22 Ağustos 2011 Pazartesi

Değeri düşük olan eşyanın ithalinde Muafiyetten Firmalar da Yararlanacak

ANKARA (ANKA) - Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, posta ve hızlı kargo yoluyla gelen değeri düşük olan eşyanın ithalinde artık yalnızca gerçek kişilerin değil, firmaların da gümrük muafiyetinden faydalanabileceklerini bildirdi.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun 2009/15481 Sayılı Kararında yaptığı değişikliğin 20 Ağustos 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği anımsatılarak, söz konusu düzenlemenin üç noktada önemli değişiklikler getirdiği belirtildi.
-GÜMRÜK MUAFİYETİ İÇİN BELİRLENMİŞ OLAN 150 EURO LİMİTİ 75 EURO’YA İNDİRİLDİ-

Posta ve hızlı kargo yoluyla gelen değeri düşük olan eşyanın ithalinde artık yalnızca gerçek kişiler değil, firmalar da gümrük muafiyetinden faydalanabilecek. Bu uygulamayla üreticilerin ve ihracatçıların üretim sürecinde acil olarak ihtiyaç duyduğu eşyanın, daha basit gümrük işlemlerine tabi tutularak, zaman ve maliyet avantajıyla temini sağlanacak. Yapılan düzenlemeyle muafiyet için belirlenmiş olan 150 Euro limiti de 75 Euro’ya indirildi.
-TİCARİ MİKTAR VE MAHİYET AYRIMI ORTADAN KALDIRILDI-

Gümrük muafiyetinin uygulanmasında getirilen bir diğer değişiklikle; muafiyet hakkının kullandırılmasında aranan “ticari miktar ve mahiyet arz etmeme” şartı kaldırıldı. “Ticari miktar ve mahiyet arz etmeme” şartının kaldırılmasıyla net olarak tanımlanması mümkün olmayan, yorumu kişiye göre değişebilen ve bu nedenle gümrük idareleri arasında zaman zaman ortaya çıkabilen uygulama farklılığı da ortadan kaldırılmış ve uygulamada yeknesaklık sağlanmış oldu.
-DENİZ VE HAVACILIK SEKTÖRÜNE DESTEK-

Bakanlar Kurulu Kararı ile gemilerin serbest dolaşıma girişi ve gemi ithaliyle ilgili de yeni bir düzenleme getirildi. Türkiye Gümrük Bölgesine gelmeksizin serbest dolaşıma giriş işlemleri yapılan gemiler için halihazırda uluslararası gemi siciline kayıt olması şartı aranmakta iken buna alternatif olarak milli gemi siciline kayıt şartı getirildi.
Bu düzenlemeye ek olarak deniz ve hava ulaşım araçlarına ait donatım ve işletme malzemesinin muafiyet kapsamı genişletildi. Deniz ve hava ulaşımı sektörlerine kolaylık sağlamak amacıyla yapılan düzenleme ile; deniz ve hava ulaşım araçları tarafından yabancı limanlar ve meydanlardan kendi ihtiyaçları için getirilen ve muaf en ithali mümkün olan donatım ve işletme malzemesinin bu araçlar adına gönderilmiş olması halinde de aynı muafiyetten faydalanması imkanı tanındı.(ANKA)

Perakende satış fişine dayanarak gider yazılabilecek harcamalar nelerdir?

YMM HASAN YALÇIN

Perakende satış fişine dayanarak gider yazılabilecek harcamalar nelerdir?


İşletme bünyesinde yapılan harcamaların perakende satış fişine dayanılarak gider yazılıp yazılmayacağı hususunda uzun süre tereddütler oluşmuş, ancak Maliye Bakanlığı yayımlamış olduğu  206 seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bazı şartlar altında perakende satış fişine dayanılarak gider yazılabileceğini belirtmiştir.
Buna göre perakende satış fişine dayanılarak gider yazılabilmesi ancak aşağıda yer alan şartların mevcudiyeti ile mümkündür.
  • Alınan malların kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi mallar olması,
  • Söz konusu bu malların işyerinde kullanılmak veya tüketilmek amacıyla satın alınması,
  • Söz konusu malların bedelleri fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmaması, (01.01.2008 tarihinden itibaren 600,00 YTL )
  • Söz konusu alınan malların hiç bir şekilde tekrar satışa konu olmaması gerekir.
Bunun yanı sıra Maliye Bakanlığı 1990/4 sayılı Katma Değer Vergisi iç genelgesinde söz konusu perakende satış fişlerinde yer alan KDV’lerinin indirim konusu yapılabileceğini belirtmiştir. Söz konusu iç genelgenin ilgili bölümü aşağıdaki gibidir.
“…….. sözü edilen Vergi Usul Kanunu Genel tebliğinde gider belgesi olarak kabul edilen perakende satış veya yazar kasa fişlerinde ayrıca gösterilen katma değer vergisi, bu belgelerin kanuni defterlere de kaydedilmesi şartıyla, genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılacaktır.”

18 Ağustos 2011 Perşembe

SGK Aylık Prim ve Hizmet Belgesi Değişti.

18.08.2011 tarihinde resmi gazetede yayınlanan tebliğ ile Aylık Prim ve Hizmet Belgesi Yeniden Düzenlendi. Bu düzenlemeye göre artık Aylık Prim ve Hizmet Belgesinde başta Prime Esas Kazanç hak edilen ücretler ile prim, ikramiye ve bu nitelikteki ödemeler olarak  2 ayrı başlıkta bildirim yapılması ve Eksik gün sayılarının bildirilmesi ve eksik gün nedenleri 14 ten 21 e çıkarılması olmak üzere bir çok konuda değişiklik gerçekleştirildi. Anılan tebliğ aşağıda sunulmuştur.
 
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından:
AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİN SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNA
VERİLMESİNE VE PRİMLERİN ÖDENME SÜRELERİNE DAİR
USUL VE ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ
Madde 1 –28/9/2008 tarihli ve 27011 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin Sosyal Güvenlik Kurumuna Verilmesine ve Primlerin Ödenme Sürelerine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin ‘1’ numaralı bölümünün ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Söz konusu hükümlerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesine dair, 12/5/2010 tarihli ve 27579 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde ise; “Aylık prim ve hizmet belgesinin düzenlenmesi, verilmesi ve saklanması” başlıklı 102 nci ve “Aylık prim ve hizmet belgesinin sonradan verilmesi” başlıklı 103 üncü maddelerinde, aylık prim ve hizmet belgelerinin düzenlenmesine ve verilmesine, “Sigorta primlerinin ödenme süresi ve erken ödeme” başlıklı 108 inci ve “Afet durumunda belgelerin verilme süresi ve primlerin ertelenmesi” başlıklı 109 uncu maddelerinde ise primlerin ödenmesine ilişkin hükümler düzenlenmiştir.”
Madde 2 – Aynı Tebliğin ‘2.1’ numaralı bölümünün ‘Çalıştırdıkları sigortalıların;’ başlıklı alt bölümünde yer alan “- Prime esas kazançlar tutarlarını” ibaresi “- Prime esas kazanç tutarlarını (hak edilen ücretler ile prim, ikramiye ve bu nitelikteki ödemeler olarak ayrı ayrı)” şeklinde, “- Ayın bazı günlerinde çalışmamış olmaları halinde, eksik çalışma nedenlerini,” ibaresi “- Ayın bazı günlerinde çalışmamış olmaları halinde,     ve eksik çalışma nedenlerini,” şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 3 – Aynı Tebliğin ‘2.1.2’ numaralı bölümünün (b) alt bölümünde yer alan “hak ettikleri ücretleri ise “Prime Esas Kazanç” bölümüne” ibaresi “hak ettikleri ücretleri ‘Prime Esas Kazanç’ bölümüne, ay içinde ödenen prim, ikramiye ve bu nitelikteki istihkaklar ise ‘Prim, İkramiye ve Bu Nitelikteki İstihkak’ bölümüne kaydedilecektir.” şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 4 – Aynı Tebliğin ‘2.1.2’ numaralı bölümünün (g.1) alt bölümünün birinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“Ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmayan ve çalıştırılmadığı günler için ücret de ödenmeyen sigortalıların eksik çalışma nedenlerinin aylık prim ve hizmet belgesine kaydedilmesi gerekmektedir. Sigortalının eksik çalışma nedenleri Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 9 nolu ekinde yer alan aylık prim ve hizmet belgesinin arka sayfasında açıklanmış olup,
01-İstirahat                                               11-Doğal afet
02-(Mülga)                                              12-Birden fazla
03-Disiplin cezası                                    13-Diğer
04-Gözaltına alınma                                 15-Devamsızlık
05-Tutukluluk                                          16-Fesih tarihinde çalışmamış
06-Kısmi istihdam                                    17-Ev hizmetlerinde 30 günden az çalışma
07-Puantaj kayıtları                                  18-Kısa çalışma ödeneği
08-Grev                                                   19-Ücretsiz doğum izni
09-Lokavt                                                20-Ücretsiz yol izni
10-Genel hayatı etkileyen olaylar             21-Diğer ücretsiz izni
eksik gün nedenleri olarak sayılmıştır.”
“Diğer taraftan, genel bütçeye dahil dairelerin, özel bütçeli idarelerin, döner sermayelerin, fonların, belediyelerin, il özel idarelerinin, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmelerin, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşların, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarının, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının, sendikaların, vakıfların, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşların işyerleri ve toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri ile 50 ve üzerinde sigortalının çalıştırıldığı aylara ilişkin özel sektör işyerleri hariç olmak üzere, ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların eksik çalıştıklarını ispatlayan belgelerin Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 10 nolu ekinde yer alan belge ile aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi gereken süre içinde işyerinin bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne/Sosyal Güvenlik Merkezine elden verilmesi veya aynı süre içinde posta ile gönderilmesi gerekmektedir.”
Madde 5 – Aynı Tebliğin ‘2.1.2’ numaralı bölümünün (h) alt bölümünden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bölüm eklenmiştir.
“ı- Eksik gün sayısının hesaplanması ve sisteme girilmesi
Sigortalıların ay içinde çalışmadıkları ve bu sebeple ücret almaya hak kazanmadıkları süreleri eksik gün sayısı olarak sisteme girilecektir.
Örnek; 2009/Mart ayında 5 gün istirahatlı olan ve bu süre için ücret ödenmeyen sigortalı yönünden eksik gün sayısı 5 olarak sisteme girilecektir.”
Madde 6 – Aynı Tebliğin ‘2.1.3’ numaralı bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“2.1.3 Belgeye ilişkin bilgiler
Aylık prim ve hizmet belgesinin e-Sigorta kanalıyla gönderilmesi sırasında, belgenin ilişkin olduğu yıl ve ay, sigortalıların niteliklerine uygun belge türü ve varsa düzenlenmesine esas Kanun numarası, ilgililerce seçilecektir.
Belge türleri, aylık prim ve hizmet belgesinin arka sayfasında
01- Hizmet Akdi İle Tüm Sigorta Kollarına Tabi Çalışanlar (Yabancı uyruklu sigortalılar dahil)
02- Sosyal Güvenlik Destek Primine Tabi Çalışanlar
04- Yer Altında Sürekli Çalışanlar (Maden işyerlerinde 1/10/2008 öncesi çalışması olanlar için)
05- Yer Altında Gruplu Çalışanlar (Maden işyerlerinde 1/10/2008 öncesi çalışması olanlar için)
06- Yer Üstü Gruplu Çalışanlar (Maden işyerlerinde 1/10/2008 öncesi çalışması olanlar için)
07- 3308 Sayılı Kanunda Belirtilen Aday Çırak, Çırak ve İşletmelerde Mesleki Eğitim Gören Öğrenciler
12- Geçici 20 nci Maddeye Tabi Olanlar
13- Tüm Sigorta Kollarına Tabi Olup İşsizlik Sigortası Primi Kesilmeyenler
14- Libya'da Çalışanlar
19- Ceza İnfaz Kurumları İle Tutukevleri Bünyesinde Oluşturulan Tesis Atölye ve Benzeri Ünitelerde Çalıştırılan Hükümlü ve Tutuklular
20- İstisna Akdine İstinaden Almanya'ya Götürülen Türk İşçiler
21- Türk İşverenler Tarafından Sosyal Güvenlik Sözleşmesi İmzalanmamış Ülkelere Götürülerek Çalıştırılan Türk İşçileri
22- Meslek Liselerinde Okumakta İken veya Yüksek Öğrenimleri Sırasında Zorunlu Staja Tabi Tutulan Öğrenciler ile 2547 Sayılı Kanun Uyarınca Üniversitelerde Kısmi Zamanlı Çalıştırılan Öğrenciler
23- Harp Malulleri İle 3713 ve 2330 Sayılı Kanunlara Göre Vazife Malullüğü Aylığı Alanlardan Kısa Vadeli Sigorta Kollarına Tabi Olanlar
24- Harp Malulleri İle 3713 ve 2330 Sayılı Kanunlara Göre Vazife Malullüğü Aylığı Alanlardan Kısa ve Uzun Vadeli Sigorta Kollarına Tabi Olanlar
25- Türkiye İş Kurumu Tarafından Düzenlenen Eğitimlere Katılan Kursiyerler
28- 4046 Sayılı Kanunun 21 inci Maddesi Kapsamında İş Kaybı Tazminatı Alanlar
29- Tüm Sigorta Kollarına Tabi Çalışıp 60 Gün Fiili Hizmet Süresi Zammına Tabi Çalışanlar
30- İşsizlik Sigortası Hariç 60 Gün Fiili Hizmet Süresi Zammına Tabi Çalışanlar
31- Harp Malulleri İle 3713 ve 2330 Sayılı Kanunlara Göre Vazife Malüllüğü Aylığı Alanlardan Kısa ve Uzun Vadeli Sigorta Kollarına Tabi Olup 60 Gün Fiili Hizmet Süresi Zammına Tabi Çalışanlar
32- Tüm Sigorta Kollarına Tabi Çalışıp 90 Gün Fiili Hizmet Süresi Zammına Tabi Çalışanlar
33- İşsizlik Sigortası Hariç 90 Gün Fiili Hizmet Süresi Zammına Tabi Çalışanlar
34- Harp Malulleri İle 3713 ve 2330 Sayılı Kanunlara Göre Vazife Malullüğü Aylığı Alanlardan Kısa ve Uzun Vadeli Sigorta Kollarına Tabi Olup 90 Gün Fiili Hizmet Süresi Zammına Tabi Çalışanlar
35- Tüm Sigorta Kollarına Tabi Çalışıp 180 Gün Fiili Hizmet Süresi Zammına Tabi Çalışanlar
36- İşsizlik Sigortası Hariç 180 Gün Fiili Hizmet Süresi Zammına Tabi Çalışanlar
37- Harp Malulleri İle 3713 ve 2330 Sayılı Kanunlara Göre Vazife Malullüğü Aylığı Alanlardan Kısa ve Uzun Vadeli Sigorta Kollarına Tabi Olup 180 Gün Fiili Hizmet Süresi Zammına Tabi Çalışanlar
39- Birleşik Krallıkta İkamet Edenler ve İsviçre Vatandaşı Olanlardan Uzun Vadeli Sigorta Kolunun Uygulanmasını Talep Etmeyenler
41- Kamu İdarelerinde İş Akdi Askıda Olanlar
42- 3308 Sayılı Kanunda Belirtilen Aday Çırak, Çırak Ve İşletmelerde Mesleki Eğitim Gören Öğrencilerden Bakmakla Yükümlü Olunmayanlar
43- Meslek Liselerinde Okumakta İken Veya Yüksek Öğrenimleri Sırasında Staja Tabi Tutulan Öğrenciler İle 2547 Sayılı Kanun Uyarınca Üniversitelerde Kısmi Zamanlı Çalıştırılan Öğrencilerden Bakmakla Yükümlü Olunmayanlar
44- Türkiye İş Kurumu Tarafından Düzenlenen Eğitimlere Katılan Kursiyerlerden Bakmakla Yükümlü Olunmayanlar
90- İtibari Hizmet Süresine Tabi Olarak Çalışanlar
91- 60 gün Fiili Hizmet Süresi Zammına Tabi Olanlardan İtibari Hizmet Süresine Tabi Olarak Çalışanlar
92- 90 gün Fiili Hizmet Süresi Zammına Tabi Olanlardan İtibari Hizmet Süresine Tabi Olarak Çalışanlar
olarak açıklanmıştır. Dolayısıyla aynı işyerinde çalışmakla birlikte, farklı nitelikteki sigortalılar, farklı belge türü seçilmek suretiyle Kuruma bildirilecektir.
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a), (b), (d), (e) ve (f) bentlerinde belirtilenlerden hizmet akdine istinaden çalışmayanlar için 13 nolu belge türü seçilecektir.
Örnek 1- (B) Limited Şirketinin 2008/Aralık ayında çalıştırmış olduğu toplam 11 sigortalıdan,
- 6’sının tüm sigorta kollarına tabi,
- 3’ünün sosyal güvenlik destek primine tabi,
- 2’sinin tüm sigorta kollarına olmakla birlikte 60 gün fiili hizmet süresi zammına tabi,
olduğu varsayıldığında, her bir belge türüne giren sigortalı grubu, ilişkin oldukları belge türleri seçilmek suretiyle ayrı ayrı düzenlenecek olan aylık prim ve hizmet belgeleri ile Kuruma bildirilecektir.
Hal böyle olmakla birlikte, bazı belge türleri yalnızca bazı kurum, kuruluş ve işletmelerce seçilebilecek olup, bu kurum ve kuruluşlar ile bu kurum ve kuruluşların seçebilecekleri belge türleri aşağıda açıklanmıştır.
- Türkiye İş Kurumu; düzenlemiş olduğu eğitimlere katılanlardan bakmakla yükümlü olunanlar için 25 nolu belge türünü, bakmakla yükümlü olunmayanlar için 44 nolu belge türünü, iş kaybı tazminatı alanlar için 28 nolu belge türünü,
- Milli Eğitim Bakanlığı/Okullar/Yüksek Öğretim Kurumu; aday çırak, çırak ve mesleki işletmelerde eğitim gören öğrencilerden bakmakla yükümlü olunanlar için 7 nolu belge türünü, bakmakla yükümlü olunmayanlar için 42 nolu belge türünü, meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında staja tabi tutulan öğrenciler ile 2547 sayılı Kanun uyarınca üniversitelerde kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden bakmakla yükümlü olunanlar için 22 nolu belge türünü, bakmakla yükümlü olunmayanlar için 43 nolu belge türünü,
- Ceza infaz kurumları ve tutukevleri; kendi bünyelerinde oluşturdukları tesis atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular için 19 nolu belge türünü,
- Libya’da Türk işçisi çalıştıran işletmeler; 14 nolu belge türünü,
- Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde Türk işçisi çalıştıran işverenler 21 nolu belge türünü,
- Harp malulleri ile 3713 ve 2330 sayılı Kanunlara göre vazife malullüğü aylığı alan sigortalıları çalıştıran işverenler 23 ve 24 nolu belge türlerini,
- Birleşik Krallıkta ikamet edenler ve İsviçre vatandaşı olanlardan uzun vadeli sigorta kolunun uygulanmasını talep etmeyenler 39 nolu belge türünü,
- Kamu idareleri, itibari hizmet süresine tabi çalışanlarının itibari hizmet süresi kapsamındaki hizmetleri için 90, 91 veya 92 nolu belge türünü,
seçebileceklerdir.
Bu bağlamda, yukarıda belirtilen kurum, kuruluş ve işletmelerin, bahse konu belge türlerini seçebilmeleri amacıyla çalıştırdıkları sigortalıların niteliklerini de belirtmek suretiyle işyerlerinin bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne/Sosyal Güvenlik Merkezine yazılı olarak başvurmaları gerekmekte olup, yapılan başvurular üzerine ilgili ünite tarafından gerekli kodlama yapılmak suretiyle, aylık prim ve hizmet belgesinin gönderilmesi sırasında ilgili belge türleri kendilerine açılacaktır.
Diğer taraftan, yukarıda belirtilen kurum, kuruluş ve işletmelerin, yukarıda belirtilen nitelikteki sigortalılardan ayrı olmak üzere, farklı nitelikte sigortalı istihdam etmeleri halinde bu sigortalılar için ayrıca işyeri dosyası tescil ettirmeleri gerekmektedir.
Öte yandan, işyerinin ve sigortalıların çeşitli teşvik kanunları kapsamına girmesi halinde, diğer kanunlar kapsamına giren sigortalılar ise ayrıca belge türü ve kanun numarası seçilmek suretiyle düzenlenecek olan aylık prim ve hizmet belgeleri ile Kuruma bildirilecektir.
5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin (e) bendinde ve yine aynı Kanunun geçici 13 üncü maddesinde belirtilen iş kaybı tazminatı alan sigortalıların bildirimlerine ilişkin düzenlemeler Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 122 nci maddesi gereğince Sosyal Güvenlik Kurumu ile Türkiye İş Kurumu arasında yapılacak protokolle belirlenecektir.
Örnek 2-2008/Kasım ayında toplam 103 sigortalı istihdam (A) işvereninin çalıştırdığı sigortalılardan;
- 3’ünün, 4857 sayılı Kanunun 30 uncu maddesine istinaden kontenjan dahilinde tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışan özürlü sigortalı,
- 7’sinin, 4857 sayılı Kanunun 30 uncu maddesine istinaden kontenjan haricinde tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışan özürlü sigortalı,
- 10’unun 4447 sayılı Kanun kapsamına giren 18-29 yaş arasında erkek veya 18 yaşından büyük kadın sigortalı,
- 6’sının herhangi bir teşvik kanunu kapsamına girmeyen sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışan sigortalı,
- 77’sinin de yine herhangi bir teşvik kanunu kapsamına girmeyen tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışan sigortalı,
olduğu varsayıldığında,
- 4857 sayılı Kanunun 30 uncu maddesine istinaden kontenjan dahilinde tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışan özürlü sigortalılar, 1 nolu belge türü ve 14857 nolu kanun numarası,
- 4857 sayılı Kanunun 30 uncu maddesine istinaden kontenjan haricinde tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışan özürlü sigortalılar, 1 nolu belge türü ve 54857 nolu kanun numarası,
- Sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışan sigortalılar 2 nolu belge türü,
- Tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışan diğer sigortalılar ise, 1 nolu belge türü,
seçilmek suretiyle Kuruma bildirilecektir.”
Madde 7 – Aynı Tebliğin ‘2.2.1’ numaralı bölümünün 23 üncü paragrafı yürürlükten kaldırılmış, 24 üncü (son) paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Aylık prim ve hizmet belgelerinin e-Sigorta kanalıyla gönderilmemesi halinde, söz konusu belge kağıt ortamında yasal süresi içinde Kuruma verilmiş olsa dahi, ilgililer aleyhine 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin 1 veya 2 numaralı alt bentlerine göre idari para cezası uygulanacaktır.”
Madde 8 – Aynı Tebliğin ‘2.2.2’ numaralı bölümünde yer alan ‘Örnek 1’ den sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Yasal süresi dışında verilen aylık prim ve hizmet belgelerinin üçüncü paragrafta belirtilen açıklamalar uyarınca incelemeye sevk edilmesi ve işverenlerce inceleme sonucu beklenilmeksizin tahakkuk eden primlerin gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte ödenmek istenilmesi halinde, incelemeye sevk edilen aylık prim ve hizmet belgelerinin tahakkuk kısmı, inceleme sonucu beklenilmeksizin işleme alınacak, hizmet kısmı (sigortalıların yer aldığı bölüm) ise yapılacak incelemenin ardından uygun görülmesi halinde işleme alınacaktır.”
Madde 9 – Aynı Tebliğin ‘2.2.3’ numaralı bölümü yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 10 – Aynı Tebliğin ‘2.3’ numaralı bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“2.3- e-Sigorta uygulamasına başvurulması, sözleşmenin düzenlenmesi ve şifre zarfının teslimi
2.3.1- Başvuru
Aylık prim ve hizmet belgesinin Kuruma e-Sigorta kanalıyla gönderilebilmesi için, işveren veya yetkili kişiler tarafından usulüne uygun olarak doldurulmuş ve imzalanmış ‘e-Sigorta Hizmetleri İnternet Kullanıcı Kodu ve Kullanıcı Şifresi Başvuru Formu’ ile Kurumun ilgili ünitesine başvurulması ve işveren veya yetkili kişiler tarafından ‘e-Sigorta Sözleşmesi’nin imzalanması gerekmektedir.
İşveren haricindeki kişilerce e-Sigorta hizmetleri internet kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi başvurusunun yapılabilmesi ve/veya e-Sigorta sözleşmesinin imzalanabilmesi için, işveren vekili veya işvereni temsil ve ilzama yetkili olunması ya da işveren adına; Sosyal Güvenlik Kurumuna her türlü başvuruyu yapmaya, Kurumla her türlü sözleşmeyi imzalamaya, Kurumdan her türlü belgeyi teslim almaya ve Kuruma her türlü belgeyi vermeye yetkili olunduğuna veya e-Sigorta hizmetleri internet kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi başvurusu yapmaya, e-Sigorta sözleşmesi imzalamaya, kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi teslim almaya, Kuruma e-Sigorta kanalıyla aylık prim ve hizmet belgesi göndermeye yetkili olunduğuna dair özel vekâletname bulunması icap etmektedir. Dolayısıyla, belirtilen hususların yer almadığı özel vekâletnameler ile e-Sigorta hizmetleri internet kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi başvurusunda bulunulması veya e-Sigorta sözleşmesinin imzalanması mümkün bulunmamaktadır.
Alt işvereni olan işyerlerinde, hem işveren, hem de aracıların her biri ayrı ayrı başvuruda bulunarak, ayrı ayrı kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi alacaklardır.
Diğer taraftan; apartman yöneticiliklerince (kat malikleri kurullarınca) yapılacak olan başvuru sırasında,
a) Kullanıcı kodu ve şifresinin yönetici adına verilmesinin talep edilmesi halinde, başvuru sırasında, noter onaylı karar defterinin;
- Binaya ilişkin bilgilerin yer aldığı ilk sayfasının,
- Yönetici seçimine ilişkin kat malikleri kurul kararının yer aldığı sayfanın,
bir fotokopisinin, e-Sigorta sözleşmesi ile birlikte başvuru formu ekinde ibraz edilmesi,
b) Kullanıcı kodu ve şifresinin başka bir kişiye verilmesinin talep edilmesi halinde ise,
- Binaya ilişkin bilgilerin yer aldığı ilk sayfasının,
- Yönetici seçimine ilişkin kat malikleri kurul kararının yer aldığı sayfanın,
- Yetki verilmesi talep edilen kullanıcı için çıkartılmış vekâletnamenin aslı veya noter onaylı suretinin,
e- Sigorta sözleşmesi ile birlikte başvuru formunun ekinde ibraz edilmesi gerekmektedir.
Başvuru formları, evrak servisince evrak tarih ve numarası verildikten sonra, e-Sigorta Servisinde çalışan personel tarafından teslim alınacak, ardından gerekli kontrollerin yapılmasının ardından “Kurum Ünitesi” bölümü teslim alan personel tarafından kaşelenip imzalanacaktır.
2.3.2- Başvuru formlarının kaydedilmesi ve klase edilmesi
e-Sigorta sözleşmeleri iki nüsha olarak düzenlenecek olup, ilk nüshası ilgili Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce/Sosyal Güvenlik Merkezince başvurunun alındığı tarih ve sıraya göre klase edilecek, ikinci nüshası ise işverene/yetki verilen kullanıcıya verilecektir.
2.3.3- e-Sigorta sözleşmesinin düzenlenmesi ve şifre zarfının teslimi
Şifre zarfının tesliminden önce, iki nüsha olarak düzenlenen e-Sigorta sözleşmesinin, Kurum yetkilisi ile işveren veya yetkili kişiler tarafından imzalanmış olması gerekmektedir.
e-Sigorta sözleşmesini, Kurum adına e-Sigorta işlemlerinin yapıldığı servis şefi veya bağlı olduğu müdür yardımcısı, diğer tarafta ise işveren veya yetkili kişi, kamu kurum veya kuruluşlarında görevlendirme yazısı ile yetki verdiği belirtilen kişi imzalayacaktır.
e-Sigorta sözleşmesinin imzalarının tamamlanmasını müteakip, “İnternet Kullanıcı Kodu ve Kullanıcı Şifresi Teslim Tutanağı” iki nüsha olarak düzenlenerek taraflar arasında imzalanacak ve e-Sigorta servisi memuru tarafından “http://sgknet.sgk.intra/ebbasvuru” adresindeki uygulamanın aktivasyon sayfasından kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi zarfının üzerindeki “başvuru aktivasyon kodu” girilerek, aktivasyon işlemi gerçekleştirilecek ve “e-Sigorta Sözleşmesi” ve “İnternet Kullanıcı Kodu ve Kullanıcı Şifresi Teslim Tutanağı”nın birer suretleri ile birlikte kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi zarfı işveren veya yetkili kişiye teslim edilecektir. “e-Sigorta Sözleşmesi” ile “İnternet Kullanıcı Kodu ve Kullanıcı Şifresi Teslim Tutanağı”nın birer nüshası “e-Sigorta Hizmetleri İnternet Kullanıcı Kodu ve Kullanıcı Şifresi Başvuru Formu” ile birleştirilerek e-Sigorta Servisinde muhafaza edilecektir.
2.3.4- Şifrenin iptali
e-Sigorta sözleşmesinin 8 inci maddesinde sayılan sebeplerden herhangi birinin varlığı halinde, durum yazılı olarak ilgili Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne/Sosyal Güvenlik Merkezine yazılı olarak bildirilecek ve e-Sigorta servisinde görevli memur tarafından “http://sgknet.sgk.%20intra/ebbasvuru” adresindeki uygulamanın kullanıcı işlemleri menüsünden işverene veya yetkili kişiye verilen kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi, işveren veya yetkili kişinin belge verme yükümlülüğünün yasal olarak sona erdiği tarih itibariyle iptal edilecek, ayrıca bu durum ile sözleşmenin fesh edildiği, işveren ve/veya yetkili kişiye bir yazı ile bildirilecektir.
2.3.5- Şifrenin çalınması, kaybolması, unutulması
İşveren veya yetkili kişi tarafından kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresinin; çalındığı, kaybolduğu veya unutulduğu gibi hususların yazılı olarak ilgili üniteye bildirilmesi halinde, e-Sigorta servisinde görevli memur tarafından “http://sgknet.sgk.intra/ebbasvuru” adresindeki uygulamanın kullanıcı işlemleri menüsünden derhal kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi iptal edilecektir.
Bu durumda, işveren veya yetkili kişinin aynı işyeri için yeni kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi verilmesini yazılı olarak talep etmesi halinde, “http://sgknet.sgk.intra/ebbasvuru” adresindeki uygulamanın kullanıcı işlemleri menüsünden daha önce girişi yapılan başvuru bilgileri sistemden çağırılarak, yeni kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi verilecektir.”
Madde 11 – Aynı Tebliğin ‘2.4.2’ numaralı bölümünün sonuna aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.
“Diğer taraftan, Kurum Yönetim Kurulunun almış olduğu 3/12/2010 tarihli ve 2010/282 sayılı kararla, Libya’da daimi işçi çalıştıran işverenlerin, 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre her ay için sigortalılardan kesecekleri sigorta primlerini kendilerine ait prim tutarlarına da ekleyerek en geç ilgili olduğu ayı takip eden üç ay içinde ödemelerine karar verilmiştir.
Bu nedenle, Libya’da iş yapan Türk işverenlerin çalıştırdıkları işçilerden 5510 sayılı Kanuna göre her ay kesecekleri sigorta primlerini, kendilerine ait prim tutarlarını da ekleyerek en geç ilgili olduğu ayı takip eden üç ay içinde Kuruma ödemeleri gerekmekte, bu süre içinde ödenmeyen primlere 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanması gerekmektedir.
Buna göre, Libya’da daimi işçi çalıştıran işverenlerce, örneğin; 2011/Haziran ayı sigorta priminin en geç 30/9/2011 tarihine kadar ödenmesi gerekmekte olup söz konusu primlerin vadesinde ödenmemesi halinde, ödenmeyen primlere 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanacaktır.”
Madde 12 – Aynı Tebliğin ‘4.1.1’ numaralı bölümünün (a.4.2) numaralı alt bölümünün ikinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“- Geçmişe dönük yapılan terfi işlemi sonucu yapılan ödemelerin prime esas kazançlarına ait bildirimleri,”
Madde 13 – Aynı Tebliğin ‘4.1.1’ numaralı bölümünün (a.9) numaralı alt bölümünün birinci ve ikinci paragrafları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesine göre açıktan vekil olarak atanan (vekil öğretmen, vekil imam, vekil memur vb.) sigortalılar için durum kodu bölümüne “V” kodu yazılacaktır. Ancak, 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesi gereğince vekalet veya ikinci görev karşılığında ilgili mevzuatı uyarınca yapılacak ödemeler prime esas kazancın hesabında dikkate alınmayacağından, vekalet ve ikinci görev aylığı alan sigortalılar için “V” kodu kullanılmayacaktır.
Görevden uzaklaştırılan, görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan kanunları gereğince eksik aylığa müstahak bulunan sigortalı için “A” kodu yazılacaktır.”
Madde 14 – Aynı Tebliğin ‘4.1.1’ numaralı bölümünün (a.10) numaralı alt bölümünün birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu bölüme sigortalıların prime esas kazancının hesabında dikkate alınacak, gösterge aylığına ait derece ve kademe rakamları, ek gösterge aylığının hesabında dikkate alınacak ek gösterge rakamı, kıdem aylığının hesabında dikkate alınacak kıdem hizmet süresi ile prime esas kazancın hesabında dikkate alınacak tazminatlar ve 2802 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ödenen ek ödeme tutarları yazılacaktır.”
Madde 15 – Aynı Tebliğin ‘4.1.2’ numaralı bölümünün (b.9) numaralı alt bölümünün birinci, ikinci ve üçüncü paragrafları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesine göre açıktan vekil olarak atanan (vekil öğretmen, vekil imam, vekil memur vb.) iştirakçi için “V” kodu yazılacaktır. Ancak, vekalet ve ikinci görev aylığı alan iştirakçiler için “V” kodu kullanılmayacaktır.
Görevden uzaklaştırılan, görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan kanunları gereğince eksik aylığa müstahak bulunan sigortalı için “A” kodu yazılacaktır.
Kanunun ilgili maddeleri gereğince, genel sağlık sigortası primi kesilmeden sadece emekli keseneği ve kurum karşılığı kesilecek iştirakçiler için durum koduna “M” kodu yazılacaktır.”
Madde 16 – Aynı Tebliğin ‘4.2.2’ numaralı bölümünde yer alan ‘Örnek -’ ibaresi  ‘Örnek 1-’ olarak değiştirilmiş, birinci fıkrasının (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent, “Örnek 1-”den sonra gelmek üzere aşağıdaki örnek eklenmiştir.
“e) Her ayın 1’i ile 30’u arasındaki maaşını müteakip ay içerisinde çalıştıktan sonra alan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları için, maaş ödemelerinin yapılması gereken ayın 25 inci günü sonuna kadar,”
“Örnek 2- (A) Kamu idaresinde, 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun hükümlerine göre sözleşmeli olarak çalıştırılan ve her ayın 1’i ila 30’u arasındaki maaş ödemeleri çalışılan ay sonuçlarının il sağlık müdürlüklerine bildiriminden itibaren onbeş gün içinde yapılan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının, 1/8/2011-31/8/2011 tarihleri arası ücretlerinin 13/9/2011 tarihinde (1/9/2011 tarihinden itibaren onbeş gün içinde) çalıştıktan sonra ödendiği varsayıldığında, Ağustos dönemine ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerinin, 25/9/2011 tarihinin hafta sonu tatiline rastlaması nedeniyle en geç 26/9/2011 günü sonuna kadar Kuruma gönderilmesi gerekmektedir.”
Madde 17 – Aynı Tebliğin ‘4.2.3’ numaralı bölümünün beşinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, bu paragraftan sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Operasyonlara katılmak amacıyla görev yerleri değiştirilen askeri birliklerin bu durumları belgelendirilmek kaydıyla, bu birliklerde görev yapan sigortalılara ait aylık prim ve hizmet belgeleri, askeri birliğin görev yerine döndüğü tarihi takip eden günden başlamak üzere onuncu günün sonuna kadar Kuruma verilmesi halinde yasal süresinde verilmiş sayılacaktır.”
“Aylık veya ücretleri Maliye Bakanlığının vizesine tabi olması sebebiyle ödenmesine sonradan karar verilen personel için vizenin gecikmesine bağlı olarak yasal süresi dışında, ancak, vize işleminin gerçekleştiğine ilişkin yazının ilgili idareye tebliğ tarihinden, başlamak üzere onuncu günün sonuna kadar verilen aylık prim ve hizmet belgeleri yasal süresi içerisinde verilmiş sayılacaktır.”
Madde 18 – Aynı Tebliğin ‘4.3.2’ numaralı bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kamu idareleri, 2008/Ekim ayı başından itibaren Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında ilk defa sigortalı olanların primleri ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi olup Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanların keseneklerini, karşılıklarını ve %100 artış farklarını,
a) Her ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki maaşını ayın 15’inde peşin alan sigortalılar için, maaş ödemelerinin yapılması gereken takvim ayının son gününe kadar,
b) Her ayın 1’i ile 30’u arasındaki maaşını ayın 1’inde peşin alan sigortalılar için, maaş ödemelerinin yapılması gereken ayın 15 inci günü sonuna kadar,
c) Her ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki maaşını müteakip ayın 15’inde çalıştıktan sonra alan sigortalılar için, maaş ödemelerinin yapılması gereken takvim ayının son gününe kadar,
d) Her ayın 1’i ile 30’u arasındaki maaşını müteakip ayın 1’inde çalıştıktan sonra alan sigortalılar için, maaş ödemelerinin yapılması gereken ayın 15 inci günü sonuna kadar,
e) Her ayın 1’i ile 30’u arasındaki maaşını müteakip ay içerisinde çalıştıktan sonra alan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları için, maaş ödemelerinin yapılması gereken takvim ayının son gününe kadar,
Kuruma ödemek zorundadırlar.
Örnek 1-(A) Kamu idaresinin, 4 ayrı maaş ödeme dönemine ait sigortalı çalıştırdığı varsayıldığında, bu kamu idaresince 2011/Ağustos ayına ait primlerin/keseneklerin,
a) 15/8/2011-14/9/2011 ayı maaşları 15/8/2011 tarihinde peşin ödenen sigortalıların primlerini en geç 31/8/2011 gününün resmi tatile rastlaması nedeniyle 2/9/2011 günü sonuna kadar,
b) 1/8/2011-31/8/2011 ayı maaşlarını 1/8/2011 tarihinde peşin alan sigortalıların primlerini en geç 15/8/2011 günü sonuna kadar,
c) 15/8/2011-14/9/2011 ayı maaşını 15/9/2011 tarihinde çalıştıktan sonra alan sigortalıların primlerini en geç 30/9/2011 günü sonuna kadar,
d) 1/8/2011-31/8/2011 ayı maaşlarını 1/9/2011 tarihinde çalıştıktan sonra alan sigortalıların primlerini en geç 15/9/2011 günü sonuna kadar,
e) 1/8/2011-31/8/2011 ayı maaşlarını Eylül ayı içerisinde çalıştıktan sonra alan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının primlerini en geç 30/9/2011 günü sonuna kadar,
Kurum adına prim tahsilatı yapan banka şubelerine yatırmak zorundadır.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre sigortalı olanlar için yasal düzenleme veya Bakanlar Kurulu kararı ile geriye yönelik olarak ödenmesine karar verilen aylık, ücret veya tahsisata ait olmak kaydıyla tahakkuk ettirilecek primler ödeme gününü takip eden günden başlamak üzere 15 inci günün sonuna kadar ödenen sigorta primleri,
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre sigortalı olanlardan görevden uzaklaştırılması veya görevine son verilmesine rağmen idari tasarrufla ya da yargı kararı ile görevlerine iade edilenler için geriye yönelik olarak ödenen aylık, ücret veya tahsisata ait tahakkuk ettirilecek primler ödemenin yapıldığı tarihi takip eden 15 inci günün sonuna kadar ödenen sigorta primleri,
Operasyonlara katılmak amacıyla görev yerleri değiştirilen askeri birliklerin bu durumunu belgelemeleri kaydıyla yasal süresi dışında vermiş oldukları prim belgelerine ilişkin sigorta primlerinin askeri birliğin görev yerine döndüğü tarihi takip eden günden başlayarak 15 inci günün sonuna kadar ödenen sigorta primleri,
Aylık veya ücretleri Maliye Bakanlığının vizesine tabi olması sebebiyle ödenmesine sonradan karar verilen personel için vizenin gecikmesine bağlı olarak yasal süresi dışında, ancak, vize işleminin gerçekleştiğine ilişkin yazının ilgili idareye tebliğ tarihinden, başlamak üzere 15 inci günün sonuna kadar ödenen sigorta primleri,
yasal süresi içerisinde ödenmiş kabul edilir ve yukarıda belirtilen süre içinde ödenirse ayrıca gecikme cezası ile gecikme zammı alınmaz.
Prim ödeme süresinin son gününün hafta sonu veya resmi tatil gününe denk gelmesi halinde primlerin/keseneklerin takip eden ilk iş günü sonuna kadar ödenmesi halinde yasal süresi içerisinde ödenmiş kabul edilir.
Örnek 2-(A) Kamu idaresinin 15/11/2008-14/12/2008 ayı maaşları 15/11/2008 tarihinde peşin ödenen sigortalıların 2008/Kasım ayına ilişkin primlerini en geç maaş ödemesinin yapıldığı Kasım ayının son günü olan 30/11/2008 günü sonuna kadar yatırmaları gerekmekle birlikte anılan tarihin pazar gününe denk gelmesi nedeni ile 1/12/2008 günü sonuna kadar yatırması halinde yasal süresi içinde ödenmiş kabul edilecektir.
Örnek 3- (B) Kamu idaresinin 1/11/2008-30/11/2008 ayı maaşları 1/11/2008 tarihinde peşin ödenen sigortalıların 2008/Kasım ayına ilişkin primlerini en geç ödemenin yapıldığı ay olan Kasım/2008 ayının 15’i sonuna kadar yatırmaları gerekmekle birlikte anılan tarihin cumartesi gününe denk gelmesi nedeni ile 17/11/2008 günü sonuna kadar yatırması halinde yasal süresi içinde ödenmiş kabul edilecektir.
4/10/1987 tarih ve 19949 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Devlet Memurları ile Diğer Kamu Görevlilerinin Aylıklarının Ödeme Zamanının Değiştirilmesine Dair 9/9/1987 tarihli ve 289 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabulüne Dair 28/9/1988 tarihli ve 3472 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde, aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine göre almakta bulunan Devlet Memurları ile diğer kamu görevlilerinin (sözleşmeli statüdeki personel dahil) aylık veya sözleşme ücretlerinin ilkinin 15 Ekim 1987 tarihinde olmak üzere her ayın 15’inde ödeneceği, Devlet Memurları ile diğer kamu görevlilerine ilişkin kanunlarda yer alan “aybaşı” ibarelerinin “ayın 15’i” olarak uygulanacağı, hükme bağlanmıştır.
Bu hükümler uyarınca, aylıklarını 657 sayılı Kanun hükümlerine göre alan devlet memurları ile diğer kamu görevlilerine (sözleşmeli statüdeki personel dahil) her ayın 15’inde aylık ödemesi yapılması gerekmekte olduğundan aylık, ücret veya tahsisatın ödeme günü olarak ayın 15’i kabul edilecektir.
Buna göre, Bakanlar Kurulu kararı ile kamu idarelerinde çalışan devlet memurlarının maaş ödemelerinin avans olarak erken ödenmesi halinde veya maaş ödeme günü olan ayın 15’inin resmi tatil veya hafta sonuna denk gelmesi veya maaşların herhangi bir nedenle geç ödenmesi durumu maaş ödeme gününü değiştirmeyeceğinden primlerin/keseneklerin maaş ödeme günü olan ayın 15’inin içinde bulunduğu ayın sonuna kadar ödenmesi gerekmektedir.
Örnek 4- 15/11/2008-14/12/2008 ayı maaşları 15/11/2008 tarihinde peşin olarak ödenen sigortalıların primleri/kesenekleri, maaş ödeme günü olan ayın 15’inin hafta sonuna denk gelmesi durumu maaş ödeme gününü değiştirmeyecektir ve primlerin/keseneklerin maaş ödemesinin yapıldığı Kasım/2008 takvim ayının son günü olan 30/11/2008 gününün pazar gününe denk gelmesi nedeniyle takip eden ilk iş günü olan 1/12/2008 günü sonuna kadar ödenecektir.
Örnek 5- 1/11/2008-30/11/2008 ayı maaşları 1/11/2008 tarihinde peşin ödenen sigortalıların maaş ödeme günü olan ayın 1’inin hafta sonuna denk gelmesi primlerinin ödeme gününü etkilemeyecektir. Primlerin/keseneklerin, maaş ödemesinin yapıldığı Kasım/2008 takvim ayının 15’inci günü sonuna kadar Kuruma ödenmesi gerekmekte ise de 15/11/2008 tarihinin Cumartesi gününe denk gelmesi nedeniyle takip eden ilk iş günü olan 17/11/2008 sonuna kadar Kuruma ödenmesi gerekecektir.”
Madde 19 – Aynı Tebliğin ‘4.5’ numaralı bölümünden sonra gelmek üzere aşağıdaki bölüm eklenmiştir.
“4.6- 5510 sayılı Kanunun Yürürlüğe Girdiği Tarihten Sonra 4 üncü Maddenin Birinci Fıkrasının (c) Bendi Kapsamında İlk Defa Sigortalı Olanlar Yönünden Aylıksız İzinli Sayılan Kamu Personelinin Genel Sağlık Sigortası Primlerinin Ödenme Şekli ve Süresi
5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten (2008 yılı Ekim ayı başından) sonra 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında ilk defa sigortalı sayılanlardan aylıksız izinli sayılan kamu personelinin genel sağlık sigortası primleri;
a) Personel mevzuatı uyarınca aylıksız izinli sayılanlar ile 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu uyarınca aylıksız izinli sayılanların bakmakla yükümlü olunan kişileri olup olmadığına bakılmaksızın bir yıl süreyle sınırlı olacak şekilde,
b) Muvazzaf askerlik görevi nedeniyle Kurumlarından aylıksız izinli sayılanların (Yedek subay okulu öğrencilik süreleri dahil) bakmakla yükümlü olduğu kişilerinin bulunması halinde bir yıllık süre sınırı uygulanmaksızın,
aylıksız izinli oldukları süreler için aylıksız izinli sayıldıkları kurumlarınca ödenir.
Genel sağlık sigortası primleri 82 inci maddede belirtilen prime esas kazanç alt sınırının altında olmamak kaydıyla primin ilişkin olduğu aydaki kamu personelinin maaşlarının hesabında esas tutulan katsayı rakamı ve taban aylık tutarına göre tespit edilecek aylıksız izne ayrıldıkları tarihteki prime esas kazançları üzerinden %12 oranında hesap edilir.
Aylıksız izne ayrılan kamu personelinin genel sağlık sigortası primine ait prim belgelerinin gönderilme şekli, süresi ve primlerin ödenmesi, personelin ücretsiz izine ayrıldığı tarihteki aylık ödenme zamanı dikkate alınarak Tebliğin 4 numaralı bölümü altında belirtilen şekilde gerçekleştirilir.”
Madde 20 –Aynı Tebliğin ‘6.1’ numaralı bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“6.1- Afet durumunda aylık prim ve hizmet belgelerinin verilme ve muhteviyatı primlerin ödenme süresi
İşyerleri yangın, su baskını, yer kayması ve deprem gibi afete uğrayan, tabii afet nedeniyle tarımsal faaliyetinden dolayı zarar gören işverenler ile 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların bu durumu belgelemeleri kaydıyla, afetin meydana geldiği tarihten itibaren üç ay içinde ilgili Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne/Sosyal Güvenlik Merkezine yazılı talepte bulunmaları ve prim ödeme aczine düştüklerinin Kurumca yapılacak inceleme neticesinde tespit edilmesi halinde, afet tarihinden önce ödeme süresi dolmuş mevcut prim borçları ile afetin meydana geldiği tarihten itibaren tahakkuk edecek üç aylık prim borçlarının ödeme süresi, afetin meydana geldiği tarihten itibaren bir yıla kadar ilgili Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce/Sosyal Güvenlik Merkezince ertelenebilir. Prim borçlarının ertelenmesine karar verilen işverenlerce afetin meydana geldiği ayda verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgeleri, afetin meydana geldiği ayı takip eden üç ay içinde Kuruma verildiği takdirde yasal süresi içinde verilmiş kabul edilir.
Örnek 1-(A) Limited Şirketine ait işyerinin 17/11/2008 tarihinde yangın felaketine uğradığı varsayıldığında, 17/2/2009 (dahil) tarihine kadar işyerinin bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne/Sosyal Güvenlik Merkezine yangın felaketinden etkilendiğine dair müracaat etmesi üzerine, Kurumca yapılacak inceleme sonucunda, söz konusu işverenin ödeme aczine düşmüş olduğunun tespiti halinde, afetin meydana geldiği ayda Kuruma verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesi 2008/Ekim ayına ilişkin belge olacağından, 2008/Ekim ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesi, 28/2/2009 tarihine kadar Kuruma verildiği takdirde yasal süresi içinde verilmiş sayılacaktır.
Örnek 2-1 nolu örnekteki yangın felaketinin 27/11/2008 tarihinde gerçekleşmiş olduğu varsayıldığında ise, felakete uğranılan ayda verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesinin verilme süresi, yangın felaketine uğranılan tarihten önce (23/11/2008 tarihinde) sona ermiş olduğundan, 2008/Ekim ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin verilme süresi ertelenmeyecektir.
15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun uyarınca genel hayatı etkilediğine karar verilen afetler nedeniyle, afet bölgesinde doğrudan veya dolaylı olarak zarar gören işverenlerle sigortalı ve hak sahiplerinin, afetin olduğu tarihten afetin olduğu tarihi takip eden ayın sonuna kadar 5510 sayılı Kanuna göre vermekle yükümlü oldukları belgelerin ve bu belgelere bağlı olarak ödemekle yükümlü oldukları primlerin, afetin meydana geldiği tarihi izleyen ayın sonuna kadar verilmesi ve primlerin de aynı süre içinde ödenmesi halinde; belgeler süresi içinde verilmiş, primler ise süresi içinde ödenmiş sayılır.
7269 sayılı Kanun uyarınca genel hayatı etkilediğine karar verilen afetler nedeniyle, erteleme süresini ve 5510 sayılı Kanun uyarınca düzenlenen belgelerin verilme süresi ile primlerin ödenme süresini uzatmaya Kurum yetkilidir. Kurum bu yetkiyi; bölge, il, ilçe, mahal ve afetten zarar görenler ile afetten zarar görme derecesi veya prim türleri itibarıyla farklı süreler halinde tespit etmek suretiyle de kullanılabilir.
Prim borcunun ertelendiği sürede zamanaşımı işlemez ve ertelenen kısmına gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmaz.”
Madde 21 – Aynı Tebliğin ‘6.4’ numaralı bölümünün birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı, sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için % 3 oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır. Bu oran, 1/3/2010 tarihli ve 2010/260 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Kararın 1 inci maddesiyle 28/4/2010 tarihini takip eden aybaşından geçerli olmak üzere %2 olarak belirlendiğinden, 1/5/2010 tarihinden sonraki aylar için bu oran %2 olarak uygulanacaktır. Ayrıca, her ay için bulunan tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak, ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır.”
Madde 22 – Bu Tebliğin;
a) 12 nci, 13 üncü, 14 üncü, 15 inci ve 17 nci maddeleri 1/10/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 21 inci maddesi 1/5/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
c) 2 nci ve 3 üncü maddeleri, 4 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 5 inci maddesi 12/5/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
ç) 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası 25/2/2011 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
d) 6 ncı ve 19 uncu maddeleri 1/3/2011 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
e) 16 ncı ve 18 inci maddeleri 16/6/2011 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
f) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
Madde 23 – Bu Tebliğ hükümlerini Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı yürütür.

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Türk Ticaret Kanunu Ertelenecek mi?

Türk Ticaret Kanunu Ertelenecek mi?

Özkan Cengiz

SMMM-Bağımsız Denetçi

ozkan@ozkancengiz.net


Son günlerin popüler sorusu, kimisi meraktan, kimisi korktuğundan, kimisi sabırsızlığından, kimisi de laf olsun diye sorup duruyor. Türk Ticaret Kanunu ertelenecek mi?

Esasında soru derin, kara ticaretinden deniz ticaretine, sigortacılıktan, sözleşme yapısına binlerce sayfadan oluşan mevzuat ertelenir mi? Ertelenmez mi? Ancak soru bu kadar derin olmak ile beraber esasında bu soru ile meslek mensupları tarafından sorulmak istenen daha sınırlı esas soru şu.

TFRS’ye geçiş ve Bağımsız Denetim Uygulaması Ertelenir mi?

Türk Ticaret Kanunu Ertelenecek mi? veya TFRS’ye geçiş ve Bağımsız Denetim Uygulaması Ertelenir mi? Sorularına cevap ararken yapacağımız iş hazırlıkların nasıl gittiğine göz atmaktan başka bir şey değil. Eğer hazırlıklar da sıkıntı var ise erteleme konusunu tartışmaya açabiliriz yok hazırlıklar iyi gidiyor ise ertelemeyi konuşmak abesle iştigal der konuyu kapatırız.

Yapılacak işler bu şekilde bu işlerin yapılıp yapılmadığını tespit edebilmemiz için işlerin muhataplarını izlememiz lazım gelin kurum kurum neler oluyor bakalım.

Sanayi Bakanlığı:
Bu geçiş sürecinin bir nevi mülki amiri olan kurum kanuna göre Sanayi Bakanlığı ancak seçimden sonra yapılan düzenleme ile bu görev artık Sanayi Bakanlığında değil bu işin yeni muhatabı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı neden böyle diyoruz çünkü teşkilat yapısında bu görevin verildiği İç Ticaret Genel Müdürlüğü bu bakanlığın bünyesine alındı. İç Ticaret Genel Müdürlüğü bu konuda neler yapıyor diye göz atar isek;

1) İlk önce şubat ayı içerisinde hemen ticaret kanunun yasalaşmasının ardından sapanca da bir TTK Hazırlık kampı gerçekleştirdi ve kendi iç yapılanmasını tamamladı. Kendi bünyesinde 4 Komisyon oluşturdu.

Ticaret Siciline İlişkin Düzenlemeler Komisyonu,

• Denetime İlişkin Düzenlemeler Komisyonu,

• Elektronik İşlemler Komisyonu,

• Sermaye Şirketleri Organizasyon ve Uygulama Düzenlemeleri Komisyonu

2) Ticaret Sicili elektronik ortama alabilmek amacıyla MERSİS projesini devreye aldı. Artık şirketler tüm işlemlerini (kuruluş, sermaye artırımı genel kurul vb) elektronik ortamda yapabilecek. Mersin ili pilot il seçildi ve uygulama şu anda başarılı bir şekilde çalışıyor çok yakında Türkiye çapında uygulama başlayacak.

3) İç Ticaret Genel Müdürlüğü TTK ile ilgili ikincil mevzuat hazırlıklarına 2008 yılında başlamasından dolayı tüm çalışmaları bitirme noktasına getirdi. Şu anda tüzük, yönetmelik ve tebliğlerin her hangi bir itirazla karşılaşmaması için tüm ilgili kurumlarla paylaşım ve değerlendirme aşamasını gerçekleştiriyor. Alınan bilgi Ocak/2012 ayı içerisinde İç Ticaret Genel Müdürlüğü bünyesinde yapılan tüm hazırlıkların yayınlanması bekleniyor.

TMSK :
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu, kendi konumunu netleştirmesi ve güçlendirmesi nedeniyle TTK’nu özlemle bekleyen bir kurum bu sebeple kendi yüzünden bir erteleme söz konusu olmaması için her şeyi göze alarak hızlı ve seri çalışıyor. Kurul ilk olarak yönetim organını değiştirdi, daha icracı ve daha aktif çalışabilecek temsilci sıfatından çok kurul çalışmalarına katılabilecek bir yönetim yapısı oluşturdu.

Daha sonra Türkiye’deki hesap planı kültürünü göz önüne alarak geçişin en kolay hesap planı ile olacağına karar vererek TFRS’lere uygun hesap planı çalışmalarına başladı. Bir ana komisyon bir de danışma komisyonu kurarak, hazırlanan çalışma metinlerini bu komisyonlar ile paylaştı. Paylaştığı taslaklar üç tebliği oluşturuyor.

Türkiye Muhasebe Standartları Uygulama Genel Tebliği No: 1 TMS/TFRS’leri ve KOBİ TFRS’yi Uygulayacak Olanlar

Türkiye Muhasebe Standartları Uygulama Genel Tebliği No:2 Finansal Tablo Düzenleri

Türkiye Muhasebe Standartları Uygulama Genel Tebliği No:3 Tekdüzen Hesap Planı

Görüldüğü üzere uygulayacak olanları belirlendiği tebliğ ile finansal tablo düzenlerini ve tek düzen hesap planı tebliğlerini TMSK belirlemiş durumda, mevzuatın hazırlanmasının en zor kısmı olan taslak hazırlıkları tamamlanmış görüşe sunulmuş durumda, bunun ardından görüşler toplanıp nihai metin ortaya çıkacak burada yapılan tahmin 2-3 ay içerisinde metinlerin yayınlanacağı şeklinde.

Maliye Bakanlığı:
Maliye Bakanlığı hakkında genel kanı bu kanuna en çok direnç gösterecek kurum olması yönünde ancak uygulama hiç öyle değil Maliye Bakanlığı neden yaptığı sonradan anlaşılacak 6111 uygulamaları, biraz sonra aktaracağımız örgüt yapısındaki değişiklikler vb çalışmalar ile TTK’na en iyi hazırlanan kurumlardan birisi.
Maliye Bakanlığı örgütünde yaptığı son değişiklikler ile TTK için Denetim ve Uyum Yönetimi Daire Başkanlığı bünyesinde Denetim Koordinasyonu ve Muhasebe Uygulamaları olmak üzere iki ayrı müdürlük oluşturarak çalışmalarına başladı.

Bu konudaki çalışmaları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile eş zamanlı olarak ilerletiyor.

TÜRMOB:
En çok merak edilen konulardan biride TÜRMOB’un yani meslek mensuplarının temsilcilerinin bu konuda neler yaptığı. TÜRMOB çalışmalarını iki eksene ayırmış durumda bir yandan mevzuat ile ilgili olarak hem TMSK ile hem Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile aktif olarak çalışmalarına devam ettiriyor. Bir yandan da en önemli önceliği eğitim konusunda dev adımlar atıyor.

TÜRMOB ülke çapında meslektaşları TTK, TFRS ve Denetim Standartları alanlarında eğitebilmek için bir komisyon oluşturdu. Birçok akademisyen ve meslek mensubunun yer aldığı komisyon hızla ilerleyerek yol haritasını belirledi. Şu anda Türkiye çapında seçilmiş yaklaşık 200 meslek mensubu tüm meslek mensuplarını eğitmek üzere yoğun bir eğitimden geçiyor.

Temmuz ayında başlayan eğitimler, Ağustos, Eylül hatta Ekim ayında devam edecek daha sonra da bu eğitimleri başarı ile tamamlayan ve eğitimci unvanını kazanan meslek mensupları yurt çapında görevlendirilerek bu üç konuda meslek mensuplarını eğitime tabi tutacaklar.

Özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir odalarının eğitim birimlerine yolunuz düşerse bugünlerde ışıkların hiç sönmediğini fark edeceksiniz.

Sonuç

Nihai olarak hareket noktamıza döner isek TTK ertelenecek mi? Sorusunun cevabını arar isek görünen çalışma temposunda bu zor hatta imkansız, çünkü ilgili kurumlar 2012’nin ikinci yarısından itibaren TTK’na hazır hale gelecekler.
Muhasebe mesleği ve denetim mesleği içerisinde olan kişiler ve kurumlar başta olmak üzere, tüm şirketlere önerimiz erteleme şansı sıfırın altında, erteleme beklemek yerine hazırlanmak daha doğru tercih olacaktır.





Vergi İletişim Merkezi

Vergi İletişim Merkezi (VİMER - 444 0 189), Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın mükellef odaklı hizmet anlayışı doğrultusunda vergiyle ilgili konularda profesyonel, kaliteli, güncel ve etkin danışmanlık hizmeti sunmak, vergi kanunlarının tüm mükellefler için aynı standartlarda yorumlanmasını ve uygulanmasını sağlamak amacıyla 25 Aralık 2007 tarihinde faaliyete başlamıştır.

Kuruluşundan bu yana etkin ve verimli hizmet için kendini sürekli yenileyen VİMER, bilgi danışma hizmetinin yanı sıra ihbar bildirimlerinin alınması ve MTV plaka / tescil tarihi sorgulama hizmetlerini de sunmaktadır.

Verdiği hizmeti sürekli geliştirmeye çalışan VİMER tarafından cevaplanan çağrı sayısı her geçen yıl artmakta olup, 16 Ağustos 2011 tarihinde 1 milyonuncu çağrı cevaplanmıştır.

Kamuoyuna ve mükelleflerimize saygı ile duyurulur.



11 Ağustos 2011 Perşembe

Varlık Barışı özel usulsüzlük cezasından kurtarmıyor

Varlık Barışı özel usulsüzlük cezasından kurtarmıyor

|Posta Gazetesi| |08.12.2009|

Soru: 5811 sayılı Varlık Barışı Kanunundan faydalanarak, varlık beyan ettik. Hakkımızda yapılan vergi incelemesinde mal alım yapmış olduğumuz faturanın matrahtan, beyan ettiğimiz varlık tutarı tenzil edildi. Ancak vergi denetmeni döndü, alım yapmış olduğumuz faturanın KDV dâhil tutarı üzerinden VUK 353/1'e göre, yüzde 10 özel usulsüzlük cezası kesti. Varlık barışına göre varlık beyan edenlerde vergi ve ceza ödemeyeceği belirtiliyordu. Ancak, bize özel usulsüzlük cezası uygulanıyor. Bu doğru mu?
M. ERTOK

Cevap: 5811 sayılı “ Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun” kapsamında yılsonuna kadar gerek yurtdışından, gerekse yurt içinden varlık(para, döviz, altın, menkul kıymet, diğer sermaye piyasası araçları ve taşınmaz) beyanında bulunan, yurtdışındaki varlıklar hesaplanacak yüzde 2 vergiyi, yurt içindeki varlıklar için yüzde 5 oranında vergiyi tahakkuk tarihini takip eden ay sonuna kadar ödeyen mükellefler için, beyan ettikleri varlıklar nedeniyle 2004-2007 yılları için vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacak. Başka nedenlerle vergi incelemesi yapılsa da, gelir, kurumlar ve KDV yönünden tespit edilecek olan matrah farkından, beyan edilen varlık tutarları mahsup edilecek. Bu beyan edilen varlık tutarına kadar olan matrah farkları için gelir, kurumlar ve katma değer vergisi salınamayacağı ve vergi ziyaı cezası kesilemeyeceği anlamına geliyor.



Nitekim; sorunuzdan yapılan vergi incelemesi sonucu bulunan matrah farkından beyan ettiğiniz varlık tutarının mahsup edildiği ve gelir, kurumlar vergisi yönünden vergi salınmadığı, vergi cezası kesilmediği anlaşılıyor. Başka bir ifadeyle, varlık beyanıyla gelir(veya kurumlar) vergisi ve bunlara ilişkin vergi cezası ödemekten kurtulmuşsunuz. Fakat vergi incelmesinde özel usulsüzlük cezası uygulamasına gidildiği anlaşılıyor. Varlık Barışıyla sağlanan vergi avantajlı ilişkin 5811 sayılı yasanın 3/5 nci maddesinde, vergi incelemelerinde gelir, kurumlar ve Katma Değer Vergisi yönünden bulunan matrah farkından, beyan edilen varlık tutarının mahsup edilmesinden sonra kalan matrah tutarı üstünden tarhiyat yapılacağı hüküm altına alınmış olup, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezası kesilmeyeceği yönünde bir hüküm yoktur. Dolayısıyla; şartların varlığı halinde, özel usulsüzlük cezası kesilmesi mümkündür. Ancak, özel usulsüzlük cezası belli tespitler sonucu kesilebilir. Hangi gerekçe ile özel usulsüzlük cezası kesildiğini bilemiyoruz. Özel usulsüzlük cezasını dava konusu yapabilirsiniz.





9 Ağustos 2011 Salı

Yeni TTK'ya Ne Kadar Hazırsınız?

Yeni TTK'ya Ne Kadar Hazırsınız?

Ticaret hayatında 1 Temmuz 2012’de yeni bir dönem başlıyor. 13 Ocak 2011’de kabul edilen yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) bazı istisnalar hariç bir yıl sonra yürürlüğe girmiş olacak.

Peki ticari işletmeler yeni döneme hazır mı? Yeni dönemde şirket kurma, denetleme, ortaklık yapısı, sermayeler ve şeffaflık süreçleri nasıl olacak? Tüm bunları uzmanlarla görüşüp HT Ekonomi okurları için masaya yatırdık. Yeni düzenlemeler 116 bin anonim şirket ve 691 bin limited şirketi direkt olarak etkileyecek. 1535 maddeden oluşan yeni Türk Ticaret Kanunu, yönetim kurulu yapısından, internette bilgi paylaşımına kadar birçok yenilik içeriyor. 3 gün sürecek yazı dizimizin bugünkü bölümünde denetim ve mali raporlama ile ilgili atılması gereken adımları ve uzmanların yorumlarını ele aldık. İşte öne çıkan başlıklar:



BAĞIMSIZ DENETÇİ ARTIK YÖNETİMDE ZORUNLU OLACAK

Eskiden sadece vergi denetimi yapılırken, yeni dönemde uluslararası finansal raporlama standardına geçilecek. Raporların bağımsız denetçi tarafından denetlenmesi zorunluluğu getirildiği için şirketlerin hem kendi elemanları buna uyum sağlayacak ve eğitilecek hem de bütün şirketler profesyonel muhasebeci ve mali müşavir bulmak zorunda kalacak. Şirketler için kilit noktada olan bağımsız denetçi, her şirket tarafından 1 yıllığına seçilecek. Denetçi ile görüş ayrılığına düşüldüğünde tüm yetki şirkette değil. Sonuca mahkeme karar verecek. Denetçi olumsuz rapor verirse yönetim kurulu otomatik olarak görevden alınmış olacak.



'KOBİ'LER HEMEN MALİ RAPORLAMAYA HAZIR HALE GELMELİ'

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (İMKB) işlem gören ve büyük ölçekli şirketler uluslararası standartlara uygun bilançolara uzak değil. Ancak bu durum 1 Ocak 2013’ten itibaren tüm şirketler için geçerli olacak. KOBİ olarak ifade edilen küçük ve orta ölçekli işletmeler, tacirler ve ticaret şirketleri de Türkiye Finansal Raporlama Standardı’na (TFRS) uygun bilanço yayınlamak zorunda kalacak. Bu standart Uluslararası Finansal Raporlama Standartı’na (UFRS) da uygun olacak. Ernst &Young TTK Danışmanı Seda Akkuş’a göre bu en çok dikkat edilmesi gereken noktalardan biri. Birçok firmanın bu dönüşüme erken başlaması gerektiğinin altını çizen Akkuş, “2012 yılı içinde uyum sağlamış olmaları gerekiyor. UFRS’ye göre bir önceki seneye karşılaştırmalı bilançolar verilmesi gerekiyor ancak KOBİ’lerin bu konuda yoğun bir çalışması olduğunu söyleyemem” dedi.



YENİ DÖNEME HAZIR OLMAK İÇİN BU TESTİ GEÇMELİSİNİZ

Yeni Türk Ticaret Kanunu’na şirketinizin ne kadar uyumlu olduğunu öğrenmeniz için TOBB ve Deloitte TTKmetre isimli temel sorulardan oluşan bir test hazırladı. Bu test 5 ana başlıktan oluşuyor. Testi internet üzerinden ttkmetre.deloitte. com.tr adresine bedava üye olarak yapabilirsiniz. Bu testin bugün bu yazıda ele alınan konularla ilgili bazı soruları şöyle:



* Halihazırda Şirketiniz UFRS ile özdeş TMS (Türkiye Muhasebe Standartları)’ye göre raporlama yapıyor mu?

* Yasal kayıtlarınız ağırlıklı olarak Vergi Usul Kanunu çerçevesinde tutulmaktadır ve bu UFRS ile özdeş TMS’den oldukça farklı. Acaba firmanız ilgilileri aradaki farkları detayları itibariyle biliyor mu?

* Bağımsız denetime konu edilecek finansal tablolar 31 Aralık 2013 ve 31 Aralık 2012 tarihleri itibariyle hazırlanmış karşılaştırmalı bilançolar ile 1 Ocak 2013 ila 31 Aralık 2013 dönemine ilişkin kapsamlı gelir tablosu, özkaynak değişim tablosu, nakit akım tablosu ve ilgili finansal tablo dipnotlarını içerecek. Belirtilen tarihlere ilişkin finansal tablolarınızın UFRS ile özdeş TMS’ye uygun olarak hazırlanması gerektiğini biliyor musunuz?

* Ticari kayıtlarınızdan hangilerini beş ve hangilerini on yıl boyunca saklamanız gerektiğini biliyor musunuz?

* İşletmenin kuruluşu ve özkaynak sağlanması amacıyla yapılan harcamalar aktifleştiriliyor mu?

* Bundan sonra yıl sonu stok sayımlarınızı bağımsız denetçi gözetiminde yaptırmanız gerektiğini biliyor musunuz?

* Şirketinizin hesapları bağımsız denetçi tarafından denetleniyor mu?

* Şirketinizin bir bağımsız denetçisi yok ise 1 Mart 2013 tarihine kadar bağımsız denetçi seçme için gerekli hazırlıklara başladınız mı?

* Yıllık faaliyet raporu var mı?



"FİRMA SAYISINDA DÜŞÜŞ OLABİLİR"

Yeni TTK, şirketlerin mali müşavir ihtiyacını artıracak. İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı Yahya Arıkan, Türkiye’de 60 bin mali müşavir bulunduğunu, yeni yasayla bunların 20 bininin kurumsal hale gelmesini beklediklerini belirtip, bu rakamın da yeni TTK ile ortaya çıkacak ihtiyaca yeteceğini söyledi. Arıkan ayrıca şu ana kadar üzerinde durulmamış bir başka tehlikeye de dikkat çekerek, “Şirketler yeni kanuna uyumda zorlanacak. 700 bin olan limited şirket sayısı 300-350 bine, 100 bin olan anonim şirket sayısı 70-80 bine düşebilir” dedi



8 Ağustos 2011 Pazartesi

Ramazan Paketlerinde Bir de Vergi Yükü Var

Ramazan Paketlerinde Bir de Vergi Yükü Var

Tarih : 2011.08.05 11:27:32 Atilla DÖLARSLAN

Atilla DÖLARSLAN

İşverenler, ramazan aylarında çalışanlarına içerisinde çeşitli erzakların bulunduğu ramazan paketleri dağıtırlar.

Genel uygulamada bu paketlerin bedeli gider yazılır ve katma değer vergileri de indirim konusu yapılır. Ama ne yazık ki bu doğru bir uygulama değil.

Bu paket bedelleri gider yazılıyor yazılmasına ama bu işlem işverene ayrı bir maliyet daha getiriyor.

Çünkü, bu paket bedelleri ancak ücret olarak giderleştirilebiliyor ve bu da işverenlerin ayrıca gelir vergisi ödemesini gerektiriyor.

Çok önemli bir nokta da katma değer vergisi ile ilgili.

Çalışana sağlanan menfaat erzak paketlerinin katma değer vergisi dahil bedelleri olduğu için katma değer vergisinin indirim konusu yapılması da mümkün değil. Paket bedellerinin KDV dahil bedeliyle net ücret sayılıp brütleştirme yapılarak gelir vergisinin tespit edilmesi ve vergi dairesine ödenmesi gerekiyor.

Peki neden böyle?

Ücretin tanımı Gelir Vergisi Kanunumuzun 61’nci maddesinde yapılıyor.

Buna göre ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımlanıyor.

Bu tanım gereğince, çalışana, maaşı yanında çeşitli adlarla yapılan diğer nakdi ödemeler de; kömür yardımı, giysi yardımı ve benzeri şekillerde verilen ayni yardımlar da ücret niteliğinde.

Aynı kanunun 23’ncü maddesinde de nitelik olarak ücret sayılmakla beraber vergiden istisna olan ödemeler tanımlanıyor.

Örneğin çalışana yol parası adı altında ilave ödeme yapmak ücret niteliğinde olduğu gibi çalışanları servisle götürüp getirmek de onlara sağlanan bir menfaat niteliğinde olduğu için ücret tanımına giriyor.

Ancak 23’ncü madde de çalışanların toplu olarak iş yerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla işverenler tarafından yapılan taşıma giderleri için istisna getirilmiş olduğu için servis sağlamak şeklinde verilen bu menfaatin vergilenmesi gerekmiyor.

Aynı şekilde çalışana yemek parası vermek vergiye tabi ama işyerinde yemek vermek vergiden istisna. Yine yemek çeki vermek şeklindeki uygulamaya da (belli bir tutarı aşmamak kaydıyla) vergi istisnası tanınmış.

Çalışana kira yardımı yapmak vergiye tabi ama işverene ait ve brüt alanı 100 m2 yi aşmayan konutun çalışana tahsisinde vergi yok.

İşte çalışanlara sağlanan her menfaat eğer 23’ncü madde de istisna olarak tanımlanmamışsa ücret olarak vergilenmek zorunda.

Ücret niteliğindeki ödemeler istisna tanıyan 23’ncü madde de ne yazık ki ramazan paketleri yer almıyor.

Bu nedenle ramazan paketi bedelinin yani KDV dahil bedelin çalışana sağlanan net menfaat olarak kabul edilip çalışanın halihazırda geçerli vergi dilimi üzerinden brütlerdir me yapılması gerekmektedir.

Yani işverenin erzak paketinin bedeli dışında bir de bu iş için gelir vergisi ödemesi gerekiyor. (Ayni nitelikteki ödemeler sigorta primine tabi olmadığından sigorta kesintisi yapılmasına gerek yok).

Buraya kadar anlattıklarımız çalışanlara verilen paketlerle ilgiliydi. Çalışan dışındakilere verilen paketlerin ise hiç bir şekilde giderleştirilmesi mümkün değil. Bu erzaklara ilişkin faturaların ya hiç firmayla ilgilendirilmemesi ya da katma değer vergileri indirilmeden tamamının kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekiyor.

Herkese hayırlı ramazanlar dilerim.



5 Ağustos 2011 Cuma

Geçici Vergi Döneminde Yapılması Gerekenler

Geçici Vergi Döneminde Yapılması Gerekenler

Özkan Cengiz 05.08.2011



Hatırlayanlar vardır, 90 lı yıllarda geçici vergi diye bir olugu muz yoktu, bir önceki yılın kurumlar vergisi beyanını alır ona göre bir peşin vergi belirler ve onu 12 eşit taksitte öderdik. Ara dönemler itibariyle herhangi bir çalışmamız olmazdı.



Daha sonra yapılan değişikliklerle önce ihtiyari sonra zorunlu, önce altı ay sonra da üç aylık dönemler itibariyle geçici vergi beyanlarımız başladı. Adı üstünde geçiciydi, yıl sonunda düzeltilmek için hazırlanıyordu. Ancak Maliye Bakanlığı’nın % 10’luk sınır uygulaması ile her ne kadar adı geçici olsa da kendi kalıcı etkiler bırakmaya başladı.



Bir önceki yılın matrahından hesaplanan tek bir rakam olarak başlayan serüven, değerleme koşulları, maliyetler vb dönem sonu işlemlerini yapılması gerektiren bir gelir tablosuna ve oradan da Maliye Bakanlığının olmasa da bankaların ve diğer kurumların baskısı ile hazırlanan bilanço ve gelir tablosu seti ile bir finansal rapora dönüşen üçer aylık dönemlerimiz oldu.



Artık bağımlı veya bağımsız meslek mensupları adeta yıl sonuymuş gibi her üç ayda bir değerlemelerini, mutabakatlarını vb dönem sonu işlemlerini gerçekleştirerek her üç ayda bir dönem kapatıyorlar.



Günümüzün hızlı ilerleyen ekonomik hayatında en küçük ölçekteki işletme de dahi Geçici vergi dönemlerini geçici deyip geçmek yıl sonunda içinden çıkılmaz sonuçlar verebilir. Bu sebeple mademki üç ayda bir bu işlemleri yapıyoruz. Sağlıklı ve verimli yapalım ki hem işletme için hem de meslek mensubu için sağlıklı sonuçlar üretsin.



Gelin şimdi gerek mevzuatsal % 10 baskısı gerek se bankaların, diğer kurumların, patronların baskısı ile üçer aylık dönem sonlarına dönüşen geçici vergi dönemlerinde sağlıklı sonuçlar alınması için, sonraki dönemlerde baş ağrıtmaması için yapılması gerekenleri bir gözden geçirelim.



• Üretim departmanımızdan bir 30.06. sayımı almak ve bu sayımın fiyatlandırmasını yaparak kaydi stoklarımız ile karşılaştırmak en iyisi olacaktır. Bu şekilde fiili sayımlar ile kaydi sayımlar arasındaki farkları araştırma inceleme ve düzeltme imkanımız zamanımız olacaktır.



• 30.06 itibariyle satıcılarımız, alıcılarımız ile cari hesap mutabakatı yaparak cari hesaplarımızın kontrol edilmesi yıl sonunda ortaya çıktığında başımızı ağrıtacak bir çok sorunun önceden çözülmesini sağlayacaktır.



• Hesap mutabakatları sonucu ortaya çıkan tahsili mümkün olmayan alacaklar, dava konusu yapılacak alacaklar, ödenip faturası henüz gelmeyen satıcı hesapları ile ilgili işlemlerin yapılması yerinde olacaktır. Özelikle şüpheli durumdaki alacakların dava konusu yapılması yıl sonu telaşında unutulmasını ve bu nedenle karşılık ayrılamaması durumunun önüne geçecektir.



• Özellikle 159 hesabımızda bulunan ithalat dosyalarının durumunun gözden geçirilmesi, verilen avansların sonuçlandırılması en azından önümüzdeki aylar için satın alma ve ithalat departmanlarının uyarılması yerinde olacaktır. Bu şekilde olası sorunlar yıl sonu gelmeden çözülecektir.



• İşletmemizin imkanları ve koşulları imkan tanıyor ise işletme de bir sabit kıymet sayımı yaptırarak bu sayımın sonuçlarını sabit kıymet listelerimiz ile karşılaştırmak yerinde olacaktır. Bazı durumlarda özellikle büyük işletmelerde kullanılmayan sabit kıymet bir şekilde değerlendirilmekte (örneğin hurda stoklarının arasına dahil edilip satılması, döküm fabrikalarında hammadde olarak kullanılması vb) ve sabit kıymet listelerimizde var olan bir kıymet fiili olarak bulunmamaktadır. Bu şekildeki sabit kıymetlerin tespit edilerek fiili durumuna uygun olarak kayıtlara yansıtılma yapılması yerinde olacaktır.



• Cari yıl da satın alınan sabit kıymetlerin 333, 339, 365, 389 ve son olarak 399 sayılı Vergi Usul Kanunu tebliğlerine göre ömürlerini belirleyerek, yıl içinde alınan binek araçların kıst amortismana tabi tutulacağı da göz önüne alınarak amortisman hesaplamalarının yapılması yerinde olacaktır. Bu işlemin erken yapılmasının faydası işletmenin cari yılda edindiği kıymetler için hesaplama yapar iken hızlandırılmış veya normal amortisman yöntemlerinden hangisini seçeceğine ve geçmişten hızlandırılmış olarak gelenleri normale dönüştürüp dönüştürmeyeceğine daha rahat karar vermesini sağlamasıdır.



• Yıl içinde satılan sabit kıymetlerden dolayı oluşan karların yenileme fonu özeliklerini taşıyıp taşımadığını ve önceki yıllarda yenileme fonuna atılan ancak amortisman indirimi ile yok edilemeyen fonların üç yılı doldurup doldurmadığının bakılması ve buna göre kayıtların yapılması yerinde olacaktır.



• Ortaklar cari hesaplarının irdelenmesi, durumuna göre adat hesaplaması yapılması, adat ve örtülü sermaye müesseseleri ışığında sermaye artırımı veya kar dağıtımı seçeneklerinin gözden geçirilmesi ve yönetici veya hissedarların yıl sonundan önce karar almalarının sağlanması yerinde olacaktır.



• İşletme vergi ve prim borçlarını (Muhtasar, SGK vb), bir takım iade veya teşvik sistemleri ile (KDV iadesi, DİFİF, Yetiştirme Desteği vb) mahsup yoluyla ödeniyor ise bu mahsup işlemlerinin kontrolü ve vergi ve prim borçlarının ilgili kurumlar ile mutabakatının sağlanması yıl sonu için iyi bir hazırlık olacaktır.



• Özellikle grup şirketi yapısı içersinde imalatçı- pazarlama şirketi vb birden fazla şirketimiz var ise bu şirketler arası vergi planlamasının Kurumlar Vergisi kanunun da yer alan Transfer Fiyatlandırması yolu ile Örtülü Kazanç Dağıtımı ilkelerine de dikkat ederek yapılması buna göre kar ve paylaşım marjlarının belirlenmesi son altı ay için yol haritasının çizilmesi yerinde olacaktır.



• İşletmenin yıl içinde dış kaynak (kredi) vasıtası ile edindiği sabit kıymetlere ilişkin finansman giderlerinin, işletmenin diğer finansman giderleri arasından ayrıştırılarak sabit kıymetlerin üzerine alınması için çalışmaların yapılması gerçek finansman giderlerini gözlemlememiz konusunda oldukça faydalı olacaktır.





• İşletmemizin kısa ve uzun vadeli borç ve alacaklarımızın, 180 ve 280 hesaplarda yer alan giderlerin 12 aydan kısa veya 12 aydan uzun olarak değerlendirilmesinin yapılması ve bunun ışığında düzeltilmesi bilançomuzun doğru görünümü açısından yerinde olacaktır.



• İşletmemizin indirimli orana tabi işlemlerden dolayı Katma Değer Vergisi iadesi alması muhtemel ise bu iade işlemlerinin uzman müşavirler ile değerlendirilmesi ve mahsup için hemen nakit iade için ocak ayında başvurmak üzere yüklenilen ve indirilecek KDV listeleri için çalışmalara başlanılması iade alım sürecini kısaltacaktır.



• Yönetici veya hissedarla birlikte işletmenin 6 aylık fiili sonuçları ışığında yıl sonu sonuçlarının tahminlerinin yapılması ve işletmenin mevcut vergi enstrümanları (yatırım indirimi, geçmiş yıl zararı, istisna kazançlar vb) ile yıllık verginin hesaplanması ve son altı aylık planlamanın yapılması bilgi üreten muhasebenin gereğidir.



• Ve tabii ki son ve en önemli yapılacak işte 6 aylık olarak toparladığımız yoluna koyduğumuz ince işçiliğini bitirdiğimiz mizanımızın son 6 ayda düzenli ve tertipli olarak ilerlemesini sağlamak yıl sonunda şaşırtıcı bir şekilde işlerimizin yolunda gitmesini sağlayacaktır.



Mizan bir mali işler yöneticisinin, bir muhasebe müdürünün, bir muhasebe şefinin, bir muhasebe elemanının aynasıdır.



Orada kendinizi, muhasebe bilginizi, çalışkanlığınızı ve hepsinden önemlisi mesleğinize olan saygınızı görürsünüz. İşin zaman zaman can sıkıcı olan kısmı sizle beraber aynaya bakmayı bilen herkes görür.



Haydi kolay gelsin.





2 Ağustos 2011 Salı

Geçici Vergi Dönemlerinde Yeniden Değerleme Oranı

Geçici Vergi Dönemlerinde Yeniden Değerleme Oranı
01.08.2011 tarih ve KVK-20/2011-2 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirkülerinde; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrasına istinaden yıllık olarak hesaplanan ve Bakanlığımızca ilan edilen yeniden değerleme oranına, vergi kanunlarından kaynaklanan nedenlerden dolayı geçici vergi dönemlerinde de ihtiyaç duyulmasına yönelik açıklamalara yer verilmiştir.
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri/20
Konusu : Geçici Vergi Dönemlerinde Yeniden Değerleme Oranı
Tarihi : 01/08/2011
Sayısı : KVK-20/2011-2 / Yatırım İndirimi - 14
İlgili olduğu maddeler :Vergi Usul Kanunu Mükerrer Madde 298 Gelir Vergisi Kanunu Geçici Madde 69
İlgili olduğu kazanç türleri : Ticari Kazanç, Zirai Kazanç
213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrasına istinaden yıllık olarak hesaplanan ve Bakanlığımızca ilan edilen yeniden değerleme oranına, vergi kanunlarından kaynaklanan nedenlerden dolayı geçici vergi dönemlerinde de ihtiyaç duyulmaktadır.
2011 yılı ikinci geçici vergi döneminde uygulanacak yeniden değerleme oranı %5,65 (yüzde beş virgül altmış beş) olarak tespit edilmiştir.
Duyurulur.