ya da ileri tarihli çek düzenlemesinin sağlanması olmayıp,



Madde hükmü ile belirlenen tarihe kadarki süreç zarfında, çeklerin kullanılmasıyla ilgili olarak ticari hayatta



Karşılaşılan sorunların ve bu sebeple yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi ve sadece çekin tahsilinin üzerindeki



Keşide tarihinden önce olamayacağına yönelik olmasıdır.



Bu nedenle, çekin ödeme aracı olmasından dolayı senet olarak kabul edilmesi imkân dâhilinde bulunmadığından



5838 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle yapılan düzenlemeye uyan çeklere de reeskont uygulanması mümkün



Değildir.”



IV. 5941 SAYILI ÇEK KANUNU’NUN DÜZENLEMELERİ NETİCESİNDE ÇEKTE REESKONT UYGULAMASI



MÜMKÜN OLABİLİRİMİ?



5941 sayılı yeni çek kanunu; çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin



Korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile



Çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak



Yaptırımları belirlemektedir.



Çekte hapis cezasının kalkması basta olmak üzere bu gibi birçok yenilik getiren yeni çek kanunu ile değişen en



Önemli unsurlardan biri de şüphesiz kanunun “ibraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme



Cezası” baslıklı 3. Maddesinin 8. fıkrası ile çeke vade kavramının resmen kazandırılmış olmasıdır. TBMM Adalet



Komisyonunda maddeye kanunlaşan sekliyle son fıkra olarak eklenen bent su şekilde düzenlenmiştir;



“Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707



Enci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip



Yapılamaz. ileri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme



Tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.”



Bu değişikliğin gerekçesi TBMM Adalet Komisyonu Raporunda su şekilde açıklanmıştır:[4]



“Bu yeni fıkraya göre ileri düzenleme tarihli çeklerin üzerinde yer alan tarihten önce, bankaya ibraz edilmesi ve



Karşılığının kısmen veya tamamen bulunmaması halinde, bu çekle ilgili olarak karşılıksızdır işleminin ve hukukî



Takip yapılmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu düzenlemeye göre, ileri tarihli çekle ilgili olarak kambiyo



Senetlerine özgü hukukî takip yoluna başvurulabilmesi için üzerinde yazılı düzenleme tarihi itibarıyla kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve bu Tasarı hükümlerine göre karşılıksızdır işlemi yapılması gerekmektedir.”







Yukarıdaki bent hükmüne göre, ileri tarihli çek, üzerinde yazılı keside tarihinden önceki bir tarihte karşılığı tahsil



Edilmek amacıyla bankaya ibraz edildiğinde, eğer hesapta para bulunuyorsa, ibraz eden hamile çekin karşılığı



Ödenecektir. Buna karşılık, hesapta para mevcut değilse, bu çekle ilgili olarak, üzerinde yazılı keşide tarihinden



Önceki bir tarihte karşılığı tahsil edilmek amacıyla bankaya ibraz edildiği için, “karşılıksızdır” işlemi



Yapılmayacaktır. Dolayısıyla, üzerinde yazılı keşide tarihinden önceki bir tarihte karşılığı tahsil edilmek amacıyla



Bankaya ibraz edilen ve hesapta karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak hukuki takip yapılamaz. Çek bedeliyle ilgili



Olarak hukuki takip yoluna gidilebilmesi için, “çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde



Bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.”



V. SONUÇ



Türk Ticaret Kanunu’nda çekin görüldüğünde ödeneceği ve çekte vade olmadığı yönündeki hükümlere benzer



Hükümler içeren 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun



5941 sayılı yeni Çek Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle yürürlükte kaldırılmış bulunmaktadır. Mülga 3167 sayılı



Kanun” ile Ticaret kanunu birbirine paralel hükümler içermektedir. Çekte hapis cezasının kalkması basta olmak



Üzere bu gibi birçok yenilik getiren yeni çek kanunu ile değişen en önemli unsurlardan biri de; keşide tarihinden



Önce ibraz edilen çeklerin karşılığının bulunmaması halinde hukuki takip yapılmasının mümkün bulunmadığı



Seklindeki düzenleme ile çeke vade kavramının resmen kazandırılmış olmasıdır.



Çekte reeskont uygulaması uzun yıllar idare ile mükellef arasında tartışmalara neden olmuştur. Danıştay Vergi



Dava Daireleri tarafından çekte reeskont uygulamasının mümkün bulunmadığı yönünde verilen karar ile



Tartışmalar son bulmuştur. 5838 sayılı Kanun’un 18. Maddesinde yer alan “bir çekin 31.12.2009 tarihine kadar,



Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek üzere bankaya ibrazının geçersiz olacağı” hükmü ile yeniden



Alevlenen tartışmalara bu defa Gelir ideresi yayınladığı VUK 41 notu sirküleri ile son vermiştir.



Fakat bu defa durum çok farklıdır. Çünkü yeni kanun ile çeke vade hükmü resmen kazandırılmıştır. Gelir idaresi



41 nolu VUK sirkülerinde; çeke vade kavramının geçici olarak kazandırıldığı, asıl amacın ekonomik krizin



Etkilerinin azaltılmak olduğu gerekçesi ile kabul etmediği çekte ikinci kırdırma uygulamasını yeni kanun çerçevesinde



Nasıl değerlendirecektir? Maliye Bakanlığı ya da Gelir _deresi Başkanlığı’nın yapacağı düzenlemeleri herkes gibi



Biz de merakla bekliyoruz