20 Temmuz 2010 Salı

BA BS FORMLARINA KESİLEN CEZAYA KARŞI HUKUK DERSİ NİTELİĞİNDE KARAR

BA BS FORMLARINA KESİLEN CEZAYA KARŞI HUKUK DERSİ NİTELİĞİNDE KARAR



Tarih: 20.07.2010



Süresinde verilemeyen Ba, Bs formlarına karşı Vergi Usul Kanunu Mükerrer 355. Maddeye göre Özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. İnternet ortamında verilmeyen beyannameler ve Ba-Bs Formları için kesilen bu cezalar sayısız kez İdare ile mükellefleri karşı karşıya getirmiş ve son dönemlerde kesilen cezalara karşı açılan davalar, V.U.K. mük.355. maddesinde öngörülen ceza kesilmeden önce durumun yazılı olarak bildirilmesi şartı yerine getirilmediği gerekçesi ile idare aleyhine sonuçlanmaktaydı.



Yargı kararlarıyla sabit hale gelen durum, 5904 Sayılı Kanun ile 01.08.2009 tarihinde Mükerrer 355. Maddeye eklenen “Ancak, bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirilme şartı aranmaz.” hükmü ile idare lehine döndürülmeye çalışılmıştır. Bu düzenleme ile idare tarafından 01.08.2009 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin kesilecek cezalarda artık bildirim şartı aranmayacağı 06/02/2008 tarihinde yayımlanan 381 No’lu VUK Genel Tebliği gereği ceza kesileceği öngörülmüştü. Fakat bu uygulama mümkün değildi. Çünkü yasa maddesi 01.08.2009 tarihinde yürürlüğe girdiğinden yeni yasaya metnine uygun bir tebliğ yayınlaması gerekiyordu. Çünkü önceki dönemlerde yayınlanan tebliğe göre yasa maddesi düzenlenmiş olamayacağından, yasa maddesine uygun tebliğ yayınlanması hukuk normlarına uygun düşecekti. Fakat idare tarafından 04.02.2010 tarihinde yayınlanan 396 No’lu VUK Genel Tebliğine kadar herhangi bir idari düzenleyici işlem yapılmamıştır. Dolayısı ile 04.02.2010 tarihinden önceki dönemlere ilişkin gelen cezaların eski hükümlere göre değerlendirilmesi doğru olacaktır. Kasım 2009 dönemine ilişkin Ba-Bs formlarının süresinde verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan bir davada davacı savunmasında aynen “…5904 sayılı kanun ile 01.08.2009 tarihinden itibaren getirilen düzenlemede;..Ancak bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirme şartı aranmaz. hükmü kanun maddesine eklenmiştir. Eklenen madde metninde görüleceği üzere idareye tebliğ, sirküler vb. idari işlemlerle yükümlülüğü ve cezai şartları mükelleflere duyurma yetkisi verilmiştir. Ancak, söz konusu kanunun yürürlük tarihinden tarafıma kesilen ceza tarihine kadar idare bu yetkisini kullanmamış ve herhangi bir düzenleyici işlem ile durumu mükelleflere duyurmamıştır. İdarenin savunmasında yer verdiği 381 sayılı V.U.K Genel Tebliği 06/02/2008 tarihinde yayınlanmıştır. Oysa ki, 5904 sayılı Kanunun yayınlanma tarihi 01.08.2009 dur. Normlar hiyerarşisi gereği, yapılan yasal düzenlemeye göre idari işlem tesis edilebilir. Oysaki idarenin savunmasının kabulü durumunda yapılan idari işleme uygun kanun tesis edildiğini kabul etmek gerekir ki, bu durum ne genel hukuk ilkelerine ne de normlar hiyerarşisine uygun değildir. “ şeklinde savunma yapılarak hak iddia edilmiştir.



… Vergi Mahkemesin tarafından verilen 08.06.2010 tarihli karar ile dava kabul edilmiş ve ceza kaldırılmıştır. Mahkemenin karar gerekçesi mükellefin yaptığı savunmayı tasdikler niteliktedir. Kararda aynen; “ ..dosyanın incelenmesinden; mal ve hizmet alımlarına ilişkin Ba Formu ile mal ve hizmet satışlarına ilişkin Bs Formlarını tebliğle verilme zorunluluğu getirilen süre içerisinde vermediğinden bahisle davacı adına özel usulsüzlük cezalarının kesildiği anlaşılmıştır. Olayda, anılan kanun maddesinin yürürlüğe girdiği 01.08.2009 tarihinden sonra, Maliye Bakanlığınca Ba ve Bs formlarının verilmesi ödeviyle ilgili olarak yazılı bildirim şartını ortadan kaldırmaya yönelik herhangi bir düzenleyici idari işlem tesis edilerek duyurulmadığından davacı adına 2009 yılının Kasım dönemi için kesilen dava konusu özel usulsüzlük cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. “ denilerek dava kabul edilmiş ve ceza kaldırılmıştır.



Hukuk devleti olma ilkesinden hareketle, elinde kanun yaptırma, idari işlem tesis etme gücü bulunan idarenin, bu gücü kullanırken hukuk ilkelerine uygun davranması gerekliliğine işaret eden bu karar benzer birçok vergisel olaya emsal olabilecek niteliktedir.



Kaynak: www.MuhasebeTR.com