28 Eylül 2011 Çarşamba

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU 01.10.2011 tarihinde

Tarih/Date                                           : 28.09.2011
Sayı                                                      :2011-35
Konu/Subject                                     : 6100 Sayılı HMK yürürlüğe giriyor.



HATIRLATMA
12.01.2011 tarihinde kabul edilen 6100 sayılı HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girecektir.
İş hayatında meydana gelen ve yargıya intikal eden işlemler açısından bazı değişikler yapılmıştır. 
HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU
(Kanun No: 6100 Yürürlük tarihi: 01.10.2011)
 VEKÂLETNAME DÜZENLEME YETKİSİ
 1086 sayılı HUMK. nun 65. maddesi, nahiye meclisi, ihtiyar heyeti ve sulh hâkimi tarafından vekâletname düzenlenebilmesine imkân tanımaktaydı. 6100 sayılı HMK. nun 76. maddesiyle bu hüküm kaldırılmış ve vekâletname düzenleme yetkisi ( maddenin 2. fıkrasında yer alan “Kamu kurum ve kuruluşlarının avukatlarına, yetkili amirleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip verilmiş olan temsil belgeleri de geçerli olup, ayrıca noterce onaylanmasına gerek yoktur.” hükmü ayrık olmak üzere) sadece noterlere bırakılmıştır.
Buna uygun olarak 76. maddenin 1. fıkrasında, “Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır.” hükmüne yer verilmiştir.
 DAVAYA VEKÂLETTE ÖZEL YETKİ VERİLMESİNİ GEREKTİREN HALLER
 “Davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren haller” bu başlık altında 6100 sayılı HMK. nun 74. maddesinde düzenlenmiştir. Bu haller, konunun yer aldığı 1086 sayılı HUMK. nun 63. maddesine nazaran kapsam itibariyle daha da genişletilmiştir.
Buna göre, vekâletnamede açıkça yetki verilmemiş ise vekil;
Sulh olamaz,
Hâkimi reddedemez,
Davanın tamamını ıslah edemez,
Yemin teklif edemez,
Yemini kabul, iade veya reddedemez,
Başkasını tevkil edemez,
Haczi kaldıramaz,
Müvekkilinin iflasını isteyemez,
Tahkim ve hakem sözleşmesi yapamaz,
Konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamaz ve bunlara muvafakat veremez,
Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuramaz,
Davadan veya kanun yollarından feragat edemez,
Karşı tarafı ibra ve davasını kabul edemez,
Yargılamanın iadesi yoluna gidemez,
Hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamaz,
Hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez.
 1086 sayılı HUMK nun 63. maddesinde yer alan “mahkümünbihi kabız” (hükmolunan şeyi teslim alma) yetkisine 6100 sayılı HMK. 74. maddesinde yer verilmediğinden, bu husus için özel yetki gerekmemektedir.
 1086 sayılı Kanunun 33. maddesinde yer alan “Vekilin, hâkimin reddi isteminde bulunabilmesi bu konudaki yetkisinin vekâletnamede açıkça belirtilmiş olması şartına bağlıdır.” hükmüne 6100 sayılı HMK nun özel bölümünde (34 ve devamı maddelerinde) değil, 74. maddede yer verilmiştir.
 Keza 1086 sayılı HUMK. nun 63. maddesinde yer almayan, davanın tamamının ıslahı, yemin teklifi, iadesi veya reddi, (818 sayılı Borçlar Kanununun 390. maddesinde yer alan) başkasını tevkil, müvekkilin iflasını istemek, hakem sözleşmesi yapmak, konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunmak ve bunlara muvafakat vermek, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvurmak, kanun yollarından feragat etmek, yargılamanın iadesi yoluna gitmek, hakimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açmak, hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açmak ve takip etmek hükümlerine 6100 sayılı HMK nun 74. maddesinde yer verilmiştir.
SENETLE İSPAT ZORUNLULUĞUNUN İSTİSNALARI
 Senetle ispat zorunluluğunun istisnalarını düzenleyen 1086 sayılı Kanunun 294. maddesinde sadece resmi memur nezdinde kaybolan senetler için tanık dinlenebileceği belirtilmiş, açık olarak noterlere yer verilmemiştir.  6100 sayılı HMK nun 203. maddesiyle konuya açıklık getirilmiş ve senetlerin noterlikte kaybolması halinde de tanık dinlenebileceği hükmüne yer verilmiştir.
İMZA ATAMAYANLARLA İLGİLİ DÜZENLEME
 İmza atamayanlara ilişkin 1086 sayılı Kanunun 297. maddesinde yer alan hükümlere, değiştirilmek suretiyle 6100 sayılı HMK nun 206. maddesinde yer verilmiştir. Yapılan düzenleme ile 1086 sayılı Kanunun 297. maddesinde öngörülen ihtiyar heyeti ve  iki tanık huzuruyla işlem yapılması usulü tümüyle kaldırılmış ve imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukukî işlemleri konu alan belgelerin, senet niteliği kazanabilmesi, münhasıran noterler tarafından düzenleme biçiminde gerçekleştirilmiş olması koşuluna bağlanmıştır.
Böylelikle, bir yandan, yapacakları hukukî işlemlerin doğuracağı hüküm ve sonuçlar konusunda imza atamayan veya imza atmaya muktedir olmayanların noterler tarafından aydınlatılmak suretiyle korunmalarının sağlanması; diğer yandan da, hukukî güvenliğin alt bir öğesi konumunda bulunan işlem güvenliğinin tesis edilmesi amaçlanmıştır. (NK. Md. l).
Maddenin ikinci fıkrasında, imza atamayan kimselerin, cüzdanla iş yapmayı usul edinmiş kuruluşlarla (Örneğin: Bankalar) olan işlemlerinde, kullanacakları mühür, kazınmış imza, işaret ve parmak izinin, işlemin başlangıcında hesap defterine veya cüzdanına basılmış olması veya önceden noterde bir örneği saklanmak üzere onanmış bulunmasının yeterli olduğu ve her işlemde ayrıca böyle bir onayın aranmayacağı hüküm altına  alınmıştır
 206. maddenin 3. fıkrası ile tamamen yeni bir hüküm getirilerek, “Yukarıda belirtilen hükümler dairesinde düzenlenecek olan senetler için ilgilisinden HARÇ, VERGİ VE DEĞERLİ KAĞIT BEDELİ alınamayacağı belirtilmiştir.
 
RESMÎ SENEDİN (NOTER SENEDİNİN) SAHTELİĞİ İDDİASI İLE AÇILAN DAVALARDA SENEDİ DÜZENLEYEN MAKAM DA TARAF OLARAK GÖSTERİLECEKTİR
 6100 sayılı HMK nun 208. maddenin 4. fıkrasında yer alan “Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir.” hükmü, bu maddenin karşılığı olan hüküm, 1086 sayılı Kanunun 314. maddesinde bulunmamaktadır.
Getirilen bu hükümle, görülmekte olan bir davada dayanılan resmî senedin (özel olarak noter senedinin) sahteliğinin ileri sürülmesi, lehine olarak senet düzenlenmiş bulunan tarafın yanı sıra senede resmiyet kazandıran makamı da (noteri de) taraf olarak göstermek suretiyle açılacak olan müstakil bir sahtelik davasıyla ileri sürülebilecektir.
BELGE ASLININ İBRAZI USULÜ – ÖRNEĞİ ONAYLAYACAK MAHKEME
 1086 sayılı Kanunun 311. maddesinde bulunan hükümler,  6100 sayılı HMK. nun 217. maddesiyle yeniden düzenlenmiştir.
217. madeninin birinci fıkrasında “Bir kişi veya kurumun elinde bulunup mahkemeye teslim edilmesi gereken belgenin aslı istendiğinde, kişi veya kurumun bulunduğu ya da belgenin teslim edileceği yerdeki asliye mahkemesi tarafından örneği onaylanarak aslı mahkemeye gönderilir yahut teslim edilir.” ikinci fıkrasında ise “Mahkemece onaylanmış belge örneği, aslı gibi hüküm ifade eder.” hükmü yer  almaktadır.
 Bu düzenlemede yeni olan husus, aslı istenilen belgenin örneğini tasdik edecek mahkemenin asliye mahkemesi olarak belirlenmesidir.
 Noterlik Kanununun 55. maddesinde bu hususta hangi mahkemenin görevli olduğu açıklanmadığından, 1988/25 sayılı genelgede belirtildiği şekilde işlem yapılmaktaydı. Ancak, 6100 sayılı HMK. nun 217. maddesi bu konuya açıklık getirmiş ve aslı mahkemece istenilen evrakın örneğinin asliye mahkemesince onaylanacağını belirtmiştir.
 TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI
 6100 sayılı HMK. nun “Ticarî defterlerin ibrazı ve delil olması” başlığını taşıyan 222. maddesinde, noterleri ilgilendiren bir usul hükmü yer almaktadır. Maddenin 2. fıkrasında, ticarî defterlerin, ticarî davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, Kanun'a göre eksiksiz  ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapılış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şart koşulmuş; 4. fıkrasında ise, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirlerini doğrulamayan ticarî defterlerdeki kayıtların, sahibinin lehine değil; ancak aleyhine delil oluşturabileceği hususu hüküm altına alınmıştır. Noterlik Kanunu'nun 68. maddesi uyarınca,  ticarî defterleri onaylamak,  noterlerin yapabileceği özel işlerdendir. Görüldüğü üzere, usulüne uygun olarak noterlerce onaylanmamış ticarî defterlerdeki kayıtların, sahiplerinin lehine değil de; ancak aleyhine delil teşkil edebileceği hususuna vurgu yapılmak suretiyle, hukukî güvenlik unsuru olan noterin onayının önemine, ispat hukuku bağlamında, bir kez daha dikkat çekilmiştir.
 ÇEKİŞMESİZ YARGI İŞLERİ
 6100 sayılı HMK. nun çekişmesiz yargı işlerinin kapsamına hangi hususların girdiğini sayma yoluyla belirleyen 382. maddesinde yer alan düzenlemede, çekişmesiz yargı işleri arasında, açıkça, noterlere, ilk defa göreve başlarken mahkemede yemin verdirilmesi işlemi (NK. m.37) ile noter evrak ve defterlerinden alınarak başka yerlere gönderilecek örneklerin mahkeme tarafından tasdik edilmesi işlemine de yer verilmiştir (NK. m.55/2,3).
 385. maddenin 3. fıkrasında, mahkemeler dışındaki resmî makamlara bırakılan çekişmesiz yargı işlerinde uygulanacak usulün, ilgili özel kanunlarında belirtilen hükümlere tabi olduğu açıklanmıştır.
 
 TESPİT

Delil tespitinde görev ve yetki ile ilgili 6100 sayılı HMK. nun 401. maddesinde, noterlerin Noterlik Kanunu uyarınca yapacağı vakıa tespitine ilişkin hükümler saklı olduğu belirtilmiş ve bu husustaki yetki düzenlemesi Noterlik Kanununa bırakılmıştır.
HÂKİME İHTAR GÖNDERİLMESİ
 Hâkimin hukuki sorumluluğuna ilişkin 1086 sayılı Kanunun 573. maddesinde yer alan hükümlere, kapsamlı bir değişiklik yapılarak 6100 sayılı HMK nun 46. maddesinde  yer verilmesine karşın, ihkakı haktan istinkâf sebebine dayanarak hâkime karşı tazminat davası açmak isteyen kimsenin, daha önce hâkimin kendisine noter aracılığı ile bir ihtarname tebliğ ettirmesi gerektiğine ilişkin 1086 sayılı Kanunun 574. maddesine 6100 sayılı HMK nunda yer verilmemiştir. Bu sebeple, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra hâkimlere görevleriyle ilgili olarak ihtarname gönderilmesi mümkün değildir.
6100 SAYILI KANUNLA GETİRİLEN BAZI YENİ MADDELER
Bilirkişinin ceza hukuku bakımından durumu
MADDE 284- (1) Bilirkişi, Türk Ceza Kanunu anlamında kamu görevlisidir.
Bilirkişinin hukuki sorumluluğu
MADDE 285- (1) Bilirkişinin kasten veya ağır ihmal suretiyle düzenlemiş olduğu gerçeğe aykırı raporun, mahkemece hükme esas alınması sebebiyle zarar görmüş olanlar, bu zararın tazmini için Devlete karşı tazminat davası açabilirler.
(2) Devlet, ödediği tazminat için sorumlu bilirkişiye rücu eder.
 Uzman görüşü
MADDE 293- (1) Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez.
(2) Hâkim, talep üzerine veya resen, kendisinden rapor alınan uzman kişinin davet edilerek dinlenilmesine karar verebilir. Uzman kişinin çağrıldığı duruşmada hâkim ve taraflar gerekli soruları sorabilir.
(3) Uzman kişi çağrıldığı duruşmaya geçerli bir özrü olmadan gelmezse, hazırlamış olduğu rapor mahkemece değerlendirmeye tabi tutulmaz. 
 Elektronik işlemler
MADDE 445- (1) Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir. Dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hâllerde UYAP kullanılarak veriler kaydedilir ve saklanır.
(2) Elektronik ortamda, güvenli elektronik imza kullanılarak dava açılabilir, harç ve avans ödenebilir, dava dosyaları incelenebilir. Bu Kanun kapsamında fizikî olarak hazırlanması öngörülen tutanak ve belgeler güvenli elektronik imzayla elektronik ortamda hazırlanabilir ve gönderilebilir. Güvenli elektronik imza ile oluşturulan tutanak ve belgeler ayrıca fizikî olarak gönderilmez, belge örneği aranmaz.
(3) Elektronik ortamdan fizikî örnek çıkartılması gereken hâllerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanır ve mühürlenir.
(4) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.
(5) Mahkemelerde görülmekte olan dava, çekişmesiz yargı, geçici hukuki koruma ve diğer tüm işlemlerde UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
 DEĞİŞİKLİK YAPILMAYAN MADDELER
 1086 sayılı Kanunun 64. maddesinde yer alan hükümde değişiklik yapılmamış ve bu hükme 6100 sayılı HMK nun 75. maddesinde  “Dava için birden fazla vekil görevlendirilmiş ise vekillerden her biri, vekâletten kaynaklanan yetkileri, diğerinden bağımsız olarak kullanabilir. Aksi yöndeki sınırlamalar, karşı taraf bakımından geçersizdir.” şeklinde yer verilmiştir.
 Noterliklerde yapılan düzenleme ve onaylama şeklindeki işlemlerin ispat gücüne (NK 82. md) ilişkin 1086 sayılı Kanunun 295. maddesinde yer alan hükme 6100 sayılı HMK nun 204. maddesinde de aynı şekilde yer verilmiştir.