18 Nisan 2011 Pazartesi

6111 Sayılı Yasa Tatbikatında Ortaya Çıkan Sorunlar

6111 Sayılı Yasa Tatbikatında Ortaya Çıkan Sorunlar

6111 sayılı kısa adıyla “yeni mali yapılandırma yasası” ile ilgili vergi dairelerine müracaatlarda vergi dairelerinde çeşitli bürokratik engeller ile karşı karşıya gelinmektedir. Karşılaşılan engellerden en önemlisi imza, yetki, vekalet, kaşe vs problemler ile ilgili sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Bu çalışmamızda, ortaya çıkan sorunlar ve bu sorunlarla ilgili çözüm önerileri getirilmeye çalışılmaktadır.

1- Dilekçelerin Verilmesi ve Bu Dilekçeler Üzerinde Yaşanan Sorunlar:

Bilindiği gibi, 6111 sayılı yasaya göre düzenlenen dilekçeler daha çok “tip form” şeklinde düzenlenmiş ve yürürlüğe giren 1 Seri Nolu Genel Tebliğe eklice bilgisayar ortamında dizayn edilmiş şablon dilekçelerdir. Dilekçelere baktığımızda EK:1’den başlayıp EK:22’ye kadar bir dizi dilekçe formatı görülmektedir.

Ayrıca her ekin alt açılımlarını içeren örneğin, EK:1/A, 1/B biçiminde de alt dilekçe formatları yer almıştır. Bu dilekçelerin kullanılacağı madde numaraları ve ayrıntılar dilekçe üzerinde yer alan tablolarda şematize edilmiştir. Tabloların yetersizliği nedeniyle her dilekçeye ek ilave liste de eklenebilmektedir. Böylece iş; içinden çıkılmaz bir hal aldığı gibi uygulamada vergi daireleri, dilekçedeki “imza mükellefe ait değildir” diye geri çevirmektedir.

2- Umumi Vekalet ile Mali Müşavir veya Avukatların 6111 sayılı Yasaya Göre Vergi Dairelerine Borç Yapılandırma Müracaatları:

Gerek Avukatlık Yasası hükümlerine göre ve gerekse 3568 sayılı yasaya göre, vergi dairelerinde avukat ve mali müşavirlerin iş takibi yapması mümkündür.

Avukatların umumi vekalet ile vergi davasını açması, davadan feragat etmesi ve davaları başından sonuna kadar her aşamada mahkemelerde ve vergi dairelerinde takip etmesi mümkündür. Bu konuda vergi dairelerinde avukatlara yönelik dilekçelerin engellenmesi ile ilgili işlem yapılamaz.

Diğer yandan, 3568 sayılı yasaya göre, unvan almış ve mükellefi ile sözleşmesi olan bütün meslek mensupları vekaletname ile vergi dairelerinde iş takip etmesi, dilekçe vermesi, borç-taksitlendirme dilekçeleri sonuçlarını takip etmesi, tebellüğ etmesi mümkündür. Bu konuda 6111 sayılı yasaya göre yeni bir vekaletname düzenlenmesine gerek yoktur. Önceden alınmış olan ve geçerliliğini devam ettiren umumi vekaletnameler bu 6111 sayılı yasaya göre yapılacak işlemlerde de geçerlidir.

3- Matrah Artırımı İle İlgili İşlemler:

6111 sayılı yasanın 6,7,8 ve 9. maddelerine göre yapılabilecek, gelir, kurumlar, KDV ve stopaj matrah artırımlarında mükellefin 3568 sayılı yasaya göre unvan almış serbest muhasebecisi, mali müşaviri veya yeminli mali müşaviri şifre, parola ve kullanıcı koduyla bu işlemi internet vergi dairesi üzerinden yapması mümkündür.

Diğer yandan, 3568 sayılı yasa kapsamı dışında kalan ve mali müşaviri ile sözleşme yapma zorunluluğu olmayan mükellefler açısından ise, kendilerinin almış oldukları şifreler varsa bu şifre yardımıyla matrah artırımı yapılabilir. Ya da şirketlerin aldıkları tüzel kişiliğe ait internet şifresi ile matrah artırımı elektronik ortamda yapmaları mümkündür.

Ayrıca, kağıt ortamda da matrah artırımı ile ilgili artırımların vergi dairelerine mükellefler bizzat giderek dilekçe verip, bu taleplerini yapabilirler. Örneğin geçmiş dönemle ilgili vergi kaydı olmayan bir kişi dahi bu şekilde vergi incelemesi riskinden kurtulmak amacıyla vergi dairesine başvurup matrah artırımı yapabilir. Böyle bir mükellefin vergi dairesinden geri çevrilmesi ya da “matrah artırımı” işlemini dijital ortamda yapması ile ilgili herhangi bir zorlama söz konusu değildir. [1]

4-Kimler Matrah Artırımı Yapamaz:

6111 sayılı kanunun 6, 7, 8 ve 9. md hükümlerine göre sahte fatura düzenleme raporu olanlar veya hileli vergi suçu raporu olan mükellefler matrah artırımından yararlanamazlar.

Sahte belge kullananlar ise matrah artırımından yararlanabilirler. Konuyla ilgili bakanlık tarafından verilen bir yazıda da bu durum izah edilmiştir.[2]

5- ÖTV Konusunda Veya Kar Dağıtımı İle İlgili Tevkifat Uygulaması Yönünden Matrah Artırımı Yapılabilir Mi?

Özel Tüketim Vergisi mükellefleri bu konuda matrah artırımı yapmaları olanaksızdır. Yine, 2006 ila 2009 yılları için kar dağıtımına bağlı olarak tevkifat uygulaması yönünden matrah artırımının yapılması mümkün değildir.

6- Dava Aşamasında Olan İhtilaflı Dosyaların 6111 Sayılı Kanunun 3. Maddesinden Yararlanması Hakkında Dilekçe Verilmesi Sorunu:

6111 sayılı yasanın ihtilaflı vergilerle ilgili 3. madde hükmünde yararlanmak için verilecek dilekçelerde davanın aşamasına göre 4/A formatında form dilekçenin tanzimi zorunludur.[3]

1 Nolu ihbarnameye dava açılması sırasında vergi aslı ve cezalarını da ödeyerek dava açan mükellefler bu konuda mahkemeden karar çıkmadan veya karar çıktıktan sonra 6111 sayılı kanunun 3. maddesine göre faydalanıp davalarını geri çektikleri takdirde yapılandırma sonucunda çıkan rakamlara göre önceden yatırdıkları paraları geri alabilirler. (Bkz. 6111 sayılı yasa md.20/1).

Öte yandan, YMM ile tam tasdik sözleşmesi kapsamında daha önceki dönemlere ilişkin rapor düzenlemiş olan mükelleflerin 6111 sayılı yasanın 10, 11 md hükümlerine göre yararlanmaları halinde, raporu tanzim eden YMM’nin sorumluluğu kalmayacaktır.

Diğer yandan, davanın geri çekilmesi, davadan feragat gibi konularda ayrıca davanın devam ettiği mercie müracaat edilmesine lüzum bulunmamaktadır. Vergi dairelerine 4/A dilekçesi ile müracaat edilmesi halinde davanın geri çekildiği kabul edilmektedir.

Vergi daireleri, 4/A dilekçesini alıp, ihtilaflı borcu yapılandırıp, buna göre “ödeme çizelgesini” düzenleyip, mükellefe veya mükellef adına hareket eden kimseye vermektedirler. Bu çizelgede yer alan taksit seçeneğine göre ödemelerin eksiksiz olarak yerine getirilmesi yeterli görülmektedir.

Vergi daireleri aldıkları 4/A dilekçesinin bir örneğini ilgili mahkemeye (vergi, bölge idare veya Danıştay) yollamaları halinde, 6111 sayılı yasanın 3. maddesine göre mahkemelerden karar verilmeye mahal bulunmadığına dair kararlar verilmektedir. Böylece, 6111 sayılı yasaya göre davadan feragat dolayısıyla ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair kararlar verilmektedir.[4]

7- 6111 Sayılı Yasanın Yürürlüğe Girmesinden Önce E-Haciz Yoluyla Veya İhtirazi Kayıtla Tahsil Edilen Paraların Akıbeti:

Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce veya yasanın yürürlüğe girdiği tarihlerde e-haciz veya başka yollarla vergi daireleri tarafından tahsil edilmiş paralar mükelleflerin 6111 sayılı yasaya göre taksitlendirdiği borçlara mahsubu yapılacaktır.

Diğer yandan, mükelleflerin vergi dairelerindeki varsa emanet hesaplarındaki bekleyen paraları da 6111 sayılı yasaya göre ödenecek taksit tutarlarından mahsubu yapılacaktır. Bu nedenle, vergi daireleri tarafından verilen ödeme tabloları üzerinde yer alan rakamların tetkikinde yarar görülmektedir. Herhangi bir mükerrer hesaplama veya hatanın tespiti durumunda dilekçe ile başvurup bu hatanın düzeltilmesi mümkündür. Özellikle mahsup talebi olan mükelleflerin, iade alacağı olan mükelleflerin, tecil-terkin talebi veya düzeltme talebi olan mükelleflerin bu duruma dikkat etmelerinde yarar vardır.[5]

8- Müracaat Süresi İçerisinde 6111 Sayılı Yasadan Faydalananlar İçin Bu Talepten Vazgeçilmesi:

Gelir İdaresince yayımlanan 2011/1 sayılı Genelgede;

a) 6111 sayılı Kanun’un 2 ve 3. maddeleri hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunanların başvuru süresi içinde bu taleplerinden vazgeçmelerinin ya da ödeme seçeneklerini değiştirmelerinin mümkün olduğu,

b) Başvuru sırasında tahsilâta yönelik işlemler nedeniyle açılmış davalardan vazgeçileceği yönünde beyanda bulunulduğu ve bu dilekçelerin vergi dairelerince derhal davanın bulunduğu yargı merciine gönderilerek idarece de başvuruda bulunan mükelleflerle ilgili ihtilafların sürdürülmediği dikkate alındığında, Kanun’dan yararlanmak üzere başvuran mükellefler ile ilgili olarak belirtilen işlemler gerçekleştirildikten sonra ya da idarece ihtilafın sürdürülmeyerek dava açma süresinde dava açılmadığı hallerde mükelleflerin başvurularından vazgeçmelerinin mümkün olmadığı,

c) Pişmanlıkla veya kendiliğinden verilecek beyannamelere, matrah ve vergi artırımına ve stok beyanlarına ilişkin hükümlerinden yararlanmak üzere beyan ve bildirimde bulunanların, bu beyan ve bildirimlerinden vazgeçmelerinin mümkün olmadığı

izah edilmiştir.[6]