12 Ağustos 2010 Perşembe

FATURAYA İTİRAZ SÜRESİ VE ŞEKLİ

FATURAYA İTİRAZ SÜRESİ VE ŞEKLİ



Tarih: 12.08.2010



Ticari yaşamda kullanılan en önemli belgelerden biride faturadır. Pek çok mali uyuşmazlığın nedeni veya çözümü bu mali belgeden kaynaklanmaktadır.



Yapılan ticari işlemin doğuracağı hukuki sonuçlar fatura ile başlar ve fatura ile biter. Kimi zaman alınan mal veya hizmet ile işlemler karşılığında düzenlenen belgelerin bir birleri ile örtüşmediği görülmektedir. Bu gibi durumlarda faturaya yapılacak itiraz ve itirazın şekli önem arz etmektedir. Önem arz eden bu hususları aşağıda kısaca irdeleyelim.



Hangi Durumlarda Faturaya İtiraz Edilir:



Faturada yazılı olan satılan malın ya da yapılan hizmetin tutarına,



Faturada yazılı mal ile teslim edilen malın farklı olması veya



Malın tutarının ya da yapılan hizmet bedelinin yüksek gösterilmesi gibi nedenlerle yapılmaktadır.



Faturaya İtiraz Süresi:



Faturaya itiraz konusunda, Vergi Usul Kanunu’nda herhangi bir hüküm yer almamıştır. Ancak Türk Ticaret Kanunu’nun 23.maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı (içeriği) hakkında bir itirazda bulunmamışsa, münderecatını (içeriğini) kabul etmiş sayılır” hükümde, faturaya mal veya hizmetin alındığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde itiraz etme hakkının bulunduğu anlamı çıkmaktadır.



Türk Ticaret Kanunu’nda, “Faturanın düzenlendiği tarihten itibaren” değil, “Faturanın alındığı tarihten itibaren” 8 gün içinde itiraz edilmesinden söz edildiğinden, 8 günlük sürenin hesaplanmasında, faturanın düzenlendiği tarih önem taşımamaktadır.



Kanun koyucunun, faturanın düzenlendiği değil de alındığı tarihi, itirazın başlangıç tarihi olarak belirlemesinin nedeni, geriye doğru 8 günden önceki tarihin yazılması ya da faturanın 8 gün bekletildikten sonra gönderilerek, itiraz hakkının engellenmesine yönelik eylemleri önlemek içindir.



Faturaya tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde itiraz edilmemiş olması durumunun, sadece o faturanın miktar ve fiyat yönünden kapsamının kabul anlamını taşıdığıdır. Yoksa o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka daha önce teslim edilmiş olduğunu göstermez. Satıcının, faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine “fiilen teslim ettiğini” ayrıca kanıtlaması zorunludur.



Faturaya İtirazın Şekli



TTK’ nın 23.maddesinin birinci fıkrasın da, “faturaya karsı itiraz” ın ne şekilde yapılacağına dair herhangi bir açıklık yoktur. Ancak, gerek faturanın tebliğinde ve gerekse ona karsı yapılacak itirazda, tebliğ veya itirazın noter aracılığıyla veya iadeli taahhütlü bir mektupla ya da telgrafla yapılması gerekir.



Yukarıdaki açıklamalardan ve dayanağı olan kanun hükümlerinden de fark edileceği üzere, faturaya itirazın alındığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde yapılması gerekir. Söz konusu itirazın ne şekilde yapılacağı konusunda Türk Ticaret Kanunu’nda bir hüküm olmamakla birlikte, “ispat kolaylığı” bakımından, itirazın noter kanalıyla ya da iadeli taahhütlü mektupla yapılmasında yarar vardır.



HAMİLİNE ÇEK YAZARKEN AMAN DİKKAT!



5941 sayılı Kanun’la, çek düzenlenmesine, çek kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına, çeklerin ve çek defterlerinin içeriklerine ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınmasına ilişkin önemli tedbirler alınmıştır. Ayrıca çeklerin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hallerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımlar yeniden belirlenmiş bulunuyor.



Kanunla, bir taraftan araştırma, çek hesaplarının açılmasında izlenecek yol ve yöntemleri ve çek defterleri hususunda bankalara yükümlülükler getirirken, çek kullanıcılarına da; çekin düzenlenmesinden, çek hesabı açmaya, çek nüshalarını saklamaya kadar uymaları gereken kurallar yasal düzenlemeyle açıklığa kavuşturulmuş bulunuyor. 5941 Sayılı Kanun ile Bankalara ve Çek Kullanıcılarına getirilen yükümlülükler aşağıdaki gibidir.



Bankalar ;



1) Çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklı olup olmadıklarını araştırmak,



2) Çek defterlerini bastırmak,



3) Hamilin talepte bulunması halinde karşılığı bulunmayan çek karşılığında kanunen ödemekle yükümlü oldukları miktarı ödemekle yükümlüdürler.



Kullanıcılar;



1) Tacir olan ve tacir olmayan kişiler için aynı çek hesabını ( çek defterini) kullanamayacaklardır. Kanunla getirilen yeni düzenlemeye göre; hamiline düzenlenecek olan çeklerde üzerinde “ hamiline” yazılı matbu çekler kullanılacaktır.



2) Hamiline çek defteri yaprağı kullanmak zorunda oldukları halde, diğer çek defterlerinden hamiline çek kesilmesi halinde bankalar tarafından durumlarının Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacağını ve aynı şekilde Gelir İdaresi başkanlığına şikayet edileceklerini bilmek durumundadırlar.



3) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksız işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikayeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak bin beş yüz güne kadar adli para cezasına hükmolunacaktır.



4) Çek sahibinin tüzel kişi olması halinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler çek karşılığını bankada bulundurmakla yükümlü olacaklardır.



Yeni çek kanunu ile çok önemli düzenlemelerin yapıldığını ve bunların başında da kuşkusuz hamiline çek düzenleme döneminin eskisinden çok ama çok farklı bir yapıya kavuşturulduğunu ifade etmemiz gerekir.



Yasa metninde de yer verildiği üzere bu düzenlemenin özellikle kayıt dışı ekonomi ile mücadelede önemli bir yer tutacağını belirtmemiz gerekiyor.



Tacir tüzel ve gerçek kişilere “ Hamiline Çek “ yazarken aman dikkat diyorum. Çünkü aksi takdirde Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacağını ve Gelir İdaresi Başkanlığına şikâyet edileceğini ve haklarında inceleme başlatılabileceği hususuna tacir gerçek ve tüzel kişiler önemle dikkat etmelidir.