28 Nisan 2008 Pazartesi

Çocukların Yeni yasadan önce sigortalı yaptırılma çaba ve telaşı


Çocukların Yeni yasadan önce sigortalı yaptırılma çaba ve telaşı

Ekrem Sarısu
TBMM'de görüşülmesine devam eden yeni sosyal güvenlik yasası, emekli olma şartlarını zorlaştırması, özelliklede emekli olmak için yaş haddini kadında 58 den, 65 e, erkekte 60 tan 65 e çıkartması ana ve babaları haklı olarak, çocuklarını yeni yasadan önce sigortalı yaptırma telaşına düşürdü. Ancak, çocuğun sigortalı olabilmesi için yaş aranıp aranmadığı, hangi işlerde çalışabileceği gibi pek çok husustaki belirsizlik ve farklı uygulamalar, komik ve gülünç sonuçların doğmasına da yol açtı. Örneğin; kundaktaki çocuğun inşaat işyerinde sigortalı yapılarak, çalışıyor gösterilmesi, ilköğrenimine devam eden çocukların yerini dahi bilmediği fabrika atölye gibi yerden sigortalı yapılması gibi.
Çocukların sigortalı yapılması hususunda tam bir şaşkınlık ve telaş içinde olan okurları aydınlatmak için konu aşağıdaki başlıklar altında özetlenmiştir.

SSK da sigorta başlangıcı için yaş sınırı var mı?
08.09.1999 tarihinde aynen bugün olduğu gibi, büyük sosyal güvenlik reformu olarak topluma sunularak uygulamaya konan 4447 sayılı yasa ile, emeklilik şartlarının zorlaştırılması daha önce 5000 gün olan prim ödeme şartının 7000 güne çıkartılması ve emeklilik için kadına 58 erkeğe 60 yaş şartı getirilmesine karşın, kadında 20 yıl erkekte 25 yıl olan sigortalılık süresini kaldırılmıştı. Sigorta başlangıcı için belli yaş haddi aranıp aranmadığını 4447 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 08.09.1999 tarihinden önceki ve sonraki dönem için ayrı ayrı inceleme zorunluluğu var.

08.09.1999 tarihinden önce sigorta başlangıcında yaş önemliydi
4447 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 08.09.1999 tarihe kadar emekli olmak için, kadında 20 yıl sigortalılık süresi ve 5000 gün prim ödemesi, erkekte ise 25 yıl “sigortalılık süresi” ve 5000 gün “prim ödeme” şartı aranıyordu. Gerek kadında, gerekse erkekte emekli olmak için yaş haddi aranmıyordu. Sigortalılık süresi, kişinin ilk defa sigortalı olduğu tarih ile, emekli olmak için başvuru yaptığı tarih arasında geçen süre olup, bu süre içinde her gün için prim ödenmesi geremiyordu. Kadındaki 20, erkekteki 25 yıl sigortalılık süresi içinde, 5000 gün prim ödemesi emeklilik için yeterli oluyordu. 08.09.1999 dan önceki dönemdeki sigortalılıkta 01.04.19981 tarihine kadar 18 yaşından küçükken yapılan sigorta başlangıçları, sigortalılık süresi açısından başlangıç sayılırken, 01.04.1981 tarihinden itibaren başlangıç için 18 yaş şartı aranmaya başladı. 18 yaşından küçükken yapılan sigortada, sigorta başlangıç tarihi olarak, 18 yaşın doldurulduğu tarih dikkate alındı.(18 yaşının doldurulduğu tarih başlangıç tarihi sayıldı). Ancak, 18 yaşından küçükken ödenen primler, prim ödeme gün sayısına dahil edildi. 01.04.1981 ile 08.09.1999 tarihleri arasında emeklilik açısından, sigorta başlangıcı için 18 yaşın doldurulduğu tarih arandı. 18 yaştan küçük başlangıçlar sigortalılık süresi açısından dikkate alınmadı.

08.09.1999 sonrası için başlangıçta yaş önemini yitirdi
4447 sayılı yasa ile, 08.09.1999 tarihinden itibaren emekli olmak için aranan, 5000 gün prim ödeme şartının 7000 güne çıkartılması ve kadına 58, erkek için 60 yaş şartı getirilmesi ve süre şartını(kadında 20 erkekte 25 yıl) kaldırması üzerine de; kısmi yaşlılık aylığı hariç, emeklilik açısından sigorta başlangıcı için, 18 yaş şartının da, hem eski sigortalılar için, hem de bu tarihten sonra sigortalı olanlar için önemi kalmadı. 08.09.1999 tarihide getirilen yeni emeklilik şartlarına geçişini sağlayan, kademeli geçiş düzenlemeleri ile de sigortalılık süresinin başlangıcı açısından 18 yaş şartının önemi kalmadı. Ancak;
- 08.09.1999 tarihinden sonra Kısmi yaşlılık aylığı için, 25 yıl sigortalılık süresi, 4500 gün prim ödeme kadın 58 erkek 60 yaş şartı arandığından, 25 yıllık sigortalılık sürenin başlangıcı açısından,
- Vergi indirim hakkı almış özürlülerin, emekliliğinde, özür derecesine göre 15 ila 19 yıl arasında sigortalılık süresi arandığından, sigortalılık süresinin başlangıcı açısından
18 yaşın doldurulması aranmaktadır. 18 yaşından küçüklerin sigortalılığında, sigorta başlangıç tarihi olarak 18 yaşın doldurulduğu tarih dikkate alındığından, bunlar için sigorta başlangıç tarihi olarak 18 yaş şartı muhafaza edilmektedir.
İş Kanunu tabi olan işyerlerinde çocukların çalıştırılmaları
Çocuklar iş kanuna tabi olan ve iş kanununa tabi olmayan işyerlerinde sigortalı olarak çalıştırılabilirler. Çocukların İş Kanana göre çalıştırılabilme şartları aşağıdaki başlıklar altında özetlenmiştir.
14 yaşını dolduran 15 yaşını doldurmayan çocukların Çalıştırılabileceği işler
İş Kanununa göre; 15 yaşından küçük çocukların çalıştırılmaları yasaklanmıştır. Bunun tek istisnasını ise ilk öğrenimini tamamlamış çocukların belli şartlarda çalıştırılmasıdır.
14 yaşını doldurmuş 15 yaşını doldurmamış çocuklar “ Çocuk İşçi” sayılıyor. Çocuk işçiler “Çocuk işçi ve genç işçilerin çalıştırılma usul ve esasları hakkında yönetmenlik” te belirlenmiş olan hafif işlerde çalıştırılmaları öngörülmüştür. Çocuk işçiler, Yöneltenliğin 1 nolu aşağıdaki ekinde tek tek sıralanan işlerde çalışabiliyorlar.

Çocuk İşçilerin Çalıştırılabilecekleri Hafif İşler(14 yaşı doldurmuş, 15 yaşından küçük çocuklar)
1. Düşme ve yaralanma tehlikesi olabilecek şekilde çalışmayı gerektirecek olanlar hariç meyve, sebze, çiçek toplama işleri,
2. Kümes hayvanları besiciliğinde yardımcı işler ve ipek böcekçiliği işleri,
3. Esnaf ve sanatkarların yanında satış işleri,
4. Büro hizmetlerine yardımcı işler,
5. Gazete, dergi ya da yazılı matbuatın dağıtımı ve satımı işleri (yük taşıma ve istifleme hariç),
6. Fırın, pastane, manav, büfe ve içkisiz lokantalarda komi ve satış elemanı olarak yapılan işler,
7. Satış eşyalarına etiket yapıştırma ve elle paketleme işleri,
8. Kütüphane, fuar, panayır ve sergi yerlerinde yardımcı işler (yük taşıma ve istifleme hariç),
9. Spor tesislerinde yardımcı işler,
10. Çiçek satışı, düzenlenmesi işleri.

15 yaşını dolduran 18 yaşını doldurmayan çocukların Çalıştırılabileceği işler
15 Yaşını doldurmuş olmasına rağmen 18 yaşını doldurmayan çocuklar İş Kanunumuza göre; “Genç İşçi” sayılıyor. Genç işçiler, “Çocuk İşçi Ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmenlik” te belirlenen işlerde çalıştırılabiliyor. Genç işçiler adı geçen yönetmenliğin 2 nolu ekinde tek tek sıralanan aşağıdaki işlerde çalıştırılabiliyorlar.

Genç İşçilerin Çalıştırılabilecekleri İşler(15 yaşını doldurmuş, 18 yaşından küçük çocuklar)
1. Meyve ve sebze konserveciliği, sirke, turşu, salça, reçel, marmelat, meyve ve sebze suları imalatı işleri,
2. Meyve ve sebze kurutmacılığı ve işlenmesi işleri,
3. Helva, bulama, ağda, pekmez imalatı işleri,
4. Kasaplarda yardımcı işler,
5. Çay işlemesi işleri,
6. Çeşitli kuru yemişlerin hazırlanması işleri,
7. Küçükbaş hayvan besiciliğinde yardımcı işler,
8. Süpürge ve fırça imalatı işleri,
9. Elle yapılan ağaç oymacılığı, kemik, boynuz, kehribar, lüle taşı, Erzurum taşı ve diğer maddelerden süs eşyası, düğme, tarak, resim, ayna, çerçeve, cam ve emsali eşya imalatı işleri,
10. Toptan ve perakende satış mağaza ve dükkanlarında satış, etiketleme ve paketleme işleri,
11. Büro işyerlerinde büro işleri ve yardımcı işler,
12. İlaçlama ve gübreleme hariç çiçek yetiştirme işleri,
13. İçkili yerler ve aşçılık hizmetleri hariç olmak üzere hizmet sektöründeki işler,
14. Diğer giyim eşyası, baston ve şemsiye imalatı işleri,
15. Yiyecek maddelerinin imalatı ve çeşitli muamelelere tabi tutulması işleri,
16. Yorgancılık, çadır, çuval, yelken ve benzeri eşyaların imalatı ve dokuma yapmaksızın diğer hazır eşya imalatı işleri,
17. Sandık, kutu, fıçı ve benzeri ambalaj malzemeleri, mantar, saz ve kamıştan sepet ve benzeri eşya imalatı işleri,
18. Çanak, çömlek, çini, fayans, porselen ve seramik imaline ait işler (fırın işleri ve silis ve quarts tozu saçan işler hariç),
19. El ilanı dağıtımı işleri,
20. Cam, şişe, optik ve benzeri malzeme imalathanelerinde üretime ilişkin işler (fırın işleri ve silis ve quarts tozu saçan işler, ısıl işlem, renklendirme ve kimyasal işler hariç),
21. Bitkisel ve hayvansal yağların üretimi ve bunlardan yapılan maddelerin imaline ilişkin işler (karbon sülfür gibi parlayıcı veya tahriş edici çözücülerle yapılan prine veya benzeri yağlı maddelerin ekstrasyon yoluyla yağ üretimi işlerinde ekstrasyon kademeleri hariç),
22. Pamuk, keten, yün, ipek ve benzerleriyle bunların döküntülerinin hallaç, tarak ve kolalama tezgahlarından ve boyama ile ilgili işlemlerden bölme ile ayrılmış ve fenni iklim ve aspirasyon tesisatı olan iplikhane ve dokuma hazırlama işleri,
23. Balıkhane işleri,
24. Şeker fabrikalarında üretime hazırlamaya yardımcı işler,
25. Araçsız olarak 10 kg’dan fazla yük kaldırılmasını gerektirmeyen torbalama, fıçılama, istifleme ve benzeri işler,
26. Su bazlı tutkal, jelatin ve kola imali işleri,
27. Sandal, kayık ve emsali küçük deniz araçlarının imalatı ve tamiratı işleri (boya ve vernik işleri hariç).

Çocukların Çalıştırılamayacağı İşler
İş Kanunu, çocuk ve genç işçilerin çalıştırılabileceği işlerin belirlenmesinin yanında, çalıştırılamayacağı işlerde işler de tek tek belirlenmiş durumda. “Çocuk İşçi Ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmenlik” in 3 nolu ekinde belirlenen aşağıdaki işlerde, çocuk ve genç işçilerin çalıştırılmaları yasaktır.
Çocuk Ve Genç İşçilerin Çalıştırılamayacakları İşler
1. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 69. maddesinde belirtilen gece dönemine rastlayan sürelerde yapılan işler,
2. Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işler,
3. Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinde 18 yaşını doldurmamış kişilerin çalışmasının yasaklandığı işler,
4. Hazırlama, Tamamlama ve Temizleme İşleri Yönetmeliği kapsamındaki işler,
5. Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedibuçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik kapsamında yer alan işler,
6. Alkol, sigara ve bağımlılığa yol açan maddelerin üretimi ve toptan satış işleri,
7. Parlayıcı, patlayıcı, zararlı ve tehlikeli maddelerin toptan ve perakende satış işleri ile bu gibi maddelerin imali, işlenmesi, depolanması işleri ve bu maddelere maruz kalma ihtimali bulunan her türlü işler,
8. Gürültü ve/veya vibrasyonun yüksek olduğu ortamlarda yapılan işler,
9. Aşırı sıcak ve soğuk ortamda çalışma gerektiren işler ile sağlığa zararlı ve meslek hastalığına yol açan maddeler ile yapılan işler,
10. Radyoaktif maddelere ve zararlı ışınlara maruz kalınması ihtimali olan işler,
11. Müteharrik makineler kullanılarak yapılan işler,
12. Fazla dikkat isteyen ve aralıksız ayakta durmayı gerektiren işler,
13. Parça başı ve prim sistemi ile ücret ödenen işler,
14. Para taşıma ve tahsilat işleri,
15. İş bitiminde evine veya ailesinin yanına dönmesine olanak sağlamayan işler (eğitim amaçlı işler hariç),
16. Meslek eğitim programı gereği staj nedeni ile yapılan çalışmalar hariç, güzellik salonlarında yapılan yüz, vücut bakımı ve estetiği, epilasyon ve masaj işleri,
17. Açık bir şekilde veya uzman hekim raporu ile fiziki ve psikolojik yeterliliklerinin üzerinde olan işler,
18. Toksit, Kanserojen, nesil takip eden genler zararlı veya doğmamış çocuğa zararlı veya herhangi bir şekilde insan sağlığını etkileyen zararlı maddelerle ilgili işler,
19. Eğitim, deney eksikliği güvenlik konusunda dikkat eksikliğine bağlı olarak gençlerin maruz kalabileceği kaçınılması veya fark edilmesi mümkün olmadığına inanılan iş kazası riski taşıyan işler.
Çocuklar İş Kanununa tabi olmayan işyerlerinde çalıştırılabilmektedir. İş Kanununa tabi olmayan işyerleri, 4857 sayılı İş Kanununun 4 ncü maddesinde, 5362 sayılı esnaf kanununa uyan ve üç kişinin çalıştığı işyerlerinde İş Kanununun uygulanmayacağı belirtilmektedir. Bu işyerlerinde çalışanların iş ilişkisinde Borçlar kanunu uygulanmaktadır. Borçlar Kanununda da çalıştırılanlar hakkında alt yaş sınırı öngörülmemiştir. Borçlar Kanunu göre; esnaf ve sanatkar tanımına uyan ve üç kişinin çalıştığı işyerlerinde çalıştırılan çocuklarda yaş şartı aranmamaktadır.

14 yaşından küçük çocuk esnaf ve sanatkar yanında çalışabilir
15 yaşından küçük çocukların çalıştırılmaları İş Kanunumuzca yasaklanmış durumda. Bu yasağın tek istisnasını 14 yaşını ve ilköğrenimini tamamlamış çocukların yönetmenlikte belirlenen hafif işlerde çalıştırılmaları oluşturmaktadır. Ancak İş Kanunu üç ve daha az sayıda çalışanı olan işyerlerinde uygulanmıyor. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu na tabi olan ve yasanın 2. maddesindeki;
“Esnaf ve sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseleri”
Tanımına uyan esnaf ve sanatkar olarak nitelenen ve en fazla 3 kişinin çalıştığı işyerleri, İş Kanununa tabi olmadığından 14 yaşından küçük çocukların bu işyerlerinde sigortalı olarak çalıştırılmalarında Borçlar Kanunu açısından bir mahsur bulunmuyor.
Dolayısıyla, anne ve babalar 14 yaşından küçük çocuklarını esnaf ve sanatkarların yanında sigortalı olarak çalıştırabilirler. Çünkü; Borçlar Kanunu çocukların çalıştırılmalarında bir yaş haddi belirlememiş. Sadece; 330 maddesinde “18 yaşın altındakilerin gece süresinde ve hafta tatilinde çalıştırılmaları yasaktır.” Hükmünü getirmiştir. Bu maddeye göre; esnaf ve sanatkar yanında çalıştırılan çocuklar, gece ve hafta sonlarında çalıştırılamazlar.
Ayrıca esnaf ve sanatkar yanında çalıştırılacak çocuklar için, Borçlar Kanunun 318 nci madde hükmüne göre; usta ile çocuğun yasal vasisi arasında “çıraklık sözleşmesi” yapılması gerekir. Sözleşmede yapılacak iş, çıraklık nevi ve süresi, günlük çalışma süresi, ücret ve diğer ödemeler ile deneme süresi belirtilmelidir.
İlköğretim ve Eğitim Kanunundaki yasak dikkate alınmalı14 yaşından küçük çocukların esnaf ve sanatkar yanında çalıştırılmasında, dikkat edilmesi gereken bir başka hususta; İlk Öğretim ve Öğrenim Kanununun 59 ncu maddesi ile getirilen yasaktır. Söz konusu yasa hükmüne göre; İlköğretim çağında olup da zorunlu temel öğretim kısımlarına devam etmeyenlerin, resmi ve özel işyerlerinde veya her ne biçimde olursa olsun çalıştırmayı gerektiren başka yerlerde ücretli veya ücretsiz çalıştırılması yasaktır. Bu yasak hükmü dikkate alındığında 14 yaşından küçük çocukların ya okul dışında kalan saatlerde kısa süreli veya tatil dönemlerinde esnaf ve sanatkarların yanında çalıştırılabileceği sonucu çıkmaktadır. Çocukların esnaf ve sanatkarların yanında çalıştırılmalarında, bu hususunda dikkate alınmasında yarar var.

Umumi Hıfzısıhha Kanunundaki yasak göz önüne alınmalıEsnaf ve Sanatkar yanında çalıştırılacak çocuklar da dikkat edilmesi gereken bir başka hususta, Umumi Hıfzısıhha Kanunu ile getirilen yasaktır. Söz konusu Kanunun 173. maddesi;
“12 yaşından aşağı bütün çocukların fabrika ve imalathane gibi her türlü sanat müesseseleriyle maden işlerinde amele ve çırak olarak istihdamı memnudur.”
Hükmünü içermektedir. Bu hükme göre; 12 yaşından küçük çocukların fabrika, imalathane ve her türlü sanat müesseseleriyle maden işlerinde amele ve çırak olarak çalıştırılmamalıdır.
Ayrıca söz konusu yasanın 176 nci maddesindeki;
“Mahalli belediyelerce bar, kabare, dans salonları, kahve, gazino ve hamamlarda 18 yaşın altındaki çocukların çalışması yasaktır.”
Hükmü de, mutlak surette dikkate alınmalı ve madde metninde sayılan ve esnaf ve sanatkar tanımına uyan işlerlerinde 18 yaşın altında çocuk çalıştırılmamalıdır. Örneğin; Kahvehanede 18 yaşından küçük çocuk çalıştırılmamalıdır.
Husus, çocukların fiilen bu işyerlerinde çalışmasıdır. Çocuk çalıştırılmadan kağıt üstünde sigortalı yapılması, kanuni bir uygulama olmayıp Sosyal Güvenlik Kurumunda yaptırılacak inceleme sonucunda çocuğun fiilen çalışmadığı tespit edilirse, sigortalılığı iptal edileceği gibi işverene idari para cezası kesilmesi de söz konusu olur.

Çırak sigortası çocuğu kurtarır mı?
Çıraklar bir işyerinde ayni gibi çalışırlar. Çalışma açısından şçiye benzerler. Ancak, işçiyle en temel ayrıldıkları noktayı, işçilerin ücret geliri elde etmek için çalışmasına karşın, çırakların bir meslek ve sanatı öğrenmek maksadıyla çalışmaları oluşturmaktadır. Bu yönüyle çıraklar işçi sayılmazlar. İş sağlığı ve İŞ güvenliği hükümleri hariç, çıraklar İş Kanuna tabi olmadıklarından. İş Kanunu hükülerinden de yararlanamazlar.
3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu “Çırak”ı; çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştirilen kişi olarak tanımlamıştır. Belli iş öğrenmesi için ailelerin çocuklarını çırak olarak değişik işlerde çalıştırıldığını görülmektedir. Çocukların, 3308 sayılı kanun kapsamında Çıraklık sözleşmesi yapılarak çalıştırılabilmesi için;
- Çocuğun en az ilköğretim okulu mezunu olması,
- Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olması,
- 14 yaşını doldurup 19 yaşından gün almamış olması,
gerekiyor.
Bu şartlara uygun çocukların çırak olarak çalıştırılmaları halinde kısa vadeli sigorta kolları olarak adlandırılan “hastalık”, “iş kazası ve meslek hastalığı” sigortaları yapılarak, hastalık, iş kazası ve meslek hastalığı riskleri sigortalanmış oluyor. Ancak, çıraklar için kişiyi emekli eden uzun vadeli sigorta kolları olarak adlandırılan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına prim ödenmediğinden, çıraklıkta yapılan sigorta emeklilik açısından başlangıç sayılmıyor. Ancak, çıraklık döneminde alınan sigorta numarası ve sigorta sicil kartı emekli olunana kadar kullanılıyor.
Anne ve babaların çocuklarının yeni sosyal güvenlik yasasına tabi olmaması için sigortalı yaptırırken, çırak olarak sigorta yaptırmamaya dikkat etsinler. Çünkü, yukarıda da açıklandığı gibi, çıraklıkta yapılan sigorta başlangıç sayılmadığından çocuğu yeni sosyal güvenlik yasasından kurtarmaz. Çıraklıktan dolayı yapılan sigortayla çocuk, bugünkü yasaya tabi olması sağlanamaz.

Stajyerlerin sigortalılık durumu
Stajyer; öğrenmiş olduğu bir meslek ve sanatı geliştirmek, uygulama tecrübesi kazanmak için, stajı zorunlu kılan bir öğrenim kurumu(orta öğrenim veya yüksek öğrenim gibi) Stajyerler, staj konusuna göre, kimi zaman işçi gibi, kimi zamanda çırak gibi çalışmalarına karşın, çıraklar kadar yasal korumaları yoktur. Sadece İş Sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin tüzük ve yönetmenliklerde yer alan hükümlerin stajyerler hakkında da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bunun dışında, Stajyerler için İş Kanununda herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Stajyerler İş sözleşmesine göre çalıştırılmadıkları ve haklarında yasal bir düzenlemede olmadığından, sosyal sigortalardan yararlanamamaktadırlar. Ancak, yönetmenliklerinde zorunlu staj öngörülenlerin, staj döneminde çıraklar gibi, hastalık, İş Kazası ve meslek hastalığı sigortası yapılır. Stajyerler için çalışanı emekli eden malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına prim ödenmediğinden, emeklilik için başlangıç sayılmaz.
Çocuklarının yeni yasaya tabi olmaması için, yeni yasanın yürürlüğe girmesinden önce sigortalı yaptırma telaşı içinde olan ana ve babaların stajyer sigortasının işe yaramadığını bilmesinde yarar var. Stajyer olarak yapılan sigorta başlangıç sayılmadığından çocuğu yeni yasadan kurtarmaz.

0,1,2,3,4 yaşında çocuklar sigortalı olabilirler mi?
Sigortalı olmak için, yasada belirlenmiş bir yaş sınırı yoktur. Hatta yaşı ne olursa olsun çalıştırılan çocukların sigortalı yaptırılmaları zorunludur. Fakat bu her yaştaki çocuğun her işte çalıştırılabileceği anlamına gelmiyor. Örneğin kundaktaki bir çocuğun inşaat işyerinden sigortalı yaptırılması, işin doğal akışına aykırı olduğundan kan-bul edilemez. Çünkü; kundaktaki bir çocuk, inşaatta ne kalıp çakabilir, ne demir bağlayabilir, ne duvar örebilir ne de sıva yapabilir. Ancak, kundaktaki sıfır bir yaşını doldurmamış bir çocuk, bir reklam filminde oynayabilir.
Nitekim; televizyonlarda sıfır yaşından 4 ve 5 yaşına kadar olan çocukların çocuk bezi, mama, şampuan reklamlarında oynatıldıkları görülmektedir. İşte bu şekilde reklam filmi, TV. Dizisi, sinema filmi, çocuk giysilerin sunumundaki mankenlik, kataloğ çekiminde fotomodellik, gibi sanatsal yönü ağırlıkta olan işlerde çalıştığı görülmektedir. Bu tür sanatsal yönü ağır basan ilerde çalışan çocuklar sigortalı yaptırılmaları mümkün bulunuyor.
Güzel sanatlar konularında çalışanlar için özel bir çalışma kanunu yoktur. Basın işinde çalışanlar 5953 sayılı Basın İş Kanununa, denizde çalışanlar 854 sayılı Deniz İş Kanununa, Diğer işlerde çalışanlar 4857 sayılı İş Kanununa tabi iken, sanat yönü ağır olan işlerde çalışanların özel bir çalışma kanunu yoktur. Borçlar Kanun’ nun 353 üncü maddesindeki; “ Bu babın hükümleri hizmet akdinin teşekkül unsurlarını havi olmakla beraber ilmi veya bedii malumatı mahsusayı haiz olanlar tarafından ücretle yapıla gelen mesai hakkındaki akitlere de tatbik olunur.” hükmüne göre, sanatsal yönü ağır olan işlere çalışanlar hakkında Borçlar Kanunu uygulanmaktadır.
Borçlar Kanunu gereğince yapılacak hizmet sözleşmelerinde ise, belirlenmiş bir alt yaş sınırı yoktur. Bu nedenle; reklam filmi, TV. dizisi, sinema filmi, çocuk giysilerin sunumundaki mankenlik, kataloğ çekiminde fotomodellik, sirklerde çocukların yaptığı çeşitli gösterilerde oynayan çocuklar, ses ve söz sanatı icrası gibi, sanatsal yönü ağırlıkta olan işlerde çalışan veya görev alan çocuklar YAŞLARI NE OLURSA OLSUN, sigortalı olabilirler. Hatta 506 sayılı SSK nın Ek 10. ncu maddesince sigortalı yaptırılmaları zorunludur.
14 yaşından küçük çocuğu olan ana ve babalar çocuklarını sayılan işlerden birinde, yeni yasa yürürlüğe girmeden sigortalı yaptırabilirlerse, çocukları emeklilik açısından bugünkü yasaya tabi olur ve yeni yasadan kurtulurlar.

Çocuk sigortasında ince nokta
Hangi yaşta olursa olsun çocuk yeni yasanın yürürlüğe girmesinden önce sigortalı yaptırılması halinde, bugünkü yasaya tabi olacak ve yukarıda sayılan avantajları elde edecek. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus, hangi işte sigortalanırsa sigortalansın, çocuğun o işte fiilen çalışmasıdır. Yoksa, işe gitmeden sadece kağıt üstünde sigortalı yaptırılması gerçek bir çalışmayı ifade etmediğinden, herhangi bir inceleme ve kontrolde, fiilen çalışmadığının tespit edilmesi ve sigortalığının iptali mümkün bulunmaktadır. Nitekim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı Faruk Çelik; çocukları sigortalı yaptıran işyerlerinin inceleneceğini ve fiilen çalışmayan çocukların sigortalılıklarının iptal edileceğini ve işyeri hakkında da cezalı işlem yapılacağını açıkladı. Bu tür incelemeler genellikle yetkililerin(müfettiş, yoklamam memuru vb.) iş yerine gelerek, işyerinde çalışanlardan ve işverenden söz konusu çocuğun işyerinde çalışıp çalışmadığı, çalışmışsa kaç gün çalıştığı, aldığı ücret gibi sorular sormak suretiyle aldığı yazılı ifadeler alınmak suretiyle yapılmaktadır. Yapılan tespitlerde fiilen çalışmadığı tespit edilenlerin sigortalılığı iptal edilmekte işverene de idari para cezası kesilmektedir. Ancak, çocuk fiilen çalışmasa bile, müfettiş ve kontrol memuruna(veya denetimi yapana) çocuğun çalıştığı yönünde ifadeler verilmesi halinde, yapılacak bir şey olmayıp, yapılan sigorta iptal edilemeyecektir. Çocuğunu yeni yasanın yürürlüğe gireceği tarihten önce sigortalı yaptırmaya çalışan ana ve babalar ile, çocuğu işyerinden sigortalı yapacak olan işverenlerin bu hususlara dikkat etmesinde fayda vardır.

Yeni yasa yürürlüğe girmeden sigortalı olmanın çocuğa faydası ne?
Yeni yasa yürürlüğe girmeden birkaç günde olsa sigortalı bir işte çalışan çocuk, emekli olma şartları açısından, bugünkü yasaya tabi olacaktır. Çocuğun yeni yasadan önce sigortalı olması, çocuğa şunları kazandıracak.
- Kız çocuğu 7200 gün prim yerine 7000 gün prim ödeyerek emekli olacak.
- Kız çocuğu 65 yaş yerine 58 yaşını doldurduğunda emekli olacak,
- Erkek çocuğu 7200 gün prim ödeme yerine 7000 gün prim ödeyerek emekli olacak,
- Erkek çocuğu 65 yaş yerine 60 yaşını doldurduğunda emekli olacak,
- Kız çocuğa da, erkek çocuğa da yüzde 20 fazla emekli aylığı alacak. emekli aylığı 10 puan fazla aylık bağlanacak. Örneğin; yeni yasa yürürlüğe girdikten sonra sigortalı olanlara 25 yıl prim ödemesi olana halinde yüzde 50 oranında aylık bağlanacak. Yeni yasadan önce(bir gün önce bile) sigortalı olanlara ise, 25 yıl prim ödemesi halinde yüzde 60 oranında aylık bağlanacak. Bu ise yeni yasadan önce sigortalı olanların, yeni yasa kapsamında sigortalı olan ve aynı süre prim ödeyenden yüzde 20 fazla aylık alacağı anlamına geliyor.
- Kız çocukta erkek çocukta emekli olduğu zaman emekli aylığı kesilmeden destek primi ödeyerek çalışabilecek.

25 Nisan 2008 Cuma

Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Sirküler/1


Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Sirküler/1

Konusu
:
Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Formun Doldurulması
Tarihi
:
24/04/2008
Sayısı
:
TF-1/2008-1
İlgili olduğu maddeler
:
Kurumlar Vergisi Kanunu Madde 7, 12 ve 13
İlgili olduğu kazanç türleri
:
Kurum Kazancı
1. Giriş
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1/1/2007 tarihinde yürürlüğe giren "Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı" başlıklı 13 üncü maddesine ilişkin ayrıntılı açıklamaların yapıldığı 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin[1] "7.1- Yıllık Belgelendirme" başlıklı bölümüne göre, kurumlar vergisi mükelleflerinin ilişkili kişilerle bir hesap dönemi içinde yaptıkları işlemler ile ilgili olarak "Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form"u doldurmaları ve kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bağlı bulundukları vergi dairesine göndermeleri gerekmektedir.
Bu sirkülerin konusunu söz konusu formun doldurulması ile ilgili açıklamalar oluşturmaktadır.
2. Formun Kapsamı
"Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form" tüm kurumlar vergisi mükellefleri (serbest bölgelerde faaliyette bulunanlar dahil) tarafından bir hesap dönemi içinde transfer fiyatlandırmasına ilişkin işlemler, kontrol edilen yabancı kurum ve ortak veya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen borç bulunması halinde doldurulacaktır.
Buna göre, kurumlar vergisi mükelleflerinin bir hesap dönemi içinde;
- İlişkili kişilerle gerçekleştirilen mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerinin,
- Yurt dışı iştiraklerinin,
- Ortak veya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen bir borcun
bulunması halinde bu formun doldurulması gerekmektedir.
Form kapsamında yer alan işlemlerden bir veya birkaçının bulunması durumunda sadece mevcut işleme ilişkin kısım doldurulacak, form kapsamında yer alan işlemlerin bulunmaması durumunda ise bu form doldurulmayacak ve beyanname ekinde de gönderilmeyecektir.
3. Transfer Fiyatlandırması Kapsamındaki İlişkili Kişilere İlişkin Bilgiler
Kurumlar Vergisi Kanununun uygulamasında ilişkili kişi kavramı 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ'de ayrıntılı olarak açıklanmış olup, formun (I) numaralı bölümüne, kurumlar vergisi mükelleflerinin ilgili hesap döneminde mal veya hizmet alım ya da satımında bulunduğu gerek yurt içinde gerekse yurt dışında bulunan gerçek kişi ve kurumlara ilişkin bilgiler yazılacaktır.
Bu çerçevede, söz konusu formun bu bölümünde, kurumlar vergisi mükelleflerinin ilgili hesap dönemi içinde işlem yaptığı yurt içinde bulunan ilişkili kişilerin adı-unvanı ve vergi kimlik numarası/T.C kimlik numarası ile yurt dışında bulunan ilişkili kişiler ve bu ilişkili kişilerin bulunduğu ülke yazılacaktır. Öte yandan, kurumlar vergisi mükellefinin yurt dışında işlem yaptığı ilişkili kişinin bulunduğu ülke ile söz konusu ilişkili kişinin kanuni/iş merkezinin farklı ülke olması halinde, ilgili sütuna işlemin yapıldığı ülke adı yazılacaktır.
Kurumlar vergisi mükellefinin sadece yurt içinde bulunan ilişkili kişilerle işlemlerinin mevcut olması halinde "Yurt Dışında Bulunan İlişkili Kişi Adı-Unvanı" bölümü, yurtdışındaki ilişkili kişilerle işlemlerin mevcut olması halinde ise "Yurt İçinde Bulunan İlişkili Kişi Adı-Unvanı" başlıklı bölümü doldurulmayacaktır.
4. İlişkili Kişilerle Gerçekleştirilen Transfer Fiyatlandırmasına İlişkin İşlemler
Formun (II) numaralı bölümüne, mükellefin bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle gerçekleştirdiği alım ve satım işlemlerine ilişkin bilgiler yazılacaktır.
Her bir işlemle ilgili olarak "Alım" sütununa, mal veya hizmet alımına istinaden ilişkili kişi tarafından sağlanan işlem tutarı, "Satım" sütununa ise mal veya hizmet satışına istinaden ilişkili kişiye sağlanan işlem tutarı yazılacaktır.
Alım ve satım sütunlarında yer verilecek tutarlara Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi dahil edilmeyecek olup, iade, iskonto ve diğer indirimler düşüldükten sonra kalan net tutarlar yazılacaktır.
4.1. Varlıklar
Formun "Varlıklar" bölümünde yer alan 1 ve 2 numaralı satırlarda, mükellefin ilişkili kişiler ile yaptığı hammadde, yarı mamul, mamul ve ticari mal alım veya satımına ilişkin bilgiler yer alacaktır. Bu satırın alım sütununda mükellefin ilişkili kişilerden formun ilgili bulunduğu hesap dönemi içerisinde satın aldığı hammadde, yarı mamul, mamul ve ticari malların tutarı, satım sütununda ise mükellefin ilgili hesap dönemi içerisinde ilişkili kişilere sattığı hammadde, yarı mamul, mamul ve ticari malların tutarı yazılacaktır.
Formda yer alan gayri maddi haklar/varlıklar, patent, ticari marka, ticari unvan, tasarım ya da model gibi sınaî varlıkların kullanım hakkı ile edebi, sanatsal eserlerin mülkiyet hakları ve ticari bilgi birikimi (know how), ticari sırlar gibi fikri hakları kapsamaktadır. Dolayısıyla bu bölümün 3 numaralı "Gayri Maddi Haklar/Varlıklar" satırında, alım sütununa mükellefin formun ilgili bulunduğu hesap dönemi içerisinde edindiği veya kullandığı gayri maddi varlıklara ilişkin fiyat/bedel, satım sütununda ise mükellefin ilişkili kişilere sattığı veya kullandırdığı gayri maddi varlıklara ilişkin fiyat/bedel yazılacaktır.
Bölümün 4 numaralı "Kiralamalar" satırında, formun ilgili bulunduğu hesap döneminde mükellefin ilişkili kişilerden yaptığı kiralama işlemine ilişkin kira bedeli alım sütununa, ilişkili kişilere kiraya verme işlemine ilişkin kira bedeli satım sütununa yazılacaktır.
Bölümün 5 numaralı satırında, mükellefin ilişkili kişilerle ilgili hesap dönemi içerisinde gerçekleştirdiği demirbaşlar, gayrimenkuller gibi sabit kıymetlere ilişkin alım ve satım tutarları yazılacaktır.
4.2. Hizmetler
Formun "Hizmetler" ile ilgili bölümünde "İnşaat-Onarım ve Teknik Hizmetler" ve "Araştırma ve Geliştirme Hizmetleri"nin yer aldığı 6 ve 7 numaralı satırlarda, mükellef tarafından ilgili hesap döneminde ilişkili kişilerden alınan hizmetlere ilişkin tutarlar alım sütununda, ilişkili kişilere verilen söz konusu hizmetlere ilişkin tutarlar satım sütununda yer alacaktır.
Bölümün 8 numaralı "Komisyon" satırında, ilişkili kişilere verilen komisyon tutarı alım sütununa, ilişkili kişilerden alınan komisyon tutarı satım sütununa yazılacaktır.
Bölümün 9 numaralı satırı ise ilişkili kişilerle gerçekleştirilen ve yukarıda sayılanlar dışındaki herhangi bir hizmetin bulunması halinde doldurulacaktır.
4.3. Mali İşlemler
Formun "Mali işlemler" bölümünde yer alan 10 numaralı "Ödünç Para/Kredi-Faiz" satırına, ilişkili kişilerle formun ilgili bulunduğu hesap dönemi içerisinde gerçekleştirilen ödünç para ve kredi işlemlerinde ana paraya ilişkin yıl sonu bakiyesi bu satırın sol tarafına, yıl içindeki toplam faiz tutarı bu satırın sağ tarafına ayrı ayrı yazılacaktır. Dolayısıyla ödünç para alınması durumunda alınan ödünç para tutarı alım sütununun sol tarafına, verilen faiz alım sütununun sağ tarafına yazılacak olup, ödünç para verilmesi durumunda ise verilen ödünç para tutarı satım sütununun sol tarafında, alınan faiz satım sütununun sağ tarafına yazılacaktır. Ayrıca bu satıra, ödünç paranın bir unsuru olarak kabul edilen cari hesaplara ilişkin dönem sonu bakiye tutarı ve yıl içindeki toplam faiz tutarı da ayrı ayrı yazılacaktır.
Bölümün 11 numaralı "Gayri Nakdi Krediler" satırında alınan teminat bu satırın alım sütununun sol tarafına, bu işleme ilişkin verilen komisyon tutarı ise alım sütununun sağ tarafına yazılacaktır. Verilen teminat satım sütununun sol tarafına, bu işleme ilişkin alınan komisyon tutarı da satım sütununun sağ tarafına yazılacaktır.
Bölümün 12 numaralı "Mevduat/Repo-Faiz" satırında,
Mevduat veya repo işlemlerinde; yatıran yönünden, mevduat veya repo tutarı satım sütununun sol tarafına, söz konusu mevduat/repo için alınan faiz satım sütununun sağ tarafına ayrı ayrı yazılacaktır.
Mevduat veya repo işlemlerinde; kabul eden yönünden, mevduat veya repo tutarı alım sütununun sol tarafına, söz konusu mevduat/repo için verilen faiz alım sütununun sağ tarafına ayrı ayrı yazılacaktır.
Bölümün 13 numaralı "Vadeli İşlemler (Türev Ürünler)" satırında, mükellefin ilişkili kişilerle formun ilgili bulunduğu hesap dönemi içerisinde gerçekleştirdiği vadeli işlemlere ilişkin bilgiler yer alacaktır.
Forward işlemleri ile ilgili olarak 13.1 numaralı satırda, alıcı taraf sözleşmeye göre alımını gerçekleştirdiği kıymetin sözleşmede belirlenen fiyata/kura göre oluşan değerini alım sütununda sol tarafa, kıymetin vade tarihindeki piyasa fiyatına/kura göre oluşan değerini satım sütununda sol tarafa yazacaktır. Satıcı taraf ise sözleşmeye göre satımını gerçekleştirdiği kıymetin sözleşmede belirlenen fiyata/kura göre oluşan değerini satım sütununda sol tarafa, kıymetin vade tarihindeki piyasa fiyatına/kura göre oluşan değerini alım sütununda sol tarafa yazacaktır.
Futures işlemleri ile ilgili olarak 13.2 numaralı satırda, işlemle ilgili olarak verilen komisyon tutarı alım sütununda sağ tarafa, alınan komisyon tutarı ise satım sütununda sağ tarafa yazılacaktır.
Formun 13.3 numaralı opsiyon sözleşmeleri satırında, satın alma ya da satma hakkı karşılığında verilen opsiyon primi alım sütununda sağ tarafa, alınan opsiyon primi satım sütununda sağ tarafa yazılacaktır.
Opsiyon hakkının kullanılması durumunda;
Alım opsiyonunda, alıcı taraf alımı yapılan kıymetin sözleşmede belirlenen fiyata/kura göre oluşan değerini alım sütununda sol tarafa, vade tarihindeki piyasa fiyatına/kura göre oluşan değerini satım sütununda sol tarafa yazacaktır. Satıcı taraf ise satışı yapılan kıymetin sözleşmede belirlenen fiyata/kura göre oluşan değerini satım sütununda sol tarafa, kıymetin vade tarihindeki piyasa fiyatına/kura göre oluşan değerini alım sütununda sol tarafa yazacaktır.
Satım opsiyonunda, alıcı taraf alımı yapılan kıymetin sözleşmede belirlenen fiyata/kura göre oluşan değerini alım sütununda sol tarafa, kıymetin vade tarihindeki piyasa fiyatına/kura göre oluşan değerini satım sütununda sol tarafa yazacaktır. Satıcı taraf satışı yapılan kıymetin sözleşmede belirlenen fiyata/kura göre oluşan değerini satım sütununda sol tarafa, kıymetin vade tarihindeki piyasa fiyatına/kura göre oluşan değerini ise alım sütununda sol tarafa yazacaktır
Formun 13.4 numaralı para swapı satırında, sözleşmeye baz alınan kıymeti (döviz/YTL) vade tarihinde alan tarafından sözleşmede belirlenen kura göre oluşan değeri (vade tarihindeki değeri) satım sütununun sol tarafına, işlemin yapıldığı tarihteki kura göre oluşan değeri alım sütununda sol tarafa yazılacaktır. Öte yandan sözleşmeye baz alınan kıymeti vade tarihinde veren tarafından sözleşmede belirlenen kura göre oluşan değeri (vade tarihindeki değeri) alım sütununun sol tarafına, işlemin yapıldığı tarihteki kura göre oluşan değeri ise satım sütununda sol tarafa yazılacaktır.
Formun 13.5 numaralı faiz swapı satırında, sözleşmeye istinaden verilen faiz alım sütununda sağ tarafa, alınan faiz satım sütununda sağ tarafa yazılacaktır.
Bölümün 14 numaralı "Menkul Kıymetler" satırına, Hazine Bonosu, Devlet Tahvili, Eurobond veya bir başka menkul kıymetin alım veya satımına ilişkin işlemlerde işlemin niteliğine göre ana para bu satırın sol tarafına, faiz ise sağ tarafına ayrı ayrı yazılacaktır.
Bölümün 15 numaralı "Sigorta" satırına, ilişkili kişi kapsamında verilen prim tutarı alım sütununa, ilişkili kişilerden alınan prim satım sütununa yazılacaktır.
4.4. Diğer İşlemler
Formun "Diğer İşlemler" bölümünde yer alan 17 numaralı "İkramiye ve Benzeri Ödemeler" satırında, alım sütununa formun ilgili bulunduğu hesap dönemi içerisinde ilişkili kişilere verilen ikramiye, prim ve benzeri ödemelerin tutarı, satım sütununa ise ilişkili kişilerden alınan bu tür ödemelerin tutarı yazılacaktır.
Bölümün 18 numaralı "Grup İçi Hizmetler" satırına 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin "11- Grup İçi Hizmetler" başlıklı bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde, mükellefin formun ilgili bulunduğu hesap döneminde ilişkili kişiler arasında gerçekleşen grup içi hizmet sözleşmelerine ilişkin bilgiler yer alacaktır. Dolayısıyla, grup içi hizmet kapsamında alınan hizmete ilişkin tutar alım sütununa, verilen hizmete ilişkin tutar ise satım sütununa yazılacaktır.
4.5. Yapılan İşlemlerin Toplamı
Bu bölüme varlıklar, hizmetler ve diğer işlemler bölümlerinde yer alan tutarların toplamı ile mali işlemler bölümünde anapara ve faiz bölümlerinde yazılı tutarlar toplanarak yazılacaktır.
5. Transfer Fiyatlandırmasına Konu Olan İşlemlerde Kullanılan Yöntemler
Bu bölüme, kurumlar vergisi mükelleflerinin ilgili hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptığı ve formun "II- İlişkili Kişilerle Gerçekleştirilen Transfer Fiyatlandırmasına İlişkin İşlemler" bölümündeki işlemler için kullandığı yöntemler ve anılan bölümde yer alan alım satım tutarları yazılacaktır.
Formun bu bölümünde yer alan alım ve satım sütunlarına ilişkin "Toplam İşlem Tutarı", "II- İlişkili Kişilerle Gerçekleştirilen Transfer Fiyatlandırmasına İlişkin İşlemler" bölümünde yer alan "Yapılan İşlemlerin Toplamı" satırının alım ve satım sütunlarında yer alan tutarlara eşit olmalıdır.
6. Kurumun Yurtdışı İştiraklerine İlişkin Bilgiler
Kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği hesap döneminde, kurumların yurtdışı iştiraklerinin bulunması halinde bu bölüm doldurulacaktır.
Tablodaki sütunlar itibarıyla, iştirak edilen her bir yurtdışı iştirak için ayrı ayrı olmak üzere, yurtdışı iştirakin;
- Unvanı,
- Kanuni veya iş merkezinin bulunduğu ülke,
- Toplam gayrisafi hasılatı
ile yurtdışı iştirakte kurumun sermaye, oy veya kâr payı oranı (hangi oran daha yüksekse o oran dikkate alınacaktır) yazılacaktır.
7. Örtülü Sermaye Uygulamasına İlişkin Bilgiler
Kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği hesap döneminde ortak veya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen bir borç bulunması halinde bu bölüm doldurulacaktır. Buna göre;
- "Aktif Toplamı" : Kurumun hesap dönemi başında çıkartılmış olan bilânçosunda yer alan bilgilere göre doldurulacaktır.
- "Toplam Borçlar": Kurumun hesap dönemi başında çıkartılmış olan bilânçosunda yer alan bilgilere göre doldurulacaktır.
- "Öz Sermaye Tutarı": Kurumun öz sermayesi bu tabloda yer alan Aktif Toplamı ve Toplam Borçlar dikkate alınarak, 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "12.1.5" bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde hesaplanacaktır.
- "Toplam Faiz Giderleri": Ortak veya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen borç nedeniyle hesap dönemi içinde gerçekleşen ve maliyetlere veya faaliyet giderlerine intikal etmiş olan faiz giderlerinin toplamı yazılacaktır.
- "Toplam Kur Farkı Giderleri": Ortak veya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen borç nedeniyle hesap dönemi içinde gerçekleşen ve maliyetlere veya faaliyet giderlerine intikal etmiş olan kur farkı giderlerinin toplamı yazılacaktır.
- "Ortak veya Ortakla İlişkili Kişilerden Temin Edilen Borçların En Yüksek Olduğu Tarihteki Toplam Tutarı": İlgili hesap döneminde ortak veya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen borçların en yüksek olduğu tarihteki toplam tutarı yazılacaktır.
8. Diğer Hususlar
Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar vergisi mükelleflerinin de, bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemleri ile ilgili olarak "Transfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin Form"u doldurmaları ve kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bağlı bulundukları vergi dairesine göndermeleri gerekmektedir.
Bilindiği üzere söz konusu form, 2 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliği ile değiştirilmiş, ayrıca 2007 hesap dönemine münhasır olmak üzere, formun 2008 hesap dönemi ikinci geçici vergi beyannamesinin ekinde Ağustos ayının ondördüncü günü akşamına kadar verilebileceği belirtilmiştir. Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi anılan form Ocak-Haziran/2008 dönemine ilişkin geçici vergi beyannamesi ekinde gönderileceğinden, kendilerine tayin edilen özel hesap dönemi 2008 yılında sona erecek olan kurumlar vergisi mükelleflerinin bu formu hesap dönemlerinin kapandığı ayı takip eden dördüncü ayın 25 inci günü akşamına kadar kurumlar vergisi beyannamesi ekinde göndermeleri gerekmektedir.
Öte yandan, anılan Tebliğ ekinde değiştirilen formun doldurulmasında bu sirkülerde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerekmektedir. Dolayısıyla, söz konusu Tebliğin yayım tarihinden önce formu bağlı bulundukları vergi dairesine göndermiş olan kurumlar vergisi mükelleflerinin değiştirilen formu yeniden düzenleyerek göndermelerine gerek bulunmamaktadır.

24 Nisan 2008 Perşembe

MALİYE BAKANLIĞI5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri /11


MALİYE BAKANLIĞI5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri /11
Konusu
: Yıllık Kurumlar Vergisi Beyannamesinin Verilme Süresinin Uzatılması
Tarihi
: 24/04/2008
Sayısı
: KVK-11/2008-2/Kurumlar Vergisi Beyannamesi-1
İlgili olduğu maddeler
: Kurumlar Vergisi Kanunu Madde 14,21,25 ve 29
İlgili olduğu Kazanç Türleri
:Kurum Kazancı
1 - Giriş
Yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinin uzatılması bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.
2 - Yıllık Kurumlar Vergisi Beyannamesinin Verilme Süresinin Uzatılması
Kurumlar Vergisi Kanununun 14 ve 25 inci maddelerine göre, 2007 takvim yılına ait yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin 2008 yılı Nisan ayının 25 inci günü akşamına kadar verilmesi gerekmektedir.
Başkanlığımıza iletilen sorunlar nedeniyle, Vergi Usul Kanununun Mükerrer 28 inci maddesindeki yetkiye dayanılarak, kurumlar vergisi mükelleflerinin 2007 takvim yılına ait yıllık kurumlar vergisi beyannamelerinin verilme süresi 28 Nisan 2008 Pazartesi günü akşamına kadar uzatılmıştır.
Beyanname verme süresinin uzatılması ödeme süresini etkilememektedir. Bu nedenle, mükelleflerin beyan ettikleri vergileri kanuni süresinde ödeyecekleri tabiidir.
Duyurulur.

21 Nisan 2008 Pazartesi

Şirkete borç vermek veya almak (21.04.2008)

Bumin doğrusöz - Şirkete borç vermek veya almak (21.04.2008)

Okurlarımızdan gelen soruların bîr kısmı, sermaye şirketi ortaklarının
şirketlerine borç vermesi veya şirketten borç almasının vergi mevzuatı "
karşısındaki durumları île ilgilidir...
Okurlarımızdan gelen soruların bir kısmı, sermaye şirketi ortaklarının şirketlerine borç vermesi veya şirketten borç almasının vergi mevzuatı karşısındaki durumları ile ilgilidir. Bu soruları ayrı ayrı yanıtlamak yerine, konuyu bir bütün halinde değerlendirmenin daha yerinde olacağım düşünüyorum. Sermaye şirketlerinde pay sahiplerinin şirketten borç para almasına engel yoktur. Bu engelleme, eğer halen yasama organının gündeminde bulunan Ticaret Kanunu Tasarısı yasalaşırsa söz konuşu olacaktır. Çünkü Tasarı, ticari ilişkilerin dışında ortakların şirkete borçlanmalarım suç olarak kabul etmektedir. Pay sahiplerinin şirketten borç para almasının "örtülü kazanç dağıtımı" müessesesi açısında bir önemi yoksa da, bu defa konunun "transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı" düzenlemesi ve KDV mevzuatı açısından değerlendirilmesi gereği gündeme gelecektir. Pay sahiplerinin dışında ayrı ve bağımsız bir kişiliğe ve pay sahiplerinin dışında ayrı bir malvarlığına sahip şirketin, kaynaklarım pay sahiplerine nemasız kullandırması söz konuşu olamayacağından, pay sahiplerine ve diğer ilişkili kişilere kullandırılan tutar için emsale uygun faiz (dövizli borçlarda ayrıca kur farkı) hesaplanıp pay sahibine (veya ilişkili kişiye) fatura edilmesi gerekmektedir. Şirkete ait kaynakların ortaklara kullandırılmasının, onlara finansman hizmeti verilmesi anlamım taşıması dolayısıyla, söz konuşu faiz tutarı üzerinden ayrıca KDV hesaplanması da gerekmektedir. Şayet faiz hesaplanıp fatura edilmemişse, emsal faiz kanunen kabul edilmeyen gider olarak kurumlar vergisi matrahına ve KDV matrahına eklenir. Emsal faiz konusunda önce iç emsale bakılması gerekmektedir. Şirketin üçüncü kişilerden de aynı mahiyette alacakları varsa onlara uyguladığı faiz emsal olabilir. Şirket kredi kullanan bir şirket ise ve pay sahibine bu krediden aktarma yapılmışsa, ortağa aktarılan para belli bir kredi ile ilişkilendirilebiliyorsa bu kredinin maliyeti, belli bir kredi ile ilişkilendirilemiyorsa paçal kredi maliyeti kullanılabilir. Şirkette iç emsal bulunamıyorsa, bu takdirde paranın değerlendirilmesi ile elde edilebilecek alternatif getirilerin oranı kullanılabilir. Şirketin pay sahiplerinden borç almaşı halinde ise eğer faiz ve/veya kur farkı ödeniyorsa, bu ödemenin örtülü sermaye faizi hükümleri açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi sermaye şirketlerinin ortaklarından (ve diğer ilişkili kişilerden) aldıkları borçların tutarının dönem başı öz sermayesinin üç katım aşan kısmı örtülü sermaye olarak kabul edilmekte ve bu aşan kısma tekabül eden maliyetlerin ( kur farkı, faiz vb.) gider yazılması kabul edilmemekte ve gider yazılması kabul edilmeyen bu tutarın ortağa ödenmesinde, ortağın elde ettiği gelir "temettü" olarak kabul edilmektedir. Bu son söylediğimizi bir örnekle de açıklayabiliriz. Örneğin 2007 yılı dönem başı öz sermayesi 100.000 YTL olan bir şirketin ortağı (A) şahsından 1.000.000 YTL borç aldığım ve bu borca karşılık yıl sonunda 100.000 YTL faiz ödediğini farz edelim. Bu borcun öz sermayenin üç katım aşan 700.000 YTL kısmı, yani yüzde 70'i örtülü sermaye olarak kabul edilecektir. Bu durumda Bay A'ya ödenen faizin yüzde 30'u olan 30.000 YTL normal olarak ödenecek, buna karşılık bakiye faiz tutarı olan 70.000 YTL kar payı kabul edilerek stopaja tabi tutulup ödenecektir. Bay (A) nezdinde ise, elde ettiği faizin 30.000 YTL kısmı alacak faizi olarak, bakiyesi ise temettülerin vergilendirilmesi rejiminde menkul sermaye iradı olarak gelir vergisine tabi tutulacaktır. Şirketin pay sahiplerinden, her hangi bir maliyeti yoksa, yani ortağa her hangi bir şekilde faiz, kur farkı ve benzeri ödeme yapılmıyorsa, pay sahiplerine vergi mevzuatı açısından bir eleştiri getirilip getirilemeyeceği de, üzerinde durulması gereken bir başka konudur. Bu konuda pay sahibinin verdiği borcun kaynağına bakmak gerekmektedir. Eğer ortak şirketine kişisel servetinden, kişisel birikiminden borç vermişse, her hangi bir eleştiriye uğraması söz konuşu değildir. Buna karşılık pay sahibi bir ticari işletme ise, örneğin bilanço usulünde vergilendirilen bir tacir veya kazancı gerçek kişi ortakları üzerinden vergilendirilen bir kolektif veya adi komandit şirket ise, durum kişisel servetten borç vermeye göre farklılık arz edecektir. Çünkü Gelir Vergisi Kanununun ticari kazançla ilgili 41. Maddesine 5615 sayılı Kanunla eklenen düzenleme uyarınca, ticari kazanç sahipleri de transfer fiyatlandırması hükümlerine tabidirler. Bu nedenle sermaye şirketlerinin ortağı ticari kazanç sahiplerinin veya kolektif yahut adi komandit şirketlerin, şirkete faizsiz borç vermeleri halinde emsal faiz oranında geliri göstermeleri veya beyan etmeleri gerekmektedir.

Kaynak: Referans Gazetesi

Babana borcu nasıl verirsin?


Babana borcu nasıl verirsin?
Ortakların cari hesapları
Değerli okurlar, hatırlarsanız "Babana bile faizsiz borç veremezsin" başlıklı yazımda "Şahıs ortakların şirketlerine verdikleri borçlar" konusuna dikkat çekmiştim. Bu yazı sonrasında aslında belirtmiş olduğum halde çok sayıda soru gelince ilave açıklama yapma gereği duydum. Şimdi bu konuyu biraz açalım.Gelir Vergi Kanunu'nda 5615 sayılı kanunla yapılan değişiklikGünün sözü:"Babanı şahsi servetinden gör"MaliyeKurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesindekine benzer bir düzenleme de Gelir Vergisi Kanunu'nda yapıldı. Artık gelir vergisi mükellefleri de ilişkili kişi ve kurumlara mal veya hizmet satar ya da alırken, kiralama, ödünç verme, ücret, ikramiye ödemelerinde bu hükümleri dikkate almak zorundalar.Teşebbüs sahibi ifadesiKanunda "teşebbüs sahibi" gerçek kişilerin emsale uygunluk ilkesine aykırı işlemlerinin örtülü kazanç dağıtımı sayılacağı belirtilmektedir.18.11.2007'de yayınlanan Transfer Fiyatlaması Tebliği'nde, "teşebbüs sahibi" ifadesi ile ticari ve zirai kazanç yönünden gelir vergisine tabi gerçek kişiler ile adi ortaklıkların ortakları, kolektif şirketlerin ortakları, adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortaklarının kastedildiği belirtilmiştir.Şahsi servetten verilen borçlarYukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere teşebbüs sahibinin şahsi servetinden verdiği borçlar için bir uygulama yapılması mümkün olmayacaktır. Yine aynı şekilde, ticari ve zirai kazançlar dışındaki şahsi kazançların ortağı olduğu işletmeye borç olarak verilmesi bu açıdan bir problem yaratmayacaktır.Ancak ortaklığa verilen borç gerçek kişi ortağın ticari veya zirai işletmesinden elde ettiği kazançlardan kaynaklanıyorsa, ortak, transfer fiyatlaması yönüyle eleştirilebilecektir.Ortağı olduğu şirketten faiz almayan ortağa cezaDeğerli okurlar, yukarıdaki açıklamaların Türkçe meali şudur: Ticari veya zirai şahsi kazancı olan bir kişi, ortağı olduğu bir şirkete borç verir ve bu borç nedeniyle de faiz almaz ise vergi, ceza ve faiz ödemek zorunda kalabilecek.Ortaklar cari hesabı incelenme sebebi olabilirDeğerli okurlar, ortakların şirketlerine verdikleri borçlar da, şirketten aldıkları borçlar da vergi incelemesine alınma sebebi olabilir.Ortak şirkete sermaye koyma yerine sürekli şirketini verdiği borçlarla finanse ediyor ve bu paraların kaynağını vergilenmiş kazançlarıyla izah edemiyorsa en azından incelenecektir. Çünkü böyle bir durum inceleme elemanlarında şirketin bir kısım kazançlarının şirket kayıtlarında gösterilmeden ortağa aktarılmakta olduğu şüphesi yaratacaktır.Şirket ortağına sürekli borç veriyorsa, inceleme elemanları şirketin kayıtdışı harcamalarının bu yolla yapıldığı (örneğin açıktan ücret ödendiği) şüphesine kapılabileceklerdir.Şirketteki ortaklar cari hesabı, borç veya alacağa işletilen/işletilmeyen faiz ve/veya kur farkı açılarından da örtülü kazanç dağıtımı ve örtülü sermaye sorgusunun sebebi olacaktır.Örtülü kazanç dağıtımında nüfuzu altında bulundurma kavramıDeğerli DÜNYA okurları, son zamanlarda yapılan bazı incelemelerde sürekli aynı yerden mal alındığı gerekçesi ile tedarikçilerin ilişkili kişi sayılarak tarhiyat yoluna gidildiği müşahede edilmektedir. Yapılan eleştirilerde tedarikçi Türkiye'den bir şirket veya yurtdışındaki uluslararası faaliyet gösteren bir şirket olabilmektedir. Bu yaklaşımın doğru kabulü mümkün değildir.Böyle bir yaklaşım tüm şirketleri birbiriyle ilişkili saymak sonucuna götürür ki mantıken bunu ileri sürmek mümkün değildir.Biz bu yaklaşımın bariz bir yorum hatası olduğunu düşünüyoruz. Mevcut ve kaldırılan düzenlemedeki hiçbir ifadenin bu yoruma imkan veremeyeceği kanaatindeyiz.Tabiidir ki bazı durumlarda tedarikçi ile de nüfuz ilişkisi tesis edilmiş olabilir. Ancak sadece sürekli olarak aynı yerden mal alıyor olmak nüfuz ilişki yaratmıştır denemez.Bir başka incelemede aynı malı tüm 3. kişilere aynı fiyattan satman gerekirdi şeklinde bir yaklaşımla örtülü kazanç dağıtımı tarhiyatı yapılmıştır. Ne yazık ki uzlaşmada da sorun çözülememiş ve konu yargıda tartışılmaya başlanmıştır. Bazen çok güçlü argümanlar bizleri ürkütüyorDeğerli okurlar yukarıda bahsi geçen türden tarhiyatları yargıya taşıdığımızda korkuya kapılıyoruz. Neden diyeceksiniz. En zor anlatılan şeyler çoğunlukla en kolay, en bariz konularda olabiliyor. Çünkü bazen konu ilkokul münazaralarındaki süt siyah mı, beyaz mı tartışmalarına benzeyebiliyor. Gelin de beyazı tarif edin. Beyazın beyaz olduğu ispatlamaya çalışın. Kredi faizleri konusunda hep birlikte yaşamadık, eşeği hep birlikte kaybedip, sonra bulup sevinmedik mi?

18 Nisan 2008 Cuma

Kaçak Mal Bulundurana Çifte Vergi Geliyor


Kaçak Mal Bulundurana Çifte Vergi Geliyor
Hürriyet Gazetesi 16.04.2008

İşyerinde faturasız mal bulunduranlara yeni bir “kıskaç operasyonu” başlatılıyor.
Buna göre, işyerleri dolaşılıp, malların faturası sorulacak, 10 gün içinde malların faturasını ibraz edemeyenlerden, bu malların hem KDV’si hem de ÖTV’si alınacak. Vergilerin bir katı kadar da “vergi ziyaı cezası” istenecek.
İÇKİ, SİGARA, PARFÜM VE PIRLANTA
İşyerine denetime giden maliyeciler, işyerindeki malların faturasının olup olmadığını soracaklar. Örneğin;
- Sigara, şarap, rakı, viski,
- Parfüm, tıraş sabunu, tıraş kremi,
- Güzellik veya makyaj ürünleri, güneş kremi,
- Saç spreyi, saç losyonu,
- Kürk ve taklit kürk,
- Pırlanta ve diğer kıymetli taş,
- Kristal avize,
- TV, radyo, buzdolabı,
- Cep telefonu,
- Su ısıtıcıları,
- Akaryakıt
gibi ürünleri, kaçak olarak bulundurdukları tespit edilenlere, 10 gün süre verilecek ve bu süre içinde, alış faturalarını ibraz edememeleri halinde;
- Faturasız malın, emsal bedeli üzerinden, hem Özel Tüketim Vergisi hem de Katma Değer Vergisi, bunu bulunduran işletmeden istenecek,
- Vergilerin bir katı kadar da vergi ziyaı cezası kesilecek.
Faturasız mal bulunduran işletmelere, bu malları satanların tespit edilmesi ve satanlar adına vergi ve ceza kesildiği durumlarda, ÖTV ve buna ilişkin ceza, belgesiz mal bulundurandan istenmeyecek.

İKİ VERGİ BİRDEN
Görüldüğü gibi, bu kez olay ciddi...
Yakında yasalaşması beklenen Amme Alacakları ve diğer yasalarda değişiklik yapan tasarı ile “belgesiz mal bulunduranlar” ile ilgili, ağır hükümler getiriliyor.
Sattıkları mal, KDV’nin yanı sıra ÖTV’ye de tabi olanlar için durum çok ciddi...
Örneğin; kaçak içki bulunduranlardan, oranı yüzde 100’ü aşabilen ÖTV isteneceği gibi, ayrıca KDV Yasası Md. 9/2 uyarınca, KDV’de istenecek. Bu yalnızca içki için değil ÖTV’ye tabi olan ve yukarıda belli başlı olanları sıralanan, çok sayıda mal için geçerli

10 Nisan 2008 Perşembe

İlişkili kişi komedisi

İlişkili kişi komedisi
Hürriyet Gazetesi 09.04.2008

BAŞLIKTAKİ "ilişkili kişi" aklınıza gelen anlamda değil. Hiç aklınıza gelmeyecek bir konuda, "ilişkili kişi" adı altında yaşanan "komedi" ile ilgili...Şirketlere; "İlişkili kişiler olarak belirlediğimiz bazı kişiler var. Örneğin; şirketin ortakları, ortakların eşleri, çocukları, anneleri, babaları, büyükanne ve büyükbabaları, torunları, üçüncü derece dahil yansoy hısımları (ortak bir kökten gelen kişiler) ve kayın hısımları (eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları) gibi kişiler... Bunlar vergicilik anlamında ilişkili kişiler. Kendilerinden mal veya hizmet aldığınızda ya da sattığınızda, her birinin adını-soyadını bize liste halinde bildirin. Maliye olarak, fiyat ve bedel kontrolü yapacağız" deniliyor (İlişkili kişilerin tamamı için Bkz. 18 Kasım 2007 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Transfer Fiyatlandırması Hk. 1 No.lu Tebliğ).300 BİN İLİŞKİLİ KİŞİŞimdi gelelim başlıktaki "komedi" sözcüğüne... Bir şirketin, adı-soyadı ve vergi kimlik numarasını bildirmek zorunda olduğu 300 bin ilişkili kişi olur mu?Diyeceksiniz ki ortağın kendi, annesi, babası, eşi, çocuğu, torunu vs. derken 300 bin kişilik liste nasıl olur?Oluyor efendim!..Örneğin; Koç Topluluğu’nda 30 bin kişi çalışıyor. Bunların her birinin anne, baba, eş, çocuk, amca, dayı vs. 10 yakını olsa 300 bin kişi eder. Bu 300 bin kişi, Migros’tan alışveriş yapmış olabilir. Bu durumda, "Transfer Fiyatlandırması Kapsamındaki İlişkili Kişilere Ait Bilgiler" tablosuna, 300 bin kişinin adı-soyadı (varsa ünvanı) ve vergi kimlik no.su, liste halinde yazılacak.Peki niye?İnanın somut bir yanıtı yok.NİÇİN İSTENİYOR?Konunun yabancısı olanlar "Bunlar da neyin nesi, bu tür bildirimler niçin isteniyor?" diye düşünebilir.Maliye, ilişkili kişilere, mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, diğer kişilere uygulanan fiyat veya bedele uygun olmasını istiyor. Örneğin; bir apartman dairesinin ya da otomobilin, ilişkili kişilere de diğer kişilere uygulanan satış fiyatına uygun olması isteniyor."Birbirine benzer daireyi, normal müşteriye 400 bin YTL, oğluna da 300 bin YTL’ye satamazsın" deniliyor. Bu son derece normal. Aynı şekilde "Aynı model ve marka otomobili, normal müşteriye 90 bin, kayın biraderine 75 bin YTL’ye satamazsın" deniliyor.Bu da normal. Ancak, alım-satım ve hizmet tutarı konusunda bir sınırın olmayışı ciddi sorun. Örneğin 100-200 YTL’de bu aranmamalıÖ Aranmıyorsa da açıkça belirtilip, belli tutarın altındaki satış ve hizmetler için isim listesi istenmemeli.NE YAPMALI?Herhalde siz de aynısını düşünüyorsunuz.Öncelikle, ilişkili kişilerle ilgili liste olayını, bu yıl için ertelemeli.Ardından da "ilişkili kişi" kimdir, nedir ne değildir? Yeniden belirlenmeli.Aksi halde, "ilişkili kişi komedisi" ortaya çıkar...300 bin kişilik liste, bazı şirketlerde 100 bin, bazılarında da 10 bin kişi olur.Olay yeniden düzenlenirken, bir de "tutar yönünden sınırlama" getirilmeli. 50-100 YTL ya da 300-500 YTL’lik alış-verişler, hizmetler hiç bildirilmemeli.Bir sınır belirlenip, örneğin "10 bin YTL’nin üzerindeki alış ve satışlar ya da hizmetler bildirilecek" denilmeli.Yoksa, biraz daha zorlarsanız olay Adem ile Havva’ya kadar gidecek şekilde, herkes ilişkili kişi kapsamına girer. Ortalık da iyice karışır!..

8 Nisan 2008 Salı

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNUN 28 İNCİ MADDESİNE İLİŞKİN

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNUN 28 İNCİ MADDESİNE İLİŞKİN
B.K.K. No
2008/13426
Resmi Gazete Tarihi
06/04/2008
Resmi Gazete No
26839
Kapsam
Karar Sayısı : 2008/13426
24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Kararnameye ektir.
Ekli "Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar"ın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 26/3/2008 tarihli ve 29838 sayılı yazısı üzerine, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 31/3/2008 tarihinde kararlaştırılmıştır.
MAL VE HİZMETLERE UYGULANACAK KATMA DEĞER VERGİSİ
ORANLARININ TESPİTİNE İLİŞKİN KARARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KARAR

MADDE 1 - 24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Kararnamenin eki II sayılı listenin "B) DİĞER MAL VE HİZMETLER" bölümüne aşağıdaki 29 uncu sıra eklenmiştir.
"29- 18/12/2007 tarihli ve 2007/13007 sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin;
84.29.52.10.00.00
Paletli ekskavatörler (kulesi 360 derece dönebilen)
84.29.52.90.00.11
Lastik tekerlekli olanlar (kulesi 360 derece dönebilen makina ve cihazlar)
84.29.59.00.10.11
Beko loder
84.47
Örgü makinaları, dikiş-trikotaj makinaları ve gipe edilmiş iplik, tül, dantela, işleme, şeritçi ve kaytancı eşyası veya file imaline mahsus makina ve cihazlar ve püskül, ponpon makina ve cihazları
84.52.10
Ev tipi dikiş makinaları
84.52.21.00.00.00
Otomatik üniteler (diğer dikiş makinaları)
84.52.29.00.00.00
Diğerleri (diğer dikiş makinaları)
84.58
Metal işlemeye mahsus torna tezgahları (tornalama merkezleri dahil)
84.59
Metalleri talaş kaldırmak suretiyle delmeye, raybalamaya, frezelemeye, diş açmaya veya vida yuvası açmaya mahsus takım tezgahları (kızaklı işlem üniteleri dahil) [84.58 pozisyonundaki torna tezgahlan (tornalama merkezleri dahil) hariç]
gümrük tarife istatistik pozisyon numaralarında yer alan mallar"
MADDE 2 - Katma Değer Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin (b) bendine göre binek otomobillerin alımında yüklenilen katma değer vergisini indirim hakkı bulunan mükelleflerin, kiralamak veya çeşitli şekillerde işletmek üzere iktisap ettikleri ve 31/12/2007 tarihi itibarıyla aktiflerinde veya envanterlerinde bulunan binek otomobillerinin iktisap tarihinden itibaren 2 yıl geçtikten sonra teslime konu olması halinde bu teslimde % 1 katma değer vergisi oranı uygulanır.
MADDE 3 - Bu Karar yayımını izleyen gün yürürlüğe girer.
MADDE 4 - Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

Çocuklara sigorta telaşı cezaya davetiye çıkardı


Çocuklara sigorta telaşı cezaya davetiye çıkardıGÜLÇİN ÜSTÜN Ankara SGK Başkan Vekili Güney, “eski yasanın avantajından yararlansın” diye yeni yasa çıkmadan önce çocuklarını sigortalı yaptıran aileleri uyardı. Güney, “Aileye de işverene de ceza kesilebilir” dediSosyal Güvenlik Reformu’na ilişkin düzenleme TBMM Genel Kurulu’nda görüşülürken, pek çok anne baba çocuklarını yasa yürürlüğe girmeden sigortalı yapmak için harekete geçti. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Vekili Tahsin Güney ise 18 yaşın altındaki çocukların sigortalı olabileceğini, ancak bu çocukların 18 yaşını dolduruncaya kadar geçen çalışma dönemlerinin yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı almak için şart olan sigortalılık süresine sayılmayacağını anlattı. Güney, çocukların sigortalı olmasının yaş ve prim ödeme gün sayısı açısından ise avantaj sağlayacağını belirtirken, çalışmadığı halde sadece yasadan önce sigorta girişi yaptırılan çocuklar için ailesi ve işverenine ceza kesilebileceğini açıkladı.‘Kayıtdışı için fırsat’Güney, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı hakkında bilgilendirme toplantısı yaptı. Milliyet’in sorularını yanıtlayan Güney, son günlerde birçok ailenin çocuklarını sigortalı yaptırdığının anımsatılması üzerine, bazı sektörlerde çocukların çalışmasının önünde yasal engel olmadığını, ancak erken sigortaya girmenin olumlu yönleri kadar olumsuz etkileri de bulunabileceğini anlattı. Güney, çocuklardan çok kayıtdışı çalışanların bir an önce sigortalı olmak için harekete geçmesi gerektiğini söyledi.Yaşı kaç olursa olsun reklam filminde ya da dizi filmde oynayan bir çocuğun sigortalı olması gerektiğine işaret eden Güney, ağır işlerde çocukların çalıştırılamayacağını belirtti.‘Ben çocuklarıma yaptırmam’Güney çalışmadığı halde kâğıt üzerinde sigortalı gözükenlere ilişkin denetimlerin artacağını vurgulayarak, şöyle konuştu:“5 aylık bir çocuğu bir fabrikada çalışıyor gösterirseniz bu elbette müfettişlerimizin denetimleri sonucunda ortaya çıkar. Çocukları çalışabilecekleri işlerin dışında ağır işlerde çalışıyor gösteren, sadece sigortası başlasın diye işle bağlantısı olmayan bir çocuğa sigorta yaptıran aileler de buna izin veren işyeri de ceza alabilir. Bunun hem idari para cezası hem de evrakta sahtecilikten dolayı ağır yaptırımları var. Ben 18 yaşın altındaki çocuklarımı sigortalı yaptırmıyorum. Çünkü hem çok fazla bir avantajı yok, hem de erken emeklilik ileride onları kayıtdışına itebilir.”Yaş ve prim günü avantajı Tahsin Güney’in verdiği bilgilere göre, 18 yaşın altında ya da üzerindeki bir kişi, şu anda sigortalı olursa yaş şartı açısından avantaj sağlayacak. Yani yasa yürürlüğe girmeden sigortalı olduğu için 65 değil, kadınsa 58 erkekse 60 yaş şartına göre emekli olacak. Ayrıca bu kişilerin aylık bağlama oranları yasanın yürürlüğe girmesinden sonra sigortalı olanlara göre 10 yıl boyunca 1 puan yüksek olacak. Yeni yasa emeklilikten sonra SSK’lı olarak ikinci işte çalışanların aylıklarının kesilmesini öngörüyor. Hemen sigortalı olanlar emeklilikten sonra aylıkları kesilmeksizin işçi statüsünde çalışabilecekler. Ayrıca 7 bin 200 yerine 7 bin prim ödeme gün sayısı ile emekli olma imkanı kazanacaklar. Sigortalı olan 18 yaşın altındaki çocuklar da bu avantajlardan yararlanacak.
İşe 18 yaşında girmiş sayılacakMevzuata göre, bir kişinin sigorta girişi kaç yaşında yapılırsa yapılsın, 18 yaşında işe başlamış kabul edilecek. Yani 18 yaş öncesi çalışmaları sigortalılık süresini etkilemeyecek. Buna göre örneğin; 15 yaşında işe başlayan bir çocuk, 25 yaşında malullük sigortasından yararlanmak için başvurduğunda (diğer bütün şartları sağladığını varsayarsak) 10 yıl sigortalılık süresini sağlamadığı için aylık alamayacak. Çünkü ilk üç çalışma yılı 18 yaşı doldurmadığı dönemde geçtiği için dikkate alınmayacak. Ölüm, sakatlık, yaşlılık aylığı gibi sigortalılık süresini esas alan diğer ödemelerde de erken sigorta girişi avantaj getirmeyecek.08.04.2008. Milliyet

4 Nisan 2008 Cuma

Kanunlara göre saklanması gereken evraklar süreleri aşağıdadı


Kanunlara göre saklanması gereken evraklar süreleri aşağıdadır. Kolay gelsin...

Hayat boyu saklanması gereken evraklarÖnemli sağlık dosyaları lise ve üniversite diplomaları evlilik belgeleri aile cüzdanı boşanma hükmü sürücü belgesi askerliğe ait belgeler En az emekliliğe kadar saklanması gerekenlerİş anlaşmaları ödeme şekilleri, lisans mektupları, iş sertifikaları, hastalık yada kaza izinler sosyal güvenlik taksit belgeleri iş verenlerin isim ve adresleri emeklilik ve yaşam sigortası evrakları 30 yıl saklanması gerekenler iş yerine ait belgeler kişilerin aldığı, ödünç paralara ait belgeler 10 yıl saklanması gerekenler Çek hesapları ve banka hesap dökümleri yapılan ödemeleri doğrulayan evraklar5 yıl saklanması gerekenlerElektrik faturaları ödeme vadesi dolan ödenmiş evraklar ve genelde kısa vadede ödenmesi gereken evraklar hayat sigortası talimatname dosyaları4 yıl saklanması gerekenlergelir gider vergisine ait belgeler 3 yıl saklanması gerekenlerVadeli ödemelerin ödeme bildirileri ve ödeme belgeleri2 yıl saklanması gerekenler Ailenin ödenek bordo ve taksitleri sosyal güvenlik ödeme dekontları sular idaresi faturaları küçük harcama faturaları emeklilik primi ödeme bildirileri 1 yıl saklanması gerekenler Telefon faturaları

2 Nisan 2008 Çarşamba

KASKO VE TRAFİK SİGORTALARINDA 1 NİSAN UYGULAMASI

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliği çerçevesinde yalnız maddi hasarla sonuçlanan trafik kazalarında tarafların serbest iradeleriyle dolduracakları "Maddi Hasarlı Kaza Tespit Tutanağı" uygulaması 1 NİSAN 2008 tarihinden itibaren başlayacaktır.