22 Temmuz 2008 Salı

İNDİRİMLİ ORANA TABİ İŞLEMLERDE İADE EDİLECEK VERGİNİN


KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNUN 29 UNCU MADDESİNE İLİŞKİN

B.K.K. No
2008/13903
Resmi Gazete Tarihi
19/07/2008
Resmi Gazete No
26941
Kapsam

Karar Sayısı : 2008/13903
Ekli "İndirimli Orana Tabi İşlemlerde İade Edilecek Verginin Hesabına Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlere Ait Katma Değer Vergisinin Dahil Edilmemesine İlişkin Karar"ın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 30/6/2008 tarihli ve 65934 sayılı yazısı üzerine, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 8/7/2008 tarihinde kararlaştırılmıştır.

İNDİRİMLİ ORANA TABİ İŞLEMLERDE İADE EDİLECEK VERGİNİN
HESABINA AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLERE AİT
KATMA DEĞER VERGİSİNİN DAHİL EDİLMEMESİNE
İLİŞKİN KARAR
MADDE 1 - (1) 24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Kararnamenin eki (II) sayılı listenin "B) DİĞER MAL VE HİZMETLER" bölümünün 25 inci sırasında sayılan konaklama tesislerini işleten mükelleflerin, bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihten sonra, söz konusu sıra kapsamındaki indirimli orana tabi işlemlerine ait iade hesabına, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergisi dahil edilmez.
MADDE 2 - (1) Bu Karar yayımını izleyen gün yürürlüğe girer.
MADDE 3 - (1) Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.
“Vergi İdaresince Yapılan Tarhiyatlarda Mükellefin İdari Başvuru Yolları” ve “Vergi Hatalarında Düzeltme İşlemleri ile Pişmanlık ve Islah Hükümlerinin Uygulanması” adında iki adet rehber hazırlanmış olup rehberlerin içeriği özetle şu şekildedir:
1 - Vergi İdaresince Yapılan Tarhiyatlarda Mükellefin İdari Başvuru Yolları:
Vergi idaresince yapılan tarhiyatlarda mükelleflerin idari başvuru yollarından Uzlaşma, Cezalarda İndirim ve Üst Makamlara Başvuru gibi hakların ne şekilde kullanılabileceğine yönelik ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir.
2 - Vergi Hatalarında Düzeltme İşlemleri ile Pişmanlık ve Islah Hükümlerinin Uygulanması:
Vergi hatalarını düzeltme işlemlerinde düzeltmeye konu olmayan vergi uyuşmazlıkları, başlıca vergi hataları ve vergi hatalarının ortaya çıkarılması ile bu hataların düzeltilmesi işlemlerinin yanı sıra pişmanlık ve ıslah hükümlerinin uygulanması konularında ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir.

Gayrimenkul alım-satımlarında gerçek değer


Harçlar Yasası'nın dördüncü kısmında "Tapu ve kadastro harçları" ile ilgili hükümler yer almaktadır. (Madde: 57-70)Tapu ve kadastro harçları, söz konusu yasaya ekli (4) sayılı tarifede yazılı işlemlerden, işlemlerin nevi ve mahiyetine göre, değer esası üzerinden nispi veya maktu olarak alınmaktadır. Bu bağlamda söz konusu tarifede harç hesaplamasında bazı hallerde kayıtlı değerlerin, yine bazı hallerde emlak vergisi değerinin esas alınması öngörülmüştür. Yasanın 63. maddesinde "kayıtlı değer" ile "Emlak Vergisi" değerinin tanımı yapılmış olup, bu tanımlamaya göre yasada sözü edilen "kayıtlı değer" veya "Emlak Vergisi değeri" deyimi Emlak Vergisi Yasası'na göre belirlenen değerdir."Amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında"ki yasanın 11. maddesinin (c) bendi ile Harçlar Yasası'nın 63. maddesinin 2 ve 3. fıkraları değiştirilmiş, "gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu ve kadastro harcı"nın, Emlak Vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden hesaplanması hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, yine söz konusu yasa ile yapılan değişiklik uyarınca "Tapuda yapılan işlemlerden sonra, Emlak Vergisi değerinden daha düşük bir bedel üzerinden harç ödendiğinin veya beyan edilen devir ve iktisap bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının tespit edilmesi halinde, aradaki farka isabet eden harç ikmalen veya re'sen tarh" edilecektir. Bu suretle tarh edilecek tapu ve kadastro harcı için Vergi Usul Yasası'nda varolan vergi ziyaı cezası yüzde 25 nispetinde uygulanacaktır.
Yapılan yeni düzenleme ile gayrimenkul devir ve iktisaplarında gerçek alım-satım bedeli üzerinden tapu harcı tahsil edilmesi esasına geçilmiş olup, söz konusu değişiklikten önce uygulanmakta olan Emlak Vergisi değeri esasına bağlı beyandan vazgeçilmiştir. Bu değişiklik özellikle gayrimenkul devir ve iktisaplarına yönelik olduğundan (4) sayılı tarifenin diğer bentlerine göre yapılacak tapu işlemlerinde ilgili bentte gösterilen değer üzerinden tapu harcı hesaplanacaktır.Bu nedenle 6 Haziran 2008 tarihinden itibaren yapılan ve yapılacak olan gayrimenkul devir ve iktisaplarında gerçek alım-satım bedelinin tapu işlemine yansıtılmadığının tespit edilmesi halinde, alıcı ve satıcı adına cezalı tarhiyat yapılacaktır. Tapulu işlem yapıldıktan sonra, harcın gerçek alım-satım bedelinden daha düşük bir bedel üzerinden beyan edilip ödendiğinin belirlenmesi halinde, aradaki farka isabet eden harç yüzde 25 oranında vergi ziyaı cezası ile birlikte tahsil edilecektir.
Dolayısıyla alıcı ve satıcıların cezalı tarhiyatla karşılaşmamaları için tapuda yapılacak gayrimenkul devir ve iktisap işlemlerinde gerçek alım-satım bedelinden daha düşük bir bedelle işlem yapmama konusunda özen göstermeleri gerekmektedir. Bir başka anlatımla tapu işlemlerinde düşük beyanda bulunmaları halinde hem alıcı, hem de satıcı hakkında işlem yapılacaktır.
Yasal düzenleme gereği, gayrimenkul devir ve iktisaplarında (edinimlerinde), gerçek alım-satım bedelinin tespitine ilişkin takdir komisyonu kararlarına dayalı olarak tarhiyat yapılamayacaktır
Örneğin Bay (A) sahibi bulunduğu gayrimenkulü (B)'ye 17 Temmuz 2008 tarihinde 150 bin YTL karşılığında satmıştır. Söz konusu gayrimenkulün Emlak Vergisi değeri 73 bin YTL'dir. Taraflar tapuda alım-satım bedelini 80 bin YTL olarak beyan etmişler ve bu tutar üzerinden tapu harcını ödemişlerdir. Böyle bir durumda tapuda işleme konu edilen bedel olan 80 bin YTL Emlak Vergisi değerinden yüksek olsa bile gerçek alım-satım bedeli olan 150 bin YTL ile tapuda işlem sırasında beyan edilen değer olan 80 bin YTL arasındaki (150.000-80.000=) 70 bin YTL'lik fark üzerinden hem alıcı, hem de satıcı hakkında cezalı tarhiyat yapılacaktır. Bir başka açıdan örneğin Bayan (Z)'nin konut almak üzere halihazırda arsa olan gayrimenkul üzerinde tesis edilen kat irtifakı sonucu ortaya çıkan arsa payını Bay (D)'den 20 Haziran 2008 tarihinde 300 bin YTL'ye satın almış olduğunu varsayalım. Tapu harcı ise 20 bin YTL üzerinden ödenmiştir. Bu durumda ilk bakılacak olan, söz konusu arsanın Emlak Vergisi değeri olacaktır. Söz konusu arsanın Emlak Vergisi değerinin de örneğin 20 bin YTL olduğunu varsayacak olursak, bu taktirde burada üzerine üzerine kat irtifakı tesis edilmiş olan arsaya inşa edilecek binaya ait bağımsız bölüme isabet eden arsa payının satışı yapılmıştır. Dolayısıyla arsa payının satışının konut satışından bir farkı bulunmamaktadır. Böyle bir durumda arsa payı vasfındaki gayrimenkulün alım-satımında alıcı ve satıcı gerçek satış bedeli üzerinden harç ödeyecektir. Buna göre beyan edilen değer arsa payı için belirlenen Emlak Vergisi değeri olmakla birlikte gerçekte alım-satım bedelini yansıtmamaktadır. Dolayısıyla gerçek alım-satım bedeli ile Emlak Vergisi değeri arasındaki fark (300.000-20.000=) 280 bin YTL üzerinden alıcı ve satıcı adına cezalı tapu harcı tarhiyatı yapılabilecektir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi 6 Haziran 2008 tarihinden itibaren gayrimenkul devir ve edinimlerinde tapu harcının alım-satım değeri üzerinden hesaplanması gerekmektedir.

MAL VE HİZMETLERE UYGULANACAK KATMA DEĞER VERGİSİ ORANLARININ


B.K.K. No
2008/13902
Resmi Gazete Tarihi
19/07/2008
Resmi Gazete No
26941
Kapsam


Karar Sayısı : 2008/13902
24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Kararnameye ektir.
Ekli "Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar"ın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 3/7/2008 tarihli ve 66966 sayılı yazısı üzerine, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 8/7/2008 tarihinde kararlaştırılmıştır.

MAL VE HİZMETLERE UYGULANACAK KATMA DEĞER VERGİSİ ORANLARININ
TESPİTİNE İLİŞKİN KARARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KARAR

MADDE 1- 24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Kararname ile yürürlüğe konulan "Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Karar"ın eki (I) Sayılı Listeye aşağıdaki sıra eklenmiştir.
"15- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca teslimleri katma değer vergisinden istisna olan araçların, faaliyetleri kısmen veya tamamen bu araçların kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olan mükelleflere kiralanması hizmeti,"
MADDE 2- Aynı Kararın eki (II) sayılı listenin "B) DİĞER MAL VE HİZMETLER" bölümünün 6 ncı, 19 uncu ve 22 nci sıraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"6- a) İşlenmiş post, deri ve köseleler ile bunların taklitleri ve bunlardan mamul giyim eşyası (şapka, kemer, kravat, eldiven ve benzerleri dahil),
b) 18/12/2007 tarihli ve 2007/13007 sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin "4302.19.95.00.19 Diğerleri" pozisyonunda yer alan eşyalardan yalnız sığırların (bufalo dahil) dabaklanmış ve aprelenmiş kürkleri,"
"19- 18/12/2007 tarihli ve 2007/13007 sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 0106.90.00.90.14 pozisyonunda yer alan biyolojik mücadelede kullanılan parazit ve predatörler ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından zirai mücadelede kullanılmak üzere ruhsatlandırılan bitki koruma ürünleri,"
"22- 18/12/2007 tarihli ve 2007/13007 sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin;
2520.20.90.10.00
Dişçilikte kullanılan alçılar
2520.20.90.90.11
Tıpta kullanılan alçılar
2804.40.00.00.00
Oksijen
2844.40.20.00.11
Radyoaktif iyot
2844.40.20.00.12
Radyoaktif fosfor
2844.40.20.00.13
Radyoaktif karbon
2844.40.20.00.14
Radyoaktif kobalt
2844.40.20.00.19
Diğerleri
2844.40.30.00.00
Suni radyoaktif izotopların bileşikleri (EURATOM)
30.01
Tedavide kullanılan kurutulmuş guddeler ve diğer organlar (toz haline getirilmiş olsun olmasın); guddelerin veya diğer organların veya bunların salgılarının tedavide kullanılan hülasaları; heparin ve tuzları; tedavide veya korunmada kullanılmak üzere hazırlanmış tarifenin başka yerinde yer almayan veya belirtilmeyen insan veya hayvan menşeli diğer maddeler
30.05
Tıpta, cerrahide, dişçilikte veya veterinerlikte kullanılan eczacılık maddeleri emdirilmiş veya kaplanmış veya perakende satılacak şekilde hazırlanmış veya ambalajlanmış pamuklar, gaz bezleri, bandajlar ve benzeri maddeler (sargılar, sparadralar, hardal yakıları gibi)
30.06
Bu fasılın 4 nolu notunda belirtilen eczacılık eşyası ve müstahzarları
33.06
Ağız veya diş sağlığını korumaya mahsus müstahzarlar (takma dişleri temizlemeye ve onları ağızda sabit tutmaya mahsus pat ve tozlar dâhil); diş aralarını temizlemekte kullanılan iplikler (diş iplikleri), bireysel kullanıma mahsus ambalajlarda perakende satılacak hale getirilmiş
3307.90.00.90.11
Kontakt-lens veya suni göz solüsyonları
3407.00.00.10.00
Dişçilikte kullanılan alçı esaslı diğer müstahzarlar
3407.00.00.90.11
Dişçi mumu
3407.00.00.90.13
Elastomer esaslı ölçü maddeleri (dişçilikte kullanılan)
3407.00.00.90.14
Çinko oksit-öjenol esaslı ölçü maddeleri (dişçilikte kullanılan)
3701.10.10.00.00
Tıpta, dişçilikte veya veterinerlikte kullanılanlar
3701.20.00.90.12
Seluloitten veya diğer plastik maddelerden sağlık işlerinde kullanılanlar
3821.00.00.00.00
Mikroorganizmaların (virüsler ve benzerleri), bitkilerin, insan veya hayvan hücrelerinin geliştirilmesine veya idamesine mahsus müstahzar kültür ortamları
3822.00
Bir mesnet üzerinde bulunan laboratuvarlarda veya teşhiste kullanılan reaktifler, bir mesned üzerinde olsun olmasın laboratuvarlarda veya teşhiste kullanılan müstahzar reaktifler (30.02 veya 30.06 pozisyonlarında yer alanlar hariç); standart (referans) maddeleri
39. Fasıl
Plastikler ve mamulleri (Yalnız idrar torbaları, kolostomi torbaları, aseptik dolum torbaları, her nevi eldivenler, her nevi kan alma tüpleri ve prezervatifler)
40. Fasıl
Kauçuk ve kauçuktan eşya (Yalnız idrar torbaları, kolostomi torbaları, aseptik dolum torbaları, her nevi eldivenler, her nevi kan alma tüpleri ve prezervatifler)
7015.10.00.00.00
Numaralı gözlük camları
8419.20
Tıbbi, cerrahi veya laboratuvar sterilizatörleri
8421.29.00.00.11
Diyalizör
8509.80.00.00.19
Diğerleri (Yalnız elektrikli - pilli diş fırçaları)
90.11
Kombine haldeki optik mikroskoplar (fotomikrografi, sinefotomikrografi veya mikroprojeksiyon mikroskopları dâhil) (Aksam, parça ve aksesuarlar hariç)
90.18
Tıpta, cerrahide, dişçilikte ve veterinerlikte kullanılan alet ve cihazlar (Sintigrafi cihazları, diğer elektromedikal cihazlar ve göz testine mahsus cihazlar dahil) (Aksam ve parçalar hariç)
90.19
Mekanoterapi cihazları; masaj cihazları; psikotekni cihazları; ozonoterapi, oksijenoterapi, aeroterapi, suni teneffüs veya diğer terapik teneffüs cihazları (Aksam ve parçalar hariç)
9020.00
Diğer teneffüs cihazları ve gaz maskeleri (Mekanik parçaları ve değiştirilebilen filtreleri olmayan koruyucu maskeler hariç) (Aksam, parça ve aksesuarlar hariç)
90.21
Ortopedik cihazlar (Koltuk değnekleri, cerrahi kuşaklar ve fıtık bağları dahil) ;cebireler, gudyerler ve kırıklara mahsus diğer cihazlar; protez organlar; sağırların işitmesini kolaylaştırmaya mahsus cihazlar ve vücut kusur veya noksanlığını gidermek amacıyla üstte veya elde taşınan veya vücudun içine yerleştirilen diğer cihazlar (Aksam, parça ve aksesuarlar hariç)
9022.12.00.00.00
Bilgisayarlı tomografi cihazları
9022.13.00.00.00
Diğerleri (dişçiliğe mahsus olanlar)
9022.14
Diğerleri (tıbbi, cerrahi veya veterinerlik amaçlı kullanımlar için)
9022.21
Tıbbi, cerrahi, dişçilik veya veterinerlik amaçlı kullanımlar için
9027.80
Diğer alet ve cihazlar (Yalnız PCR cihazı, kan sayım, nefelometre vb. analiz ve ölçüm cihazları, biokimya, idrar ve eliza cihazları)
9402.10.00.00.11
Dişçi koltukları
9402.90
Diğerleri (Aksam ve parçalar hariç)
9506.91.90.00.00
Diğerleri (Yalnız yürüteç barı vb.)
9603.21.00.00.00
Diş fırçaları
pozisyonlarında yer alan eşyaların teslimi ile bunlardan makine ve cihaz niteliği taşıyanların kiralanması hizmetleri,"
MADDE 3- Bu Kararın;
a) 1 inci maddesi yayımını izleyen aybaşında,
b) 2 nci maddesi yayımını izleyen gün,
c) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
MADDE 4- Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

Bakanlar Kurulu Kararının Yayımlandığı Resmi Gazetenin
Tarihi
Sayısı
30/12/2007
26742

Bakanlar Kurulu Kararında Değişiklik Yapan Düzenlemelerin Yayımlandığı Resmi Gazetenin
1.
Tarihi
Sayısı
2.
8/2/2008
26781
3.
6/4/2008
26839

İNDİRİMLİ ORANA TABİ İŞLEMLERDE İADE EDİLECEK VERGİNİN

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNUN 29 UNCU MADDESİNE İLİŞKİN

B.K.K. No
2008/13903
Resmi Gazete Tarihi
19/07/2008
Resmi Gazete No
26941
Kapsam

Karar Sayısı : 2008/13903
Ekli "İndirimli Orana Tabi İşlemlerde İade Edilecek Verginin Hesabına Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlere Ait Katma Değer Vergisinin Dahil Edilmemesine İlişkin Karar"ın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 30/6/2008 tarihli ve 65934 sayılı yazısı üzerine, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 8/7/2008 tarihinde kararlaştırılmıştır.

İNDİRİMLİ ORANA TABİ İŞLEMLERDE İADE EDİLECEK VERGİNİN
HESABINA AMORTİSMANA TABİ İKTİSADİ KIYMETLERE AİT
KATMA DEĞER VERGİSİNİN DAHİL EDİLMEMESİNE
İLİŞKİN KARAR
MADDE 1 - (1) 24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Kararnamenin eki (II) sayılı listenin "B) DİĞER MAL VE HİZMETLER" bölümünün 25 inci sırasında sayılan konaklama tesislerini işleten mükelleflerin, bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihten sonra, söz konusu sıra kapsamındaki indirimli orana tabi işlemlerine ait iade hesabına, amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergisi dahil edilmez.
MADDE 2 - (1) Bu Karar yayımını izleyen gün yürürlüğe girer.
MADDE 3 - (1) Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.
“Vergi İdaresince Yapılan Tarhiyatlarda Mükellefin İdari Başvuru Yolları” ve “Vergi Hatalarında Düzeltme İşlemleri ile Pişmanlık ve Islah Hükümlerinin Uygulanması” adında iki adet rehber hazırlanmış olup rehberlerin içeriği özetle şu şekildedir:
1 - Vergi İdaresince Yapılan Tarhiyatlarda Mükellefin İdari Başvuru Yolları:
Vergi idaresince yapılan tarhiyatlarda mükelleflerin idari başvuru yollarından Uzlaşma, Cezalarda İndirim ve Üst Makamlara Başvuru gibi hakların ne şekilde kullanılabileceğine yönelik ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir.
2 - Vergi Hatalarında Düzeltme İşlemleri ile Pişmanlık ve Islah Hükümlerinin Uygulanması:
Vergi hatalarını düzeltme işlemlerinde düzeltmeye konu olmayan vergi uyuşmazlıkları, başlıca vergi hataları ve vergi hatalarının ortaya çıkarılması ile bu hataların düzeltilmesi işlemlerinin yanı sıra pişmanlık ve ıslah hükümlerinin uygulanması konularında ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir.

Gayrimenkul alım-satımlarında gerçek değer

Harçlar Yasası'nın dördüncü kısmında "Tapu ve kadastro harçları" ile ilgili hükümler yer almaktadır. (Madde: 57-70)Tapu ve kadastro harçları, söz konusu yasaya ekli (4) sayılı tarifede yazılı işlemlerden, işlemlerin nevi ve mahiyetine göre, değer esası üzerinden nispi veya maktu olarak alınmaktadır. Bu bağlamda söz konusu tarifede harç hesaplamasında bazı hallerde kayıtlı değerlerin, yine bazı hallerde emlak vergisi değerinin esas alınması öngörülmüştür. Yasanın 63. maddesinde "kayıtlı değer" ile "Emlak Vergisi" değerinin tanımı yapılmış olup, bu tanımlamaya göre yasada sözü edilen "kayıtlı değer" veya "Emlak Vergisi değeri" deyimi Emlak Vergisi Yasası'na göre belirlenen değerdir."Amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında"ki yasanın 11. maddesinin (c) bendi ile Harçlar Yasası'nın 63. maddesinin 2 ve 3. fıkraları değiştirilmiş, "gayrimenkul devir ve iktisaplarında tapu ve kadastro harcı"nın, Emlak Vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen devir ve iktisap bedeli üzerinden hesaplanması hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, yine söz konusu yasa ile yapılan değişiklik uyarınca "Tapuda yapılan işlemlerden sonra, Emlak Vergisi değerinden daha düşük bir bedel üzerinden harç ödendiğinin veya beyan edilen devir ve iktisap bedelinin gerçek durumu yansıtmadığının tespit edilmesi halinde, aradaki farka isabet eden harç ikmalen veya re'sen tarh" edilecektir. Bu suretle tarh edilecek tapu ve kadastro harcı için Vergi Usul Yasası'nda varolan vergi ziyaı cezası yüzde 25 nispetinde uygulanacaktır.
Yapılan yeni düzenleme ile gayrimenkul devir ve iktisaplarında gerçek alım-satım bedeli üzerinden tapu harcı tahsil edilmesi esasına geçilmiş olup, söz konusu değişiklikten önce uygulanmakta olan Emlak Vergisi değeri esasına bağlı beyandan vazgeçilmiştir. Bu değişiklik özellikle gayrimenkul devir ve iktisaplarına yönelik olduğundan (4) sayılı tarifenin diğer bentlerine göre yapılacak tapu işlemlerinde ilgili bentte gösterilen değer üzerinden tapu harcı hesaplanacaktır.Bu nedenle 6 Haziran 2008 tarihinden itibaren yapılan ve yapılacak olan gayrimenkul devir ve iktisaplarında gerçek alım-satım bedelinin tapu işlemine yansıtılmadığının tespit edilmesi halinde, alıcı ve satıcı adına cezalı tarhiyat yapılacaktır. Tapulu işlem yapıldıktan sonra, harcın gerçek alım-satım bedelinden daha düşük bir bedel üzerinden beyan edilip ödendiğinin belirlenmesi halinde, aradaki farka isabet eden harç yüzde 25 oranında vergi ziyaı cezası ile birlikte tahsil edilecektir.
Dolayısıyla alıcı ve satıcıların cezalı tarhiyatla karşılaşmamaları için tapuda yapılacak gayrimenkul devir ve iktisap işlemlerinde gerçek alım-satım bedelinden daha düşük bir bedelle işlem yapmama konusunda özen göstermeleri gerekmektedir. Bir başka anlatımla tapu işlemlerinde düşük beyanda bulunmaları halinde hem alıcı, hem de satıcı hakkında işlem yapılacaktır.
Yasal düzenleme gereği, gayrimenkul devir ve iktisaplarında (edinimlerinde), gerçek alım-satım bedelinin tespitine ilişkin takdir komisyonu kararlarına dayalı olarak tarhiyat yapılamayacaktır
Örneğin Bay (A) sahibi bulunduğu gayrimenkulü (B)'ye 17 Temmuz 2008 tarihinde 150 bin YTL karşılığında satmıştır. Söz konusu gayrimenkulün Emlak Vergisi değeri 73 bin YTL'dir. Taraflar tapuda alım-satım bedelini 80 bin YTL olarak beyan etmişler ve bu tutar üzerinden tapu harcını ödemişlerdir. Böyle bir durumda tapuda işleme konu edilen bedel olan 80 bin YTL Emlak Vergisi değerinden yüksek olsa bile gerçek alım-satım bedeli olan 150 bin YTL ile tapuda işlem sırasında beyan edilen değer olan 80 bin YTL arasındaki (150.000-80.000=) 70 bin YTL'lik fark üzerinden hem alıcı, hem de satıcı hakkında cezalı tarhiyat yapılacaktır. Bir başka açıdan örneğin Bayan (Z)'nin konut almak üzere halihazırda arsa olan gayrimenkul üzerinde tesis edilen kat irtifakı sonucu ortaya çıkan arsa payını Bay (D)'den 20 Haziran 2008 tarihinde 300 bin YTL'ye satın almış olduğunu varsayalım. Tapu harcı ise 20 bin YTL üzerinden ödenmiştir. Bu durumda ilk bakılacak olan, söz konusu arsanın Emlak Vergisi değeri olacaktır. Söz konusu arsanın Emlak Vergisi değerinin de örneğin 20 bin YTL olduğunu varsayacak olursak, bu taktirde burada üzerine üzerine kat irtifakı tesis edilmiş olan arsaya inşa edilecek binaya ait bağımsız bölüme isabet eden arsa payının satışı yapılmıştır. Dolayısıyla arsa payının satışının konut satışından bir farkı bulunmamaktadır. Böyle bir durumda arsa payı vasfındaki gayrimenkulün alım-satımında alıcı ve satıcı gerçek satış bedeli üzerinden harç ödeyecektir. Buna göre beyan edilen değer arsa payı için belirlenen Emlak Vergisi değeri olmakla birlikte gerçekte alım-satım bedelini yansıtmamaktadır. Dolayısıyla gerçek alım-satım bedeli ile Emlak Vergisi değeri arasındaki fark (300.000-20.000=) 280 bin YTL üzerinden alıcı ve satıcı adına cezalı tapu harcı tarhiyatı yapılabilecektir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi 6 Haziran 2008 tarihinden itibaren gayrimenkul devir ve edinimlerinde tapu harcının alım-satım değeri üzerinden hesaplanması gerekmektedir.

Wednesday, July 16, 2008

Araç sahipleri dikkat!

Araç sahipleri dikkat!
Motorlu taşıtlar vergisini ödediniz mi?Motorlu taşıtlar vergisinin 2. taksidinin 31 Temmuz Perşembe günü mesai saatine kadar yatırılması gerekiyor.
İlk taksiti Ocak ayı içinde ödenen motorlu taşıtlar vergisinde 2. taksit ödemeleri, 1 Temmuz'da başladı.
Motorlu araç sahipleri, ay sonuna kadar vergi tahsiline yetkili banka şubeleri ile motorlu araç vergi dairelerine ödeme yapabilecek.Bu arada Gelir İdaresi Başkanlığı, Chrysler marka, Grand Voyager CRD, Grand Voyager AWD ve Grand Voyager 2.8 C modeli olan ve motorlu araç tescil ve trafik belgelerinde kamyonet ya da kapalı kasa kamyonet olarak gösterilen taşıtlardan motorlu taşıtlar vergisi tahsili sırasında yaşanan tereddütlerin giderilmesi için vergi dairelerine bir yazı gönderdi.
Bazı araçların hangi tarife kapsamında değerlendirileceğine ilişkin genel yazıda, sadece yolcu taşıma amaçlı taşıtların otomobil, sadece yük taşıma amaçlı taşıtların kamyonet, hem yolcu, hem de yük taşıma amaçlı taşıtların ise panel van olarak tanımlandığına dikkat çekilerek, şu açıklamada bulunuldu:
''Sürücü kısmının bulunduğu ön sıranın;Arka kısmında oturma yeri bulunmayan ve motorlu araç tescil ve motorlu araç trafik belgesinin istiap haddi bölümünde 2, 2 1 şeklinde kişi sayısı belirtilen kapalı kasalı kamyonetler, kamyonet,
Arka kısmında oturma yeri bulunan ve motorlu araç tescil ve trafik belgelerinde istiap haddi bölümünde 3 1, 4 1 veya 5 kişi şeklinde kişi sayısı belirtilen ''çift sıra koltuklu'', ''3 sıra koltuklu'' kapalı kasalı kamyonetler, panel van,
Motorlu araç tescil ve trafik belgelerinin tipi bölümünde (4x4) olarak belirtilen ve bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilen taşıtlar, arazi taşıtı,
Motorlu araç tescil ve trafik belgelerinin cinsi bölümünde otomobil olarak belirtilerler de otomobil tarifesinden motorlu taşıtlar vergisine tabi tutulacaktır.''
Duyuruda, motorlu araç tescil ve trafik belgelerinde ''kamyonet'' yazan taşıtların yolcu ve yük taşıyacak şekilde veya sadece yolcu taşıyacak şekilde dizayn edildiğinin tespit edilmesi halinde de, yeni düzenlemeyi kapsayan tarifeye göre vergilendirilmesi istendi. Bu şekildeki taşıtların tescil kayıtlarının düzeltilmesi için ilgili trafik tescil bürosuna bilgi verilmesi gerektiği de hatırlatıldı.

Friday, July 11, 2008

Katma Değer Vergisi Genel Tebliği Seri No: 110

Katma Değer Vergisi Genel Tebliği Seri No: 11011.07.2008 Cuma Tarihli ve 26933 (Asıl) Maliye Bakanlığından:3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu uygulamasına ilişkin olarak aşağıdaki düzenleme ve açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.A- KDV KANUNUNDA 5766 SAYILI KANUNLA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER6/6/2008 tarihli ve 26898 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 12 nci maddesi ile KDV Kanununda yapılan değişikliklere ilişkin düzenleme ve açıklamalara aşağıda yer verilmiştir. 1. SERBEST BÖLGELERDEKİ MÜŞTERİLER İÇİN YAPILAN FASON HİZMETLERDE İSTİSNA UYGULAMASI5766 sayılı Kanunun (12/e) maddesi ile KDV Kanununun 11 ve 12 nci maddelerinde değişiklik yapılarak, serbest bölgedeki müşteriler için yapılacak fason hizmetler ihracat istisnası kapsamına alınmıştır.Bu istisna uygulamasında fason hizmet, bir malın mülkiyet ve tasarruf hakkının devralınmaksızın ücreti karşılığı belirli işlemlere tabi tutularak/işlemlerden geçirilerek tasarruf veya mülkiyet hakkı sahibine iade edilmesini ifade edecektir.Buna göre, serbest bölgeden gönderilen ana madde ve malzemelerin, yurt içinde bulunan işletmelerde çeşitli işlemlere tabi tutulduktan sonra yeniden serbest bölgeye gönderilmesi suretiyle verilen fason hizmetler istisna kapsamında değerlendirilecektir.Bu istisna uygulaması kapsamındaki işlemlerden kaynaklanan iade talepleri, hizmet ihracatından kaynaklanan iade taleplerinin yerine getirilmesine ilişkin esaslar çerçevesinde sonuçlandırılacaktır. İade talebi bir dilekçe ile yapılacak ve dilekçeye;- Fason hizmete ait faturaların fotokopisi ve faturalara ilişkin bilgileri ihtiva eden firma yetkililerince onaylı liste,- Fason hizmetin gerçekleştirildiği döneme ait indirilecek KDV listesi,- İstisna kapsamındaki fason hizmet nedeniyle yüklenilen vergi miktarına ilişkin hesaplamaları gösterir tablo,- Fason hizmete konu malın serbest bölgeden yurtiçine, yurtiçinden serbest bölgeye gönderilmesine ilişkin gümrük beyannamesi veya gümrük beyannamesi yerine geçen belge (aslı veya noter, gümrük idaresi, ilgili vergi dairesi müdürü ya da yeminli mali müşavirce onaylı örneği),eklenecektir.2. SİGORTA ARACILARININ KDV UYGULAMASI KARŞISINDAKİ DURUMUKDV Kanununun (17/4-e) maddesinde 5766 sayılı Kanunun (12/a) maddesi ile değişiklik yapılarak sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin hizmetler KDV’den istisna edilmiştir.5684 sayılı Sigortacılık Kanununun "Tanımlar" başlıklı 2 nci maddesinde, sigorta acenteleri ve brokerleri aracı olarak tanımlanmıştır.Buna göre, sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisi bulunan veya bulunmayan sigorta acenteleri ile sigorta brokerlerinin sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri karşılığı aldığı komisyon bedelleri üzerinden KDV hesaplanmayacaktır.Dolayısıyla, faaliyetleri tamamen bu istisna kapsamındaki işlemlerden oluşan, hiçbir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulunmayan sigorta aracıları bu istisna kapsamındaki işlemleri nedeniyle KDV beyannamesi vermeyeceklerdir.Ayrıca, bu istisna kapsamındaki hizmetlerle ilgili olarak yüklenilen KDV, KDV Kanununun (30/a) maddesine göre indirim konusu yapılmayacak, işin niteliğine göre gider, maliyet veya kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır. İstisna kapsamına giren işlemlerle istisna kapsamına girmeyen işlemlerin birlikte yapılıyor olması halinde, istisna kapsamına giren işlemler nedeniyle yüklenilen KDV’nin aynı şekilde gider, maliyet veya kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacağı tabiidir. Öte yandan, faaliyetleri KDV Kanununun (17/4-e) maddesi uyarınca KDV’den müstesna olan sigorta aracıları (sigorta acentesi ve brokerler) tarafından işletmelerine ait taşınır ve taşınmazların teslimi ve sigorta muamelelerine ilişkin olanlar dışındaki hizmetleri KDV’ye tabidir.Bu nedenle, sözü edilen sigorta aracılarının istisna kapsamına girmeyen KDV’ye tabi arızi işlemlerinin bulunması halinde, bu işlemler sadece işlemin gerçekleştiği dönem için bir defaya mahsus olarak verilecek 1 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilecektir.3. HURDA METALDEN ELDE EDİLEN KÜLÇE TESLİMLERİNDE KDV UYGULAMASIKDV Kanununun (17/4-g) maddesinde 5766 sayılı Kanunun (12/b) maddesi ile değişiklik yapılarak "(hurda metalden elde edilen külçeler dâhil)" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. Değişikliğin yürürlüğü 5766 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen gündür.Bu durumda, 5766 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen (7/6/2008) tarihten başlamak üzere hurda metalden elde edilen külçelerin yurt içi teslimleri ve ithalinde genel hükümler çerçevesinde KDV hesaplanacaktır.Öte yandan, bu Tebliğin yayımlandığı tarihi izleyen günden başlamak üzere, KDV Kanununun 9 uncu maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, hurda metalden elde edilen külçe teslimlerinde 91 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (F) bölümündeki açıklamalar çerçevesinde tevkifat uygulanması uygun görülmüştür.4. ÖZÜRLÜLERİN KULLANIMINA MAHSUS ARAÇ VE GEREÇLERİN TESLİMİNDE İSTİSNA UYGULAMASI4.1. 5378 sayılı Kanunun 32 nci maddesi ile KDV Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına, 7/7/2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (s) bendi uyarınca, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve bilgisayar programlarının teslimi KDV’den müstesnadır.Buna göre, münhasıran özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamlarında kullanmaları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç (örneğin görme özürlülerin kullandıkları baston, yazı makinesi, kabartma klavye; ortopedik özürlülerin kullandıkları tekerlekli sandalye, ortez-protez gibi cihaz ve araçlar) ile özel bilgisayar programları istisna kapsamında kabul edilecektir. Binek otomobili ve diğer nakil vasıtalarının ise sözü edilen "araç-gereç" kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.4.2. 5766 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (ç) bendi ile KDV Kanununun 32 nci maddesinin birinci fıkrasına "… 15 inci maddeleri …" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi" ibaresi eklenmiştir. Bu düzenleme ile KDV Kanununun (17/4-s) maddesi kapsamındaki işlemler dolayısıyla yüklenilen vergilerin indirim ve iadesine imkân tanınmıştır. Buna göre, istisna kapsamına giren işlemler dolayısıyla yüklenilen vergiler mükellefler tarafından indirim konusu yapılacak, indirim yoluyla telafi edilememeleri halinde iade konusu yapılabilecektir. Bu istisna uygulaması kapsamındaki işlemlerden kaynaklanan KDV iade talepleri, ihracat istisnasından doğan KDV iadeleri için belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sonuçlandırılacaktır.İade talebi bir dilekçe ile yapılacak ve dilekçeye aşağıdaki belgeler eklenecektir.– istisna kapsamındaki satış faturalarının fotokopisi veya bunların dökümünü gösteren liste,– iade talep edilen döneme ait indirilecek KDV listesi,– istisna kapsamındaki işlemin bünyesine giren vergilerin tutarına ilişkin hesaplamaları gösteren tablo.4.3. KDV Kanununa 5766 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (d) bendi ile eklenen geçici 25 inci maddesinde, "Bu maddenin yürürlük tarihinden önce Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (s) bendinde düzenlenen istisnadan vazgeçen mükelleflerin, bu maddenin yürürlük tarihini izleyen ayın sonuna kadar istisnadan vazgeçme taleplerini geri almaları halinde, 18 inci maddesinin (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan hüküm uygulanmaz. Bu hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.Bu hüküm uyarınca, daha önce kısmi istisna niteliği taşıdığı için KDV Kanununun 18 inci maddesi uyarınca istisnadan vazgeçen mükellefler, üç yıl mükellefiyette kalma şartı aranmaksızın 31/7/2008 tarihine kadar bağlı bulundukları vergi dairesine müracaat ederek bu taleplerinden vazgeçebileceklerdir. 5. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM) TEŞKİLATI İLE İKTİSADİ İŞBİRLİĞİ VE KALKINMA TEŞKİLATINA (OECD) YÖNELİK KDV İSTİSNASI UYGULAMASI5766 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (d) bendi ile KDV Kanununa eklenen geçici 26 ncı maddesinde, "Birleşmiş Milletler (BM) temsilciliği, BM’ye bağlı program, fon ve özel ihtisas kuruluşları ile İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatına (OECD) resmi kullanımları için yapılacak mal teslimi ve hizmet ifaları, bunların sosyal ve ekonomik yardım amacıyla bedelsiz olarak yapacakları mal teslimi ve hizmet ifaları, bedelsiz mal teslimi ve hizmet ifaları ile ilgili mal ve hizmetlerin bunlara teslim ve ifası; finansmanlarının bu kuruluşlar tarafından karşılanması şartıyla ilgili kurum, temsilcilik, program, fon ve özel ihtisas kuruluşlarının Türkiye’deki faaliyetlerinin devamı veya ilgili kurumlara ilişkin uluslararası anlaşmaların yürürlükte bulunduğu süre içerisinde katma değer vergisinden müstesnadır.Bu istisnanın uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, finansmanlarının söz konusu maddede belirtilen kuruluşlar tarafından karşılanması şartıyla ilgili kurum, temsilcilik, program, fon ve özel ihtisas kuruluşlarının Türkiye’deki faaliyetlerinin devamı veya ilgili kurumlara ilişkin uluslararası anlaşmaların yürürlükte bulunduğu süre içerisinde;– Birleşmiş Milletler (BM) temsilciliği, BM’ye bağlı program, fon ve özel ihtisas kuruluşları ile İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatına (OECD) resmi kullanımları için yapılacak mal teslimi ve hizmet ifaları,– bunların sosyal ve ekonomik yardım amacıyla bedelsiz olarak yapacakları mal teslimi ve hizmet ifaları,– bedelsiz mal teslimi ve hizmet ifaları ile ilgili mal ve hizmetlerin bunlara teslim ve ifası,KDV’den istisna edilmiştir.Bu istisnanın uygulamasında, Dışişleri Bakanlığınca söz konusu Kuruluşlar adına düzenlenecek "İstisna Belgesi" kullanılacaktır.Ayrıca, istisnadan yararlanan kuruluşlara bu kapsamda yapılacak teslim ve hizmetlerle ilgili olarak yüklenilen KDV, KDV Kanununun (30/a) maddesine göre indirim konusu yapılmayacak, işin niteliğine göre gider, maliyet veya kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.B- İHRACAT TESLİMLERİNE İLİŞKİN KOMİSYONLAR1. Komisyonlar Dolayısıyla Yüklenilen KDV Tutarlarının İhracat İstisnası Kapsamında İadesiKDV Kanununun 11 inci maddesine göre, ihracat teslimleri ile Türkiye’de ikamet etmeyenlere yapılan teslimler KDV’ den müstesnadır. Aynı Kanunun 32 nci maddesine göre bu teslimler dolayısıyla yüklenilen KDV tutarları indirim yoluyla telafi edilememeleri halinde Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde mükellefe iade edilebilmektedir.İade hesabına, işlemin bünyesine doğrudan giren harcamalar ile birlikte genel giderler ve amortismana tabi iktisadi kıymetler (ATİK) dolayısıyla yüklenilen vergiler de dahildir. Diğer iade hakkı doğuran işlemlerde olduğu gibi, iade tutarı ihracat teslim bedelinin genel vergi oranı ile çarpılması suretiyle bulunacak tutarı aşamayacaktır.Öte yandan, turizm acente, rehber ve benzerlerince turist kafileleri alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara/mağazalara götürülmekte ve bu hizmet karşılığında söz konusu satıcı işletmelerden komisyon geliri elde edilmektedir. Satıcı işletmeler, turistlerin siparişlerini topluca serbest bölgeye veya diğer bir ülkeye ihraç etmekte ve buralardan yapılan dağıtımla siparişler turistlere ulaştırılmaktadır.Turizm acente, rehber ve benzerlerinin turist kafilelerini alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara/mağazalara götürmeleri karşılığında bu işletmelerden aldıkları komisyonlar genel oranda KDV’ye tabidir. Bu şekilde ödenen komisyonlar, ihracat işlemlerinin bünyesine giren "genel gider" mahiyetinde bir harcama olduğundan, komisyonlar nedeniyle yüklenilen KDV tutarları, indirim yoluyla telafi edilememeleri halinde aşağıdaki açıklamalar çerçevesinde ihracatçılara iade edilebilecektir.Buna göre, ihracat işlemlerinden kaynaklanan iade tutarının hesabında, bu tür komisyon harcamaları nedeniyle hesaba dahil edilecek pay, ihracat bedelinin %25’i üzerinden hesaplanan KDV tutarından fazla olamayacak, bu hesaplama her takvim yılının Ocak ayından başlamak üzere yıl sonuna kadar kümülatif olarak yapılacak, izleyen yılda hesaplamaya yeniden başlanacaktır.İade alacağı aşağıdaki tabloda belirtildiği şekilde hesaplanarak ihracat işleminin bulunduğu her ay talep edilebilecektir. Örnek: Bir turistik mağaza işleticisinin 2008 yılında aylar itibariyle ihracat tutarları ve ödediği komisyonlar YTL cinsinden aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
KOMİSYON ÖDEMELERİNE İLİŞKİN İADE HESAPLAMASI


AYLAR
İHRACAT TUTARI
KOMİSYON BEDELİ
(KDV HARİÇ)
İADE HESABINA ALINACAK KOMİSYON


Aylık
(YTL)
Kümülâtif (YTL)
Aylık
(YTL)
Kümülâtif (YTL)
Bedel
(YTL)
KDV
(YTL)

Ocak
1.000
1.200
200
200
200
36

Şubat
1.200
2.200
420
620
350
63

Mart
1.400
3.600
540
1.160
350
63

Nisan
1.800
5.400
560
1.720
450
81

Mayıs
2.200
7.600
640
2.360
550
99

Haziran
0
7.600
600
2.960
0
0

Temmuz
5.600
13.200
800
3.760
1.400
252

Ağustos
4.000
17.200
840
4.600
1.000
180

Eylül
3.600
20.800
0
4.600
300
54

Ekim
2.400
23.200
650
5.250
650
117

Kasım
1.600
24.800
1.800
7.050
950
171

Aralık
1.200
26.000
1.300
8.350
300
54
Tablo ile ilgili açıklamalar aşağıdadır.1. Ocak ayında ihracat 1.000, komisyon tutarı 200 YTL’ dir. Komisyondan ihracat işlemine verilecek pay (1000 x %25=) 250 YTL olmakla birlikte, 200 YTL komisyon ödendiğinden bunun tamamı pay olarak verilecek ve (200 x %18=) 36 YTL iade hesabına dahil edilerek, diğer yüklenilen vergilerle birlikte bu ay içinde talep edilebilecektir.2. Şubat sonunda ihracatın kümülatif tutarı 2.200, komisyonun kümülatif tutarı 620 YTL’ dir. Komisyonun payı (2200 x %25 = ) 550 YTL olarak hesaplanmaktadır. Bu tutardan, Ocak ayında verilen 200 YTL tutarındaki pay düşülecek ve Şubat ayındaki pay 350 YTL olarak belirlenecektir. Bu ayda iade hesabına dahil edilecek tutar (350 x %18=) 63 YTL olarak belirlenecektir.3. Mart sonunda kümülatif olarak ihracat 3.600, komisyon 1.160 YTL’ dir. Komisyondan ihracat işlemine verilecek azami pay (3600 x %25 = ) 900 YTL olacak, bu tutardan ilk 2 ayın toplam payı olan 550 YTL düşüldükten sonra kalan 350 YTL’nin %18’i olan 63 YTL Mart ayında iade hesabına dahil edilecektir.4. İhracat işlemi bulunmayan Haziran ayında, 600 YTL komisyon ödenmiştir. Bu dönemde ihracat işlemi nedeniyle iade talep edilemeyecektir. Aynı dönemde yapılan 600 YTL’lik komisyon ödemesi izleyen dönemlerde gerçekleştirilecek ihracat işlemlerine ilişkin iade tutarının hesabında dikkate alınabilecektir. 5. Eylül ayında 3600 YTL’lik ihracat yapılarak kümülatif ihracat tutarı 20.800 olmuş, komisyon ödemesi ise yapılmamıştır. Eylül ayında komisyon ödemesi olmamasına rağmen, iade hesabına önceki dönemlerde ödenen komisyonlardan pay verilebilecektir. Bu dönemde ihracat işlemine verilecek azami komisyon payı (20800 x %25 = ) 5.200 YTL olmakla birlikte, kümülatif komisyon tutarı 4.600 YTL olduğundan ve bu tutarın 4.300 YTL’lik kısmı önceki dönemlerde iade hesabına alındığından, Eylül ayındaki komisyon payı 300 YTL olacaktır. Dolayısıyla, 300 YTL’nin %18’i olan 54 YTL Eylül ayında iade hesabına dahil edilecektir.6. Bu hesaplama Aralık ayına kadar yukarıdaki şekilde sürdürülecek, izleyen yılın Ocak ayından itibaren hesaplamaya yeniden başlanacaktır.Bu tablo, yılbaşından itibaren her ay yeniden düzenlenerek, iade talep dilekçesinin eki olarak vergi dairesine verilecektir. Ayrıca KDV Kanununun 54 üncü maddesindeki düzenleme çerçevesinde, tablodaki bilgileri ihtiva eden yardımcı defter kayıtları kullanılacaktır. İadenin YMM KDV İadesi Tasdik Raporuyla alınmak istenmesi halinde, Raporda bu bilgileri içeren açıklamalara veya tabloya yer verileceği tabiidir.Bu uygulama 2008 takvim yılının başından itibaren geçerli olacak, 1/1/2008 tarihinden sonra faturalandırılan komisyon bedelleri dolayısıyla yüklenilen KDV, yine bu tarihten sonra gerçekleştirilecek ihracat teslimlerine ilişkin iade hesabına yukarıda açıklandığı şekilde dahil edilecektir. 2008 yılı içinde ödenen ve Tebliğin yayımından önceki dönemlerde iade edilen, ihracat bedelinin %25’ini aşan komisyon ödemelerine ilişkin KDV tutarları ile ilgili olarak vergi dairelerince her hangi bir işlem yapılmayacaktır. Ancak, mükelleflerce alınan komisyon ödemelerine ilişkin toplam iade tutarlarının yukarıda belirtilen kümülatif hesaplamada dikkate alınacağı tabiidir. Aralık/2007 dönemi ve daha önceki dönemlerde gerçekleştirilen ihracat işlemlerinde ise komisyon harcamalarına ait KDV, genel hükümler çerçevesinde iade hesabına dahil edilecektir. Bu dönemlere ilişkin olup komisyon bedellerine ait KDV’nin iade hesaplarına dahil edildiği henüz sonuçlandırılmamış nakden veya mahsuben iade talepleri, miktarına bakılmaksızın, teminat karşılığında veya vergi incelemesi sonucuna göre yerine getirilecek, teminat verilmesi halinde teminat vergi inceleme raporu sonucuna göre çözülecektir. Komisyon bedellerine ilişkin KDV’ nin iade hesabından çıkarılması halinde genel hükümlere göre işlem yapılacaktır. 2. Tevkifat UygulamasıTurizm acentesi, rehber ve benzerlerince verilen bu Tebliğin (B/1) bölümündeki düzenlemeye konu hizmetlerde, KDV Kanununun (9/1) maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, bu Tebliğin yayımını izleyen günden itibaren geçerli olmak üzere, (2/3) oranında KDV tevkifatı uygulanması uygun görülmüştür.Buna göre; turizm acentesi, rehber ve benzerleri tarafından turist kafilelerini alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara/mağazalara götürme karşılığında bu işletmelerden alınan bedeller üzerinden hesaplanan KDV tutarına (2/3) oranında tevkifat uygulanarak işletmeler tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir.Bu tevkifat uygulamasından doğan KDV alacaklarına ilişkin nakden veya mahsuben iade talepleri, miktarına bakılmaksızın, münhasıran banka teminat mektubu veya vergi inceleme raporu ile yerine getirilecek, iadenin teminat karşılığında yapılması halinde teminatlar, olumlu vergi inceleme raporunun vergi dairesine intikal ettiği tarih itibariyle çözülecektir. İadenin vergi inceleme raporu karşılığında alınmak istenmesi durumunda iade talebi, vergi inceleme raporunun vergi dairesine intikal ettiği tarih itibariyle geçerlilik kazanacaktır.İade yapılabilmesi için alıcının bu tevkifatla ilgili 2 No.lu KDV beyannamesini vergi dairesine vermiş olması zorunludur.İade talebi bir dilekçe ile yapılacak ve dilekçeye;– tevkifata tabi hizmetlere ilişkin fatura veya benzeri belgelerin fotokopileri veya bu belgelere ait bilgilerin dökümünü gösteren liste,– iade talebinin yapıldığı döneme ilişkin indirilecek KDV listesi,eklenecektir. Öte yandan, 108 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (B/4) bölümünde düzenlenen bildirim zorunluluğu ve müteselsil sorumluluk uygulamasına ilişkin açıklamalar bu bölüm kapsamında kendilerine KDV tevkifatı uygulanan mükellefler için de geçerlidir.C. YOLCU BERABERİ EŞYA İHRACINDA İADE EDİLECEK VERGİ TUTARI KDV Kanununun (11/1-b) maddesine göre, Türkiye'de ikamet etmeyen yolculara tanınan istisna, verginin teslim sırasında tahsil edilip gerekli şartların yerine getirilmesinden sonra satıcı tarafından alıcıya geri verilmesi şeklinde yürütülmektedir.58 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (C) bölümünde, bu işlemler dolayısıyla satıcıya iade edilecek KDV’nin alıcıya geri verilen tutar olacağı açıklanmıştır. Ancak, e- beyannameye geçiş nedeniyle KDV beyannamesinde yapılan değişikliklere bağlı olarak yeniden düzenlenen KDV beyannameleri, alıcıya geri gönderilen tutarlar ile bu teslimlerin bünyesine giren tutarların, iade hesabına birlikte dâhil edilebilmesine imkân verecek şekilde hazırlanmış, KDVK–24 sayılı KDV Sirkülerinde ve beyannamelerde bu uygulama doğrultusunda açıklamalar yapılmıştır. Konunun yeniden değerlendirilmesi sonunda, bu Tebliğin yayımlandığı tarihi içine alan vergilendirme döneminden geçerli olmak üzere, söz konusu teslimlerde alıcıya geri verilen KDV tutarının indirim ve iade hesaplarına dahil edilmesi, bu teslimlerin bünyesine giren vergilerin ise indirim hesaplarında yer almakla birlikte iade hesabına dahil edilmemesi uygun görülmüştür.Öte yandan, bu Tebliğin yayımlandığı tarihten önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin olup, alıcıya geri verilen KDV tutarı ile teslimin bünyesine giren vergilerin birlikte yer aldığı, henüz sonuçlandırılmamış nakden veya mahsuben iade talepleri, teslimin bünyesine giren vergi, iade hesabından çıkarılmak suretiyle genel esaslara göre yerine getirilecektir.D- 107 SERİ NO.LU KDV GENEL TEBLİĞİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİK107 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (B/2) bölümünün birinci paragrafı bu Tebliğin yayımını izleyen günden geçerli olmak üzere aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir."Büyük ve küçükbaş hayvanların etlerinin (sakatat ve bağırsak dâhil) gerçek usulde KDV mükellefleri ile 91 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (A/2) bölümünde sayılan kurum ve kuruluşlara teslimlerinde, bu Tebliğin yayımını izleyen günden başlamak üzere (1/2) oranında tevkifat uygulanması uygun görülmüştür." Tebliğ olunur.

Thursday, July 10, 2008

VERGİ İNCELEMESİ SIRASINDA ORTAYA ÇIKAN MATRAH FARKININ, VERGİ ASLI VE CEZALARININ MUHASEBELEŞTİRİLMESİ

VERGİ İNCELEMESİ SIRASINDA ORTAYA ÇIKAN MATRAH FARKININ, VERGİ ASLI VE CEZALARININ MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
Tarih: 10.07.2008
GİRİŞ ;
Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak , tespit etmek ve sağlamaktır. [1]
Vergi incelemesi ; Hesap Uzmanları , Hesap Uzman Yardımcıları , ilin en büyük Mal Memuru , Vergi Denetmenleri , Vergi Denetmen Yardımcıları ve Vergi Dairesi Müdürleri tarafından yapılır.
Maliye Müfettişleri , Maliye Müfettiş Muavinleri , Gelirler Kontrolleri , Stajyer Gelirler Kontrolleri , Gelirler Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve taktirde vergi inceleme yetkisine haizdirler. [2]
Vergi Usul Kanunu ve diğer tüm kanunlar uyarınca defter ve hesap tutmak , evrak ve vesikaları muhafaza etmek zorunda olan tüm gerçek ve tüzel kişiler de vergi incelemesine tabidirler [3]
I – VERGİ SUÇ VE CEZALARI ;
Vergi inceleme elemanı inceleme sırasında eksik vergi ödemeleri ve/veya usulsüzlüklere rastladıysa vergi sorumlusuna aşağıda sayılan cezaları uygulayabilir.
- Usulsüzlük cezaları
- Özel usulsüzlük cezaları
- Vergi ziyaı cezası
- Kaçakçılık suçlarına ilişkin cezalar
Yukarıda sayılan vergi suç ve cezalarını kısaca tanımlamamız gerekirse ;
Usulsüzlük Cezaları ; Vergi kanunlarında belirtilmiş olan şekil ve usullere riayet edilmemesi durumunda uygulanır. Usulsüzlük cezasının had ve tutarları VUK na bağlı cetvelde gösterilmiştir.Özel Usulsüzlük Cezaları ; Vergi kanunları uyarınca düzenlenmesi gereken belgelerin düzenlenmemesi , alınıp verilmemesi. Günlük işlenmesi gereken defterlere kayıtların yapılmaması , muhasebe standartları ve hesap planına uyulmaması. Vergi incelemesi sırasında bilgi vermekten çekinilmesi gibi durumlarda uygulanacak olan cezalardır.
Vergi Ziyaı Cezası ; Vergi ziyaı , mükellef veya vergi sorumlusunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder. Vergi ziyaı cezası da mükellefin vergi ziyaına sebebiyet vermesi nedeniyle uygulanacak olan cezadır.
Kaçakçılık Cezaları ; Kaçakçılık suç ve cezaları VUK nu 359. maddesinde sıralanmış olup , mükellef veya vergi sorumlusunun kasıtlı olarak vergi kaybı yaratması sonucu uygulanacak cezalardır.
II – VERGİ CEZALARININ DÖNEM KAZANCININ TESPİTİNDEKİ YERİ ;
Bu konuya ilişkin düzenlemeler ; Gelir Vergisi Kanununun 41. maddesinin 5 numaralı bendinde , 90. maddesinde ve Kurumlar Vergisi Kanunun 15. maddesinin 6 numaralı bendinde yapılmıştır. Söz konusu maddelere göre her türlü vergi cezaları , gecikme zamları ve faizleri kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmamaktadır.
Yani söz konusu cezalar ticari karın tespitinde gider “ kanunen kabul edilmeyen gider” olarak dikkate alınacak olup mali karın tespitinde dönem kazancına ilave edilecektir.
III – VERGİ İNCELEMESİ SONUCUNDA ORTAYA ÇIKAN MATRAH FARKININ , VERGİ ASLI VE VERGİ CEZALARININ MUHASEBELEŞTİRİLMESİ ÜZERİNE BİR YAKLAŞIM ;
Vergi İnceleme elemanları çeşitli nedenlerden dolayı vergi mükelleflerinin , vergiye ilişkin sorumluluklarını , tam olarak yerine getirip getirmediğini tetkik edebilmek için zaman zaman inceleme yaparlar.
Mükellef şayet üzerinden vergi ödemesi gereken matrahı yanlış ve/veya eksik hesaplamış ise inceleme elemanı bunu tespit eder ve üzerinden asıl vergi ödenmesi gereken matrahı bulur.
Mükellefin kendi beyanına dayanan ve daha önce üzerinden vergi ödediği matrah ile , inceleme elemanının tespit ettiği ve asıl üzerinden vergi ödenmesi gereken vergi matrahı arasındaki farkı matrah farkı olarak tanımlayabiliriz.
Matrah farkının oluşmasının çeşitli nedenleri bulunabilmektedir. Rakamsal hatalar yapmak , bir takım işlemleri kayıtlara intikal ettirmemek veya mükerrer intikal ettirmek matrah farkı oluşmasına neden teşkil eden olaylardan sadece birkaçıdır.
Mükellef söz konusu matrah farkı üzerinden ilgili vergileri , verginin geçmiş dönemlere ait olması durumunda bu güne dek olan gecikme faizini ve diğer vergi cezalarını ödemekle yükümlüdür.
Gelir Vergisi Kanunu 41. ve 90. maddesi ile Kurumlar Vergisi 15. maddesinde de belirtildiği üzere gecikme faiz ve cezalarının , vergi cezalarının kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmayacağı aşikardır. Bir başka ifade ile bu cezalar vergi kanunlarımıza göre kabul edilmeyen giderlerdir.
Vergi Kanunlarına göre de gider kabul edilmeyen ödemelerin muhasebeleştirilmesi bir yönetim muhasebesi kararıdır. Ve şahsi kanaatim olarak ilgili gider türüne göre tekdüzen hesap planına göre açılacak gider hesaplarında alt hesap olarak takip edilmelidir.
Yukarıda bahsedildiği üzere gecikme faiz ve cezaları ile vergi cezaları kanunen kabul edilmeyen gider olarak takip edilecektir. Ancak uygulamada ortaya çıkan matrah farkı üzerinden salınan vergi aslının da ödenmesi aşamasında kanunen kabul edilmeyen gider olarak takip edildiği dikkat çekicidir.
Yani ; Bir matrah farkı tespit ediliyor , bunun üzerinden ödenmesi gerekip de ödenmeyen bir vergi hesaplanıyor , bu verginin süresinde ödenmediği için gecikme cezası ve vergi kaybına yol açıldığı için vergi ziyaı cezası hesaplanıyor.
Üzerinde durduğumuz nokta öncelikle söz konusu matrah farkının sonra ise matrah farkı üzerinden ödenmesi gereken vergi aslının muhasebeleştirilmesidir.
III – A ; Vergi incelemesi sırasında tespit edilen matrah farkının muhasebeleştirilmesi ;
Vergi mükellefleri vergilendirmeye ilişkin ödevlerini zaman zaman eksik veya hatalı yerine getirebilirler veya yerine getirmeyebilirler. Yukarıda bahsedildiği üzere bu çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir.
Matrah farkı muhasebeleştirirken öncelikle üzerinde durmamız gereken nokta matrah farkının hangi döneme ait olduğudur. Söz konusu farkın muhasebeleştirilmesi içerisinde bulunan döneme veya geçmiş dönemlere ait olmasına göre farklılık arz eder.
1 – İçerisinde Bulunulan Döneme Ait Matrah Farkı ;
Cari yıla ilişkin bir inceleme esnasında tespit edilen ve gerçekte olması gereken matrah ile beyan edilen vergi matrahı arasındaki farktır. Fark gelirin eksik beyan edilmesi ve/veya giderlerin ve maliyet arttırıcı unsurların fazla beyan edilmesi gibi iki temel nedene dayandırılabilir. Farkın neden ve sonuçlarının tespitine göre işlenmesi gerekli olan ilgili hesaplara işlenmelidir.
Örneğin bir satış tutarı rakamsal olarak eksik beyan edildi ise , tespit edilen fark yine ilgili satış hesabına kaydedilmelidir.
Örnek 1 ;
KDV hariç 1.000.000 TL tutarındaki bir emtia sehven 100.000 TL olarak kayıtlara intikal ettirilmiştir. Gerekli işlemlerde hatalı tutar üzerinde yapılmış olup fark inceleme esnasında ortaya çıkarılmıştır.

Muhasebe Kaydı ;
----------------------------- / ------------------------------
100 / 120 / 101 1.062.000.-
600 Yurt İçi Satışlar 900.000.-
391 Hesaplanan KDV 162.000.-
900.000 TL eksik beyanın muhasebeleştirilmesi
--------------------------- / ----------------------------------
Not : Aktif hesap net olarak tespit edilebiliyorsa mutlaka olması gereken hesap kullanılmalıdır. Şayet ilgili aktif hesap net olarak tespit edilemiyorsa 689 numaralı Diğer Olağan Üstü Geder ve Zararlar Hesabı kullanılabilecektir. Ancak bu hesaba kaydedilen tutar dönem kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır. [4]
2 – Geçmiş Yıllara İlişkin Matrah Farkının Muhasebeleştirilmesi ;
Vergi Usul Kanunu’nun zaman aşımı hükümlerine göre geçmiş beş yıla ait vergiye ilişkin işlemler incelenebilir. Özellik arz eden durumlarda zaman aşımı süresinden önceki dönemler de incelenebilir.
Vergi mükellefinin , geçmiş dönemlere ait vergilendirmeye ilişkin ödevlerini eksik yerine getirmesi veya yerine getirmemesi durumunda da inceleme elemanı tarafından bir matrah farkı tespit edilebilir. Söz konusu fark üzerinden vergi aslı vergi cezaları cari dönemde hesaplanır ve ödenir.
Mükellef vergi matrahını eksik beyan etmek ile aynı zamanda dönem karını da eksik beyan etmiştir. Burada akla ticari karın değil de sadece mali karın eksik beyan edilmesi durumu gelebilir. Ancak pek çok durumda matrah farkına neden teşkil edecek durumlarda hem ticari kar hem de mali kar eksik beyan edilmiş olur.
Mükellef dönem karını eksik beyan ederek o döneme ilişkin ödenmesi gereken verileri de ödememiş olmaktadır.
Dolayısıyla önceki dönemlere ait yapılan incelemeler sırasında ortaya çıkan matrah farkı geçmiş dönemlere ilişkin eksik beyan edilen kar , söz konusu fark üzerinden hesaplanan vergiler de geçmiş dönemlere ilişkin tahakkuk ettirilip ödenmesi gerekip de ödenmemiş vergilerdir. Matrah farkı nedeniyle salınan vergi cezaları ise mükellefin vergi ödevini yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesine istinaden salınan cezalardır.
Bu durumda ; Önceki döneme ilişkin tespit edilen matrah farkı , cari dönem kayıtlarında “
Geçmiş Yıl Karları “ , fark üzerinden salınan vergi asılları ise Ödenecek Vergi ve Fonlar hesabında takip edilmelidir.
Uygulamada genel olarak geçmiş dönemlere ilişkin matrah farkı muhasebeleştirilmemekte , fark üzerinden salınan vergi asılları da vergi cezaları gibi kanunen kabul edilmeyen giderler olarak muhasebeleştirilmektedir.
Ancak yukarıda da bahsedildiği gibi ; Vergi asılları kanunen kabul edilsin veya edilmesin bir gider değil , ödenmesi gerekip de ödenmeyen vergilerdir.
Matrah fakının muhasebeleştirilmemesi ve vergi asıllarının kanunen kabul edilmeyen gider olarak muhasebeleştirilmesi durumunda ;
1 – İlk başta beyan edilmemiş olunsa da daha sonra ortaya çıkan geçmiş yıla ilişkin kar finansal tablolarda gözükmemektedir.
2 – Ödenmiş olan vergiler finansal tablolarda gözükmemekle birlikte , bunların kanunen kabul edilmeyen gider olarak kayıtlara intikal ettirilmesi işletmenin ticari karını azaltıcı unsur olup ticari karın azalması da finansal tabloların ilgililere hatalı sunulmasına neden olacaktır.
Yukarıdaki iki madde birlikte dikkate alındığında bir taraftan elde edilmiş olan kar tablolarda gösterilmiyor diğer taraftan da ödenen vergiler finansal tablolarda gider olarak gözüküyor.
Uygulamada sıkça yapılan bu işlem finansal tabloların güvenirliğini sarsmakla birlikte uluslar arası muhasebe ilke ve standartlarına da tamamen aykırıdır.
Önceki dönemlere ilişkin matrah farkının tespit edilip kayıtlara intikali sırasında aktif hesap olarak da matrah farkına neden teşkil eden olaya göre ilgili hesap kullanılmalıdır.
Örnek 1 ;
A Tekstil İthalat İhracat Ltd. Şti.’nin satışlarının büyük kısmı yurtdışına yöneliktir. Ancak şirket ihraç fazlası bazı ürünleri de yurtiçine satmaktadır. 2003 yılını kar ile kapatan A Ltd. Şti. , Mart 2003 döneminde yurtiçine yaptığı satışlardan 1.000.000.000 TL lik kısmına fatura kesilmediği ve dönem kazancına ilave edilmediği Mart 2004 döneminde yapılan inceleme esnasında tespit edilmiştir. Söz konusu satışa yönelik tahsil edilen bedeli ise şirket hesaplarına intikal ettirmeden ortaklar tahsil etmiştir. Yapılan faturasız satışa ilişkin aşağıdaki vergiler , ve gecikme cezaları ile vergi ziyaı cezası salınmıştır. Tahriyat öncesi uzlaşma sonrasında vergi ziyaı cezasında indirime gidilmiştir.
Matrah Farkı ; 1.000.000.000
KDV ; 180.000.000
Gecikme Faizi ; 117.000.000
Vergi Ziyaı Cezası ; 20.000.000
Kurumlar V ; 330.000.000
Gecikme Faizi ; 215.000.000
Vergi Ziyaı Cezası ; 30.000.000
Muhasebe Kayıtları ;
------------------------------- / ---------------------------------
131 Ortaklardan Alacaklar 1.180.000.000
570 Geçmiş Yıl Karları 670.000.000
360 Ödenecek V/F 330.000.000
360 Ödenecek V/F 180.000.000
Faturasız Yapılan Satışa İlişkin ….. İnceleme Tutanağı
----------------------------- / -----------------------------------
360 Ödenecek V/F 330.000.000
360 Ödenecek V/F 180.000.000
770 Kanunen Kabul Edil.Gider 382.000.000
100 Kasa 892.000.000
----------------------------- / -----------------------------------
Örnek 2 ;B Gıda San Ltd. Şti. 2003 yılında büro demirbaşlarına ait amortisman hesaplamalarını yaparken sehven 2.500.000.000 TL fazla amortisman hesaplamış ve
muhasebe kayıtlarına intikal ettirmiştir. 2003 Dönemini 1.500.000.000 zararla kapatan B Ltd. Şti. ‘nin Kasım 2004 döneminde kayıtlarının incelenmesi esnasında fazla hesaplanan amortisman ortaya çıkartılmış olup ilgili vergi ve cezalar salınmıştır.
Matrah Farkı ; 1.000.000.000.-
Kurumlar Vergisi ; 330.000.000.-
Gecikme Faizi ; 79.200.000.-
Vergi Ziyaı Cezası ; 10.800.000.-
Muhasebe Kayıtları ;
------------------------------- / ---------------------------------------
257 Birikmiş Amortismanlar 2.500.000.000
580 Geçmiş Yıl Zararları 1.500.000.000
570 Geçmiş Yıl Karları 670.000.000
360 Ödenecek V/F 330.000.000
---------------------------- / ----------------------------------------
360 Ödenecek V/F 330.000.000
770 Kanunen Kabul Edil.Giderler 90.000.000
100 Kasa 420.000.000
--------------------------- / ------------------------------------------
SONUÇ ;
Vergi incelemesi sonucunda mükelleflerin vergiye ilişkin ödevlerini yerine getirmedikleri veya eksik yerine getirdikleri tespit edilebilir.
Yapılan inceleme sonucunda üzerinden vergi ödenmesi gereken asıl vergi matrahı ile mükellefin beyan ettiği vergi matrahı arasındaki fark tespit olunur ve mükellef bu matrah üzerinden ilgili vergileri öder.
İlgili dönemde matrah farkına esas teşkil eden olay vuku bulmasaydı söz konusu dönemde mükellefin fark kadar gelirlerini yüksek beyan edeceği veya giderlerini düşük beyan edeceği aşikardır. Bu mantık çerçevesinde mükellef fark kadar ya dönem karını eksik beyan etmiştir ya da dönem zararını yüksek beyan etmiştir. Dolayısıyla sonraki dönemlerde ortaya çıkan matrah farkı da geçmiş yıllara ilişkin karı arttırıcı veya zararı azaltıcı unsur olarak muhasebeleştirilmelidir. Söz konusu matrah farkı üzerinden ödenmesi gereken vergilerin de ilgili dönemde beyan edilip ödenmemiş olması , sonradan ortaya çıkması ödenecek vergi ve fonlar olmasını engellememekte ve ödenecek vergi ve fonlar hesabında takip edilmesi gerekmektedir. Vergi cezalarının ve gecikme faizlerinin ise gelir ve kurumlar vergisi kanunda açıkça belirtilmiştir.
Ortaya çıkan matrah farkı üzerinden ödenmesi gereken vergi asıllarının da kanunen kabul edilmeyen gider olarak muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi ve farkın ise kayıtlara intikal ettirilmemesi finansal tabloların güvenirliğini sarsacaktır.

Patronun cebi, şirketin kasası olmaktan çıkacak’

‘Patronun cebi, şirketin kasası olmaktan çıkacak’ Tercüman’a konuşan Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan: Şirketlerin kurumsallaşmasıyla birlikte kapanan firma sayısı azalacak. Türk Ticaret Kanunu sayesinde hem kurumsal şirketlere kavuşacağız hem de kayıt dışıne set çekeceğiz SANAYİ ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, hayata geçirecekleri uygulamalarla, patronların cebini şirket kasası olmaktan çıkaracaklarını söyledi. Türkiye’de şirketlerin ortalama ömrünün 20 yılı geçmediğini hatırlatan Çağlayan, bunun sebebinin kuruluşların müesseseleşememesi olduğunu belirtti. Kapanan şirket sayısındaki artışın korkutucu olmadığını da savunan Bakan Çağlayan, “Veriler tek başına ekonominin gidişatıyla ilgili gösterge değil. İnsanların doğum ve ölümü gibi, firmalar da açılır, kapanır” ifadesini kullandı. Konuyla ilgili sorularımızı cevaplayan Çağlayan, Türkiye’deki esnaf sicilini ellerinde tutan tek kurumun kendileri olduğunu anımsattı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olarak 1 milyon 889 bin esnafın sicilinin bulunduğunu kaydeden Çağlayan, TOBB ile birlikte KOBİ’lerin gelişimlerini takip ettiklerini, açılan ve kapanan şirket sayıları üzerinde de titizlikle durduklarını anlattı. ‘Kapanmalar sıkıntılı boyutta değil’Çağlayan, “Açılan ve kapanan firmalar sürekli var. Ancak açılan firma sayısı, her zaman kapanan firmaların altında. Neredeyse yüzde 60’ının üstüne çıkmıyor. Kapanan sayısının zaman zaman artış göstermesi, ekonomideki yapısal dönüşümlerin de ortaya çıkardığı bir sonuç. Yani hukuki düzenlemeler, uygulamalar nedeniyle el değiştirmeler, iş bırakmalar, mesleği terketmeler ve devirler olabiliyor. Bunları da en aza indirmeyi hedefliyoruz” dedi. Türk Ticaret Kanunu’nu, Meclis Genel Kurulu gündemine getirmeye hazırlandıklarını anlatan Çağlayan, düzenlemenin önemini şöyle anlattı: “Bu kanun, ticari hayatımız için çok önemli. Piyasa, bu kanunun yasalaştırılması durumunda daha da hareketlenecek. Kanunla ilgili ikincil mevzuatı da benim bakanlığım yapacak. Dolayısıyla, kapanan firma sayısı daha da azalacaktır. Tabii, açılan ve kapanan şirket sayısını ekonomiyle ilgili net gösterge olarak düşünmemek lâzım. Tek başına gösterge değildir. Bu anlamda, mevcut oranların korkutucu ve sıkıntılı boyutta olmadığını özellikle ifade etmek isterim. Kapanan şirketler her zaman olacaktır. Bu insanların doğumu ve ölümü gibidir. Firmalar açılır ve kapanır. Tabii sürenin kısa olması, Türkiye’de müesseselerin kurumsallaşamamasının getirmiş olduğu bir sonuç. Maaselef Türkiye’de şirketlerimizin ortalama ömrü 20 seneyi geçmiyor.İşte burada kurumsallaşma önem taşıyor. Türk Ticaret Kanunu’nun getireceği düzenlemelerle hem kurumsal şirketlere kavuşacağız hem de kayıt dışını azaltacağız.”Kurumsallaşma önemliŞirketlerin kurumsallaşmasıyla birlikte kapanan firma sayısının da azalacağına dikkati çeken Çağlayan, “Türk Ticaret Kanunu bize önemli bir fırsat daha sağlayacak. Artık patronun cebi, şirketin kasası olmaktan çıkacak. Böylece kayıt dışılık da azalmış olacak. Şu anki şirket kapanmalarının büyük çoğunluğu, ekonomideki transformasyonun ortaya çıkardığı bir sonuç. Yani, endişe edecek bir durum yok. KOSGEB’le birlikte bu dönüşüm ve değişim sürecinde KOBİ’lerle ilgili ilave düzenlemeleri de çıkarıyoruz. Organize Sanayi Bölgeleri ile ilgili düzenlemeyi de önümüzdeki hafta Genel Kurul’dan geçireceğiz” diye konuştu. Sanayide 7 alt sektörde kan kaybıOLUMSUZ küresel konjonktür ve iç dinamiklerin de etkisiyle makro ekonomik göstergelerin giderek kötüleştiği bu yılın ilk beş ayında, ağırlıkla ihracata çalışan taşıt sektörü ile elektrikli makineler, mobilya ve kağıt sektörleri bu koşullara rağmen yüksek performans sergilerken, sanayinin önemli bir kesiminde ciddi boyutlarda kan kaybı yaşandığı belirtildi. En çok etkilenen sektörlerTÜİK tarafından açıklanan sanayi üretimi verilerine dayanarak yaptığı hesaplamaya göre Ocak-Mayıs dönemi ortalamasında toplam sanayi üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.8 arttı. Anılan dönemlere göre madencilik ve taşocakçılığında yüzde 6.4, elektrik, gaz ve su sektöründe de yüzde 8.5 üretim artışı olurken, imalat sanayiinin üretimindeki artış yüzde 5.4’le daha düşük kaldı.İmalat sanayii alt sektörlerine bakıldığında taşıt, elektrikli makineler, mobilya, kağıt ve ana metal sanayii dışındakilerde ciddi performans kaybı olduğu göze çarptı. Geçen yılın aynı dönemine göre en hızlı üretim düşüşü ise yüzde 16.8’le radyo, TV ve haberleşme cihazlarında yaşandı. Türkiye’nin ihracatında önemli bir yere sahip olan tekstil sektörünün beş aylık üretimi de geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.4 düşüş gösterdi. Kan kaybı yaşanan sektörlerden birini de deri oluşturdu. Deri sektörünün üretimi beş aylık dönemde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8.7 geriledi. Ocak-Mayıs döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre ayrıca makine ve teçhizatta yüzde 3.4, giyim eşyasında yüzde 2.9, metal eşya sanayinde yüzde 2.1, tıbbi, optik ve hassas cihazlar alt sektöründe de yüzde 1.5 üretim düşüşü görüldü.

Saturday, July 5, 2008

2007 KURUMLAR VERGİSİ RAPORU İÇİN GEREKLİ EVRAKLAR

2007 KURUMLAR VERGİSİ RAPORU İÇİN GEREKLİ EVRAKLAR

2007 YILI KURUMLAR VERGİSİ BEYANNAMESİ VE EKLERİ
2007 YILI GEÇİCİ VERGİ BEYANNAMELERİ (1. 2. 3. 4. DÖNEM)
2007 YILI ÇALIŞAN SAYISI AY AY
2007 YILI DEFTER BİLGİLERİ
2007 YILI EMTİA DENGESİ
2007 YILI AMORTİSMAN YEVMİYE KAYITLARI
2007 YILI KREDİ KULLANILDIYSA BİLGİLERİ
EN KISA ZAMANDA GÖNDERİLMESİNİ RİCA EDERİM

İYİ ÇALIŞMALAR

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Araç sahipleri dikkat!


Araç sahipleri dikkat!
Motorlu taşıtlar vergisini ödediniz mi?Motorlu taşıtlar vergisinin 2. taksidinin 31 Temmuz Perşembe günü mesai saatine kadar yatırılması gerekiyor.
İlk taksiti Ocak ayı içinde ödenen motorlu taşıtlar vergisinde 2. taksit ödemeleri, 1 Temmuz'da başladı.
Motorlu araç sahipleri, ay sonuna kadar vergi tahsiline yetkili banka şubeleri ile motorlu araç vergi dairelerine ödeme yapabilecek.Bu arada Gelir İdaresi Başkanlığı, Chrysler marka, Grand Voyager CRD, Grand Voyager AWD ve Grand Voyager 2.8 C modeli olan ve motorlu araç tescil ve trafik belgelerinde kamyonet ya da kapalı kasa kamyonet olarak gösterilen taşıtlardan motorlu taşıtlar vergisi tahsili sırasında yaşanan tereddütlerin giderilmesi için vergi dairelerine bir yazı gönderdi.
Bazı araçların hangi tarife kapsamında değerlendirileceğine ilişkin genel yazıda, sadece yolcu taşıma amaçlı taşıtların otomobil, sadece yük taşıma amaçlı taşıtların kamyonet, hem yolcu, hem de yük taşıma amaçlı taşıtların ise panel van olarak tanımlandığına dikkat çekilerek, şu açıklamada bulunuldu:
''Sürücü kısmının bulunduğu ön sıranın;Arka kısmında oturma yeri bulunmayan ve motorlu araç tescil ve motorlu araç trafik belgesinin istiap haddi bölümünde 2, 2 1 şeklinde kişi sayısı belirtilen kapalı kasalı kamyonetler, kamyonet,
Arka kısmında oturma yeri bulunan ve motorlu araç tescil ve trafik belgelerinde istiap haddi bölümünde 3 1, 4 1 veya 5 kişi şeklinde kişi sayısı belirtilen ''çift sıra koltuklu'', ''3 sıra koltuklu'' kapalı kasalı kamyonetler, panel van,
Motorlu araç tescil ve trafik belgelerinin tipi bölümünde (4x4) olarak belirtilen ve bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilen taşıtlar, arazi taşıtı,
Motorlu araç tescil ve trafik belgelerinin cinsi bölümünde otomobil olarak belirtilerler de otomobil tarifesinden motorlu taşıtlar vergisine tabi tutulacaktır.''
Duyuruda, motorlu araç tescil ve trafik belgelerinde ''kamyonet'' yazan taşıtların yolcu ve yük taşıyacak şekilde veya sadece yolcu taşıyacak şekilde dizayn edildiğinin tespit edilmesi halinde de, yeni düzenlemeyi kapsayan tarifeye göre vergilendirilmesi istendi. Bu şekildeki taşıtların tescil kayıtlarının düzeltilmesi için ilgili trafik tescil bürosuna bilgi verilmesi gerektiği de hatırlatıldı.

11 Temmuz 2008 Cuma

Katma Değer Vergisi Genel Tebliği Seri No: 110


Katma Değer Vergisi Genel Tebliği Seri No: 11011.07.2008 Cuma Tarihli ve 26933 (Asıl) Maliye Bakanlığından:3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu uygulamasına ilişkin olarak aşağıdaki düzenleme ve açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.A- KDV KANUNUNDA 5766 SAYILI KANUNLA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER6/6/2008 tarihli ve 26898 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 12 nci maddesi ile KDV Kanununda yapılan değişikliklere ilişkin düzenleme ve açıklamalara aşağıda yer verilmiştir. 1. SERBEST BÖLGELERDEKİ MÜŞTERİLER İÇİN YAPILAN FASON HİZMETLERDE İSTİSNA UYGULAMASI5766 sayılı Kanunun (12/e) maddesi ile KDV Kanununun 11 ve 12 nci maddelerinde değişiklik yapılarak, serbest bölgedeki müşteriler için yapılacak fason hizmetler ihracat istisnası kapsamına alınmıştır.Bu istisna uygulamasında fason hizmet, bir malın mülkiyet ve tasarruf hakkının devralınmaksızın ücreti karşılığı belirli işlemlere tabi tutularak/işlemlerden geçirilerek tasarruf veya mülkiyet hakkı sahibine iade edilmesini ifade edecektir.Buna göre, serbest bölgeden gönderilen ana madde ve malzemelerin, yurt içinde bulunan işletmelerde çeşitli işlemlere tabi tutulduktan sonra yeniden serbest bölgeye gönderilmesi suretiyle verilen fason hizmetler istisna kapsamında değerlendirilecektir.Bu istisna uygulaması kapsamındaki işlemlerden kaynaklanan iade talepleri, hizmet ihracatından kaynaklanan iade taleplerinin yerine getirilmesine ilişkin esaslar çerçevesinde sonuçlandırılacaktır. İade talebi bir dilekçe ile yapılacak ve dilekçeye;- Fason hizmete ait faturaların fotokopisi ve faturalara ilişkin bilgileri ihtiva eden firma yetkililerince onaylı liste,- Fason hizmetin gerçekleştirildiği döneme ait indirilecek KDV listesi,- İstisna kapsamındaki fason hizmet nedeniyle yüklenilen vergi miktarına ilişkin hesaplamaları gösterir tablo,- Fason hizmete konu malın serbest bölgeden yurtiçine, yurtiçinden serbest bölgeye gönderilmesine ilişkin gümrük beyannamesi veya gümrük beyannamesi yerine geçen belge (aslı veya noter, gümrük idaresi, ilgili vergi dairesi müdürü ya da yeminli mali müşavirce onaylı örneği),eklenecektir.2. SİGORTA ARACILARININ KDV UYGULAMASI KARŞISINDAKİ DURUMUKDV Kanununun (17/4-e) maddesinde 5766 sayılı Kanunun (12/a) maddesi ile değişiklik yapılarak sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin hizmetler KDV’den istisna edilmiştir.5684 sayılı Sigortacılık Kanununun "Tanımlar" başlıklı 2 nci maddesinde, sigorta acenteleri ve brokerleri aracı olarak tanımlanmıştır.Buna göre, sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisi bulunan veya bulunmayan sigorta acenteleri ile sigorta brokerlerinin sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri karşılığı aldığı komisyon bedelleri üzerinden KDV hesaplanmayacaktır.Dolayısıyla, faaliyetleri tamamen bu istisna kapsamındaki işlemlerden oluşan, hiçbir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulunmayan sigorta aracıları bu istisna kapsamındaki işlemleri nedeniyle KDV beyannamesi vermeyeceklerdir.Ayrıca, bu istisna kapsamındaki hizmetlerle ilgili olarak yüklenilen KDV, KDV Kanununun (30/a) maddesine göre indirim konusu yapılmayacak, işin niteliğine göre gider, maliyet veya kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır. İstisna kapsamına giren işlemlerle istisna kapsamına girmeyen işlemlerin birlikte yapılıyor olması halinde, istisna kapsamına giren işlemler nedeniyle yüklenilen KDV’nin aynı şekilde gider, maliyet veya kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacağı tabiidir. Öte yandan, faaliyetleri KDV Kanununun (17/4-e) maddesi uyarınca KDV’den müstesna olan sigorta aracıları (sigorta acentesi ve brokerler) tarafından işletmelerine ait taşınır ve taşınmazların teslimi ve sigorta muamelelerine ilişkin olanlar dışındaki hizmetleri KDV’ye tabidir.Bu nedenle, sözü edilen sigorta aracılarının istisna kapsamına girmeyen KDV’ye tabi arızi işlemlerinin bulunması halinde, bu işlemler sadece işlemin gerçekleştiği dönem için bir defaya mahsus olarak verilecek 1 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilecektir.3. HURDA METALDEN ELDE EDİLEN KÜLÇE TESLİMLERİNDE KDV UYGULAMASIKDV Kanununun (17/4-g) maddesinde 5766 sayılı Kanunun (12/b) maddesi ile değişiklik yapılarak "(hurda metalden elde edilen külçeler dâhil)" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. Değişikliğin yürürlüğü 5766 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen gündür.Bu durumda, 5766 sayılı Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen (7/6/2008) tarihten başlamak üzere hurda metalden elde edilen külçelerin yurt içi teslimleri ve ithalinde genel hükümler çerçevesinde KDV hesaplanacaktır.Öte yandan, bu Tebliğin yayımlandığı tarihi izleyen günden başlamak üzere, KDV Kanununun 9 uncu maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, hurda metalden elde edilen külçe teslimlerinde 91 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (F) bölümündeki açıklamalar çerçevesinde tevkifat uygulanması uygun görülmüştür.4. ÖZÜRLÜLERİN KULLANIMINA MAHSUS ARAÇ VE GEREÇLERİN TESLİMİNDE İSTİSNA UYGULAMASI4.1. 5378 sayılı Kanunun 32 nci maddesi ile KDV Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına, 7/7/2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (s) bendi uyarınca, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve bilgisayar programlarının teslimi KDV’den müstesnadır.Buna göre, münhasıran özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamlarında kullanmaları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç (örneğin görme özürlülerin kullandıkları baston, yazı makinesi, kabartma klavye; ortopedik özürlülerin kullandıkları tekerlekli sandalye, ortez-protez gibi cihaz ve araçlar) ile özel bilgisayar programları istisna kapsamında kabul edilecektir. Binek otomobili ve diğer nakil vasıtalarının ise sözü edilen "araç-gereç" kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.4.2. 5766 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (ç) bendi ile KDV Kanununun 32 nci maddesinin birinci fıkrasına "… 15 inci maddeleri …" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi" ibaresi eklenmiştir. Bu düzenleme ile KDV Kanununun (17/4-s) maddesi kapsamındaki işlemler dolayısıyla yüklenilen vergilerin indirim ve iadesine imkân tanınmıştır. Buna göre, istisna kapsamına giren işlemler dolayısıyla yüklenilen vergiler mükellefler tarafından indirim konusu yapılacak, indirim yoluyla telafi edilememeleri halinde iade konusu yapılabilecektir. Bu istisna uygulaması kapsamındaki işlemlerden kaynaklanan KDV iade talepleri, ihracat istisnasından doğan KDV iadeleri için belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sonuçlandırılacaktır.İade talebi bir dilekçe ile yapılacak ve dilekçeye aşağıdaki belgeler eklenecektir.– istisna kapsamındaki satış faturalarının fotokopisi veya bunların dökümünü gösteren liste,– iade talep edilen döneme ait indirilecek KDV listesi,– istisna kapsamındaki işlemin bünyesine giren vergilerin tutarına ilişkin hesaplamaları gösteren tablo.4.3. KDV Kanununa 5766 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (d) bendi ile eklenen geçici 25 inci maddesinde, "Bu maddenin yürürlük tarihinden önce Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (s) bendinde düzenlenen istisnadan vazgeçen mükelleflerin, bu maddenin yürürlük tarihini izleyen ayın sonuna kadar istisnadan vazgeçme taleplerini geri almaları halinde, 18 inci maddesinin (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan hüküm uygulanmaz. Bu hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.Bu hüküm uyarınca, daha önce kısmi istisna niteliği taşıdığı için KDV Kanununun 18 inci maddesi uyarınca istisnadan vazgeçen mükellefler, üç yıl mükellefiyette kalma şartı aranmaksızın 31/7/2008 tarihine kadar bağlı bulundukları vergi dairesine müracaat ederek bu taleplerinden vazgeçebileceklerdir. 5. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM) TEŞKİLATI İLE İKTİSADİ İŞBİRLİĞİ VE KALKINMA TEŞKİLATINA (OECD) YÖNELİK KDV İSTİSNASI UYGULAMASI5766 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (d) bendi ile KDV Kanununa eklenen geçici 26 ncı maddesinde, "Birleşmiş Milletler (BM) temsilciliği, BM’ye bağlı program, fon ve özel ihtisas kuruluşları ile İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatına (OECD) resmi kullanımları için yapılacak mal teslimi ve hizmet ifaları, bunların sosyal ve ekonomik yardım amacıyla bedelsiz olarak yapacakları mal teslimi ve hizmet ifaları, bedelsiz mal teslimi ve hizmet ifaları ile ilgili mal ve hizmetlerin bunlara teslim ve ifası; finansmanlarının bu kuruluşlar tarafından karşılanması şartıyla ilgili kurum, temsilcilik, program, fon ve özel ihtisas kuruluşlarının Türkiye’deki faaliyetlerinin devamı veya ilgili kurumlara ilişkin uluslararası anlaşmaların yürürlükte bulunduğu süre içerisinde katma değer vergisinden müstesnadır.Bu istisnanın uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, finansmanlarının söz konusu maddede belirtilen kuruluşlar tarafından karşılanması şartıyla ilgili kurum, temsilcilik, program, fon ve özel ihtisas kuruluşlarının Türkiye’deki faaliyetlerinin devamı veya ilgili kurumlara ilişkin uluslararası anlaşmaların yürürlükte bulunduğu süre içerisinde;– Birleşmiş Milletler (BM) temsilciliği, BM’ye bağlı program, fon ve özel ihtisas kuruluşları ile İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatına (OECD) resmi kullanımları için yapılacak mal teslimi ve hizmet ifaları,– bunların sosyal ve ekonomik yardım amacıyla bedelsiz olarak yapacakları mal teslimi ve hizmet ifaları,– bedelsiz mal teslimi ve hizmet ifaları ile ilgili mal ve hizmetlerin bunlara teslim ve ifası,KDV’den istisna edilmiştir.Bu istisnanın uygulamasında, Dışişleri Bakanlığınca söz konusu Kuruluşlar adına düzenlenecek "İstisna Belgesi" kullanılacaktır.Ayrıca, istisnadan yararlanan kuruluşlara bu kapsamda yapılacak teslim ve hizmetlerle ilgili olarak yüklenilen KDV, KDV Kanununun (30/a) maddesine göre indirim konusu yapılmayacak, işin niteliğine göre gider, maliyet veya kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.B- İHRACAT TESLİMLERİNE İLİŞKİN KOMİSYONLAR1. Komisyonlar Dolayısıyla Yüklenilen KDV Tutarlarının İhracat İstisnası Kapsamında İadesiKDV Kanununun 11 inci maddesine göre, ihracat teslimleri ile Türkiye’de ikamet etmeyenlere yapılan teslimler KDV’ den müstesnadır. Aynı Kanunun 32 nci maddesine göre bu teslimler dolayısıyla yüklenilen KDV tutarları indirim yoluyla telafi edilememeleri halinde Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde mükellefe iade edilebilmektedir.İade hesabına, işlemin bünyesine doğrudan giren harcamalar ile birlikte genel giderler ve amortismana tabi iktisadi kıymetler (ATİK) dolayısıyla yüklenilen vergiler de dahildir. Diğer iade hakkı doğuran işlemlerde olduğu gibi, iade tutarı ihracat teslim bedelinin genel vergi oranı ile çarpılması suretiyle bulunacak tutarı aşamayacaktır.Öte yandan, turizm acente, rehber ve benzerlerince turist kafileleri alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara/mağazalara götürülmekte ve bu hizmet karşılığında söz konusu satıcı işletmelerden komisyon geliri elde edilmektedir. Satıcı işletmeler, turistlerin siparişlerini topluca serbest bölgeye veya diğer bir ülkeye ihraç etmekte ve buralardan yapılan dağıtımla siparişler turistlere ulaştırılmaktadır.Turizm acente, rehber ve benzerlerinin turist kafilelerini alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara/mağazalara götürmeleri karşılığında bu işletmelerden aldıkları komisyonlar genel oranda KDV’ye tabidir. Bu şekilde ödenen komisyonlar, ihracat işlemlerinin bünyesine giren "genel gider" mahiyetinde bir harcama olduğundan, komisyonlar nedeniyle yüklenilen KDV tutarları, indirim yoluyla telafi edilememeleri halinde aşağıdaki açıklamalar çerçevesinde ihracatçılara iade edilebilecektir.Buna göre, ihracat işlemlerinden kaynaklanan iade tutarının hesabında, bu tür komisyon harcamaları nedeniyle hesaba dahil edilecek pay, ihracat bedelinin %25’i üzerinden hesaplanan KDV tutarından fazla olamayacak, bu hesaplama her takvim yılının Ocak ayından başlamak üzere yıl sonuna kadar kümülatif olarak yapılacak, izleyen yılda hesaplamaya yeniden başlanacaktır.İade alacağı aşağıdaki tabloda belirtildiği şekilde hesaplanarak ihracat işleminin bulunduğu her ay talep edilebilecektir. Örnek: Bir turistik mağaza işleticisinin 2008 yılında aylar itibariyle ihracat tutarları ve ödediği komisyonlar YTL cinsinden aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
KOMİSYON ÖDEMELERİNE İLİŞKİN İADE HESAPLAMASI


AYLAR
İHRACAT TUTARI
KOMİSYON BEDELİ
(KDV HARİÇ)
İADE HESABINA ALINACAK KOMİSYON


Aylık
(YTL)
Kümülâtif (YTL)
Aylık
(YTL)
Kümülâtif (YTL)
Bedel
(YTL)
KDV
(YTL)

Ocak
1.000
1.200
200
200
200
36

Şubat
1.200
2.200
420
620
350
63

Mart
1.400
3.600
540
1.160
350
63

Nisan
1.800
5.400
560
1.720
450
81

Mayıs
2.200
7.600
640
2.360
550
99

Haziran
0
7.600
600
2.960
0
0

Temmuz
5.600
13.200
800
3.760
1.400
252

Ağustos
4.000
17.200
840
4.600
1.000
180

Eylül
3.600
20.800
0
4.600
300
54

Ekim
2.400
23.200
650
5.250
650
117

Kasım
1.600
24.800
1.800
7.050
950
171

Aralık
1.200
26.000
1.300
8.350
300
54
Tablo ile ilgili açıklamalar aşağıdadır.1. Ocak ayında ihracat 1.000, komisyon tutarı 200 YTL’ dir. Komisyondan ihracat işlemine verilecek pay (1000 x %25=) 250 YTL olmakla birlikte, 200 YTL komisyon ödendiğinden bunun tamamı pay olarak verilecek ve (200 x %18=) 36 YTL iade hesabına dahil edilerek, diğer yüklenilen vergilerle birlikte bu ay içinde talep edilebilecektir.2. Şubat sonunda ihracatın kümülatif tutarı 2.200, komisyonun kümülatif tutarı 620 YTL’ dir. Komisyonun payı (2200 x %25 = ) 550 YTL olarak hesaplanmaktadır. Bu tutardan, Ocak ayında verilen 200 YTL tutarındaki pay düşülecek ve Şubat ayındaki pay 350 YTL olarak belirlenecektir. Bu ayda iade hesabına dahil edilecek tutar (350 x %18=) 63 YTL olarak belirlenecektir.3. Mart sonunda kümülatif olarak ihracat 3.600, komisyon 1.160 YTL’ dir. Komisyondan ihracat işlemine verilecek azami pay (3600 x %25 = ) 900 YTL olacak, bu tutardan ilk 2 ayın toplam payı olan 550 YTL düşüldükten sonra kalan 350 YTL’nin %18’i olan 63 YTL Mart ayında iade hesabına dahil edilecektir.4. İhracat işlemi bulunmayan Haziran ayında, 600 YTL komisyon ödenmiştir. Bu dönemde ihracat işlemi nedeniyle iade talep edilemeyecektir. Aynı dönemde yapılan 600 YTL’lik komisyon ödemesi izleyen dönemlerde gerçekleştirilecek ihracat işlemlerine ilişkin iade tutarının hesabında dikkate alınabilecektir. 5. Eylül ayında 3600 YTL’lik ihracat yapılarak kümülatif ihracat tutarı 20.800 olmuş, komisyon ödemesi ise yapılmamıştır. Eylül ayında komisyon ödemesi olmamasına rağmen, iade hesabına önceki dönemlerde ödenen komisyonlardan pay verilebilecektir. Bu dönemde ihracat işlemine verilecek azami komisyon payı (20800 x %25 = ) 5.200 YTL olmakla birlikte, kümülatif komisyon tutarı 4.600 YTL olduğundan ve bu tutarın 4.300 YTL’lik kısmı önceki dönemlerde iade hesabına alındığından, Eylül ayındaki komisyon payı 300 YTL olacaktır. Dolayısıyla, 300 YTL’nin %18’i olan 54 YTL Eylül ayında iade hesabına dahil edilecektir.6. Bu hesaplama Aralık ayına kadar yukarıdaki şekilde sürdürülecek, izleyen yılın Ocak ayından itibaren hesaplamaya yeniden başlanacaktır.Bu tablo, yılbaşından itibaren her ay yeniden düzenlenerek, iade talep dilekçesinin eki olarak vergi dairesine verilecektir. Ayrıca KDV Kanununun 54 üncü maddesindeki düzenleme çerçevesinde, tablodaki bilgileri ihtiva eden yardımcı defter kayıtları kullanılacaktır. İadenin YMM KDV İadesi Tasdik Raporuyla alınmak istenmesi halinde, Raporda bu bilgileri içeren açıklamalara veya tabloya yer verileceği tabiidir.Bu uygulama 2008 takvim yılının başından itibaren geçerli olacak, 1/1/2008 tarihinden sonra faturalandırılan komisyon bedelleri dolayısıyla yüklenilen KDV, yine bu tarihten sonra gerçekleştirilecek ihracat teslimlerine ilişkin iade hesabına yukarıda açıklandığı şekilde dahil edilecektir. 2008 yılı içinde ödenen ve Tebliğin yayımından önceki dönemlerde iade edilen, ihracat bedelinin %25’ini aşan komisyon ödemelerine ilişkin KDV tutarları ile ilgili olarak vergi dairelerince her hangi bir işlem yapılmayacaktır. Ancak, mükelleflerce alınan komisyon ödemelerine ilişkin toplam iade tutarlarının yukarıda belirtilen kümülatif hesaplamada dikkate alınacağı tabiidir. Aralık/2007 dönemi ve daha önceki dönemlerde gerçekleştirilen ihracat işlemlerinde ise komisyon harcamalarına ait KDV, genel hükümler çerçevesinde iade hesabına dahil edilecektir. Bu dönemlere ilişkin olup komisyon bedellerine ait KDV’nin iade hesaplarına dahil edildiği henüz sonuçlandırılmamış nakden veya mahsuben iade talepleri, miktarına bakılmaksızın, teminat karşılığında veya vergi incelemesi sonucuna göre yerine getirilecek, teminat verilmesi halinde teminat vergi inceleme raporu sonucuna göre çözülecektir. Komisyon bedellerine ilişkin KDV’ nin iade hesabından çıkarılması halinde genel hükümlere göre işlem yapılacaktır. 2. Tevkifat UygulamasıTurizm acentesi, rehber ve benzerlerince verilen bu Tebliğin (B/1) bölümündeki düzenlemeye konu hizmetlerde, KDV Kanununun (9/1) maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, bu Tebliğin yayımını izleyen günden itibaren geçerli olmak üzere, (2/3) oranında KDV tevkifatı uygulanması uygun görülmüştür.Buna göre; turizm acentesi, rehber ve benzerleri tarafından turist kafilelerini alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara/mağazalara götürme karşılığında bu işletmelerden alınan bedeller üzerinden hesaplanan KDV tutarına (2/3) oranında tevkifat uygulanarak işletmeler tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir.Bu tevkifat uygulamasından doğan KDV alacaklarına ilişkin nakden veya mahsuben iade talepleri, miktarına bakılmaksızın, münhasıran banka teminat mektubu veya vergi inceleme raporu ile yerine getirilecek, iadenin teminat karşılığında yapılması halinde teminatlar, olumlu vergi inceleme raporunun vergi dairesine intikal ettiği tarih itibariyle çözülecektir. İadenin vergi inceleme raporu karşılığında alınmak istenmesi durumunda iade talebi, vergi inceleme raporunun vergi dairesine intikal ettiği tarih itibariyle geçerlilik kazanacaktır.İade yapılabilmesi için alıcının bu tevkifatla ilgili 2 No.lu KDV beyannamesini vergi dairesine vermiş olması zorunludur.İade talebi bir dilekçe ile yapılacak ve dilekçeye;– tevkifata tabi hizmetlere ilişkin fatura veya benzeri belgelerin fotokopileri veya bu belgelere ait bilgilerin dökümünü gösteren liste,– iade talebinin yapıldığı döneme ilişkin indirilecek KDV listesi,eklenecektir. Öte yandan, 108 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (B/4) bölümünde düzenlenen bildirim zorunluluğu ve müteselsil sorumluluk uygulamasına ilişkin açıklamalar bu bölüm kapsamında kendilerine KDV tevkifatı uygulanan mükellefler için de geçerlidir.C. YOLCU BERABERİ EŞYA İHRACINDA İADE EDİLECEK VERGİ TUTARI KDV Kanununun (11/1-b) maddesine göre, Türkiye'de ikamet etmeyen yolculara tanınan istisna, verginin teslim sırasında tahsil edilip gerekli şartların yerine getirilmesinden sonra satıcı tarafından alıcıya geri verilmesi şeklinde yürütülmektedir.58 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (C) bölümünde, bu işlemler dolayısıyla satıcıya iade edilecek KDV’nin alıcıya geri verilen tutar olacağı açıklanmıştır. Ancak, e- beyannameye geçiş nedeniyle KDV beyannamesinde yapılan değişikliklere bağlı olarak yeniden düzenlenen KDV beyannameleri, alıcıya geri gönderilen tutarlar ile bu teslimlerin bünyesine giren tutarların, iade hesabına birlikte dâhil edilebilmesine imkân verecek şekilde hazırlanmış, KDVK–24 sayılı KDV Sirkülerinde ve beyannamelerde bu uygulama doğrultusunda açıklamalar yapılmıştır. Konunun yeniden değerlendirilmesi sonunda, bu Tebliğin yayımlandığı tarihi içine alan vergilendirme döneminden geçerli olmak üzere, söz konusu teslimlerde alıcıya geri verilen KDV tutarının indirim ve iade hesaplarına dahil edilmesi, bu teslimlerin bünyesine giren vergilerin ise indirim hesaplarında yer almakla birlikte iade hesabına dahil edilmemesi uygun görülmüştür.Öte yandan, bu Tebliğin yayımlandığı tarihten önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin olup, alıcıya geri verilen KDV tutarı ile teslimin bünyesine giren vergilerin birlikte yer aldığı, henüz sonuçlandırılmamış nakden veya mahsuben iade talepleri, teslimin bünyesine giren vergi, iade hesabından çıkarılmak suretiyle genel esaslara göre yerine getirilecektir.D- 107 SERİ NO.LU KDV GENEL TEBLİĞİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİK107 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (B/2) bölümünün birinci paragrafı bu Tebliğin yayımını izleyen günden geçerli olmak üzere aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir."Büyük ve küçükbaş hayvanların etlerinin (sakatat ve bağırsak dâhil) gerçek usulde KDV mükellefleri ile 91 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (A/2) bölümünde sayılan kurum ve kuruluşlara teslimlerinde, bu Tebliğin yayımını izleyen günden başlamak üzere (1/2) oranında tevkifat uygulanması uygun görülmüştür." Tebliğ olunur.