31 Ağustos 2010 Salı

YAPILAN BİR VERGİ İNCELEMESİNDE 100 KASA HESABINDA ÇOK YÜKSEK TUTARLARDA NAKİT GÖRÜLMESİ HALİNDE KARŞILAŞILACAK DURUMLAR

YAPILAN BİR VERGİ İNCELEMESİNDE 100 KASA HESABINDA ÇOK YÜKSEK TUTARLARDA NAKİT GÖRÜLMESİ HALİNDE KARŞILAŞILACAK DURUMLAR



Yapılan bir vergi incelemesinde 100 Kasa Hesabında çok yüksek tutarlarda nakit görülmesi durumunda mükellef; Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi ve Gelir Vergisi açılarından, ayrı ayrı cezalandırılacaktır.



A-KURUMLAR VERGİSİ AÇISINDAN



1-GENEL USULSÜZLÜK CEZASI



100 Kasa Hesabında ortalama ihtiyacın çok üzerinde nakit bulundurulduğu ve söz konusu nakdin ortaklara kullandırılmak suretiyle transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yapıldığı takdirde;

Söz konusu fiil, Vergi Usul Kanunu’ nun 352/I-3’üncü maddesi gereğince mükellef kurum adına birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesini gerektirmektedir. Öte yandan aynı fiil VUK’ nun 30/4’üncü maddesinde, re’sen takdir nedeni olarak da sayıldığından, kesilecek birinci derece usulsüzlük cezasının VUK’un 352’nci maddesinin birinci fıkrası gereğince iki kat olarak uygulanması, ancak ceza uygulamasında aynı Kanunun 336’ıncı maddesi hükmünün de dikkate alınması gerekmektedir.



2-ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI (VUK Madde 353/6 )



Mükelleflerin, kurum ortaklarına borç olarak verdiği tutarları ilgili hesaplara kaydetmeyerek ‘100 Kasa’ hesabında izlemesi durumunda;

Vergi Usul Kanunu’nun 353/6’ıncı maddesi uyarınca; Vergi Usul Kanunu’ na göre belirlenen muhasebe stndartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar programlarının üretilmesine ve kullanılmasına ilişkin kural ve standartlara uymayanlara özel usulsüzlük cezası verilir.

Vergi Usul Kanunu’nun 353/6’ıncı maddesi uyarınca; tek düzen hesap planına uymamaktan dolayı kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 393 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde 01.01.2010’ dan itibaren 3.500,00 TL’ dir.



2.1- 8.000 TL.’ Yİ AŞAN TAHSİLAT VE ÖDEMELERİN BANKA, BENZERİ FİNANS KURUMLARI VEYA POSTA İDARELERİ’ NCE DÜZENLENEN BELGELERLE TEVSİK(BELGELENDİRMEK) ETME ZORUNLULUĞUNA UYULMAMASI



Kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları 01.05.2004 tarihinden itibaren 8.000,00.-TL’yi aşan tahsilat ve ödemelerin, banka veya özel finans kurumları aracı kılınarak yapılması ve bu kurumlarca düzenlenen dekont veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsiki(belgelendirilmesi) zorunludur. Ayrıca; 323 sıra no’lu VUK Genel Tebliği’yle Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü(PTT), aracılığıyla yapılacak tahsilat ve ödemeler de tevsik kapsamına alınmıştır.

Tespit edilen tutarların altında kalan tahsilat veya ödemelerin banka veya özel finans kurumları aracılığıyla yapılması ihtiyaridir. Havale, çek, kredi kartı ve bu kurumlar aracılığıyla tahsil edilen senetler gibi bankacılık araçları kullanılarak yapılan ödemeler ve tahsilatlar, bunlar karşılığında dekont veya hesap bildirim cetvelleri düzenlendiğinden; belgelendirilmiş sayılacaklardır. Banka ve özel finans kurumlarının internet şubeleri üzerinden yapılan işlemler de aynı kapsamdadır.

Tevsik kapsamında olan mal ve hizmet bedelinin, yukarıda belirtilen tarihler için geçerli olan Türk Lirası cinsinden tevsik sınırını aşması yeterli olacaktır. Bir başka ifadeyle; faturada gösterilen meblağın tevsik kapsamındaki tutarı aşması yeterlidir. Bu bedelin farklı tarihlerde ödenmesinde her bir ödemenin, tahsilat ve ödemenin yapılacağı kurumlardan geçirilmesi gerekmektedir.

İşletmelerin kendi ortakları ile diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ve herhangi bir ticari içeriği olmayan nakit hareketlerinde işlem tutarı 8.000,00.-TL tevsik sınırını aşıyorsa, bunlarda tevsik kapsamında olacağından; bu ödeme ve tahsilatlarında banka, özel finans kurumları veya PTT aracılığıyla yapılması gerekmektedir. Tespit edilen tutarın üzerinde kalan işlemlerin tevsik zorunluluğundan kaçınmak amacıyla parçalara ayrılması kabul edilmeyecek, aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemler tek bir ödeme veya tahsilat kabul edilecektir.

(5228 Sayılı Kanun’un 10. uncu maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 03.08.2004)

Tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflerden her birine, her bir işlem için bu maddeye göre uygulanan cezalardan az olmamak üzere(1.600,00.-TL), işleme konu tutarın %5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.

VUK’ un mükerrer 355’inci maddesinde yer alan hükme göre; mükerrer 257’nci madde ile getirilen zorunluluklara uymayanlara, özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, belirtilen tutarın üzerindeki tahsilât ve ödemelerinde tevsik zorunluluğuna uymayan mükelleflere; her bir işlem için özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Yine, anılan maddede; bu zorunluluğa uymayanlar için kesilecek özel usulsüzlük cezasında asgari bir tutar belirlenmişken, anılan ceza ile ilgili azami bir tutar(sınır) belirlenmemiştir. Dolayısıyla; kesilecek özel usulsüzlük cezasında öncelikle 8.000,00TL.- üzeri ödeme ve tahsilatlarda % 5’lik bir tutar hesaplanacak ve daha sonra bu tutar kesilecek asgari ceza tutarı ile karşılaştırılarak bu yükümlülüğe uymayanlar adına yüksek tutarda olan özel usulsüzlük cezası kesilecektir.



2.2- MÜKELLEF KURUM AÇISINDAN TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIM MÜESSESESİNİN İŞLERLİĞİ



Şirketle ticari bir ilişki içinde bulunan ortak üçüncü kişilerle aynı konumdadır. Dolayısıyla; ticari şirket ortaklarından birisi, şirketle ticari bir ilişkiye girdiğinde, ortaklık bağından ötürü ortak lehine şirket aleyhine olacak biçimde, ortağa üçüncü kişilerden ayrı özel bir tasarrufta bulunmanın mümkün olmadığının; yani ortağın böyle bir ilişkide herhangi bir ayrıcalığa sahip olmadığının gözden kaçırılmaması gerekir.

Kasada yüksek tutarda nakit bulundurmak iktisadi, ticari ve teknik icaplara aykırı bir durum teşkil eder. Zira Mükellef Kurum kasada yüksek tutarlarda nakit bulundurmakla söz konusu atıl fonların alternatif yatırım alanlarında değerlendirilmesinden doğacak kazançtan vazgeçmektedir. Ticari faaliyetin amacı kazanç elde etmek olduğuna göre, elde edilecek kazançtan vazgeçmek ticari icaplara aykırı bir durumdur.

100 kasa Hesabı aracılığıyla herhangi bir menfaat elde etmeksizin ortaklarına para kullandırmak Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımıdır.

Karşılıksız ödünç para verilmesi işlemi KVK’ nın 13’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına konu olabilecek bir işlemdir. Anılan maddenin anılan fıkrasında ödünç para verilmesi veya alınması işleminin her hal ve şartta transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımına konu mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği açıkça belirtilmiştir.

Kurumun, ortaklarına kullandırdığı paralar karşılığında faiz veya herhangi bir menfaat temin etmemesi KVK’ nın 13’üncü maddesi açısından mümkün bulunmamaktadır. Çünkü kurumların KVK’nın 13’üncü maddesinde sayılan ilişkili kişilere emsallerine uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden ödünç para vermeleri durumunda, kazanç kısmen veya tamamen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır.















B-KATMA DEĞER VERGİSİ AÇISINDAN (KDVK 1/1’inci Madde ve KDVK 4.Madde 1.Bendi)



Sermaye şirketlerinin kendi kaynaklarından cari hesap yoluyla ortaklarına veya ilişkili firmalara borç para vermesi işleminin katma değer vergisine tabi olup olmadığının belirlenebilmesi için, öncelikle konunun Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) yönünden irdelenmesi gerekir. Çünkü Katma Değer Vergisi Kanunu’ nun 17/4-e maddesi uyarınca, BSMV konusuna giren işlemler KDV’ den istisna edilmiştir.

Bilindiği üzere Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28 ve izleyen maddelerinde düzenlenmiştir. Sözü edilen kanunun 30’uncu maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefleri; bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri olarak belirlenmiş bulunmaktadır.

Bu durumda, olayın Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi karşısındaki durumunun belirlenebilmesi için söz konusu şirketlerin bankerlik müessesesi yönünden değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir.

Ortaklarına veya ilişkili firmalara cari hesap yoluyla borç para veren ya da kullandıran sermaye şirketlerinin banka veya sigorta şirketi olarak kabul edilmesi ve bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla sermaye şirketi mükellef kurumun, işletmede bulunan bir parayı, çeşitli şekillerde değerlendirmek suretiyle elde edebileceği bir gelirden mahrum kalarak kurum ortaklarına kullandırması işlemi, kurumun ortaklarına finansman hizmeti sunmakta olduğunu göstermekte olup, bu finansman hizmeti karşılığı tahakkuk ettirilmesi gereken faiz gelirlerinin katma değer vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’ nun 1/1’inci maddesine göre, Türkiye’ de yapılan ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabi bulunmaktadır. Aynı kanunun 8’inci maddesinin (a) alt bendinde de katma değer vergisi mükellefinin, mal teslimi ve hizmet ifasında, bu işleri yapanlar olduğu belirtilmiştir.

KDVK’ nın 4’üncü maddesi 1’inci bendinde ise hizmet, ‘teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerdir. Bu işlemler; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebilir.’ Şeklinde tanımlanmıştır. Bu madde hükmünde geçen ‘gibi’ edatı ile hizmetin ortaya çıkış biçimlerinin sayılan unsurlarla sınırlı olmadığı vurgulanmış, hizmet kapsamına giren işlemler tadadi olarak sayılmayarak, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışındaki her türlü ticari mahiyeti haiz işlem, hizmet olarak tanımlanmıştır.

Aynı kanunun 5’inci maddesinde, vergiye tabi hizmetten işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılmasının hizmet sayılacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır.

Cari hesap kullanılarak ortaklara veya ilişkili kişilere para kullandırılması işleminde Katma Değer Vergisi yönünden vergiyi doğuran olayın tespitinde ilke olarak kurum ile ortağı arasında yapılmış bir sözleşme varsa, sözleşme hükümleri dikkate alınır. Vergiyi doğuran olayın, borç para verilip tahsil edilme işleminin aynı yıl içinde gerçekleşmesi halinde, borç verilen paranın ortaktan tahsil edildiği tarihte faizi tahakkuk ettirilmelidir. Borç verme ve tahsil etme işlemlerinin farklı yıllara sirayet etmesi halinde ise tahsil edilip edilmemesine bakılmaksızın borç paranın verildiği yılsonuna kadar tahakkuk etmesi gereken faiz tutarı yönünden ilgili yılsonunda meydana geldiği kabul edilmeli ve bu işlem borcun tamamı tahsil edilinceye kadar her yılsonunda tekrarlanmalıdır.



C-GELİR VERGİSİ AÇISINDAN (GVK 94.Madde 6/b-i Bendi)



Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı müessesesi 5520 sayılı kurumlar vergisi Kanunu(KVK)’ nun 13’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde ile kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı müessesesinin mantığı, kazancın dönem sonu beklenmeksizin, gizli bir şekilde ve vergilendirilmeksizin dağıtıldığı şeklindedir.

KVK’ nın 13’üncü maddesinin (6) numaralı fıkrasında bu husus aşağıdaki gibi ifade edilmiştir.

‘Tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulanmasında bu maddedeki şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kar payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır.’

Karın bu şekilde gizli olarak dağıtıldığı bu müessese ile ortaya konulduğuna göre: gizli olarak dağıtılan bu karın da, Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin 6/b-i bendi gereğince stopaja tabi tutulması gerekmektedir.

Gizli kar dağıtımı üzerinden hesaplanması gereken bu stopajın tespitinde, 1 seri Nolu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliği’nde belirtilen esasların temel alınması gerekmektedir.

Sonuç Olarak ;

Kurumlar Vergisi açısından VUK’ un 353/6 Maddesi uyarınca 3.500,00 TL ve VUK’ un mükerrer 355’inci maddesi uyarınca 8.000,00TL.- üzeri ödeme ve tahsilatlarda % 5’lik bir tutar hesaplanacak ve daha sonra bu tutar kesilecek asgari ceza tutarı (1.600,00) ile karşılaştırılarak bu yükümlülüğe uymayanlar adına yüksek tutarda olan özel usulsüzlük cezası kesilecektir.

Katma Değer Vergisi açısından 100 Kasa Hesabı aracılığıyla karşılıksız para kullandırmak suretiyle Transfer Fiyatlandırması yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı yapılmış ve bu yolla finansman hizmeti sunulmuş olmaktadır. Dağıtımı yapılan tutarın ilgili vergilendirme dönemi Katma Değer Vergisi Beyanına eklenmesi ve üzerinden VUK’un 30/4’üncü maddesi uyarınca re’sen % 18 oranında katma değer vergisi hesaplanması gerekir.

Gelir Vergisi açısından tespit edilen matrah üzerinden GVK’nın 94/6-b-i maddesi uyarınca %15 oranında gelir vergisi stopajı mükellef kurum adına VUK’un 30/4’üncü maddesi uyarınca re’sen tarh edilir. Mükellef kurum adına re’sen tarh edilecek geçici vergi tutarına istinaden, VUK’un 341’inci ve 344’üncü maddeleri uyarınca ziya uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.



AMAN DİKKAT!!!