30 Haziran 2011 Perşembe

Gerçek kişiden alınan otomobil için gider pusulası düzenlenecek mi?

Gerçek kişiden alınan otomobil için gider pusulası düzenlenecek mi?



Uygulamada sıkça karşılaşılan ve duraksamalara neden olan konulardan bir tanesi de nihai tüketiciden, vergi mükellefi olmayan gerçek kişiden alınan otomobil makine ve benzeri nitelikteki kıymetler için gider pusulası düzenlenip düzenlenmeyeceği, düzenlenecekse bu gider pusulasında gelir vergisi stopajı yapılıp yapılmayacağıdır.



Şirket tarafından nihai tüketiciden alınan otomobil, makine ve benzeri nitelikteki kıymetler için gider pusulası düzenlenmesi ancak tevkifat yapılmaması gerekir. Nitekim konuya ilişkin Maliye Bakanlığı tarafından verilen iki adet özelgede de bu görüş belirtilmiştir.Söz konusu özelgelerin özeti aşağıdaki gibidir.



1.‘Şirket tarafından nihai tüketiciden alınan otomobil için gider pusulası düzenlenmesi ancak tevkifat yapılmaması gerekir.



Dilekçenizin incelenmesinden; şirketinizde kullanılmak üzere vergi mükellefiyeti olmayan (nihai tüketici) kişiden aldığınız binek otomobil için gider pusulası düzenlenip düzenlenmeyeceği ile bu taşıt alımı için kesinti uygulanıp uygulanmayacağı hususunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmıştır.



Bilindiği üzere; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 234. maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergiden muaf esnafa; yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmünde olduğu belirtilmiştir.



Buna göre, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için gider pusulası düzenlemeleri ve bu belgeyi işi yapana veya emtiayı satana imza ettirmeleri gerekmektedir.



Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinin 13 numaralı bendinde, 4108 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle 'diğer kişilerden' satın alınan mal ve hizmet için yapılan ödemeler vergi tevkifatının kapsamı dışına çıkartıldığından esnaf muaflığı kapsamı dışında kalan diğer kişilere yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılmayacaktır.

Bu nedenle, şirketiniz tarafından nihai tüketiciden alınan otomobil için gider pusulası düzenlenmesi ancak, vergi tevkifatının yapılmaması gerekmektedir. (Maliye Bakanlığı’nın 16.11.1999 Tarih ve B.07.0.GEL.0.44/442233/49938 Sayılı Özelgesi )

2.Şirket tarafından vergi mükellefi olmayan şahıstan makine satın alınması halinde stopaj yapılıp yapılmayacağı hk.





Şirket tarafından vergi mükellefi olmayan şahıstan makine satın alınması halinde stopaj yapılıp yapılmayacağı hk.

İLGİ : Bila tarihli dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçenizde, ................... Vergi Dairesinin ..................... vergi kimlik numarasında kayıtlı vergi mükellefi olduğunuzu, mükellef olmayan kişiden 3 adet Yuvarlak Örme Kumaş Makinesi satın alacağınızı belirterek, söz konusu kişiden (...............................) satın alacağınız makinelere gider pusulası düzenlerken stopaj yapılıp yapılmayacağını sormaktasınız.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 3946 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle değişik 'Vergi tevkifatı' başlıklı 94. maddesinde; 'Kamu idare ve müesseseleri , iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.' denilmektedir.

Aynı maddede hangi ödemelerin vergi tevkifatına tabi olacağı sayılmış olup (4369 sayılı Kanunun 81. maddesiyle değişen ibare, Yürürlük 01.01.1999) 13. bendinde 'Esnaf muaflığından yararlananlara mal ve hizmet alımları karşılığında yapılan ödemelerden' tevkifat yapılacağı belirtilmiştir.

Bu hükümlere göre, örme kumaş makinası alacağınız kişinin (............................) esnaf muaflığından yararlanmaması ve vergi mükellefiyeti olmaması halinde alacağınız makineler için yaptığınız ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılmaması; ancak, şirketiniz tarafından gider pusulası düzenlenmesi gerekmektedir.(İstanbul Defterdarlığı Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğü B.07.4.DEF.0.34.11Sayılı Özelgesi)





İnternetten vergi levhanızı almayı unutmayınız

İnternetten vergi levhanızı almayı unutmayınız







6111 Sayılı Kanun'la vergi levhası asma zorunluluğu kaldırıldı.

İlk anda kanunla yapılan düzenleme, vergi levhasının tümden kaldırılması şeklinde anlaşıldı. Daha sonra Gelir İdaresi'nce 27 Mayıs 2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 408 no'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile konuya açıklık getirildi. Yasa maddesi ile yapılan düzenlemenin vergi levhasının sadece asma zorunluluğunun kaldırılması olduğu net olarak belirtildi. Buna karşılık vergi levhası alma zorunluluğunun ise devam ettiği açıklanmış oldu.

Tebliğ ile vergi levhasının internetten alınabilmesi şeklinde ilave bir kolaylık da getirilmiştir. Buna göre vergi levhası, internet vergi dairesine mükellef veya mali müşavir şifresi ile girilmek suretiyle alınabilecektir. İnternet ortamında alınan bu levhanın, kağıt ortamında dökümünün istenildiğinde ibraz edilmek üzere dosyalanması yeterli olacaktır. Yapılan düzenleme ile Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin 2010 yılına ilişkin vergi levhalarını haziran ayı sonuna kadar almaları gerekmektedir. Yani, vergi levhasının internetten indirilip kağıt ortamında basılması için haziran ayının son günü olan 30 Haziran Perşembe günü son tarih olacaktır. Bu tarihten sonra internetten vergi levhası indirilse dahi özel usulsüzlük cezası kesilmesi engellenemeyecek. Bu tarih sadece 2010 yılına ilişkin vergi levhaları alınması için geçerlidir. Sonraki yıllarda bu işlemin yapılması için son gün 31 Mayıs tarihi olacaktır.

Biz bu konuda anılan tebliğin taslak olarak yayımlandığı aşamada; mademki yasayla vergi levhası asma zorunluluğu kaldırıldı, idari yetki kullanılarak vergi levhasının alınmasına ilişkin zorunluluğun da fiilen kaldırılabilmesinin mümkün olduğunu ifade etmiştik. Bununla birlikte vergi levhasını indirmek için herhangi bir süre sınırlaması konulmamasının yeterli olacağını belirtmiştik. Vergi levhası uygulamasının konulmasındaki temel amaç; mükelleflerin vergi durumlarının asılan bir levha ile yıl boyunca müşterilerine ilan edilmesi suretiyle beyanlarını yükseltmeleri için psikolojik baskıya maruz bırakılmalarıydı. Bunun bir dönem için belki anlamı vardı ama geçen zaman içerisinde bu kanıksanır oldu. Üstelik Gelir İdaresi de teknolojik imkânları yönünden dünyanın en iyi idarelerinden birisi haline geldi. Şimdi, kayıt dışılığı önleme konusunda elinde çok daha ciddi imkânlar bulunuyor. Bunun için yıpranmış ve misyonunu tamamlamış müesseselerin uygulamadan kaldırılması doğrudur. Bu aşamada yapılması gereken, vergi ödevleri yerine getirilirken yükümlülüklerin minimum düzeye çekilmesi, buna karşılık bütün konsantrasyonun kayıt dışılıkla mücadeleye çevrilmesidir.

Tebliğ ile yapılan düzenleme ile vergi levhasının internetten indirilmesi bir süreye bağlanmış oldu. İdarenin kendince haklı gerekçesinin, kayıt dışılığı önleme amacına dönük olduğu aşikârdır. Düşünülen muhtemelen, ticari ilişkide bulunan firmaların karşı tarafın faal mükellef olup olmadığının tespiti konusunda vergi levhasını talep edebilmesine imkân sağlanmasıdır. Ancak bize göre, böyle bir zorunluluk getirmek yerine, gerektiğinde mükelleflerin ilişkide bulunduğu firmaların mükellefiyet durumlarını internet vergi dairesinden araştırabilmelerine imkân sağlanması yeterli olabilirdi. Ki bu imkân sağlanmış durumdadır.

Nihai tercihi yapma konumunda olan Gelir İdaresi yetkisini bu şekilde kullanmıştır. Bize de düşen mükelleflere ve mali müşavirlerine haziran ayının bitimine bir hafta kala şu günlerde herhangi bir özel usulsüzlük cezasına maruz kalmamaları için uyarıda bulunmaktan ibarettir. Öyle zannediyorum ki, bir sonraki aşamada başlangıçta belirttiğimiz noktaya gelinecek ve belli bir zaman diliminde vergi levhası alınması zorunluluğu tamamen kaldırılacaktır.

Makale: Osman Arıoğlu / Bugün



Şirket ortağına ait işyeri bedelsiz olarak kullanıldığında stopaj yapmak gerekir mi?

Şirket ortağına ait işyeri bedelsiz olarak kullanıldığında stopaj yapmak gerekir mi?



Uygulama şirketlerin işyeri olarak ortak veya ortaklara ait konutlarını ve/veya iş yerlerini bedelsiz olarak kullandıklarında ne tür işlemler yapılacağı, bu bedelsiz kullanım için emsal kira bedeli hesaplanıp hesaplanmayacağı ve bu hesaplanan emsal kira bedeli üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı tartışmalara ve duraksamalara neden olmaktadır.

Ortağa ait işyeri bedelsiz olarak kullanılıyor ise herhangi bir nakden ve hesaben ödeme söz konusu olmadığı için herhangi bir gelir vergisi kesintisi yapılmayacaktır. Ancak ortak açısından durum biraz özellik arz edip bedelsiz bir kiraya verme işlemi olsa bile emsal kira bedeli hesaplaması gerekecektir. Şöyle ki;



Gelir Vergisi Kanunun 70 incı maddesinin birinci fıkrasında, gayrimenkul olarak nitelendirilen mal ve hakların sahipleri ve kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu; 73 üncü maddesinde de, kiraya verilen mal ve hakların kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamayacağı; bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedelinin, bu mal ve hakların kirası sayılacağı; bina ve arazide emsal kira bedelinin, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanununa göre belirlenen vergi değerinin %5'i olacağı hükme bağlanmıştır.



Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (d) alt bendinde ise bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 600 milyon lirayı (278 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2011 yılı için 1.170 TL) aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratlar için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği belirtilmiştir.



Bu nedenle, şirket ortağına ait gayrimenkulün bedelsiz olarak şirket tarafından kullanılmasında nakden veya hesaben bir ödeme yapılmadığından Gelir Vergisi Kanununun 94/5-a maddesine göre tevkifat yapılmasına gerek bulunmamaktadır.



Ancak işletmeye bedelsiz tahsil edilen iş yeri için Gelir Vergisi Kanununun 73 üncü maddesine göre tespit edilecek emsal kira bedeli, aynı Kanunun 86-1/d maddesi gereğince 2011 yılı için 1.170, TL'yi aşması halinde şirket ortağı tarafından gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.



Konuya ilişkin Maliye Bakanlığı tarafından verilen bir çok özelge de bu görüş iletilmiştir. Söz konusu özelgelerden iki adeti aşağıda sunulmuştur.



1.Şirket ortağına ait işyerinin bedelsiz kullanımı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile faaliyetinizi yürüttüğünüz okulun 2 dairesini şirketinizin müdürü ve aynı zamanda ortağı olan ...'ın satın aldığını ancak, şirketiniz tarafından kullanılan bu daireler karşılığında şirket ortağınıza herhangi bir kira ödemesi yapılmayacağını belirterek, şirketinizin emsal kira bedeli üzerinden stopaj yapıp yapmayacağı hususunda Başkanlığımızdan bilgi istenilmektedir.



193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddede sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış ve aynı maddenin 5/a bendi uyarınca anılan Kanunun 70 inci maddesinde yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.



Aynı Kanunun 70 incı maddesinin birinci fıkrasında, gayrimenkul olarak nitelendirilen mal ve hakların sahipleri ve kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu; 73 üncü maddesinde de, kiraya verilen mal ve hakların kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamayacağı; bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedelinin, bu mal ve hakların kirası sayılacağı; bina ve arazide emsal kira bedelinin, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanununa göre belirlenen vergi değerinin %5'i olacağı hükme bağlanmıştır.



Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (d) alt bendinde ise bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 600 milyon lirayı (273 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2010 yılı için 1.090 TL.) aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratlar için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği belirtilmiştir.



Bu itibarla, şirket ortağınıza ait gayrimenkulün bedelsiz olarak şirket tarafından kullanılmasında nakden veya hesaben bir ödeme yapılmadığından Gelir Vergisi Kanununun 94/5-a maddesine göre tevkifat yapılmasına gerek bulunmamaktadır.



Ancak işletmenize bedelsiz tahsil edilen iş yeri için Gelir Vergisi Kanununun 73 üncü maddesine göre tespit edilecek emsal kira bedeli, aynı Kanunun 86-1/d maddesi gereğince 2010 yılı için 1.090,00 TL'yi aşması halinde şirket ortağı tarafından gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.((Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 28/01/2011 Tarih ve B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-GVK-94-40-41 sayılı Özelgesi)



2. Limited şirket ortağına ait gayrimenkulün şirkete kiraya verilmesi halinde stopaj yapılıp yapılmayacağı hk.

İlgide kayıtlı dilekçenizde,…………………… Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün ………………………… vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuzu faaliyet konunuz Asansör imalatı olduğunu şirketinizin işyeri olarak kullandığı gayrimenkulün şirket ortağı ………………….. ait olduğundan işyeri için kira ödemesi yapmadığınızı belirterek söz konusu gayrimenkulden dolayı kira stopajı yapılıp yapılmayacağı hususunu sormaktasınız.



Bilindiği gibi, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı ile zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin aynı maddenin 5/a bendi uyarınca anılan kanunun 70. maddesinde yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığında nakten veya hesaben yaptıkları ödemelerden Gelir Vergisi tevkif edecekleri hükme bağlanmıştır.



Aynı maddenin son fıkrasında da, tüccar, serbest meslek erbabı ve çiftçilerin yukarıdaki hükümlere göre yapacakları tevkifatın ticari, mesleki ve sınai işleriyle ilgili ödemelerine münhasır olduğu hükmü yer almıştır.



Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinin 1. paragrafı hükmüne göre, gayrimenkul olarak nitelendirilen mal ve hakların sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradı olarak vergilendirilmektedir.



Aynı Kanunun 73. maddesinde; Kirala verilen mal ve hakların kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamaz. Bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedeli, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenen vergi değerinin %5’idir…hükmü yer almıştır.



Bu hükümlere göre, şirketiniz tarafından aynı zamanda şirket ortağına ait (gayrimenkulün) kullanılması karşılığında herhangi bir kira ödemesinin olmaması başka bir ifade ile işyeri kira karşılığı olarak şirket hesabında gider gösterilmemesi halinde nakden veya hesaben ödeme olmadığından hareketle tevkifat yapılması söz konusu olmayacaktır. Ancak Gelir Vergisi Kanunu’nun 73. maddesi uyarınca kira tutarının emsal değerinin belirlenerek ortaklar tarafından gayrimenkul hisseleri oranında yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir. (İstanbul Defterdarlığı’nın B.07.4.DEF.0.34.11/GVK-94/5 Sayılı Özelgesi)



!MuhasebeVergi Özel Haber!

Kaynak Gösterilmeden Kullanılması Halinde Yasal Haklarımız Gereği Adli İşlem Yapılacaktır.











17 Haziran 2011 Cuma

YMM ve SMMM'ler mükellefin bilgilerine kolaylıkla ulaşabilecek

YMM ve SMMM'ler mükellefin bilgilerine kolaylıkla ulaşabilecek

E-Beyanname uygulamasının en çok eleştirilen yönlerinden birisi Meslek Mensuplarının kendi şifresi ile beyannamelerini verdikleri mükelleflerinin borç sorgulama, dilekçe verme ve bilgi girişi işlemlerinin yapamamalarıydı.

Meslek mensupları bu işlemleri yerine getirebilmek için mükelleflerine ayrıca bir e-beyanname şifresi aldırmakta ve bu durumda her defasında her mükelefi için yeniden giriş yapma gerekliliği ortaya çıkarıyor ve bunun yanında Gelir İdaresi Başkanlığının verdiği mükellef şifrelerini daha sonra sorgulamaması nedeniyle beyanname imzalatma yükümlülüğü bulunan mükelleflerin Meslek Mensubu kullanmadan kendi şifreleri ile beyanname göndermelerine yol açıyordu.

Gelir İdaresi Başkanlığı yaptığı düzenleme ile bu sıkıntılara son verdi.

Artık Meslek Mensupları mükellefleri tarafından vergi dairesine "İNTERNET HİZMETLERİ KULLANIMINA İLİŞKİN YETKİ VERME FORMU" nun verilmesini sağlayarak Meslek Mensubu E- Beyanname Şifresi ile mükelleflerinin "Borç Sorgulama, Dilekçe Verme ve Bilgi Girişi" işlemlerini gerçekleştirebilecektir. Konuya İlişkin GİB açıklaması aşağıda sunulmuştur.

Yeni İnternet Vergi Dairesi ile başkasının adıma işlem yapabilmesi için neler yapmam gereklidir?

Yetki Verme Nedir?

Yeni İnternet Vergi Dairesi’nin özelliklerinden biri olan "Başkası Adına İşlem Yapma", ancak yetki verme ile mümkün olmaktadır. Örneğin bir meslek mensubuna (SM, SMMMM) sizin adınıza işlem yapma yetkisi verdiğinizde, musabeciniz kendi hesabı ile sizin işlemlerinizi de gerçekleştirebilecektir. Bunun için önce bir form doldurarak ne tür yetkiler vermek istediğinizi belirtmelisiniz.

Yetki Verme Formu

İnternet Hizmetleri Kullanımına İlişkin Yetki Verme Formunu buraya tıklayarak edinebilirsiniz.

Yetki verme işleminin gerçekleşmesi için internet hizmetleri kullanımına ilişkin yetki verme formunu doldurup bağlı olduğunuz vergi dairesine teslim etmelisiniz.

Yetki formunda bulunan tüm alanların eksiksiz bir şekilde doldurulması gerekmektedir. Formda hem yetki veren hem de yetki verilen kişiye ait bilgiler istenmektedir.

Formda bulunan "Vergi Kimlik Numarası" alanına, T.C vatandaşı olan gerçek kişiler, T.C kimlik numaralarını yazmalıdır.

Formda bulunan "Adı Soyadı / Unvanı", "Doğum Yeri / Tüzel Kişilerde Kanuni Merkezi", "Doğum Tarihi / Tüzel Kişilerde Kuruluş Tarihi" alanlarına sırasıyla; gerçek kişiler ad soday, doğum yeri, doğum tarihi bilgilerini girerken tüzel kişiler ünvan, resmi kuruluş yeri ve kuruluş tarihi bilgilerini girmelidir.

Yukarıda belirtilen alanların yanısıra formdaki diğer alanlar doldurulurken yetki veren ve/veya yetki verilen kişi bir adi ortaklık şeklindeki mükellef ise bu ortaklığa ait bilgiler kullanılmalıdır.

Formun bir diğer bölümü olan "Yetki Çeşidi" kısmında yetki verilen kişinin, yetkiyi veren adına hangi işlemleri yapmaya yetkili olacağı belirtilmelidir. Burada en az bir kutucuğu işaretlemelisiniz. Bunun yanısıra her üç kutucuğu da işaretleyebilirsiniz. Burada bulunan "Sorgulama", yetki verilen kişinin mükellef adına sadece sorgulama işlemlerini yapabiliceğini belirtmektedir. "Dilekçe Verme", mükellef adına "Borcu Yoktur Yazısı" vb. dilekçeleri almak için kullanılır. "Bilgi Girişi" ise mükellefe ait YMM, Belge Basım, Fatura/Çek vb. bilgilerin girilmesi ile ilgilidir.

Form eksiksiz bir şekilde doldurulup koşullar okunduktan sonra hem yetki veren hem de yetki verilen kişi tarafından imzalanmalıdır. Yeki formunu imzalayıp vergi dairesine teslim ederek formda yazılı bulunan koşulları kabul ve taahhüt etmiş olursunuz.

Yetki verme formunun teslim edilmesinin ardından yetki verilen kişi başkası adına işlem yapmaya başlayabilir.

Başkası Adına İşlem Yapma

Kendisine, başkası adına işlem yapma yetkisi verilen kişi, İnternet Vergi Dairesinde kendi hesabına giriş yaptıktan sonra kolayca adına işlem yaptığı mükellefi değiştirebilir. Bunun için kendi hesabını kapatıp yeniden başka bir hesapla giriş yapmak zorunda kalmaz.

Eğer başkası adına işlem yapma yetkiniz varsa İnternet Vergi Dairesine giriş yaptıktan sonra sağ tarafta giriş bilgilerinizin göründüğü kısımda "Değiştir" düğmesi belirir.

Kaynak: Gelir İdaresi Başkanlığı



İNTERNET HİZMETLERİ KULLANIMINA İLİŞKİN

YETKİ VERME FORMU

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI TARİH: ..../..../20....



........................................................................ Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne

Aşağıda kimlik bilgileri bulunan Yetki Veren Gerçek Kişi / Tüzel Kişilik olarak Gelir İdaresi Başkanlığınca tarafıma sağlanan İnternet Vergi Dairesinde yapabileceğim aşağıda belirtilen işlemleri yapma yetkisinin yine aşağıda kimlik bilgileri bulunan Gerçek Kişi / Tüzel Kişilik’e verilmesini arz ederim.



YETKİ VEREN MÜKELLEF KİMLİK / ADRES BİLGİLERİ (*)

Vergi Kimlik Numarası (**)

Adı Soyadı / Unvanı

















Telefon Numarası Faks Numarası

Adresi







Elektronik Posta Adresi



YETKİ VERİLEN MÜKELLEF KİMLİK / ADRES BİLGİLERİ (*)

Vergi Kimlik Numarası (**)

Adı Soyadı / Unvanı

















Telefon Numarası Faks Numarası

Adresi







Elektronik Posta Adresi



YETKİ ÇEŞİDİ

SORGULAMA

DİLEKÇE VERME

BİLGİ GİRİŞİ





1. Tarafımızdan yetkilendirilen gerçek ya da tüzel kişiliğin yukarıda belirttiğim yetkiler çerçevesinde yaptığı işlemlerin firmamız veya kurumumuzca yapılmış olduğunu,



2. Yetki verdiğimiz konularda Gelir İdaresi Başkanlığınca İnternet Vergi Dairesinde mevzuat veya taleplere göre yeni geliştirilecek hizmetleri yetki verdiğimiz gerçek / tüzel kişiliğin yapmaya yetkili olduğunu,



3. Kullanıcı kodu, parola ve şifrenin kullanımı suretiyle yapılan işlemlerin, kendim veya yetkili kişilerce yapılmadığı yönünde bir iddia ileri sürmeyeceğimi ve tüm kullanımlardan sorumlu olduğumu, kullanıcı kodu, parola ve şifrenin yetkisiz kişilerce kullanıldığını öğrendiğim anda (şifrenin, parolanın ve kodun kaybedilmesi, çalınması vb. durumlar dahil) Gelir İdaresi Başkanlığı 444 0 435 nolu Çağrı Merkezine veya bağlı olduğum vergi dairesine bildireceğimi, bu bildirim anına kadar yapılan işlemlerden ve kullanımdan bizzat sorumlu olacağımı,



4. İnternet Vergi Dairesinde yapılan işlemlerin tespit ve tevsikinde ilgili vergi dairesi ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Merkezi kayıtlarının esas alınacağını,



kabul ve taahhüt ediyorum.



YETKİ VEREN YETKİ ALAN

ADI SOYADI İMZA ADI SOYADI İMZA





________________________________________

(*) Adi ortaklık şeklindeki mükellefiyetlerde ortaklığa ait bilgiler yazılacaktır.

(**) T.C vatandaşı olan gerçek kişilerde T.C Kimlik Numarası yazılacaktır.



16 Haziran 2011 Perşembe

Faturasız alınan ve satılan mallar için son iki hafta

Faturasız alınan ve satılan mallar için son iki hafta

|Hürriyet Gazetesi| |16.06.2011|



FATURASIZ alınan veya faturasız satılan malların kayda alınması için tanınan süre, 30 Haziran Perşembe akşamı sona eriyor.



Sadece mallar değil, işletmede bulunduğu halde kayıtlarda yer almayan makine, teçhizat ve demirbaşların beyanı için de 30 Haziran son gün.

Özellikle “faturasız mal” bulunduranlara tanınan “stok affı” işletmelere “çok özel” avantajlar sağlıyor.



FATURASIZ MAL VE DEMİRBAŞ

İşletmelerinde faturasız mal bulunduran gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, “stok affı” ile sağlanan avantajlardan yararlanabilecekler.

Beyan edilecek olan mallar, “rayiç bedel” yani o malın değerleme günü itibariyle normal alım satım bedeli üzerinden beyan edilecek.



KDV ÖDENECEK

Bildirilen mallar ile makine, teçhizat ve demirbaşlar için sadece KDV ödenecek o kadar.

-Teslimleri genel orana (yani yüzde 18 oranına) tabi mallar ile makine, teçhizat ve demirbaşların, bildirilen bedelinin “yüzde 10’u oranında KDV” ödenecek.

-Teslimleri indirimli orana (yani yüzde 1 ya da 8 oranına) tabi mallar ile makine, teçhizat ve demirbaşlarda ise, tabi oldukları oranın yarısı (yani yüzde 0,5 veya yüzde 4) oranında KDV ödenecek.

Bildirimde bulunacak olanların, 30 Haziran 2011 Perşembe akşamına kadar;

1. KDV stok beyannamesini,

2. Envanter listesini,

Vergi dairesine vermeleri ve hesaplanan KDV’yi de yine 30 Haziran akşamına kadar ödemeleri gerekiyor.



SAĞLANAN AVANTAJLAR NE?

Hangi birisi o kadar çok ki...

1. Faturasız mal bulundurulduğu için, KDV Yasası 9/2. madde uyarınca, cezalı KDV istenilmeyecek.

2. ÖTV’ye tabi faturasız mallar için beyan edilerek ödenen ÖTV nedeniyle de cezalı ÖTV istenilmeyecek.

3. Beyan edilen faturasız mallar için ödenen KDV indirim konusu yapılabilecek. Ancak makine, teçhizat ve demirbaşlar için ödenecek olan KDV indirim konusu yapılamayacak. Bu tutar, verginin ödendiği yılın gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde, “gider olarak” göz önüne alınacak.

4. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, aktife kaydettikleri “faturasız mallar” için “özel bir karşılık hesabı” açacaklar. Bu karşılık; ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi durumunda, sermayenin unsuru sayılacak ve vergilendirilmeyecek (Bkz. 6111 sayılı yasa Md.10/2). Daha açık bir anlatımla, beyan edilen stok malın tutarı, ortaklara vergisiz olarak dağıtılabilecek. Bu aşamada yüzde 15 stopaj söz konusu olmayacak. Ortaklar da bu tutarı kişisel gelirleri olarak beyan etmeyecekler.



FATURASIZ SATILAN MALLAR

Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan mallar da “stoksuzluk affından” yararlandırılacak. Örneğin, geçmiş yıllarda malı satıp bedelini KDV’siyle birlikte alıp cebine atan ancak fatura veya fiş düzenlemeyenler, bu avantajdan yararlanabilecekler.

Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan mallar için 30 Haziran 2011 tarihine kadar (bu tarih dahil) fatura düzenlenecek. Bu faturada, o malın tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanacak ve ilgili dönem beyannamesine dahil edilecek.





14 Haziran 2011 Salı

Vergi incelemesinde mükellef hakları

Hasan Yalçın

E.Hesap Uzmanı/YMM

(14.06.2011)



Vergi incelemesinde mükellef hakları



Son dönemlerde sıkça telaffuz edilen vergi incelemeleri esnasında incelemeye tabi tutulan tarafların hakları yasalarca belirlenmiştir. Vergi mükelleflerinin yasalarca belirlenen hakları neler?



Vergi incelemesi en basit tanımlaması ile mükellef tarafından yapılan beyanların ve bu beyanlara dayanak teşkil eden kayıtların doğruluğunun vergi inceleme elemanı tarafından incelenmesi işlemidir. Bu basit ve genel tanımı genişletmek ve farklı açılardan ele alarak farklı tanımlamalar yapmak mümkündür.



Vergi incelemesine ilişkin yasal düzenlemeler ise Vergi Usul Kanunu’nun 137-141’nci maddeleri arasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu maddelerde vergi incelemesinden kastın ne olduğu, amaçlarının neler olduğu, kimlerin vergi incelemesi yapmaya yetkili olduğu, incelemede izlenecek usullerin neler olduğu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler çerçevesinde mükelleflerin vergi incelemesi esnasında ne tür haklara sahip olduğu da belirtilmiştir. Buna göre mükelleflerin vergi incelemesi esnasında sahip oldukları haklar aşağıdaki gibidir:



• İnceleme elemanının kimliğini görme hakları



Vergi Usul Kanunu’nun 136’ncı maddesinde incelemeye başlamadan önce kimlik ibrazının yapılması gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla mükellef incelemeyi yapan inceleme elamanından kimliğini göstermesini isteyebilir. Ancak, bu hak uygulamada daha çok inceleme elemanının işletmeye gelmesinde anlam ifade eder; özellikle de piyasada inceleme elemanı olmayan ve firmaları dolandırmaya yönelik eylemleri de engeller. Özellikle büyük kentlerde bu tarz dolandırıcılık olaylarına çok sık rastlanmakta ve hemen her gün sahte inceleme elemanları ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle özellikle işletmeye denetime geldiğini söyleyen inceleme elemanından muhakkak kimliğini ibraz etmesini isteyin. Ancak daireye davet ile gidilen durumda bu hak fazla bir anlam ifade etmez.



• İncelemenin işyerinde veya dairede yapılmasını isteme hakkı



Vergi incelemesi esas itibariyle incelemeye tabi olanın işyerinde yapılır. Mükellef isterse, incelemenin dairede yapılmasını talep edebilir. Bu durumda bazı yasal ve fiziksel zorunlulukların dışında incelemenin nerede yapılacağını belirleme hakkı mükellefe aittir. Ancak uygulamada genellikle incelemenin işyerinde mi yoksa dairede mi yapılacağını, işletmenin evrak sirkülasyonunun miktarı belirlemektedir. Çok sayıda defter ve belgenin olması halinde inceleme şirkette, diğer durumlarda ise dairede yapılmaktadır.



• İncelemenin konusunu öğrenme hakkı



Nezdinde inceleme yapılan mükellefin, incelemenin konusunun ne olduğunu inceleme elemanına sorma hakkı vardır. İnceleme elemanı da bu konu hakkında mükellefi aydınlatmak zorundadır. Uygulamada genellikle inceleme elemanları ilk görüşmede mükellefe bu konuda bilgi vermektedir. Özellikle incelemenin karşıt inceleme mi yoksa tam inceleme mi olduğu mükellefe iletilir. Karşıt inceleme daha çok incelenen bir mükellef ile ticari ilişkisi olunması nedeniyle veya bazı olayları teyit amacıyla yapılır ve incelemeye çağrılan mükellefin direkt incelenmesi anlamına gelmez. Tam inceleme ise, bir mükellefin bütün kazanç ve faaliyetlerinin incelenmesidir.



• İncelemenin mesai saatleri içinde yapılmasını isteme hakkı



Mükellef aksini istemediği sürece, mükellefin iş yerinde mesai saatleri dışında vergi incelemesi yapılamaz. Ancak tutanak düzenlenmesi ve inceleme ile ilgili emniyet tedbirlerinin alınması, incelemenin yapıldığı yerdeki faaliyeti sekteye uğratmaması kaydiyle, bu hükmün dışındadır.



• İncelemenin bittiğine ilişkin belge alma



Mükellef inceleme bittiğinde inceleme elemanından incelemenin bittiğine dair belge alabilir. Ancak bu durumun uygulamada fazla da bir önemi yoktur. Bir firmanın daha önce incelenmiş olması aynı dönemin tekrar incelemeye alınmasına engel değildir.



• Tutanakları imzalamama, ihtirazi kayıt koyma ve tutanaktan bir örnek isteme hakkı



Her şeyden önce mükellefin imzaladığı tutanağın bir örneğini alma hakkı vardır. Yazılan tutanağa itirazı varsa bu itirazını tutanağa ekletme hakkı vardır. Son olarak da, tutanağı imzalamama hakkı vardır. Ancak tespit edilen hususlar tamamen defter ve belgelere dayanıyor, aynı zamanda ifade içermiyorsa tutanağı imzalamanın pratikte bir faydası yoktur. Tutanakların imzalanmaması halinde vergi inceleme elemanı defter ve belgeleri dairede tutma ve mükellefe vermeme hakkına sahiptir.



• Vergi mahremiyetine uyulmasını isteme hakkı



Vergi inceleme elemanları yapmış oldukları vergi incelemelerinde elde etmiş oldukları bilgi ve belgeleri işletmenin özel durumlarını ifşa edemez ve üçüncü kişilerle paylaşamaz. Bu durum mevzuatımızda yerini VUK’nun 5’nci maddesinde almıştır. Mükellefin inceleme elemanından bu yasal düzenlemeye uymasını isteme hakkı vardır. Uygulamada inceleme elemanları bu konuya son derece hassas davranmaktadır. Ancak mükellefler bu haklarını takip etmelidir. Özellikle zaman zaman yapılan incelemelerin medyada ayrıntılı yer aldığını görüyoruz ki; bu durum herkes için son derece zararlıdır.



• Müşavir ve vekil tayin etme hakkı



Mükellef ticari hayatta olduğu gibi vergi incelemesinde de kendisini temsil eden vekil tayin edebilir ve bu süreci vekili ile takip edebilir. Özel durumlar ve ifadeler dışında vekil işletmeyi temsil edebilir. Müşavirler ise, vekilden ayrı olarak genelde meslek mensupları ve bu konuya vakıf kişilerdir. Vekil tayin edilmekle beraber müşavirde tayin edilebilir. Bu müşavirin mükellefin kendi sözleşmeli mali müşaviri veya yeminli mali müşaviri olması şart değildir. Ancak bu müşavirin de yasal olarak yetkilendirilmiş olması gerekmektedir. Özellikle inceleme elemanları müşavirin temsil yetkisine sahip olması konusunda hassas davranırlar.



Bunların dışında yine mükelleflerin genel hukuktan doğan ve/veya anayasadan doğan hakları da mevcuttur. Ancak vergi incelemesi vergi mükellefini ve vergi inceleme elemanını bir araya getiren hassas bir konudur. Bu yüzden incelemenin her aşamasında konunun bu hassasiyeti unutulmamalı ve sağduyulu yaklaşım hiçbir zaman kaybedilmemelidir.



8 Haziran 2011 Çarşamba

Belgesiz harcamalar gider yazılabilir mi?

Belgesiz harcamalar gider yazılabilir mi?



Vergi kanunları prensip olarak belgesiz giderlerin indirimini kabul etmez. Ancak Vergi Usul Kanunu’nda yapılan özel bir düzenleme ile belge alımına imkan olmayan bazı küçük harcamaların indirilmesine olanak sağlanmıştır.



Ancak bu olanak çok sınırlıdır. Bu harcamalara tren,vapur ve dolmuş ücretleri verilebilecek en tipik örnektir. Ayrıca otopark ücretleri de bu kapsamda dikkate alınabilir.



Bu gibi durumlarda yapılan harcamanın vergi kanunları açısından indirim konusu yapılabilmesi için masraf listesi hazırlanmalı, masraf listesinde harcamanın yapıldığı tarihi, tutarı ve şirketle olan ilişkisi ayrıntılı (kiminle nereye gidildiği v.b.) yazılmalıdır. Aksi takdirde kanunen indirim konusu yapılamaz.



Ayrıca yapılan harcamanın tutarlı olması gerekmektedir. Örneğin bir kişinin aynı tarih ve saatte aynı otoparktan aldığı birden fazla oto park fişleri kanunen gider yazılamaz.



Bu küçük giderlere ilişkin alınan bazı belgeler kanunen geçerli olmayabilir. Ancak o belge bu kapsamda gider yazılırken yapılan harcamanın gerçekliğini gösterdiği için yapılan bu tür küçük harcamalarda temin edilebilecek her türlü belgenin alınması gerekmektedir.





DİKKAT DİKKAT HESAP PLANLARI DEĞİŞİYOR

DİKKAT DİKKAT HESAP PLANLARI DEĞİŞİYOR





Türkiye Muhasebe Standartları Komitesi 07.06.2011 tarihinde yayınlandığı Mayıs /.2011 TARİHLİ BÜLTENİNDE Kurulun ilgili açıklaması aşağıda sunulmuştur.

2011 TMSK bülteninde yeni hesap planının oluşturulması için 09.05.2011 tarihinde komisyon kurduğunu açıkladı



Karar No: 124/4

Toplantı No: 124

Toplantı Tarihi: 09/05/2011



Yeni Türk Ticaret Kanunu ile birlikte, bilanço usulüne göre defter tutma yükümlülüğü bulunan gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerce uygulanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde ve bu Tebliğle düzenlenen hesap planında, Türkiye Muhasebe Standartlarıyla uyumlu olacak şekilde gerekli düzeltmelerin ve güncellemelerin yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.



Bu çerçevede, işletmelerin finansal tablo düzenlerinin ve uygulayacakları hesap planının belirlenmesi çalışmaları için ilgili Kurumların temsilcileri ve akademisyenlerden oluşan bir

çalışma komisyonu oluşturulmasına karar verilmiştir.



Bu karara dayalı olarak aşağıda yer alan konuyla ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan bir komisyon kurulmuştur:



- Bağımsız Denetim Derneği

- Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu

- Finansal Kiralama Derneği

- Hazine Müsteşarlığı

- Maliye Bakanlığı

- Muhasebe Öğretim Üyeleri Bilim ve Dayanışma Vakfı

- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı

- Sermaye Piyasası Kurulu

- Tüketici Finansmanı Şirketleri Derneği

- Türkiye Bankalar Birliği

- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

- Türkiye Katılım Bankaları Birliği

- Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği

- Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği

- Üniversiteler



Bu karara dayalı olarak oluşturulacak çalışma komisyonu tarafından hesap planı ve finansal tablo düzenleri taslaklarının tamamlanmasının ardından görüş almak üzere kamuya sunulacaktır.



kaynak www.tmsk.org.tr



YENİ TÜRK TİCARET KANUNU NELER GETİRİYOR?

YENİ TÜRK TİCARET KANUNU NELER GETİRİYOR?

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 13/01/2011 tarihinde kabul edilmiş ve 14/02/2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni Türk Ticaret Kanunu, ülkemiz ticari hayatı için önemli bir değişim sürecini başlatacak olması yanında, yönetim ve denetim alanlarında ciddi sonuçları da olacaktır.

Ortaklar ile yönetim kurulu üyeleri ve yakınlarının şirkete borçlanmalarının yasaklanması gibi yeni müesseseler getirilmektedir.

Borçlanma yasağına ilişkin düzenlemeler ile sermaye taahhüdü dahil, birçok iş ve işlemde ortaklarca şirket kasasının kullanımı, kişisel harcamaların bu kanaldan yapılması ve şirketten para çekilmesi engellenmektedir. Bu işlemlerin gerçekleştirilmesi cezai yaptırıma da bağlanmış bulunmaktadır. (Madde 358, 395 ve 562)

İşletmelere, ticari defterlerini tutarken ve finansal tablolarını düzenlerken Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına (TMS/TFRS) uymak ve uygulamak zorunluluğu getirilmektedir.

Gerçek ve tüzel kişiler gerek ticari defterlerini tutarken gerekse bireysel ve konsolide finansal raporlarını düzenlerken Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TMS/TFRS) ve standart yorumlarına (TFRSY) uymak ve uygulamak zorunda olacaklardır.

İşletmeler 01/01/2013 tarihli açılış bilançolarını Yeni Türk Ticaret Kanununa göre düzenlemek zorundadırlar.

Tacirler, 31/12/2012 tarihinde hazırlayacakları bilançolarını, TMS/TFRS’ye göre düzeltmek ve düzeltilmiş bilançolarını 01/01/2013 tarihinde açılış bilançosu olarak ticari defterlerine ve finansal tablolarına geçirmek zorundadırlar.

Bağımsız denetim hususunda önemli düzenlemeler getirmektedir.

“Denetçilik (murakıplık) organı” zorunlu olmaktan çıkarılmıştır. Yeni sistemde anonim ortaklıkların finansal denetimi, dış denetçiler tarafından gerçekleştirilecektir. Denetimden geçmemiş finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu düzenlenmemiş sayılacaktır.

6111 SAYILI KANUNLA İHDAS EDİLEN

STOK AFFI İLE KASA MEVCUDU VE ORTAKLAR CARİ HESABI

(ORTAKLARDAN NET ALACAKLAR) BEYANINDAN YARARLANIN

YENİ TÜRK TİCARET KANUNUNA UYUM SAĞLAYIN



HALA SON ŞANS

6111 sayılı Kanunla ihdas edilen stok affı ve kayıt düzeltmeleri ile getirilen imkanlar kapsamında emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar ile kasa mevcudu ve ortaklar cari hesabının (ortaklardan net alacaklar) düzeltilmesi ve yasal kayıtların gerçek duruma uygun hale getirilmesine yönelik açıklamaların yer aldığı “6111 Sayılı Kanuna Göre Stok Affı İle Kasa Ve Ortaklar Cari Hesabı (Ortaklardan Net Alacaklar) Düzeltmeleri Rehberi” hazırlanmış olup, ilgili Rehbere elektronik ortamda Başkanlığımız internet sayfasında yer alan “Formlar ve Yayınlar” bölümünden ulaşabilirsiniz.



6 Haziran 2011 Pazartesi

SGK'nın işverenlere duyurusu

SGK'nın işverenlere duyurusu / Tahsin Sınav 06.06.2011

SGK, bütün işleyişi eksiksiz kapsar şekilde e-sigorta işletim sistemini henüz kuramadı. Bunda mevzuatta sürekli yeniliklerin yapılmasının da rolü var. Kurumsal olarak bilgi işlem yapısı en sağlam kuruluşlardan olan SGK, her gün yeni bir uygulamayı sisteme eklemek ve hatasız işletmek zorunda kalıyor. Bilhassa sosyal güvenlikte kurumsal tekliğin giderek daha basit işletime kavuşturulması ve bugünlerde birden çok teşvikten yararlanmada işletim sisteminin oluşturulması, Kurumun e-sigorta ya da e-bildirge sisteminden heyecanla beklenmektedir. Ve bu aşamada SGK, aşağıda esasları belirtilen duyuruyu 03.06.2011 Cuma günü yayınladı.

"Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde çalışan provizyon yazılımlarının (SSK, Bağ-Kur, ES, Diğer) birleştirilerek tek bir provizyon sisteminin oluşturulması ve sadece T.C. Kimlik Numarası kullanılarak başka bir bilgiye ihtiyaç duyulmadan provizyon verilmesinin sağlanması, yeni işe giriş, işten çıkış, emekliye ayrılma, evlenme, boşanma, yeni doğan, ölüm gibi olaylarda kişilerin sağlık açısından aktivasyon kapsamlarının otomatik olarak belirlenip sağlık kapsamını ve sağlık açısından müstahak olup olmadığını belirleyen Sağlık Provizyon ve Aktivasyon Sisteminde (SPAS) yapılacak çalışmalardan dolayı 5510 sayılı Kanunun 4/a sigortalılarıyla 506 sayılı Kanunun geçici 20'nci maddesine tabi sigortalıların sigortalı işe giriş ve işten ayrılış işlemlerinin yapıldığı e-sigorta uygulamaları, 03.06.2011 cuma günü mesai bitimi saat 17:30 ile 06.06.2011 pazartesi günü saat 8:30 arasında kapalı kalacaktır. Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 5'inci maddesi gereğince, e-sigorta uygulaması içinde yer alan "Sigortalı İşe Giriş ve İşten Ayrılış Bildirgesi" ile "Geçici 20. Madde Sandıklarının İştirakçi Giriş ve Ayrılış Bildirgesi" programları hizmet dışı kalacağından(...)" aşağıda özetle belirtilen duyuru yapılmıştır:

1-Sigortalı İşe Giriş Bildirgesini, 03.06.2011, 04.06.2011, 05.06.2011 ve 06.06.2011 tarihlerinde Kuruma vermesi gereken işverenlerin 13.06.2011 tarihinde saat 23.59'a kadar Kuruma e-sigorta yoluyla ya da kâğıt ortamında vermeleri halinde idari para cezası (İPC) uygulanmayacaktır.

2-Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesinin en son verilme süresi, 03.06.2011, 04.06.2011, 05.06.2011 ve 06.06.2011 tarihlerinde sona erenlerin 13.06.2011 tarihinde saat 23.59'a kadar Kuruma e-sigorta yoluyla ya da kâğıt ortamında vermeleri halinde idari para cezası (İPC) uygulanmayacaktır.

Bu duyuruya göre, muhtemelen bugün sabah saat 8:30 itibariyle bu işlemler, Kuruma İPC uygulanmaksızın e-sigorta yoluyla ya da kâğıt ortamında verilmeye başlanacaktır.

Kaynak: Yeni Şafak





3 Haziran 2011 Cuma

Yeni TTK’da Ticari Defterler

Yeni TTK’da Ticari Defterler

6102 Sayılı Yeni TTK, ( Türk Ticaret Kanunu) 13 Haziran 2011 tarihinde TBMM Genel kurulunda kabul edilip, 14 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış, belirli maddelerin niteliklerine göre 1 Temmuz 2012 ve 1 Ocak 2013 tarihi itibari ile yürürlüğe girecektir.

Anahtar Kavramlar; Türkiye Muhasebe Standartları ( TMS), Uluslar arası Finans Raporlama Standartları ( IFRS)

Bilindiği üzere Ticari defter ve belgelerin tutulması ve düzenlenmesi ile ilgili hükümler, Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunlarında düzenlenmiştir. Makalemizin konusunu Prof. Dr. Ünal TEKİNALP’in başkanlığında akademisyenler, yargı mensupları ve meslek kuruluşları temsilcileri tarafından oluşturulan komisyon tarafından hazırlanan ve 2005 yılından bu yana parlamentoda çeşitli alt komisyonlardan tartışa gelen ve nihayet kabul edilen Yeni Türk Ticaret Kanununun “ Ticari Defterler” başlıklı düzenlemeler ve muhtemel uygulamalar ele alınmıştır.

YTKK’nın Ticari Defterler, Defter Tutma ve Envanter Başlıklı, Defter Tutma Yükümlülüğü bölümünde;

“MADDE 64- (1) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle malvarlığı durumunu, Türkiye Muhasebe Standartlarına ve 88 inci madde hükümleri başta olmak üzere bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.

(2) Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.

(3) Ticari defterler, açılış ve kapanışlarında noter tarafından onaylanır. Kapanış onayları, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yapılır. Şirketlerin kuruluşunda defterlerin açılışı ticaret sicili müdürlükleri tarafından da onaylanabilir. Açılış onayının noter tarafından yapıldığı hâllerde noter, ticaret sicili tasdiknamesini aramak zorundadır. Türkiye Muhasebe Standartlarına göre elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle tutulan defterlerin açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları ile bu defterlerin nasıl tutulacağı Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir tebliğle belirlenir.

(4) Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari defterlerdir.

(5) Yevmiye, defteri kebir ve envanter defteri dışında tutulacak defterler Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından bir tebliğ ile belirlenir.

II - Defterlerin tutulması

MADDE 65- (1) Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur. Kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller kullanıldığı takdirde bunların anlamları açıkça belirtilmelidir.

(2) Defterlere yazımlar ve diğer gerekli kayıtlar, eksiksiz, doğru, zamanında ve düzenli olarak yapılır.

(3) Bir yazım veya kayıt, önceki içeriği belirlenemeyecek şekilde çizilemez ve değiştirilemez. Kayıt sırasında mı yoksa daha sonra mı yapıldığı anlaşılmayan değiştirmeler yasaktır.

(4) Defterler ve gerekli diğer kayıtlar, olgu ve işlemleri saptayan belgelerin dosyalanması şeklinde veya veri taşıyıcıları aracılığıyla tutulabilir; şu şartla ki, muhasebenin bu tutuluş biçimleri ve bu konuda uygulanan yöntemler Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmalıdır. Defterlerin ve gerekli diğer kayıtların elektronik ortamda tutulması durumunda, bilgilerin saklanma süresince bunlara ulaşılmasının ve bu süre içinde bunların her zaman kolaylıkla okunmasının temin edilmiş olması şarttır. Elektronik ortamda tutulma hâlinde birinci ilâ üçüncü fıkra hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.

Kanunun 64. maddesinin 1.fıkrasından da anlaşılacağı üzere, ticari defterlerin IFRS ile uyumlu TMS’ye uygun şekilde tutulacağı emredici bir hüküm niteliğindedir.. Bu suretle bilgi kullanıcılara ve üçüncü şahıslara şeffaf, adil ve tutarlı finansal bilgileri sunmak zorunda olan tüm sermeye şirketleri bu hususta, profesyonel muhasebe-denetim meslek mensuplarının seçimi ve eğitimi konusunda finansal tablolardan sorumlu yönetim kurulları-organları çalışmalarına ivedilikle başlamalıdırlar.

64. maddenin 2. fıkrasının en önemli özelliği, mezkur kanunun gerekçe kısmında açıklanmış ve “ belge yoksa kayıtta yoktur ilkesinden hareketle ( evrak-ı müsbiteye ) , teknik gelişmelere uygun saklama ortamını sınırlayıcı olmayan, gelişmelere açık bir tarzda gösterilmiştir. Bu bağlamda da geçtiğimiz yıllarda Maliye Bakanlığı’na VUK Mükerrer 242. madde ile “elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafaza ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi verilmiştir. Aynı maddede, elektronik ortamda tutulmasına ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgilerin Maliye Bakanlığı'na veya belirleyeceği gerçek veya tüzel kişilere aktarma zorunluluğu getirmeye ve bu hususlarla ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etme yetkisi de verilmiş bulunmaktadır.” Maliye Bakanlığı kanunla kendisine verilen yetkisini kullanarak 11.07.2006 tarihinde 361 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'ni yayımlamış ve uygulama esaslarını belirlemiştir. Farklı hukuk disiplinleri arasında yapılan bu düzenlemeler uygulamada herhangi bir sorun yaşanmaması açısından müspet bir gelişme olarak karşımızda durmaktadır.

6762 sayılı TTK’ dan farklı olarak mezkur kanun ,tüm ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikine tabi olmasını buyurmuş, özellikle çift defter kullanma olasılığını ortadan kaldırmıştır. Pay defteri, karar defteri ve genel kurul karar defterlerinde sıklıkla rastlanan çift defter tutma durumu, biri kapanmadan açılan-kapanan defterler ihtilaflarda mahkemelerin önüne farklı defterleri çıkarmakta ve hukuki süreç tıkanmaktaydı. Ayrıca kapanış tasdiklerinin onay süresi, uygulamada zaman sıkışıklığına neden olmaması için faaliyet dönemini izleyen altıncı ayın sonuna uzatılmıştır.

Defterlerin tutulması başlıklı 65. maddesinin 1 fıkrası, ayrıca yorumlamayı gerektirmeyecek bir şekilde defterlerin ve gerekli diğer kayıtların Türkçe’den başka bir dilde tutulamayacağı emredici niteliktedir. Maddenin ikinci fıkrası bilanço ilkelerine atıfta bulunmuş, muhasebe kayıtlarının eksiksiz doğru ve zamanında yapılmasında TMS ile özdeş olan IFRS’in kavramsal çerçevesinde de belirtildiği gibi finansal tablo kullanıcılarının ihtiyacını karşılayacak tam, doğru, zamanında ve düzenli kayıt prensibine uygun bir düzenleme yapmıştır.

SONUÇ:

Belirli maddelerin niteliklerine göre 1 Temmuz 2012 ve özellikle muhasebe standartlarının uygulanması açısından 1 Ocak 2013 tarihi itibaren uygulamaya girecek Yeni TTK, ticari defterler ve bu defterlerin tutulması açısından IFRS’yi baz almıştır. Artık muhasebe kayıt ve uygulamalarının vergi usul kanunu ve vergi mevzuatına göre tutulmasından ziyade, defter ve kayıtlarda yer alan bilgilerin profesyonel muhasebe-denetim meslek mensuplarınca IFRS’yi temel alarak hazırlaması emredici niteliktedir. Vergi verileri ve sonuçları sadece muhasebenin bir sonucu olup, amacı olmayacaktır. Yeni TTK’da şirketlerde en önemli organ olan denetçiler ve uygulamacılar yaklaşan bu sürece uyum sağlamalıdırlar.





Vergi levhası duvardan indi çekmeceye girdi

Vergi levhası duvardan indi çekmeceye girdi

|Akşam Gazetesi| |02.06.2011|



1981 yılında getirilen vergi levhası asma zorunluluğu, 6111 sayılı Kanunla kaldırıldı. Zorunluluğun getirilmesindeki temel amaç, mükellef üzerinde psikolojik baskı yaratarak yüksek vergi ödemesinin sağlanmasıydı.

Vergi levhası işletmenin görünür yerine asılacak, işletmeye girenler de vergi levhasını rahatlıkla görebilecekler. Böylece, az vergi ödeyen ya da hiç vergi ödemeyenler üzerinde baskı oluşacak ve daha yüksek matrah beyan etmeye yönelecekler. Beklenti buydu.

O dönemin değer yargılarına göre, az vergi ödenmeye çalışılması genel olarak hoş karşılanmıyordu. Böyle bir ortamda az vergi ödeyen ya da zarar beyan eden işletmenin müşterileri ve ilişkide bulunduğu diğer kimseler tarafından ayıplanması, hatta boykot edilmesi söz konusu olabilirdi...



DEĞER YARGILARI DEĞİŞTİ

Türkiye 80'li yıllarda ciddi bir değişim ve dönüşüm sürecine girildi. Bu süreçte, değişim sadece ekonomik model konusunda gerçekleşmedi. Topluma sürekli tüketim yapması, amaca ulaşmak için her yolun mübah olduğu yönünde görüşler pompalandı. Öyle bir noktaya gelindi ki, yetkililerin ağzından 'benim memurum işini bilir' tarzı vecizeler duyduk. Bütün bunların sonucunda değer yargılarında da değişiklikler ortaya çıktı.

Dolayısıyla, bir işletmenin vergi levhasını görenler, az vergi ödendiğini ya da hiç vergi ödenmediğini gördüklerinde, artık ayıplamıyorlar. Tersine, 'işini biliyor' veya 'uyanık adam vesselam' benzeri nitelemelerde bulunuyorlar.



LEVHA ÇEKMECEYE GİRDİ

Vergi levhasının, ödenen verginin teşhir edilmesi işlevi sona erince, duvara asma zorunluluğu kaldırıldı. Ancak vergi levhasının alınması zorunluluğu devam ediyor. Yani vergi levhasının alınıp çekmecede saklanması gerekiyor. Çekmecedeki vergi levhası ne işe yarayacaksa...

Vergi levhası, mükellefin gelir/kurumlar vergisi beyannamesinde yer alan bilgilerine göre, Gelir İdaresinin bilgi işlem sistemi tarafından elektronik ortamda oluşturulacak ve mükellefin internet vergi dairesi hesabına aktarılacak. Mükellefler de internet vergi dairesinden bizzat kendileri veya mali müşavirleri aracılığıyla vergi levhalarını yazdıracaklar.

Bu şekilde alınan vergi levhaları ayrıca vergi dairesine veya meslek mensuplarına imzalattırılmayacak veya tasdik ettirilmeyecek. Meslek mensupları da vergi levhalarının tasdikine dair herhangi bir bildirimde bulunmayacaklar.



VERGİ LEVHASININ ALINMA ZAMANI

Gelir vergisi mükellefleri (Kazancı basit usulde tespit edilenler dahil) 1 Nisandan itibaren, kurumlar vergisi mükellefleri ise 1 Mayıstan itibaren, 31 Mayıs günü sonuna kadar vergi levhalarını yazdıracaklar. Ancak, 2010 yılına münhasır olarak, vergi levhaları 1 Haziran ile 30 Haziran 2011 tarihleri arasında yazdırabilecek.

Özel hesap dönemine tabi mükellefler vergi levhalarını beyanname verme sürelerinin son gününden itibaren bir ay içinde yazdıracaklar.

Yıl içinde işe yeni başlayan mükelleflerin vergi levhaları, mükellefiyet tesisini müteakip, sistem tarafından internet vergi dairesi hesaplarına aktarılacak. Bu mükellefler vergi levhalarını mükellefiyet tesisinden itibaren bir ay içinde internet vergi dairesinden yazdırmak suretiyle veya bağlı oldukları vergi dairesi aracılığıyla alacaklar.

Vergi levhası bulundurmamanın cezası

VERGİ levhası almak mecburiyetinde olan mükelleflerin vergi levhalarını iş yerlerinin; merkezlerinde, şubelerinde, satış mağazalarında, çiftçilerin doğrudan doğruya zirai faaliyetleri ile ilgili alım satım işlerinin tedviri için açtıkları yazıhanelerinde, taşıt işletmelerinin ayrıca taşıtlarında, yetkililerce istenildiğinde ibraz etmek üzere bulundurmaları gerekiyor. Bu nedenle internet vergi dairesinden ihtiyaç duyulan adet kadar vergi levhası çıktısı alınabilecek.

İşyerinde birden fazla kat veya reyon olması halinde ise her kat veya reyon için ayrı birer levha alma ve bulundurma zorunluluğu bulunmuyor.

Vergi levhası almak ve bulundurmak mecburiyetinde olan mükelleflerin vergi levhasını bulundurmak mecburiyetinde oldukları yerlerde yapılan denetimlerde bulundurma mecburiyetine uyulmadığının tespit edilmesi halinde her bir tespit için Vergi Usul Kanununun 353. maddesinin (4) numaralı bendine istinaden 170 lira (2011 yılı için) özel usulsüzlük cezası kesilecek.





2 Haziran 2011 Perşembe

Stok Beyanı İçin Ödenen KDV İade Alınabilecek.

6111 Sayılı Kanunun 10. Maddesi Kapsamında, İşletmede Mevcut Olduğu Halde Kayıtlarda Yer Almayan Emtiaya İlişkin Olarak Ödenen KDV’nin, KDV İadesi Talep Eden Mükellefler Tarafından "İndirilecek KDV Listesi" ve "Yüklenilen KDV Listesine" Dahil Edilebilme Şekli Hakkında Duyuru.



Bilindiği üzere, "6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 10. maddesi ile stoklarda yer aldığı halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların maddede öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde kayıtlara alınmaları imkânı getirilmiştir.



Söz konusu madde uyarınca, stoklarda yer aldığı halde kayıtlarda yer almayan emtia dolayısıyla beyan edilip ödenen vergi indirim konusu yapılabilmekte, ancak makine, teçhizat ve demirbaşlar dolayısıyla beyan edilip ödenen vergi indirim konusu yapılamamaktadır.



Bahse konu Kanunun uygulamasına ilişkin "1 Seri No.lu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında 6111 Sayılı Kanun Genel Tebliği"nin (VII/5) bölümü uyarınca da, bu kapsamda beyan edilen emtianın daha sonra, KDV uygulamasında iade hakkı doğuran işlemlerde kullanılması halinde, sözü konusu emtia ile ilgili olarak beyan edilen ve ödenen KDV'nin iade hesaplarına alınması mümkün bulunmaktadır.



Ancak, bu kapsamda beyan edilip ödenen KDV'nin, alış faturalarına dayanmaması nedeniyle, KDV iade taleplerinde ibraz edilmesi gereken "İndirilecek KDV Listesi" ve "Yüklenilen KDV Listesi"ne nasıl dahil edileceği konusunda uygulamada tereddütlerin yaşandığı anlaşılmıştır.



Bu itibarla, KDV iade talebinde bulunan mükellefler tarafından 53 Seri No.lu KDV Sirküleri gereğince İnternet Vergi Dairesinden göndermek zorunda oldukları "İndirilecek KDV Listesi" ve "Yüklenilen KDV Listesi"nin doldurulmasında, söz konusu beyanlara ilişkin bilgilere yer verilirken aşağıda belirtilen hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.



Buna göre, bahse konu Listelerin;



"Alış Faturasının Tarihi" kısmına: Ödeme belgesi (Vergi Dairesi Alındısı, Banka Makbuzu,Mahsup Alındısı) tarihi,

"Alış Faturasının Serisi" kısmına: Varsa ödeme belgesinin serisi,

"Alış Faturasının Sıra No.su" kısmına: Ödeme belgesinin sıra numarası,

"Satıcının Adı-Soyadı/Ünvanı" kısmına: 6111 Sayılı Kanun Kapsamında Yapılan Stok Beyanı

"Satıcının Vergi Kimlik/T.C.Kimlik No" kısmına: Mükellefin kendi vergi kimlik numarası,

"Alınan Malın/Hizmetin Cinsi" kısmına: Beyan edilen emtianın cinsi,

"Alınan Malın Miktarı" kısmına: Beyan edilen emtianın miktarı,



yazılacaktır.



www.gib.gov.tr