4 Mart 2010 Perşembe

Eş ve çocuğa alınan ev araba ve ortak hesap sürprizi

Eş ve çocuğa alınan ev araba ve ortak hesap sürprizi



|Hürriyet Gazetesi| |04.03.2010|







Son zamanlarda, en çok soru aldığımız konulardan biri de bu...





Aslında olay yeni değil ama çok kişi şimdi fark ediyor.

Arka arkaya sorular yağıyor;

“Ne yani, çocuğuma ya da eşime aldığım otomobil vergiye mi tabi?”

“Aldığım evin yarısını eşimin üzerine yaptım. ‘Eşiniz vergi ödeyecek’ diyorlar. Bu ne zaman çıktı?”

“Karımı, banka hesabıma ortak ettim. Karıma vergi çıkarmış doğru mu?”

Sorular uzayıp gidiyor...

En iyisi olayı baştan açıklayalım. Hem merak edenler hem de bilmeyenler öğrensin.





OLAY NE?

Olay, 50 yılı aşkın süredir uygulanan “Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu”

ile ilgili...

Bu kanuna göre; eşinize, çocuğunuza, annenize, babanıza, torununuza ya da başka kişilere:

- Ev, yazlık, apartman dairesi, dükkan, arsa vb. gayrimenkul almanız,

- Otomobil, cip ya da tekne almanız,

- Bunları banka hesabınıza ortak etmeniz,

“ivazsız yani karşılıksız intikal” olarak kabul edilip, veraset ve intikal vergisine tabi tutuluyor.

Bu durumda eşiniz, çocuğunuz ya da diğer kişilerin, izleyen ay içinde veraset ve intikal vergisi beyannamesi vermesi, hesaplanan vergiyi de her yıl mayıs ve kasım aylarında olmak üzere, üç yılda altı eşit taksitte ödemeleri gerekiyor.





VERGİNİN HESAPLANMASI

Vergi hesaplanırken, intikal eden gayrimenkul ve otomobilin değeri ya da banka hesabının hisseye düşen tutarından;

- 2.535 TL istisna olarak düşülüyor.

- Kalan tutar, aşağıdaki tarifeye göre vergilendiriliyor.

Vergide zamanaşımı süresi 5 yıl ancak veraset ve intikal vergisinde durum farklı. Beyanname verilmeyen durumlarda, mükellefiyet intikal eden malların idarece tespit edildiği tarihte başlar. Buna göre, örneğin 10 yıl önce kocasının aldığı bir ev ya da otomobil veya ortak ettiği banka hesabı nedeniyle, karısından veraset ve intikal vergisi istenebilir.





GAYRİMENKUL İNCELEMESİ

Son zamanlarda, bazı illerde özellikle İstanbul ağırlıklı lüks semtlerde, gayrimenkul alım-satımları yakın takibe alındı. Bu takipte, gayrimenkul satışlarının gerçek bedeli üzerinden yapılıp yapılmadığı araştırılıyor.

Bunlar araştırılırken, alıcılar tek tek ifade vermeye çağırılıyor ve gayrimenkulün parasını nasıl ve ne şekilde ödedikleri soruluyor. Eşe ya da çocuğa alınan gayrimenkulün parasının, nasıl ve kimin tarafından ödendiği de araştırılıyor. Koca, eşine ya da çocuğuna ev almışsa, eş veya çocuktan, veraset ve intikal vergisi beyannamesi vermeleri isteniyor.

Bu aşamada; eş veya çocuğun birikimlerinin olduğunun kanıtlanması ya da borç alınan para ile gayrimenkulün veya otomobilin alınması durumu da göz önüne alınabiliyor.









FİNANSAL KİRALAMAYA KONU GAYRİMENKULÜN DEVRİNDEN SAĞLANAN KAZANÇ

FİNANSAL KİRALAMAYA KONU GAYRİMENKULÜN DEVRİNDEN SAĞLANAN KAZANÇ

Finansal kiralama yolu ile edinmiş bulunduğumuz bir gayrimenkulü haklar hesabında takip etmiş bulunuyoruz. Söz konusu gayrimenkulün kiralama yoluyla edinim tarihi 2007 yılı ortalarıdır. Söz konusu gayrimenkulü bize finansal kiralama yoluyla satan şirketle yapmış olduğumuz protokol uyarınca söz konusu hakkımızı devrederken belli bir kazanç ortaya çıktı. Kurumlar Vergisi Yasası'nın 5'inci maddesinde yer alan gayrimenkul satış istisnasından yararlanabilir miyiz?



Kurumlar Vergisi Yasası'nın "istisnalar"ı düzenleyen 5'inci maddesinde yer alan hüküm gereğince "Kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlar", Kurumlar Vergisi'nden bağışık tutulmuş bulunmaktadır.

Kurumlar Vergisi Yasası'nın 5'inci maddesinde yer alan hükmün içerdiği "taşınmazlar" kavramı (1) Seri Numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde tanımlanmış bulunmaktadır. Bu tanımlamaya göre aşağıdaki varlıklar Türk Medeni Kanunu'nun 704'üncü maddesinde taşınmaz olarak kabul edilmektedir.

* Arazi

* Tapu siciline ayrı ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar

* Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler

Türk Medeni Kanunu'nun 705'inci maddesi gereği olarak taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olmaktadır. Bu bağlamda miras, mahkeme kararı, cebri icar, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılmaktadır. Ancak bu hallerde malikin tasarruf işlemlerini yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.

Mevcut yasal düzenleme çerçevesinde elden çıkarılacak olan taşınmazlardan doğan kazancın Kurumlar Vergisi uygulaması açısından istisna kapsamında kayıt altına alınabilmesi için söz konusu taşınmazın Türk Medeni Kanunu'nun 705'inci maddesi kapsamında kuruma adına tescil edilmiş olması, bilahare yapılan devir ve/veya satış sonrasında devir veya satın alan adına tapuya tescili gerekmektedir.

Şirketiniz adına henüz tescil işlemi yapılmamış bulunan ve sadece yapımcı firma ile aranızda özel nitelikte "finansal kiralama" sözleşmesi bulunan bir kiralama ile kiralama hakkınızı söz konusu varlığı size kiraya verenin izniyle bir başkasına devrinizden doğan kazancın söz konusu istisnadan yararlandırılması mümkün değildir. Bir başka anlatımla mükelleflerin taşınmazları aktiflerinde bulundurdukları iki yıllık süre taşınmazların tapuya tescil edildiği tarihten itibaren başlamaktadır. (V. Seviğ)





3 Mart 2010 Çarşamba

FATURA CİLDİ KAYBOLURSA NELER YAPILIR

FATURA CİLDİ KAYBOLURSA NELER YAPILIR



Anadolu illerinde satış görevi olan elemanlarımızdan birisi kendisine verilen fatura cildini kaybetmiş bulunmaktadır. Bu kayıp nedeni ile mahkemeye başvurarak söz konusu faturanın zayiine yönelik karar talebinde bulunduk. Ancak mahkeme bu talebimizi reddetti.



Türk Ticaret Kanunu'nun 68'inci maddesinin son fıkrası uyarınca bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kâğıtlar; yangın, su basması veya yer sarsıntısı gibi afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziya uğrarsa, tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin salahiyetli mahkemesinden kendisine bir vesika verilmesini isteyebilir. Mahkeme lüzumlu gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir vesika almamış olan tacir defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılır.

Oluşan yargı kararları doğrultusunda "Boş fatura koçanı kaybı nedeniyle Türk Ticaret Kanunu'nun 68/son maddesi uyarınca faturaların iptaliyle zayi belgesi verilmesi mahkemeden istenemez." (Yargıtay 11. HD 08.05.2006 gün ve E.No: 5235, K.No: 5347)

Araç sürücüsünün veyahut da yetkili elemanın boş fatura koçanını kaybetmesi için mahkemeden zayi belgesinin istenmesini engelleyen konu zayi olan faturaların, tacirin alacaklılık hakkını ortadan kaldıran bir olay olarak kabul edilmemesi ve zayiin kanun maddesinde belirtilen olaylardan oluşmamasıdır.

Bu tür boş fatura zayileri nedeniyle yapılan başvurularda görevli elemanların zayi konusu belgeleri korumak için gerekli özeni göstermediklerini gerekçe göstererek mahkemeler red kararı vermektedirler.

Gerçekte boş fatura defterlerinin veyahut da sayfalarının zayii mükellef için önemli bir risk oluşturmaktadır. Çünkü bu tür faturalara uygulamada başkaları tarafından düzenlenerek dolaşıma sokulabilmekte ve hatta para karşılığı satılabilmektedir.

Bu durumda kaybolan faturaya ilişkin seri ve sıra numaralarını da belirten bir ilanın gazetelerde yayımlatılması ve ilan örneğini de ekleyerek vergi dairesine müracaatınızda yarar vardır (V. Seviğ).