YENİ ÇEK KANUNU İLE YAPILAN DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE ÇEKLERDE REESKONT
UYGULAMASI
Tarih: 22.06.2010
I. GİRİŞ
Bilindiği üzere meclisin uzun süredir üzerinde çalıştığı Çek Kanunu, 20 Aralık 2009 tarih ve 27438 sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 5941 sayılı Çek Kanunu; çek defterlerinin içeriklerine, çek
Düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması
Önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere
Aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımları belirlemektedir.
Çekte hapis cezasının kalkması basta olmak üzere bu gibi bir çok yenilik getiren yeni çek kanunu ile değişen en
Önemli unsurlardan biri de şüphesiz çeke vade kavramının resmen kazandırılmış olmasıdır.
Yazımızın konusunu idare ile mükellef arasında ihtilaflara neden olan reeskont uygulamasının yeni dönemde
Çeklerin 5941 sayılı Çek Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle vade kavramını kazanmasıyla senetli alacak ve
Borçlar gibi reeskonta tabi tutulmasının mümkün olup olmadığı oluşturmaktadır.
II. ÇEKİN TİCARİ HAYATIMIZDA KULLANIM ŞEKLİ
Türk Ticaret Kanunu’nun 707. Maddesinde çekin görüldüğünde ödeneceği, buna aykırı herhangi bir kaydın
Yazılmamış hükmünde olacağı, keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çekin
İbraz günü ödeneceği hükmedilerek çeke bono ve poliçeden farklı bir nitelik kazandırılmıştır. 3167 sayılı Çekle
Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4. Maddesinde, çekle isleyen
Hesabın bulunduğu banka şubesinin ibraz edildiği anda karşılığı bulunan çeki ödemek mecburiyetinde olduğu, 16.
Maddesinde ise keşide tarihinden önce ibraz edilen çekin yeterli karşılığı bulunmadığı gerekçesi ile ödenememesi
Halinde keşidecilerin hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir. Yani “Çekle Ödemelerin düzenlenmesi ve Çek
Hamillerinin Korunması Hakkındaki mülga 3167 sayılı kanun” ile Ticaret kanunu birbirine paralel hükümler
İçermektedir. TTK 707. Madde ile mülga 3167 sayılı kanunun 4. Maddesinde; her ne kadar keşide günü olarak
Gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çekin ibraz günü ödeneceği belirtilmişse de, ticari hayatımızda
Çekler senet gibi kullanılmakta, çeklerde genellikle keşide tarihi düzenlenme tarihinden sonraki bir tarih
Belirlenerek çeke vade kavramı kazandırılmaktadır. Hal böyle olunca Ticaret Kanunu’ muzda çek, bono ve
Poliçeden farklı olarak düzenlenmiş olsa da uygulamada bono ve poliçe gibi vadeli olarak kullanılmaktadır.
III. ÇEK TE REESKONT UYGULAMASI
VUK’ nün 281 ve 285. Maddelerinde alacak ve borçların mukayyet değer ile değerleneceği, fakat istenilmesi
Durumunda vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine irca
Olunabileceği belirtilmiştir. Bu şekilde senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine getirilmesi
İşlemine pratikte reeskont işlemi denilmektedir. Bir başka ifade ile alacak ve borç senetlerini mukayyet
Değerlerinden, vadelerine ve faiz oranına göre değişen, bir meblağı düşmek suretiyle net bugünkü değere
(değerleme günü-bilânço günü) ulaşılması reeskont işlemini ifade etmektedir. [1]
Bir alacak veya borcun reeskonta tabi tutulabilmesi için alacak veya borcun vade içeren senede bağlı olması
Gerekmektedir. Ticari hayatımızda çekler uygulamada vadeli olarak senet gibi kullanılsa da, reeskonta tabi
Tutulması Gelir idaresi tarafından kabul edilmemektedir. Bu durumla ilgili olarak mükellefler ile idare uzun yıllar
İhtilafa düşmüş, farklı olarak birçok mahkeme kararı verilmiştir. Fakat en son Danıştay Vergi Dava Daireleri
Tarafından çeklerin vergi kanunları bakımından reeskonta tabi tutulmasının mümkün bulunmadığına dair verilen
Karar neticesinde tartışmalar son bulmuştur.[2] Söz konusu kararda özetle su şekildedir;
“Türk Ticaret Kanununda kambiyo senetleri arasında yer almakla birlikte çekin, yasal olarak vade ve faiz kaydı
Taşımasının mümkün olmaması, muhatap tarafından görüldüğü anda karşılığının ödenmesinin zorunlu bulunması
Nedeniyle bono ve poliçeden farklı nitelik taşıdığı ve sadece nakit ödeme aracı olarak işlem görmesi gerektiği
Sonucuna ulaşılmaktadır. Uygulamada çekin çeşitli sebeplerle vadeli düzenlenmiş olması, adına çek düzenlenen
Yükümlünün ancak değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması
Öngörülen 213 sayılı Yasanın 281 inci maddesindeki düzenlemeden yararlandırılmasına olanak
Vermeyeceğinden, ısrar kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. ”
28.02.2009 tarih ve mükerrer 27155 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5838 sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanununun 18. Maddesi ile 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin
Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun’a” Geçici 2. madde eklenerek, bir çekin
31.12.2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek üzere bankaya ibrazının geçersiz
Olacağı, hüküm altına alınmıştır. Bu değişiklik, vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulup tutulmayacağı konusunda
Yapılmış olan tartışmaların tekrar canlanmasına neden olmuştur. Fakat Gelir idaresi bu tartışmaları uzatmamış;
18 inci maddenin gerekçesinin, çeklerin zamanında ödenememesi sonucunda ticari hayatta karşılaşılan sorunlara
Ve mağduriyetlere çözüm üretilmesi, dolayısıyla çeklerin bono ve poliçeler gibi vadeli senet haline getirilmesi
Amaçlanmamış olması sebebiyle çeklerin vergi kanunları bakımından reeskonta tabi tutulmasının mümkün
Bulunmadığına dair bir sirküler yayınlayarak tartışmalara son vermiştir.[3] Söz konusu sirküler özetle su şekildedir;
“Uygulamada birliğin sağlanması amacıyla, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, 5838 sayılı Kanunla
Yapılan düzenlemenin amacının, çeke vade konulması ya da ileri tarihli çek düzenlemesinin sağlanması olmayıp,
Madde hükmü ile belirlenen tarihe kadarki süreç zarfında, çeklerin kullanılmasıyla ilgili olarak ticari hayatta
Karşılaşılan sorunların ve bu sebeple yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi ve sadece çekin tahsilinin üzerindeki
Keşide tarihinden önce olamayacağına yönelik olmasıdır.
Bu nedenle, çekin ödeme aracı olmasından dolayı senet olarak kabul edilmesi imkân dâhilinde bulunmadığından
5838 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle yapılan düzenlemeye uyan çeklere de reeskont uygulanması mümkün
Değildir.”
IV. 5941 SAYILI ÇEK KANUNU’NUN DÜZENLEMELERİ NETİCESİNDE ÇEKTE REESKONT UYGULAMASI
MÜMKÜN OLABİLİRİMİ?
5941 sayılı yeni çek kanunu; çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin
Korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile
Çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak
Yaptırımları belirlemektedir.
Çekte hapis cezasının kalkması basta olmak üzere bu gibi birçok yenilik getiren yeni çek kanunu ile değişen en
Önemli unsurlardan biri de şüphesiz kanunun “ibraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme
Cezası” baslıklı 3. Maddesinin 8. fıkrası ile çeke vade kavramının resmen kazandırılmış olmasıdır. TBMM Adalet
Komisyonunda maddeye kanunlaşan sekliyle son fıkra olarak eklenen bent su şekilde düzenlenmiştir;
“Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707
Enci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip
Yapılamaz. ileri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme
Tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.”
Bu değişikliğin gerekçesi TBMM Adalet Komisyonu Raporunda su şekilde açıklanmıştır:[4]
“Bu yeni fıkraya göre ileri düzenleme tarihli çeklerin üzerinde yer alan tarihten önce, bankaya ibraz edilmesi ve
Karşılığının kısmen veya tamamen bulunmaması halinde, bu çekle ilgili olarak karşılıksızdır işleminin ve hukukî
Takip yapılmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu düzenlemeye göre, ileri tarihli çekle ilgili olarak kambiyo
Senetlerine özgü hukukî takip yoluna başvurulabilmesi için üzerinde yazılı düzenleme tarihi itibarıyla kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve bu Tasarı hükümlerine göre karşılıksızdır işlemi yapılması gerekmektedir.”
Yukarıdaki bent hükmüne göre, ileri tarihli çek, üzerinde yazılı keside tarihinden önceki bir tarihte karşılığı tahsil
Edilmek amacıyla bankaya ibraz edildiğinde, eğer hesapta para bulunuyorsa, ibraz eden hamile çekin karşılığı
Ödenecektir. Buna karşılık, hesapta para mevcut değilse, bu çekle ilgili olarak, üzerinde yazılı keşide tarihinden
Önceki bir tarihte karşılığı tahsil edilmek amacıyla bankaya ibraz edildiği için, “karşılıksızdır” işlemi
Yapılmayacaktır. Dolayısıyla, üzerinde yazılı keşide tarihinden önceki bir tarihte karşılığı tahsil edilmek amacıyla
Bankaya ibraz edilen ve hesapta karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak hukuki takip yapılamaz. Çek bedeliyle ilgili
Olarak hukuki takip yoluna gidilebilmesi için, “çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde
Bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.”
V. SONUÇ
Türk Ticaret Kanunu’nda çekin görüldüğünde ödeneceği ve çekte vade olmadığı yönündeki hükümlere benzer
Hükümler içeren 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun
5941 sayılı yeni Çek Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle yürürlükte kaldırılmış bulunmaktadır. Mülga 3167 sayılı
Kanun” ile Ticaret kanunu birbirine paralel hükümler içermektedir. Çekte hapis cezasının kalkması basta olmak
Üzere bu gibi birçok yenilik getiren yeni çek kanunu ile değişen en önemli unsurlardan biri de; keşide tarihinden
Önce ibraz edilen çeklerin karşılığının bulunmaması halinde hukuki takip yapılmasının mümkün bulunmadığı
Seklindeki düzenleme ile çeke vade kavramının resmen kazandırılmış olmasıdır.
Çekte reeskont uygulaması uzun yıllar idare ile mükellef arasında tartışmalara neden olmuştur. Danıştay Vergi
Dava Daireleri tarafından çekte reeskont uygulamasının mümkün bulunmadığı yönünde verilen karar ile
Tartışmalar son bulmuştur. 5838 sayılı Kanun’un 18. Maddesinde yer alan “bir çekin 31.12.2009 tarihine kadar,
Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek üzere bankaya ibrazının geçersiz olacağı” hükmü ile yeniden
Alevlenen tartışmalara bu defa Gelir ideresi yayınladığı VUK 41 notu sirküleri ile son vermiştir.
Fakat bu defa durum çok farklıdır. Çünkü yeni kanun ile çeke vade hükmü resmen kazandırılmıştır. Gelir idaresi
41 nolu VUK sirkülerinde; çeke vade kavramının geçici olarak kazandırıldığı, asıl amacın ekonomik krizin
Etkilerinin azaltılmak olduğu gerekçesi ile kabul etmediği çekte ikinci kırdırma uygulamasını yeni kanun çerçevesinde
Nasıl değerlendirecektir? Maliye Bakanlığı ya da Gelir _deresi Başkanlığı’nın yapacağı düzenlemeleri herkes gibi
Biz de merakla bekliyoruz